SİYASET “çok bilinmeyenli denklem.” 1- 2014’teki Cumhurbaşkanı seçimiyle, 2015 milletvekili genel seçimi birleştirilecek mi?
Öyle olursa durum daha basit.
Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Gül milletvekili adayları olarak seçimlere girerler.
Birincisi Çankaya’ya çıkar, ikincisi AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olur.
2- Kartların böyle dağılmaması halinde, yani iki seçim birleştirilmezse ne olur?
Gül, daha önce yaptığı gibi yerini Erdoğan’a bırakır.
Erdoğan Cumhurbaşkanı olur.
MUHAFAZAKAR demokrat iktidarda korunması gereken geleneklerimizden biri de “atasözleridir.”
Misal...
“Kem söz sahibinindir” söylemi.
Eğer “kavat” değil de “kavas” denmişse bu atasözünü hatırlamaya da gerek yok.
Öyle ya...
Belki de “alın şunu bir el kanasta oynayalım” denmiştir.
Ya da “alın şu kanaviçeyi bizim salondaki TV’nin üzerine örtelim” demiş olabilir de...
DİKTATÖR(!!), ebedi uykusundayken Anıtkabir’den talimat verdi.
Milyonlar ve de milyonlar Cumhuriyet tarihinin -gene- en muhteşem “Ata’ya sevgi seli” olup aktı.
Bu sel her yıl daha da kabarıyor.
Birilerinin kafalarındaki “Kemalizm” üretimi ne olursa olsun Türkiye insanının “Kemalizmi” işte budur.
“Hiç kusura bakmasınlar!..”
Bir de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün daha Cumhuriyet’in bile ilan edilmeden önceki “Türkiye ve dünya projesine” bakalım.
....................
Fettah Can ve Gizem Karaca ile birlikte Portaxe’ın muhteşem manzarasında keyifli, müzikli sohbet...
BENİM Hala Umudum Var adlı dizinin Umut’u Gizem Karaca’nın oyuncu ötesinde bir yeteneği daha var...
“Portreler” çiziyor.
Şeffaf Oda programında birkaç örnek paylaşıyorum.
Güzel çizimler ancak hemen hemen hepsi yarım...
İleride sergi açarsın... Adı da “yarım kalan resimler” olur diyorum.
YAZIYI noktalayıp uçağa yetişmek için yola çıkmıştım ki Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın çok yankılar yapacak açıklaması geldi ekrana.
Duygu adamı Arınç’ın “düzeyli bir üslupla”, Erdoğan’la dostluk hukukunu gene de kollayarak içini samimiyetle döktüğü bu konuşmanın sonu nereye varacak?
Bunun “tam anlaşıldığını” söyleyemem.
Ama...
Testi çatladı. Sulansa da su tutar mı tutmaz mı göreceğiz.
Arınç “heykel” konusunda Başbakan’ı savunan ama Başbakan tarafından açığa düşürülen dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay için “Allah kimseyi onun durumuna düşürmesin” demişti.
Koyduğu tavır Arınç’ın öyle bir durumu içine sindiremediğini, o sözlerdeki samimiyetini gösteriyor.
Galiba “Bir bardak suda fırtına mı koparıyoruz” mu ne...
18yaşını bitirmiş kız ve erkek öğrencilerin aynı mekanda kalmalarını yasaklayan bir yasa çıkarsa ne olur?
Önce...
Anayasa Mahkemesi’nde iptal edilir.
Tutun ki edilmedi...
Bu yasa gereğince yapılan devlet müdahalesinden zarar gören genç ya da gençler AİHM’ye bireysel başvuru haklarını kullanabilirler.
Türkiye üzerinde Avrupa Konseyi baskı kurar.
ÖĞRENCİ evleri “Başbakan’ın gündem yaratmak” alışkanlığından yeni bir örnek mi?
Bu bir olasılık.
Çünkü, öğrenci evlerine devlet müdahalesi için yeni bir yasa yetmez.
Anayasa’daki “özel hayatın dokunulmazlığı” maddesi 18 yaşını doldurmuş her yurttaşın güvencesidir.
AK Parti’nin ise ister bu madde, ister bir başkası “Anayasa’yı tek başına değiştirecek Meclis çoğunluğu” yok.
Olsaydı öncelikle “Başkanlık sistemini” getirmek için Anayasa değişikliğini yapardı.
Hatta...
OZAN Veysel’in söylemiyle yaşam “iki kapılı bir han...”
Bizim kapıdan gördüklerimiz malum.
Yarım yüzyıldır yazıyoruz.
Ya diğer kapıdan görüntüler ne?
Empati için onları da yansıtayım:
Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan “partisinin varlık nedenini ve siyasi amacını” yazdı.
Bazı bölümlerini yansıtıyorum...