ILICAKLARIN yalısı pazar günleri dostlarına açıktı. Batılıların “open house” dedikleri şey.
11’e doğru ilk konuklar gelirdi.
13 dolaylarında ortasında yüzme havuzu olan 6 dönümlük bahçede sohbetin koyulaştığı kalabalık bir grup oluşurdu.
Kimileri havuza girerdi, çoğu ise siyaset kazanını kaynatırdı.
Geride kalan pazar işte o “eski dostlar” birlikteydik.
Merhum Kemal Ilıcak’ı anmak için eşi Nazlı Ilıcak bizleri toplamış.
Bazılarını yıllardır görmediğim ama daha bir gün önce berabermişiz gibi hissettiğimiz yüzler.
SANATÇI olunur mu, doğulur mu? Bu soru tartışılır... Olunur cevabını yansıtan iki örnek...
Emre Aydın ve Ceyda Ateş...
Ceyda Ateş 5 yaşında 5000 çocuğun arasından çocuk güzeli seçilmiş.
İlk dizisini 6 yaşında çekmiş. 6 yaşında senaryo ezberlemeye başlamış.
Onlarca projede yer almış.
Emre Aydın ise çocukken oyuncak mağazasına gittiğinde araba yerine enstrümanlara koşuyormuş. İlk oyuncağı minik bir piyano olmuş...
BU festival İKSV’den değil. Süper final başlıyor. Türkiye gündeminin yarısı 4 hafta boyunca “futbol...”
Latin Amerika’nın “muz cumhuriyetlerinde” ve “General Franco İspanya’sında” halk için otoriter yönetimlerin demir yumruğunu kaplayan kadife eldivendi futbol.
Futbol, yoksul halk çocuklarının umududur.
Yaşamlarının yoksulluğunda sınıf atlama hayalidir.
Topçuların arasında varsıl ailelerden gelenler yok gibidir.
Olanlar da istisnadır.
Futbol milyonların tutkusudur da...
SURİYE’DE “ateşkes” daha ilk günden delindi. Aslında bu “ateşkes” dikiş değil teyel.
Tutmaz.
Çünkü tanklar çekildi ama askerler sokaklarda...
Ateşkes gereği muhaliflerin toplanmaları ve siyasi gösteriler yapmaları, mitingler engellenmeyecek.
Yani...
Ateşle barut yan yana...
Patlamalar için birkaç kıvılcımın uçuşması yeter.
DİKKAT çekici bir duruma işaret etmek isterim.
“Suriye konusunda İsrail başından beri sessiz.”
Neden?
Aldığım izlenimlere göre...
İsrail Esad yönetiminin çökmesinden yana değil.
Suriye muhalefetine destek vermiyor.
Uluslararası girişimlerin içinde de yer almıyor.
100 yaşına yaklaşmış Kenan Evren’in tutuklanmasını, duruşmalara kafes içinde getirilmesini isteyenlere hâkim “hayır” dedi.
Ragıp Zarakolu tahliye edildi.
Mustafa Balbay hücreden çıkarıldı.
Artık yalnız yatmayacak.
Üstelik bu sonuca -sanırım- Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in devreye girmesiyle ulaşıldı.
Yasamanın bu tavrı olumludur.
Bir diğer milletvekili Mehmet Haberal vefat eden annesinin cenazesine gidebildi.
Birkaç ay önceydi. ABD’nin doruklarında olan birisiyle aynı gruptaydım.
Söz verdiğim için yer ve isim yazmıyorum.
Ayrılırken “tek kelimelik soru” demiştim.
“Suriye?”
Cevabı bugünlere ışık tutuyor.
“Esad gitmeli. Bunda Türkiye etkili olabilir.
Gene de gitmezse...
Elimizdeki şans bu işte, denemeliyiz.”
MERVE Boluğur’un miladı “Keloğlan Kara Prense karşı” filmi. Sonra Acemi Cadı, Küçük Sırlar ve şimdi de Kuzey-Güney...
Kuzey-Güney’de İtalya’da moda okurken babasının yanına dönen Zeynep’i canlandırıyor.
Merve’ye “Kıvanç Tatlıtuğ’u tanımla” diyorum işte cevabı...
“Kalbi temiz, iyi niyetli... O türden az kalmış insanlardan...
Yüreği temiz, içi dışı bir” diye yanıtlıyor.
Dizide bir başrol var.