EŞİ Gaya ile kardeşi Şafak, Ufuk Güldemir ve arkadaşları tarafından çekilen av fotoğraflarını, el yazısıyla düştüğü notları ve yazıları “harika” bir kitapta toplamış.
Bu ne derin aşk, ne derin kardeş sevgisidir...
“BİR GAZETECİNİN AV ANILARI-GECENİN YÜREĞİ” adlı kitabın kapağında Ufuk, avladığı bir geyikle görünüyor.
Salonunda pek çok geyik, domuz, ayı ve diğer av hayvanlarının doldurulmuş başları asılıdır.
Ama...
“Kanser avı” ne yazık ki “avcı” oldu.
8. Vehbi Koç Ödülü, Profesör Dr. Türkan Saylan’a verildi. En doğru seçim.
Prof. Saylan, Türkiye’deki Atatürkçü, çağdaş ve demokrat aydınların simgesidir.
Yaşamını insanlığa adamıştır.
Dürüst, zarif, yılmayan, engelleri aşan örnek bir insan.
Babası ona saçlarını “at kuyruğu” yaptığı için “at kızım” dermiş.
O nedenle kitaplarından birinin adı “AT KIZ-Bir Yaşamdan Kesitler.” (*)
Ailenin kökeni Manastır. İstanbul’a göçmüşler. Büyükbaba Galip Bey, tepeüstü amuda kalkarken bağırsak düğümlenmesi nedeniyle ölünce babaanne Nadide Hanım, dul maaşıyla iki oğlunu büyütmüş.
DÜN Bahçeşehir Üniversitesi’nde “Yerel seçimler ve İletişim” konulu panelin moderatörüydüm.
Panelin sonunda sorulara geçildiğinde sonradan Vakit muhabiri olduğunu öğrendiğimiz genç bir muhabir, Kılıçdaroğlu’na “Kağıthane’deki adresini” sordu. “Belirttiğiniz adreste oturmuyorsunuz” dedi. Kılıçdaroğlu, “akşama gelin çay -kahve ikram edeyim” cevabını verdi.
Bu konuşma uzadı.
Kılıçdaroğlu’nun ve benim onaylamadığımız ve engellediğimiz kısa bir tatsızlık yaşandı.
Ancak... Hissettiğimi yansıtayım. Kılıçdaroğlu’na güvenlik nedeniyle bazı “tedbir” uyarıları var.
Bu kadarla yetineyim ve Kağıthane’de oturduğunu da ilave edeyim.
Bu konuda asıl ilginç bilgi şöyle...
BAŞBAKAN Erdoğan, puanlarıyla AKP’nin önünde. “Marka” AKP değil, Erdoğan...
O halde muhalefetin yarışında bir “marka” lider gerek.
Türkiye’ye model olması bağlamında dünyanın en önemli reklam ajanslarından DDB Dünya Başkanı Keith Reinhard şöyle diyordu:
“Barack Obama, bir markada aradığınız 3 şeye birden sahip.
Yeni... Farklı... Çekici... Daha ne olsun?..”
O halde “aranan kan” gibi “aranan lider” en az bu 3 özelliği taşımalı.
ACI bir söylem: “Havacılık tarihinin mürekkebi kandır...”
Amsterdam’daki kaza bağlamında dinlediğim bu söylem gerçeği yansıtıyor.
Uğur Cebeci “Nazar” dedi.
Yolcu sayısı, gelir, kârlılık rakamları zaten THY’nin başarı grafiğini gösteriyordu.
Kevin Costner’la reklamlar eleştiri alsa da, küresel hedefi olan bir havayolu şirketinin seçtiği doğru stratejiydi.
Oscar ödül töreni için reklam da güzeldi...
“Nazar” değilse nedir?
PAZAR günü yeni bir gazete yayımlanıyor; Habertürk... Sevgili Ufuk Güldemir’in isim babası olduğu televizyondan sonra gazete... Yeni yayınlara karşı gazeteci milletinin bir kısmı alerji duyar ama çoğunluk buna olumlu bakar. Bence de doğru olan budur.
İlk anım Haldun Simavi’yle ilgili.
Güneş gazetesini kurarken dağıtım engeliyle karşılaşmıştık. O sırada Londra’da olan Haldun Simavi’ye telefon etmiştim “Olur mu öyle şey, şimdi Kemal’e telefon ediyorum. Merak etme, çözeriz o meseleyi” demişti.
Dağıtım şirketinin satışlarının yüzde 42’si onun gazetelerine aitti. Sözü geçiyordu. Gerçekten meseleyi çözdü.
Sonra da kardeşi Erol Simavi’nin sahip olduğu Hür Dağıtım’a geçtik.
Meslekte rekabet ile düşmanlığı ayıran soylu tavırlardı.
Yıllar geçti, Güneş’te bu kez sahiplerden biri değil maaşlı Genel Yayın Yönetmeni’ydim, Sabah gazetesi çıkıyordu.
DOĞAN Yayın Holding’e (DYH) 826 milyon lira ceza şimdiden 950 milyona tırmandı.
Maliye Bakanlığı yazılı olarak, borcu karşılayacak miktarda teminat istedi.
Teminat yatırılıncaya kadar belki de trilyonu bulur.
Elbette kararı bağımsız Türk yargısı verecek.
Ama... Daha mahkeme aşamasına gelmeden kurumun hisse senetleri borsada 300-400 milyon lira değer yitirdi.
Yargı sürecinde neler olur bilinmez.
Dahası... Grubun daha 6 şirketinde denetleme var.
GÜLMEK terapidir. 2009 Türkiye’sinde bu terapiye hepimizin ihtiyacı var.
Şahan Gökbakar bu yaşadığımız zamanın bilinç altına iyi teşhis koymuş.
Recep İvedik 2’yi izledim. Çok kez gözlerim yaşarana kadar güldüm.
Derinlere tüpsüz dalış yapıp düşünerek değil.
Gülmek ihtiyacını karşılamak için yapılmış ve tutmuş bir film.
Gişe rakamları da bunu kanıtlıyor.
Ancak... Dikkatimi çekti Gülsen Özbakan’dan kimse söz etmedi.