Toprak-larını genişle-tirken Osmanlı önce Rumeli’ye (Avrupa’ya) yönelmiştir.
Anadolu’nun geri kalanı, Ortadoğu, Kuzey Afrika’da toprak kazanımları sonraki yıllara/yüzyıllara yayılır.
Atatürk’ün kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin de yüzü Avrupa’ya dönüktü.
Elbette toprak kazanımı değil ama reformlarının, devrimlerinin, çağdaş medeniyetler hedefli zihniyetinin kazandırdığı “Avrupalı” kimlik kartıyla...
.............................
Laik devlet...
Evrensel değerlerde kurulan / yenilenen üniversiteler...
Konservatuvar...
BAŞLIĞAsıra gelmeden çok öncelere, Osmanlı dönemine uzanalım.
Beylerbeyi Sarayı dönemin büyük mimarı Sarkis Balyan imzalıdır.
Sultan Abdülaziz Beylerbeyi Sarayı’nı çok beğenir, Sarkis Balyan’a şöyle der: “Yaptığın bu sarayın tam karşısındaki yalı arsasını sana hediye ediyorum. Orada kendine bir yalı yap. Eserin olan Beylerbeyi Sarayı’nı böylece her gün görebilirsin.”
Padişah ihsanıyla aldığı o sahilde Sarkis Balyan yan yana 3 yalı inşa eder.
Esma Sultan Yalısı’yla yan yana...
3’ü de imbikten süzülmüş zevk damlaları...
Zamanla o yalılar harap oldu, sadece ilk başta, Sarkis Balyan’ın oturduğu yalı ayakta kalabildi.
Ama virane halde.
GÜNteröre karşı insani değerler ve demokrasi için omuz omuza “hattı ve sathı müdafaada birleşmek” günüdür.
………………
Ankara’daki hain bombalı saldırıda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızı “barış ve demokrasi şehitleri”diye anıyor, onlara Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Şifa dilediğim yaralılar da “demokrasi gazileridir.”
Bu rezil saldırının failleri kana bulaşmış elleriyle lanetlidirler.
……………………..
İnsanlarımız neden öldürüldüler, yaralandılar?
Sadece
Nobel 2015 Kimya Ödülü’nü alan Prof. Aziz Sancar’ı yürekten kutluyorum.
Türkiye’nin alacakaranlığına bir ışık oldu bu haber.
Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü’nden sonra, değerli bilim adamı Sancar’la da gururlandık.
Sancar’ın çalışması ödülün ötesinde insan sağlığına büyük katkısı nedeniyle de alkışlanmalı.
Çağımızın vebası kanserin tedavisi için bir umut daha...
..........................
Prof. Sancar’ı ilk kez Vehbi Koç Ödülü’nü aldığında tanıdı Türkiye.
Yukarılarda bir yerden merhum Vehbi Bey görebiliyorsa eğer önce kendi adını taşıyan ödülün verildiği Sancar’ın şimdi de küresel önemdeki Nobel’i de almasından nasıl da memnuniyet duymuş olabileceğini hissediyorum.
Dönemin “güçlüsü” savcı Zekeriya Öz’ün odasından ben de geçtim.
İpe sapa gelmez saçma sapan birkaç dedikodu satırını o sıralarda hapiste olan Soner Yalçın’ın notları arasında bulmuşlar.
Savcı Öz “davacı mısınız” diye sordu.
O satırların bulunduğu sayfayı okumam için uzattı.
Göz attım.
“Hayır değilim” diye cevap verdim.
Şöyle dediğimi hatırlıyorum:
“Araştırmaları, kitapları olan donanımlı bir meslektaş.
Dün Suriye füzeleri sınırda devriye uçuşları yapan Türk F-16’larını taciz etti.
1 buçuk dakika boyunca füzeler F16’lara kilitlendi.
Daha önce de Rusya’nın savaş jetleri Türkiye’nin devriyedeki F-16’larına kilitlenmişti.
Rus jetleri Türkiye hava sahasına girmişti.
.......................
Türkiye Dışişleri’nin, NATO’nun, ABD Savunma Bakanlığı’nın uyarılarına rağmen“tacizler” sürüyor.
Özellikle
İsmet Paşa’nın bir sözü vardır:
“Büyük devletle dostluk ayıyla yatağa girmek gibidir.”
Yani...
Severken bile attığı pençe yaralar.
........................
Türkiye son yıllarda Irak’taki, son aylarda ise Suriye’deki varlığıyla Türkiye’ye bu “pençe sendromunu” yaşatıyor.
Özellikle PKK’nın uzantısı olan PYD’ye desteği...
IŞİD’e karşı savaşta PYD’yle birlikte savaşan PKK’lılara övgüleri...
TÜRK hava sahasına -birkaç dakika bile olsa- giren iki MİG-29 Rus jeti “önemli ve duyarlı” işarettir.
Güney sınırımızın Afganistan ve Pakistan arasındaki“netameli” Peşaver bölgesine dönüşme riski daha da çok boyutlu ve katmanlı bir tehlikeye dönüşmekte.
Gerçekten...
Türk ve Rus savaş jetleri radarları birbirine kitlenmek gibi bir “ilk ön çatışma” durumuna gelmiş bulunuyor.
Türkiye “Daha önce açıklanan angajman kuralları geçerlidir, hangi devletin olursa olsun bu kuralı ihlal edenlere gereken yapılacaktır”açıklamasıyla“sertlik dozu hayli yüksek” bir “memorandum”vermişse bu artık “Tekrarında vururuz” uyarısıdır.
Şimdilik“gerilim” aşılmış görünüyor.
Çünkü...
Ankara’daki Rusya Büyükelçisi’nin Dışişlerine çağırılarak bu bildirimin yapılması... Dışişleri Bakanı Sinirlioğlu’nun,