Bir efsane

7 Eylül 2007

Bugün Harikulade sesinin yanı sıra, iri vücudu, boynundaki fuları ile karizmatik bir dünya ünlüsüydü.Bu pankreas kanseri denen "büyük şeytan"a lanet olsun.Sevgili Ufuk Güldemir'i de o çekip almıştı aramızdan...Onun Placido Domingo ve Jose Carreras ile düzenlediği "3 tenor" konserlerine izleyiciler sel gibi aktı. CD'leri kapışıldı. İleri döneminde yeniden âşık oldu.Aşkı da, müziği gibi dolu dolu yaşadı. O, müziğin çağımızdaki gurularından biriydi. Operayı "pop" gibi yaygın hale getiren, halk yığınlarına açan ve sevdiren Luciano Pavarotti de "görünmezler" arasına kaydı. Ve bir gri sayfa..."Pavarotti'nin henüz ünlü olmadığı 1960'lı yıllarda Ankara'ya geldiği ve bir opera galasına çıktığı, beğenilmediği için geri gönderildiği " yolunda iddialar vardır.Gerçekten... İtalya-Türkiye Kültür Anlaşması çerçevesinde 1963'te Ankara'ya gelmiştir.La Boheme oyununda İsmet Kurt ve Rıdvan Yücel'in yanı sıra dönüşümlü olarak 3. kastta Rodolfo rolüyle sahne almıştır.O zamanlar 29 yaşındaydı.Peki...Bir gece sahneye çıkıp beğenilmeyince geri gönderildi mi?Dönemin Devlet Opera ve Tiyatroları Genel Müdürü Cüneyt Gökçer, "sesi beğenilmediği için geri gönderildiği" iddialarını doğrulamıyor.Eşi ünlü

Yazının Devamı

Çankaya serin

6 Eylül 2007

Bugün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ilk resepsiyonu dün sabahtı.Sayıları 14'ü bulan general gelmiş olsa da Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları, CHP Genel Başkanı ve yöneticiler bu davette yoktular.Anlaşılan bilinmeyen bir süre askerden ve ana muhalefet partisinden -nispeten- serin rüzgârlar esecek.O cenahta Gül'ün meşru cumhurbaşkanı olduğuna bir itirazın olmadığı, ancak ilişkilerin sadece "gerektiği çerçeve içinde bırakılacağı" gibi bir izlenim var.Bunun tüm taraflara kaybettirecek bir oyun olduğunu düşünüyorum.Kimsenin kazançlı çıkmayacağına ya da bir olasılıkla kazandığını sanan olursa Türkiye'nin ortak paydasına artı getirmeyeceğine inanıyorum.Askerin başkomutanıyla arasında "serin rüzgârlar" esmesi, ana muhalefet partisinin aynı tavrı paylaşarak sanki Türkiye'de "siyasetin önemli bir bölümüyle silahlı kuvvetlerin ortak tavır koydukları" gibi bir görüntü, ne demokrasi ne de sınırların ötesine mesajlar için iyidir.Devletin fay hattında enerji birikimi kuşkularının altını çizer.Türkiye'nin caydırıcılık gücü hafifleyebilir. Küresel ısınmaya karşın Çankaya "serin..." Türkiye'nin devlet yapısı, Yunanistan gibi değil.Yunanistan'da her gelen iktidar kendi çalışabileceği

Yazının Devamı

Kükreyen fare

5 Eylül 2007

Bugün Avrupa'nın topluiğne başı kadar bile olmayan bir coğrafyasında sıkışmış hayali ülke Grand Fenwick'in tek gelir kaynağı ihraç ettiği şaraptır.Ancak süper güç Amerika, Kaliforniya şaraplarıyla piyasayı ele geçirir.Bu duruma çok bozulan Grand Fenwick kârlı çıkmak için bir plan yapar.Amerika'yla savaşa girecek, kaybedecek ve yüklü bir savaş tazminatı kazanacaktır.Zar zor toplanan 30 kişilik Fenwick ordusu, ABD'ye savaş ilan edip gemiyle okyanusu geçer... Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in "İktidar savaş istiyorsa, kaçmayız, hodri meydan" söylemi bana Peter Sellers'ın "KÜKREYEN FARE" filmini anımsattı. Filmi ve sonunu uzun uzun yazmayayım ama Grand Fenwick'in "savaş" ilan edip "30 kişilik ordusuyla ABD'ye meydan okuması" için adının "KÜKREYEN FARE" olması, olaya "cuk" oturmuş.Osman Baydemir de anlaşılan, Türkiye'ye gelen AB ve Avrupa Konseyi'nden isimlerin, Ankara'daki büyükelçilerin, Diyarbakır Belediyesi'ne ziyareti programlarına mutlaka almaları nedeniyle egosunu iyice şişirmiş olmalı. Elbette bu benzetmeyi hakaret amacıyla yapmıyorum. Sadece olayın nispetsizliğini karikatürize ederek daha açık hale getirmek istedim. "Savaş açmaktan" söz ediyor, "hodri meydan" diye

Yazının Devamı

Hikâye-i Jaguar

4 Eylül 2007

Bugün Anlatayım...Büyükada'dan bir arkadaşım, tanık olduğu "tekne sohbetini" sıcağı sıcağına telefonda anlattı:Tarabya'daki Jaguar galerisinin sahibi aynı zamanda Türkiye'nin Jaguar genel bayiiymiş.Jaguar henüz piyasada yaygın olmadığı için reklam amacıyla dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın kızı Zeynep Özal'a sıfır kilometrede tam aksesuvarlı bir Jaguar hediye etmiş.Özal'ın en sükseli zamanıydı. Kızının Jaguar'la dolaşması ilgi çekecekti.O sırada Güneş gazetesinin başındaydım.Güneş, çıktığı günden itibaren en çok satan olduğu için, gazetenin finansmanını yapan patronlar bana, yönetim kurulu kararıyla kullanılmış bir Jaguar vermişlerdi.Zaten arkadaşım da "Bak sana öyle kullanılmış değil, gıcır gıcır bir Jaguar hikâyesi" diyerek işittiklerini anlatmıştı.Yazı işlerinin sabah toplantısında durumu arkadaşlara anlattım.Ortak değerlendirme, "Doğruysa bomba gibi haber" oldu. Jaguar, davulu nasıl delmişti? Başından sonuna içinde olduğum öyküsü ilginçtir. Hemen Jaguar'ın temsilcisini telefonla bağlamalarını istedim.Dünkü gazetelerde fotoğrafı bir üzücü olay nedeniyle yayımlanan Mete Küçükberber'in babası Zeki Küçükberber'e, bana söylenenleri anlattım."Doğru mu?" diye sordum."Evet doğru...

Yazının Devamı

Ankara'ya Gökçek heykeli

12 Ağustos 2007

Bugün AB üyesi ülkelerin büyükelçilikleri de dahil tümü, "banyo yapmak, tuvalet ihtiyaçlarını gidermek" için başkentteki 5 yıldızlı otellerde oda kiralıyorlar.Bazıları susuzluk nedeniyle kapılarını bir süre kapatma kararı aldı. Çalışmalarını, İstanbul'daki başkonsolosluk binalarına kaydıranlar var...Ulusal günler için verilmesi zorunlu davetler bile iptal edilmiş durumda. Nedeni; "susuzluk ya da hijyen koşulları olmayan bir davetle konuklarını zehirleme kaygısı..."Ankara'da hastaneler acil durum dışında hasta kabul etmiyor. Ameliyat tarihleri ötelenmekte.Askeri birlikler zorlanıyor. Her gün eğitime çıkan erat için banyo, hijyen koşulları, beslenme ve temizlik nasıl sağlanacak?Ankara böyle rezalet yaşamadı. Avrupa medyasının, Ankara'dan bu haberleri nasıl döne döne yayımlayacağı sır değil. 'Susuz Ankara' , AB'ye tam üyelik için ne de güzel(!!) bir referans... Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, CNN Türk'te "Mevla böyle istedi" gibi mesajlar verdi.Ankara'yı "Allahlık" hale getiren zihniyetin söylemi de bu olur.Mevla, Ankara için bu susuzluğu, bu pisliği, bu ilkel görüntüyü neden istemiş olsun?..Ankara, Babil asma bahçeleri ya da Pompei mi ki Allah

Yazının Devamı

ABD gözüyle Çankaya

11 Ağustos 2007

Bugün Araştırmayı yapan da ABD'li bir firma. (Williams and Associates - Salem, Massachusetts.)Seçmenin nabız atışı için tespitleri, şu günlerin "Abdullah Gül'e Çankaya yolunda takılan çelme, AKP oylarını nasıl etkiledi?" sorusuna da ışık tutuyor.Çünkü... Bu sorunun cevabı, "Gül'ün yeniden aday olması" veya "olmaması" görüşleri için dayanak yapılmakta.Araştırmadan bazı sonuçları yansıtayım... Bush'un Cumhuriyetçi Partisi'ne yakın IRI (International Republican Institute) Türkiye'de bir kamuoyu araştırması yaptırmış. IRI' nın araştırmasında sorulmuş:"22 Temmuz'da aşağıdaki sorunlardan hangisi vereceğiniz oy için daha etkili olacak?" Cevaplar:- İşsizlik birinci etken; yüzde 27.- Ekonomi ikinci etken; yüzde 21.- Demokrasinin güçlendirilmesi ise sadece yüzde 4.Yani... AKP'ye verilen oylar için kararlar önceden kemikleşmişti. İş ve aş en önemlisi.- Türkiye seçmeni, sandıklardan tek parti hükümeti çıkması için de kararlıydı; yüzde 48.- Ekonomik istikrar için tek parti hükümeti gereklidir diyenlerin oranı; yüzde 60. Ya askere tepki?1'den 10'a kadar not verilmesi istenerek, seçmene "en çok güvendiği kurum" sorulmuş,Birinci sırada 7,84 not alan ordu var.İkinci MGK... Notu;

Yazının Devamı

Merkez simgesi K. Toptan

10 Ağustos 2007

Bugün Araseçimlerde DYP Zonguldak Milletvekili seçilerek Ankara'ya gelmişti. Diğer seçilenler de Samsun'dan Hüsamettin Cindoruk ve Manisa'dan Sümer Oral'dı.Seçimlere girmesi yasak olan DYP'nin ilk milletvekilleriydi.Gelecekteki DYP iktidarının moral öncüleri gibi algılandılar.Kalitelerinin yanı sıra üçünün ortak çizgisi; "vefa" ve "güvenilirlik"tir.Cindoruk, DYP'nin Genel Başkanı'ydı. Meclis'in yeni Başkanı Köksal Toptan'ı ilk kez 1986'da tanımıştım. Referandumda Demirel'in seçilme yasağı kalkınca, Cindoruk derhal emaneti sahibine sundu.Ya Sümer Oral?6 yıl önce 12 Eylül 1980 ihtilaliyle devrilen Demirel hükümetinin bakanıydı. Askeri yönetim, onu ihtilal hükümetinin bakanı yapmak istedi. Çoğu politikacının lacileri çekip başkent kulislerinde "belki bakanlık piyangosu bana vurur" diye dolaştığı günlerde Sümer Oral, ihtilalin başındaki Org. Kenan Evren'e "İzin verirseniz, sayın Demirel' in iznini almalıyım" demişti. Güniz Sokak'ta kırmızı ışık yanınca bilinen o nazik üslubuyla Evren'den bağışlanmasını istemişti. Köksal Toptan da hep aynı düzgün çizgide bir politikacı ve bir dost olarak kaldı. Yıllar boyunca -bıyığını kesmesi dışında- hiç değişmedi.Demirel hükümetinin başarılı Milli

Yazının Devamı

R.T.E. - Gül takası mı?

9 Ağustos 2007

Bugün Söylediklerimi açayım...1 Abdullah Gül'ün aklında bile yokken cumhurbaşkanı adaylığı, Erdoğan tarafından medyaya ve gruba "kardeşim Abdullah Gül" tanıtımıyla açıklandı.2 Erdoğan'ın, Türkiye'yi 22 Temmuz'da "hemen seçime" götürme gerekçesi, "Gül'ün Anayasa Mahkemesi kararıyla 367'ye takılması ve seçiminin engellenmesi" değil miydi?3 AKP'nin seçim kampanyası, "Gül'ün Çankaya'ya çıkmasının Meclis iradesi dışında engellenmiş olmasına" oturtulmuştu. AKP, meydanlarda demokrasi için oy istedi.4 AKP mitinglerinde seçim otobüsünün üstüne Erdoğan ve Gül birlikte el ele çıkıyorlardı.Gül, seçim kampanyası senaryosunun Erdoğan'la birlikte "eşit" rolde aktörüydü.5 22 Temmuz'da sandıklardan AKP yüzde 47 oy çıkarınca, Erdoğan'ın referansı gene "Gül'ün önünün kesilmesi" oldu. "Bu oy oranı milli reflekstir" dedi.6 Gül de doğal olarak, "sandıklara yansıyan iradenin kendisine cumhurbaşkanı adaylığı için destek olduğu" yorumunu yaptı. "Adaylıkta ısrarlı olduğu" artık sır değil.Gül vazgeçerse, bunu AKP'ye ve topluma nasıl izah eder?"Eşim başörtülü olduğu için adaylığımı çekiyorum" diyebilir mi?Kendini inkâr olur.7 Sadece bir gerekçe, Gül'ün cumhurbaşkanı adaylığından vazgeçmesini -bir yere

Yazının Devamı