NATO’ya üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getirecek olan Vilnius Zirvesi’nde liderlerin ele alacağı konular açıklık kazandı. Rusya-Ukrayna savaşının gölgesinde düzenlenecek olan zirvenin medyatik gündemini Ukrayna konusu oluşturacak. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg tarafından
davet edildiği zirveye katılmasına neredeyse
kesin gözüyle bakılıyor.
Liderler, NATO ile Ukrayna arasındaki kurumsal işbirliğinin içeriğini derinleştirip, formatını da yükseltmeyi hedefliyorlar. Bu çerçevede 31 NATO üyesi ile Ukrayna’yı bir araya getiren 31+1 formatındaki NATO-Ukrayna Komisyonu, NATO-Ukrayna Konseyi’ne dönüştürülerek, eşitler arasında bir toplantı halini alacak. Bu sayede Ukrayna’ya NATO ile daha derin bir işbirliğinde bulunma imkanı sağlanmış olacak. Ukrayna’nın başlattığı karşı taarruzun seyri
önem teşkil edecek.
Zirvede kamuoyunun ilgi göstereceği ve merakla beklediği bir diğer konu da İsveç’in NATO üyeliği. Ankara, NATO’nun genişleme
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in de katıldığı NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nda, ağırlıklı olarak Ukrayna savaşı ve İsveç’in üyeliği konusu gündemdeydi.
NATO üyesi ülkelerin savunma bakanları, Belçika’nın başkenti Brüksel’de bir araya geldi. İki saat süren toplantının gündeminde, ağırlıklı olarak Ukrayna-Rusya savaşının yanı sıra 11-12 Temmuz arasında Litvanya’nın başkenti Vilnius’de düzenlenecek NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne yönelik hazırlık yer aldı.
İsveçli basın mensuplarının, ülkelerinin Vilnius Zirvesi’ne tam üye sıfatıyla katılma ihtimali bulunup bulunmadığına ilişkin ısrarlı sorularını yanıtlayan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ilk kez kesin konuşmaktan kaçındı, hatta İsveç’in NATO üyeliğinin söz konusu zirveye yetişemeyebileceğinin ipuçlarını verdi. Ankara’daki düzenlenen, İsveç-Finlandiya ve Türkiye arasında savunma, güvenlik ve istihbarat alanında iş birliği öngöre daimi ortak mekanizma toplantısını da değerlendiren
Malum, yapay zeka hayatımızın bir parçası olmaya devam ediyor. Yapay zekanın sanatta, edebiyatta, hatta Hollywood dünyasında etkileri ele alındı. Hatta ‘The Great Catspy’ filminin fragmanını izleyenler, Hollywood ve Bollywood yapımlarının sonuna geldiğimizin intibası edinebilir.
Konumuz istihbarat dünyası ve yapay zeka. İstihbarat dünyası, yapay zekadan yararlanmıyor değil. Örneğin yüz tanıma yazılımları, harita okuma, uzay fotoğraflarını yorumlama, açık istihbarat kaynaklarını değerlendirme, tehdit haritası oluşturma gibi bir dizi alanda yapay zeka uygulanıyor. Ancak istihbarat dünyasının kaygıları da yok değil. Zira yapay zekanın ulusal güvenliği tehdit eden boyutları bulunuyor. Örneğin, yapay zeka imkan ve yeteneklerinin yasadışı örgütlerin, terör örgütlerin eline geçmesi. Örneğin istihbarat çalışanlarının yapay zekaya soru sorması gibi. İstihbarat çalışanlarının yapay zekaya soru sormasının nasıl bir sakıncası olabilir? Yapay zekayı sorguladığınız vakit, bilgisayar, kişilerin merak etmiş olduğu konuları belleğinde tutuyor. Ona göre aynı konuda sorulacak
Bolu’nun Mengen ilçesi müthiş bir yerdir. Her zaman Bolu Mengen diye anılır; muhtemelen Almanya’nın Baden Würtemberg eyaletindeki Mengen kasabasıyla karıştırmamak için. Zaten karıştırmak da zor. Biri Almanya yani Schengen bölgesinde, diğeri Türkiye’mizde. Yüzölçümleri olmasa bile nüfusları birbirlerine yakın.
Bilindiği üzere şikemperver olan bendeniz Mengen’deki aşçılık okuluyla da pek ilgiliyim. Bir lezzet avcısı olarak, İzzet Baysal aşçılık yüksek okulundan mezun olup, Türkiye’de veya dünyada hünerlerini sergileyen o değerli insanları takip ederim. Meşakkatli yemekler arasında yer alan uskumru dolması, çerkez tavuğu veya su böreği konusundaki başarılarını veya caz müziğin mutfak sanatlarına uyarlaması olan füzyon yemekler konusundaki hünerlerini tatmaktan çok hoşlanırım.
Taşeron şirketler
Ama konumuz, Mengen’den Schengen’e Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle yaşadığı vize sıkıntısı. Bu sıkıntı yeni değil ancak büyüyerek devam ediyor. Sorunların bir AB, bir de
Avrupa ülkeleri, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tur yarışında ipi göğüsleyen Recep Tayyip Erdoğan’ı adeta kutlama mesajı yağmuruna tuttu. 2018 yılında düzenlenen seçimlerin aksine bu seçimde sessizliği tercih eden Avrupa liderleri, sandıktan çıkan neticeyi kabullenmeyi tercih ettiler.
Avrupa basını da Türkiye’deki sandık neticelerini ve demokratik gerçeği kabullenmiş durumda. Kuşkusuz seçim dönemi esnasında Avrupa basınının önde gelen kuruluşlarının, seçimler esnasında sergiledikleri tutum ve attıkları başlıklar, Türkiye’de geniş yankı uyandırmadı değil. Avrupa basınının manşetleri Türkiye’de ciddi tartışma konusu olmuştu. Örneğin Alman Der Spiegel dergisinin kapağı, Fransız Le Monde gazetesinin seçim analizleri, Erdoğan karşıtı başlıklar ve ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan yana haberler seçim meydanlarını epey meşgul etti. Avrupa’da siyasiler sessiz kalmayı tercih etmelerine rağmen, basın kamuoyundaki oryantalist Türkiye bakışını seslendirme çabasına girmedi değil.
Seçimin ikinci turunun
Kimse yanlış anlamasın. Ukrayna’da savaş devam ederken, kutuplarda tatbikatlar düzenlenirken, Pasifik bölgesinde gerilim yaşanırken NATO çalışanları vakitlerini ‘Tetris’ oynamakla geçirmiyorlar. Gerçi arada karargahın kafeteryasında ‘Wordle’ oynayanına rastlamadım değil. Asla Sovyetler döneminde bilgisayar mühendisi Aleksey Pajitnov tarafından tasarlanmış bir oyuna atıfta bulunarak NATO içerisinde bir güvenlik gediğine de işaret etmeyeceğim.
Ancak NATO’nun üst düzey yetkilileri arasında önemli değişiklikler yaşanmıyor değil. Örneğin, NATO’nun siyasi işler ve güvenlik siyasasından sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Bettina Cadenbach koltuğunu vatandaşı Boris Ruge’ye devretmeye hazırlanıyor. Benim gibi Münih Güvenlik Konferansını (MSC) yakından takip eden uluslararası ilişkiler tutkunları, Ruge’nin 2019 yılından bu yana MSC’nin 2 numarası olarak görev aldığını hatırlayacaklar. Alman Dışişleri Bakanlığı mensubu olan Ruge kariyerine biraz ara vererek düşünce kuruluşlarına katılmıştı. Aynı şekilde NATO’nun kamu
Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik heyecan ikinci tura kalırken, dünyada önemli meselelere yönelik olarak raporlar yayınlanmaya devam ediyor. Bunlar arasında Birleşmiş Milletler’in dünyada yaşlanan nüfusa yönelik raporu var. Yeni rapor, 2019 tarihli öngörü raporunda yer alan, 2050 yılında dünya nüfusunun %16’sının 65 yaş üstünde olacağına dair veriyi temel alıyor. Bu sayı halen %9 civarında. Avrupa ve Kuzey Amerika’da yaşayan dört kişiden biri 65 yaş veya üstünde olacak. 2018 yılından beri 65 yaşındaki insan sayısı 5 yaşın altındaki çocuk sayısından daha yüksek. 2050 yılında 80 yaşın üstündeki insan sayısının 143 milyondan 426 milyona yükselmesi bekleniyor.
Demografik yapıyı etkileyen üç unsur, doğum oranı, yaşam beklentisi ve göçler. Doğum oranlarında yaşanan düşüşler, yaşam beklentisinin uzaması, göç oranlarının da artmasından dolayı yaşlı nüfusun oranı da hızla yükseliyor. Bu nüfusun artması sadece emeklilik sistemlerinin gözden geçirilmesine neden
Avrupa basını Türkiye’de düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimleri ile genel seçimleri çok yakından izledi. Kuşkusuz gerek cumhurbaşkanlığı seçimleri, gerekse milletvekili seçimlerine yönelik olarak sürprizler yaşandı. Belçika’nın yüksek tirajlı Le Soir gazetesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk defa bir seçimde galibiyeti ilk denemede kopartmadığına dikkat çekti. Bununla birlikte ‘seçimin ikinci tura kalmasına karşın Erdoğan’ın sandıklarda ipi göğüsleyeceği neredeyse kesin gözüyle bakılıyor’ denildi. Zira Helsingin Sanomat gazetesi, ‘Erdoğan’ın rakibini zorlu bir ikinci tur bekliyor’ başlıklı haberinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun birincilik ipini göğüsleyebilmesi için milliyetçiler ve ulusalcıların oylarını alabilmesi gerektiğine işaret etti. Saana Aholainen imzalı haberde gazete, İsveç dış politika enstitüsünden Toni Alaranna’nın görüşlerine yer vererek, Erdoğan’ın ikinci tura çok büyük bir avantajla başladığına dikkat