Yapan onlar, yazan biz

7 Ağustos 2007

Bugün Cevap hakkına saygı gereği, yazı çok uzun olduğu için köşeme sığdırabilmek amacıyla tarihe katkıda bulunacak satırlarını yayımlıyorum. Osman Mayatepek, Enver Paşa ve Naciye Sultan'ın torunudur. "1914'te 90 bin Mehmetçik, Allahuekber dağlarında Ruslara tek kurşun bile atamadan donarak ölmüştü" iddiaları ve bu köşede yayımlanan yazım nedeniyle bir açıklama gönderdi. I. Dünya Savaşı'nın başladığı ve en şiddetli olduğu dönemde Sarıkamış harekâtına katılan 3. Ordu, 75.000 piyade olmak üzere toplam 118.000 askere sahipti. Her şeyden önce tüm muharip gücünüz 75.000 iken 90.000 askeri kaybetmeniz matematiksel olarak imkânsızdır. Gerçekçi bir rakam 25.000- 40.000 arası olabilir ki, bu da yine büyük bir trajedidir."90.000 askerimiz Allahuekber dağlarında bir kurşun bile atmadan donarak öldü" şeklindeki şu talihsiz ifade sadece yirmili yılların politik düşünme atmosferine hizmet etmişse de gerçeğin bir yansıması değildir.Sarıkamış Harekâtı, özünde, Türk-Alman savaş kurmayları tarafından iyi tasarlanmış olmasına rağmen birçok sebep yüzünden uygulamada başarısız olmuştur.Tifo salgını ve cephede kişisel şöhret ve prestij peşinde koşan bazı komutanların karargâhtan gelen emirleri

Yazının Devamı

2 kılıç boyu

5 Ağustos 2007

Bugün Beklentilerin özellikle DTP'lilere odaklandığı "yemin töreni" ise demokrasinin önemli bir geleneği... Bu pazar yazısını demokrasinin kökleri olan geleneklere ayıralım...İngiltere'de millet meclisi (Avam Kamarası) salonu, demokrasi yolculuğunun zaman tüneli gibidir.Yüzyıllardır hiç değişmeden yasama mabedi olarak kullanılıyor.Muhalefet ve iktidar milletvekilleri karşılıklı banklarda otururlar. Her iki banklar grubu arasındaki mesafe 2 kılıç boyudur.Yani...İki tarafın ön sıralarındaki milletvekilleri kılıçlarını çekip karşıya uzatsalar, sadece kılıçların uçlarının birbirine değebileceği bir mesafe konulmuştur.Yüzyıllar önce kılıç döneminde bu önemliydi. Ama...Hâlâ aynı salon, aynı mesafe... Hiçbir iktidar, salonun bu düzenini değiştirmedi. Kimsenin aklından da geçmedi."İlerleyişçi muhafazakâr" (Progressive conservative) etiketli ANAP döneminde ise bizim Meclis salonumuzun görüntüsü muhallebici dükkânına dönüştü.Şimdi muhafazakâr AKP, Meclis salonuna eski heybetini kazandıramaz mı? Meclis'in açılması demokraside bir beyaz sayfa... İngiltere Kraliçesi, Londra'nın finans merkezi London City'ye gitmek için London City'nin Belediye Başkanı'na bu isteğini bildirir. Ancak başkanın

Yazının Devamı

İlk görüşte aşk

4 Ağustos 2007

Bugün Formula 1 McLaren/ Mercedes yarış otomobillerinin tasarlandığı, üretildiği harikulade bir sanat ve teknoloji "üssü"nde...Anlatayım.Bizde "yıldırım aşkı" derler. Fransızlar "coup de foudre" (yıldırım çarpması) diye tanımlıyor.McLaren Teknoloji Üssü'nü daha 1km uzaktan gördüğümde çarpıldım. Gördüğüm bir dizi modern mimari arasında, en iyilerinden biriydi. Londra dışında "Yeşil Kuşak" diye anılan doğa koruma bölgesindeydi. Çok ender izin verilen yapılar için doğayı korumanın altyapı ve estetik tüm koşulları en katı şekilde uygulanıyor.Etrafı, İngiltere'nin ve İngiltere dışındaki ülkelerin, en güzel ve çeşitli ağaçlarının bulunduğu orman.Sonra, belki 200-300 futbol alanı genişliğinde yeşillikler. Ortasında bir gölet. Ve göletin içinde sadece iki katı görünen, uzunluğu 800 m, tümüyle cam konstrüksiyon teknoloji merkezi. Binanın ve içerideki makinelerin, havalandırma tesislerinin su ihtiyacı göletten karşılanıyor, kullanılmış su arınma tesislerinden geçirilerek yeniden gölete akıtılıyor.Binanın elipsoidik görünümü, uzayın simgesel ifadesi olarak düşünülmüş.Mimarı Norman Foster, görünen iki katı, sanat, tasarım, şampiyon yarış otomobillerinin ve tanesi 1 milyon dolara satılan

Yazının Devamı

Baykal değilse kim?

3 Ağustos 2007

Bugün Bu sorunun cevabı için bir başka soru:"Baykal'ın yerine kim?"Böyle bir isim var mı?Zaten öyle bir isim olsaydı, CHP de arayışların çekim merkezi haline gelirdi.Partiler istifa eden liderlerinden sonra bellerini doğrultamıyor. En son iki örnek... Çiller ve Yılmaz...2002 yılında barajın altında kalan DYP'nin ve ANAP'ın genel başkanları Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz istifa ettiler. Bugün DYP ve ANAP ne halde? Örnekleri uzatmıyorum. Deniz Baykal, CHP Genel Başkanlığı'ndan ayrılmalı mı? Konu Baykal olduğu için CHP çerçevesinde kalalım.Cumhuriyeti kuran bu köklü partinin özelliği aslında "çözüm"dür.Bülent Ecevit'in genç bir milletvekili olarak sosyal demokrat hareketi başlattığı yıllarda İsmet İnönü de CHP'nin yeni yol haritasını "ortanın solu" çizgisine kaydırmıştı.Bu örtüşme sonucu İnönü, parti yönetimindeki o zaman "ortanın göbekçileri" diye anılan "merkez politikacılarını" uzaklaştırmış, Ecevit'i genel sekreter yapmıştı. Onu yıllarca korudu, öğütülmesini önledi. Siyasette pişmesini sağladı.İnönü'nün Konya gezisini gazetem adına izliyordum. Çiçeği burnunda genel sekreter Bülent Ecevit birkaç saat yok olmuştu. İsmet Paşa, "Bülent'i bulun" diyordu. Az sonra Ecevit, hızlı

Yazının Devamı

Referandum da sızdı

2 Ağustos 2007

Bugün Oysa...Referandum sandıklarından "Kürt yönetimine EVET" sonucu çıkacağı öngörülüyordu. Ankara da "bunu kesinlikle kabul etmeyeceğini" açıklamıştı.Gül, böyle bir sıkışıklık içinde görünmüyordu.Sadece, "Referandumun zamanında yapılacağını sanmıyorum. Hâlâ nüfus sayımı yapılamadı. Ertelenir herhalde" demekle yetindi. Anlaşılan o ki...ABD ile Türkiye arasında tarihi belirsiz bir "öteleme süreci" konuşulmuş olmalıydı."Çözüm yoksa, sorunu ertele" diplomasi sanatının altın kuralıdır.Irak'ta bunca dert yaşanırken ve de PKK nedeniyle, zaten Kuzey Irak yönetimine iyi bakmayan Türkiye'ye Kerkük referandumu "ağır tahrik" olabilirdi.Silahlı Kuvvetler'in Kuzey Irak'a girmesi artık kaçınılmaz olabilirdi. "Öteleme formülü" bugüne kadar iyi uygulandı.Türkiye'deki genel seçimlerden önce de "Barzani'nin referandum sandıkları kurulsun, Anayasa'nın gereği yerine getirilsin" gibi formülü bozabilecek akort dışı olası çıkışlar engellendi.Ancak..."Referandum komisyonu" kurularak kronometreye basılmış oluyor.Ötelemenin nereye kadar süreceği artık eskisi kadar belirsiz değil. Barzani, "Sayım yapılmaz ve referandum yapılmazsa, bunun sonu iç savaştır" tehdidini gündeme getirdi bile.Bu yüksek

Yazının Devamı

864 rakımlı sis

1 Ağustos 2007

Bugün Oysa...Bir süredir "kısık ateşte pişmeye" bırakılmıştı. Anlaşılıyor ki, AKP'nin bu sorunun cevabını uzatması "sıkıntı" yaratacak.Abdullah Gül basın toplantısı düzenliyor... "Cumhurbaşkanlığı adaylığı" için sorulara "Meydanların mesajı açıktı" cevabını veriyor.Ama..."Açıkça" adayım demiyor. Neden?Başbakan R.T. Erdoğan gazetecilerin bu konudaki sorularını "Abdullah Bey'in kararına saygım var. Takdir kendisinindir" diye cevaplıyor...Fakat, o da açıkça "AKP'nin adayı Abdullah Bey'dir" diye son noktayı koyamıyor.Neden? Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt'ın "12 Nisan'da açıkladığımız görüşün arkasındayız" söylemiyle, "Çankaya sorununda" hararet yükseldi. Oysa... Çankaya yolu artık açık. Meclis aritmetiği de müsait. MHP'nin cumhurbaşkanı oylamalarında genel kurula gireceğini açıklaması bunun güvencesi.Yani... İlk turda 367 sorunu yok. Bahçeli hem demokratik hem de siyasi bir manevrayla konuyu "AKP'nin kendi sorunu" haline getirdi.341 oya sahip AKP, 3. turda adayını cumhurbaşkanı seçecek çoğunluğa sahip. Bir not daha...Hafızaların zulasında Erdoğan'ın "Cumhurbaşkanı seçiminde diğer partilerle uzlaşma arayacağım, hepsine gideceğim, cebimde aday listesi olacak" sözü tedavülden

Yazının Devamı

Tarihi gol

31 Temmuz 2007

Bugün Arkadaşlarıyla kucaklaşmaya giderken formasının göğsündeki Irak bayrağı desenini öpüyor. Böylece Irak, Asya Kupası'nı kazanıyor.Irak futbol tarihindeki en büyük başarı bu.Irak futbolunun ufku daha önce, Saddam yönetiminde sadece elemeleri kazanarak Dünya Kupası'na katılmakla sınırlı kalmıştı. Kaptan Mahmut'un golü Saddam sonrasının tek ulusal gurur nedenini yarattı."Birleştirici mucize" oldu.Bağdat'ta, Kürtlerin egemen olduğu Kuzey Irak'ta, Şii çoğunluğun yaşadığı Basra'da Avrupa ve Amerika'da Iraklılar ellerinde Irak bayraklarıyla sokaklara döküldü. Tüm ülkede şenlik yaşandı.Oysa...Irak'ta Sünniler ve Şiiler arasında çatışmalar, saldırılar, intihar bombası eylemleriyle ölümler sürmekte. Arapların, çoğunlukla Kuzey'deki Kürtlerin birbirlerine sempati duydukları da söylenemez.Ama...Bakınız bir tek gol ve bir kupa nasıl da "ortak aidiyet" duygusunu oluşturuverdi. Konuya ağırlık veren Avrupa ve Amerikan medyası, dünkü gazete ve TV yayınlarında bunu vurguladılar: "Milli Takım'ın Şiileri ve Sünnileri kazanmak için koştular, omuz omuza mücadele ettiler, birbirlerine pas verirken hangi mezhepten olduklarını akıllarından bile geçirmiyorlardı....Oysa bu takımda oynayan üç kişi,

Yazının Devamı

Ya yeni bakanlar?

28 Temmuz 2007

Bugün Oysa... Önümüzdeki 5 yıl ülkeyi "cumhurbaşkanı değil, hükümet yönetecek."AKP 22 Temmuz'da sandıklardan merkez partisi olarak çıktı.En azından "oynak merkez" teorisine göre belki de, bir başka tanımla, "merkezi sağa kaymış kitle partisi..." Alevilerden, sosyal demokratlardan, liberallerden yeni AKP milletvekilleri de bu tanımın altını çiziyor.Örneğin... Sosyal demokrat Haluk Özdalga, eski CHP Genel Sekreteri Ertuğrul Günay, Alevi kanaat önderlerinden Reha Çamuroğlu, Prof. Zafer Üskül, Mery Lynch'ten gelen Mehmet Şimşek...Peki... Bunlar ve diğerleriyle kan değişimi hükümete yansıyacak mı? Ne oranda?Elbette sadece o isimlerden birkaçını Bakanlar Kurulu'na almak vitrin süslemesinden öte işlevsel algılanmaz.Önemli olan yeni bakanların, tüm kararların alındığı "çekirdek kabine" dışında, icranın "çevre yolu sakinleri" gibi kalmamaları. Cumhurbaşkanı seçimi "Nasıl bir hükümet" sorusunu arkaya iteledi. Şöyle bir söz vardır:"Doğru adam, doğru zaman, doğru mekân..."Prof. Zafer Üskül, AKP'nin "vaadi" olan yeni anayasa için açıklamalar yaptı. Üskül'ün akademik kariyerine bakarak "birinci kural" için yorum yapamam...Ama... açıklamalarının "zamanı" mıydı?Başta AKP'nin Genel Başkanı R.

Yazının Devamı