Yanlış şeyler bunlar

12 Şubat 2009

İLK kez 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’den uzun yıllar önce duymuştum:
“Kimsenin hanımefendisi üzerinden siyaset yapılmamalı.”
Saygı duyduğum ve referans aldığım bir ilkedir bu. Bir ya da iki kez sakarlık yaptım mı bilmiyorum ama bu ilkeden bilinçli olarak hiç sapmadım.
Kelimenin tam anlamıyla “belden aşağı” vuran siyaset faulüdür.
Jandarma -eski- Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur’u vurmak için eşine ait olduğu iddia edilen bir ses kaydını internete koymak, işte yazının başındaki satırların ışığında yorumlanmalı.
“Ses, gerçekten paşanın eşine ait mi?”, bu ayrı sorun...
Hürriyet’te yayımlanan açıklaması kesin bir “ret” mesajı vermiyor.

Yazının Devamı

Ticaretin PAF takımı

11 Şubat 2009

REFERANS “araştırmacı gazetecilik” yapmış. “Hükümetteki 63 bakan çocuğunun iş dünyasında parlayan yıldızları göz alıyor” başlıklı bir “haber-analiz.”
Başbakan Erdoğan’ın oğlu ve gelininin ortak olduğu altın ve pırlanta işi yapan şirketin ortaya çıkması bağlamında yapılan araştırmada bakan çocuklarının genç yaşta nasıl da büyük başarılar sağlayan yetenekler(!!) oldukları yansıtılıyor.
İsim isim ve şirket şirket... Yani iş hayatının “PAF” (*) takımı...
Bunları okuyunca ANAP yıllarında dönemin Başbakan Yardımcısı Ekrem Pakdemirli’nin bir kara mizahını anımsadım.
Anlatayım...



Yazının Devamı

‘Beyaz eşya’ esmerleşse de

10 Şubat 2009

TUNCELİ’DE seçmenlere “beyaz eşya” dağıtılması ilke olarak yanlış...
Seçim öncesi televizyonlarda siyasi parti haberlerine ve konuşmalarına bile demokraside “adil rekabet” gereği “eşit süre” verilirken, devletin valisinin seçmene buzdolabı, çamaşır makinesi dağıtması sistemin özünü sabote ediyor.
“Oyların satın alındığı” yorumlarına kapıları sonuna kadar açıyor.
“Yağ, pirinç, şeker, makarna” derken tonlarca kömüre tırmanışta siyasi ulufe...
2009 seçimleri öncesi artık hiçbir sınır yok.
Demokrasi tarihimizde görülmemiş bir fütursuzluktur bu.
Nitekim, YSK da “oy pazarı kuran” böyle bir uygulamayı haklı olarak yasakladı.

Yazının Devamı

Sağlığa kuru dalış

8 Şubat 2009

DÜN 5 metreye “kuru dalış” yaptım. Yani...
Basınç odasında, suyun 5 metre derinliğindeki bir ATA’dan(*) daha yüksek basınçlarda yüzde 100 oksijen soludum.
Normal şartlarda kanda 0,3 ml çözünmüş oksijen 20 kat artarak 6 ml düzeyine çıkıyor.
Böylece başta alkol ve sigara olmak üzere kapalı alan, hareketsiz yaşam ve pek çok nedenle olması gerekenin altındaki oksijen yarım saat içinde zenginleşiyor.
Şeker hastalığı nedeniyle kapanmayan hatta kesilmesini gerektirecek ciddi yaralar, 25-50 seans sonunda iyileşiyor.
Kömür zehirlenmeleri ve diğer zehirlenmeler için de hastayı derhal bu basınç odalarına almak, sonuç getiren bir tedavi yöntemi.
Doğalgaza üst üste bindirilen zamlar yüzünden evlerde kömüre geçilmesi nedeniyle soba zehirlenme vakaları geometrik diziyle artıyor.

Yazının Devamı

Abdülhamit, CHP ve çarşaf

7 Şubat 2009

CHP‘nin “Kuran kursu” ve “çarşaflı kadın üye kaydı” açılımları üzerine Kurtul Altuğ bir Abdülhamit belgesi gönderdi.
CHP’nin demokrasi mücadelesinde efsane gibi olan AKİS dergisinin yıllarca Genel Yayın Yönetmenliği’ni yapan, bu yayınlar nedeniyle “Hilton” diye anılan Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde yatan Yassıada Davası’nda 1 numaralı tanık olan Kurtul Altuğ, üzgün.
Atatürk’ün, İnönü’nün partisi CHP’ye ve AKİS’te beraber çalıştığı dostu/arkadaşı Deniz Baykal’a bu yeşil açılımı hiç yakıştıramıyor.
Pek çok sağlam CHP’li gibi o da tepkili.
“Abdülhamit’ten bile geride olabilir mi CHP?” diye sorguluyor.
Gönderdiği belge uzun.
İfadesi güncel Türkçeyle sadeleştirilmiş belgeden bazı satırları yansıtayım:

Yazının Devamı

Çakma AKP

6 Şubat 2009

SAHİCİSİ varken, taklidine neden oy verilsin?.. Sefa Sirmen’in CHP Kocaeli belediye başkan adayı olarak “her mahalleye bir Kuran kursu” vaadi işte budur.
CHP, “çakma” AKP olamaz.
Ne o yani... CHP tam seçim öncesinde “hidayete erdi” diye düşünecek ve Kocaeli’nin cami cemaati Sefa Sirmen’e mi oy verecektir?
Tam seçim öncesi “birkaç çarşaflı ve türbanlı kadına Deniz Baykal rozet takıp onları CHP’ye kaydettirdi” diye örtünen nüfus oyları AKP’den kopacak mıdır?
Liderlerinin eşleri ve yönetimde olanların neredeyse tümünün eşleri örtülü AKP dururken neden CHP?
Evet... Türkiye’de örtünmek, sosyolojik gerçektir. Siyasi partilerin de bunu “sosyopolitik” pencereden görmeleri doğaldır. Ama... Seçimlere sadece birkaç ay kala CHP, o pencereyi açarsa, inandırıcı olmaz. “Daha önceleri nerelerdeydiniz?” dedirtir. Ayrıca... Bu oyların kendi cemaatleri tarafından yönlendirildiği bilinmiyor mu?

Yazının Devamı

Hamas’ı tanımak

5 Şubat 2009

HAMAS, çok zorlu bir sorun. Ne inkar edilebilir, ne görmezden gelinir, ne de ezilebilir.
İsrail de, dünya da bu 3 gerçeğin bilinciyle yaklaşmalıdır.
Silahların en güçlüsü, inançla beslenen psikolojidir. Birkaç örnek, ne demek istediğimi belki de daha iyi anlatacaktır.

Hamas’ın ilk kadın bombacısı
REEN Rayash, Hamas tarafından sahip çıkılan ilk “kadın” intihar bombacısı oldu.
Gazzeli zengin bir aileye mensup olan bu 22 yaşındaki üniversite öğrencisi, üstünü arayacak İsrailli kadın askerin gelmesini beklerken, 2 kg. bombayı patlatmış, 2 İsrailli askeri, 1 sınır polisini ve sivil bir güvenlik muhafızını da beraberinde götürmüştü.

Yazının Devamı

Ya Türkiye’deki Museviler?

4 Şubat 2009

TÜRKİYE’deki Musevi yurttaşların kaygıları konusunda Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya ile konuştum.
Konu güncel olaylarla, söylemlerle yorumlanırsa, küçük bir paranteze sıkıştırılmış, at gözlükleriyle bakılmış olur.
Oysa... Açıyı genişletmek gerek.
Başkan Silvyo Ovadyo’dan aldığım izlenimleri yansıtayım...
“Bilbordlar, pankartlar, Musevilere ait bazı dükkânların vitrinlerine, kapılarına yapıştırılan ‘hedef gösterir nitelikte bildiriler, okullarda öğrencilere saygı duruşu genelgesi’ gibi tansiyonu yükselten ve Yahudi karşıtlığı cereyanlar oluşturabilecek tavırlar elbette kaygı yaratmış.
Ancak... Başbakan Erdoğan’ın İsrail ile ikili ilişkilerde ve özellikle Türkiye’deki Musevi yurttaşların durumunda güvence veren konuşmaları, kuşku psikolojisini inişe geçirmiş. Ateşkesin ilanıyla birlikte bu gerilimdeki düşüş süreci endişeleri dağıtıyormuş.”

Yazının Devamı