RECEP Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı... Bülent Arınç 2014-2015 arası 1 yıl süreyle başbakan...
Abdullah Gül 2015’te milletvekili seçilerek başbakan...
Bugünlerin sisleri ardında geleceğe dönük siyaset dizaynı büyük olasılıkla böyle.
Takvimin gerekçesi Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri’nin 1 yıl arayla yapılacak olması.
Cumhurbaşkanı Gül’ün Çankaya’daki görev süresi 2014’te doluyor.
Başbakan Erdoğan’ın halk tarafından birinci turda Cumhurbaşkanı seçilmeyi hedeflediği de bilinmekte.
Peki 2014-2015 arasında başbakanlığı kim yapacak?
Milliyet’in sahipleri ile paralel bina değişimleri olmuştur.
Bab-ı Âli’nin arka sokaklarından birinde kurulmuştu Milliyet.
Sahibi Ali Naci Karacan’dı.
Genel Yayın Yönetmeni ise henüz 30’una bile varmamış olan Abdi İpekçi...
Oğul Ercüment Karacan döneminde Milliyet’e Nuruosmaniye’de yeni bina yapıldı.
Genel Yayın Yönetmeni gene Abdi İpekçi’ydi.
Milliyet’in çok satmamasına karşın saygınlığının yükseldiği dönemdir bu.
1977’deki “kanlı 1 Mayıs” için Profesör Halil Berktay “güneş yüzü görmemiş” bir iddiayı ortaya attı:
“Kanlı 1 Mayıs’ın arkasında derin devlet yapılanması yoktu. Sol içinde çeşitli fraksiyonlar arasında bir çatışmadır.”
Berktay da o gün Taksim Meydanı’ndaymış.
Olayların canlı tanığı olarak anlatıyor:
1 Mayıs 1977’de Taksim Meydanı’nda ölenlerin sayısı 36’tıydı.
Bunlardan sadece 3’ü kurşunla öldürülmüştü.
Diğer 33’ü ise silahlar patlayınca çıkan panikte ezilerek hayatlarını yitirmişlerdi.
AŞAĞIDAKİ“yarısı Sarkozy, yarısı Hollande yüze” bakın 2 Cumhurbaşkanı adayını, kamuoyu araştırmalarına göre oylarının neredeyse- eşit olduğunun izahıdır.
Sarkozy bir çıt geride ama bir çıt öne de geçebilir.
Aslında yapabilecekleri şeyler birbirinden farklı değil.
Fark ortaya koyamadıklarından Fransız seçmenini kararsız bölgede ayak sürüyor.
Daha önceki yazımda bu durumu, Fransız medyasındaki bir Kara mizahla yansıtmıştım.
Fransa’nın Almanya dümen suyunda gitmekten başka seçeneğinin olmadığını makaraya alan “Merkozy” ve “Merollande” lakapları takıldı bu ikisine.
Küresel politika çaplı lider üretemiyor.
Demokrasilerde “zürriyetsiz” bir süreç yaşanmakta.
Satırları atlaya atlaya okurum köşe yazılarını. Bir fikir edinirim.
“Olta iğnesi” dediğim bir söyleme, bir özel fikre takılırsam bu kez yazıyı baştan sona dikkatle hatta bazen döne döne okurum.
Bu kez şu cümle takıldığım “olta iğnesi” oldu:
“Demokrasiyi, sadece oyları sayan bir ‘hesap makinesi’ gibi akılsız bir aklın düzeni sayabilir misiniz?”
Demokrasinin çoğunluk oylarının dayatması ve mutlak egemenliği olmadığı, başta “chek and balance (kontrol ve denge)” olmak üzere, azınlık haklarını da kapsayan bir küresel değerler ağıdır gerçeğiyle örtüşüyor.
Doğan Akın imzasıyla T24 internet gazetesinde yayımlanan yazıdan bazı bölümleri aşağıda sunuyorum.
KÜRTLER, YAHUDİLER, EŞCİNSELLER
“Toplumsal değerler” her zaman değerli olabilir mi?
Meyhanenin kitabını yazmışlar. Türkçe ve İngilizce “İstanbul Meyhaneleri ve Balık Lokantaları...”
Tam bir keyif yol haritası.
Daha önce de rakının kitabını yazmışlardı.
“Rakı Ansiklopedisi”, Paris’te düzenlenen Gourmand Cookbook Awards’da “Spirits” (Distile Alkollü İçkiler) kategorisinde birincilik almıştı.
Yeni Rakı ile “Rakı kültürü ve tarihi”, “turizm” ve “meyhane kültürü” başlıkları altında meyhane jargonunda “bi büyük” kültürüne katkıda bulunma projesi bu.
FENERBAHÇE için etik rapor ne diyor, anlayan beri gelsin.
Herhalde bugün öğreniriz.
Peki...
Fenerbahçe Cas’tan başvurusunu neden geri çekti?
Rivayet muhtelif ama aklıma -nispeten- yatanı “federasyonun elini rahatlatmak” görüşü...
Tersi durumda sanırım Federasyon büyük rakamlı ceza tehdidi altında olduğunu hisseder ve kararını bu psikolojiyle verebilir diye düşünmüş olmalılar.
Belki böyle bir etki katsayısı yoktur.
Liderlik Zirvesi etkinliğinde bir de “ŞEFFAF ODA” formatında bir bölüm koymuşlar.
“Lider dizi” Muhteşem Yüzyıl’ın yapımcısı Timur Savcı ve Hatice Sultan’ı oynayan Selma Ergeç’le konuştuk.
Selma Ergeç kültür donanımlı bir genç kadın...
“Lider olarak Kanuni Sultan Süleyman’ın muhteşem kudretine” ilginç bir yorum getirdi:
“Çok büyük kudret beraberinde zamanla kirlenme getirebilir.”
Kirlenmenin sadece “yolsuzluk” gibi algılanması yanlış ya da eksiktir.
Egonun şişmesi, çevreye “biat etme” dayatması, kendini üstün insan görmek tutkusu, tatminsizlik, tahammülsüzlük...