Şener'in şifresi

2 Haziran 2007

Bugün Bana "seçimler 1 yıl öne alınır" dedi.İlk kez bir AKP'li "erken seçimden" söz ediyordu.Şaşırmıştım. "Neden?" diye sordum.Cevabı şöyle oldu:"Türkiye'de hiçbir seçim 4 yıldan öteye sarkmamıştır. Uzadıkça sancılı olur. Ayrıca... Önümüzde cumhurbaşkanı seçimi var. Bu Meclis'in cumhurbaşkanı seçmesi sorun yaratır. Cumhurbaşkanını yeni Meclis'in seçmesi gerekir."Şener'le daha önce bir konuşmamız olmamıştı.AKP içinde ciddi problem yaratabilecek ve AKP'nin ezberini bozan çizgi dışı bir söylemi bana emanet etmesini yadırgamıştım.Yüzüne baktım. Sakin ve ciddiydi.Gene de ertesi gün yazımda o konuşmayı, Şener'in adını vermeden "bir AKP önde geleni" şifresiyle yansıttım.Aradan geçen uzunca süre sonrası Şener'in o günkü öngörülerinin tamamı gerçekleşti.........................Ve Abdüllatif Şener, dün, "AKP'den milletvekili adayı olmayacağını" açıkladı.Sözel gerekçesi; "onun seçim bölgesinde aday listesini beğenmeyişi" olsa da, ben "sözel" ötesinde "özel" gerekçenin farklı olduğunu düşünüyorum.Şener'in bu sepette olmak istemediğini seziyorum. Onun ise ne "sezdiğini", belki de gene bir karşılaşmamızda ayaküstü sohbette hissettirir. 1.5 yıl kadar önceydi... Başbakan Yardımcısı ve Devlet

Yazının Devamı

Kanadoğlu'ndan iktiza

1 Haziran 2007

Bugün Şer'i hukukta da Şeyh-ül İslam'dan "fetva" alınırdı.Ancak olumlu "fetva"dan sonra uygulamaya geçilirdi.Anayasa boyutuna geçelim...Anayasa değişiklikleri için de Sabih Kanadoğlu'nun "aykırı" gibi algılanan "367 öngörüsü", son cumhurbaşkanı oylamasında, siyasetin kaderini değiştirdi.367 oy bulunamadığı için Gül'ün cumhurbaşkanı seçimi Anayasa Mahkemesi'nden döndü.Dünkü Anayasa değişikliği, Sabih Kanadoğlu'nun "367 öngörüsü"yle CHP, Anayasa Mahkemesi'ne gidebilir."Anayasa değişikliğinin ilk maddesinin 366 oyla kabul edildiği, 367'nin sadece maddelerin tümü için oylamada değil, her madde için geçerli olduğu" iddiasıyla, şekil noksanlığını öne sürerek iptal davası açması mümkün.Anlaşılan, AKP duyarlı konularda adım atmadan önce ulema olarak Kanadoğlu'na başvurmalı.İsteyene "iktiza", isteyene "fetva..." Anayasa hukukunda Kanadoğlu'ndan "iktiza" almak gerekiyor. Vergi mükellefi, tereddütlü konularda defterdarlığa başvurarak yapacağı işlemin hukuka uygunluğu konusunda "görüş" ister. Bunun adı; "mükteza" ya da "iktiza"dır. Artık her şey karışık...Anayasa değişikliğini Cumhurbaşkanı Sezer'in de onaylaması, ama aynı yorumla, yani "değişikliğin yapılmamış sayılması" gerekçesiyle Anayasa

Yazının Devamı

Demokrasi benim

31 Mayıs 2007

Bugün Dahası... Anayasa Mahkemesi tarafından kendisi hakkında "suç duyurusunda" bulunulacağı açıklaması yapılıyor.Meydanlara akan milyonlar, onu protesto ediyor.Elbette seçimle gelen iktidarlar, demokrasinin önemli unsurudur ama milletin egemenliği sadece TBMM ve iktidar tarafından değil, Anayasa'ya göre ilgili kurumlar tarafından da kullanılır.O kurumların neredeyse tamamıyla kavgalı olmak, demokrasinin de "tüm kuralları" ve "tüm kurumlarıyla" işlemesine engeldir.Milletin egemenliğinin kullanılmasında kara delikler oluşur.İktidarın, kendini "yüksek yargı" yerine koyarak, onun kararı yerine, başka bir kararı "doğru" diye ilan etmesi, yürütmenin, yargı sınırları ötesine müdahale anlamındadır.Ayrıca... Bu tür konularda söylemlere çok özen göstermek gerekir.Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu'nun "hedef gösterilmek" duyarlığına dikkat...Bir süre önce Danıştay baskını ve akan yüksek yargıç kanı unutulmamalı.Seçim öncesi, "safları sıkıştırmak" ve böylece "seçmen tabanını bir arada tutmak" uğruna, sertleşmek bir politikadır. "Gerilim siyaseti" uygulamak ne yazık ki Türkiye geleneğidir.Ne var ki... AKP daha 2002 seçimleri öncesinden başlayarak bunu yapmayacağını ilan etmiştir.Bu

Yazının Devamı

2 milyonun yürüyüşü

24 Mayıs 2007

Bugün 2 milyon insanımız tek slogan atmadan, tek pankart açmadan bir "sessiz" protesto yürüyüşü yapsa...Örneği var...11 Mart 2004'te Madrid'de 3 tren istasyonunda 4 ayrı patlama oldu. 190 kişi öldü. 1000'in üzerinde yaralı vardı.Dehşet verici bir gündü. İnsanlık adına büyük utançtı.2 gün sonra tüm İspanya'da halk, sokaklara, caddelere ve meydanlara taştı.11 milyon İspanyol, ülkenin büyük şehirlerinde terörü lanetledi.Madrid'de yağmura rağmen yürüyüşe tüm partilerden ve farklı görüşlerden 2 milyon 300 bin İspanyol katıldı.Öylesine müthiş bir "kolektif demokratik tavırdı" ki yürüyüşte bazı Avrupalı liderler de vardı.Hepsi insan haklarının en kutsalı olan "yaşama hakkı" için omuz omuzaydı.Terörün üzerinden bu milyonlar silindir gibi geçti.Böylesine ortak bir karşı tavır konulduğunda terör sadece bir utanç konusu olur.Eylemleri artık "silahlı propaganda" işlevini de yitirir. Teröre karşı mücadelede en büyük güç "silahsız kuvvetlerdir." Türkiye'de terörle mücadeleyi sadece güvenlik güçlerine bırakmanın bilançosu 30 bin can kaybı... 10 binlerce yaralı ve gazi...Türkiye insanı da kolektif aklı ve duyguları yansıtan böyle bir demokratik kitle tepkisini ortaya koyamaz mı?Tandoğan'da,

Yazının Devamı

Vitrinler

23 Mayıs 2007

Bugün Sosyal demokrat hükümetler, merkez sağ partilerin liberal ekonomi programlarını uyguluyorlar yıllardır. Merkez sağ partiler de sol kanat partilerin sosyal politikalarını...Bu "füzyonun" siyaset anlayışlarını tümünden sarsan en radikal örnek Çin'dir.Komünist Çin'de, dolar milyonerleri ve milyarderlerinin binlercesini üreten kapitalizm uygulanıyor.Küresel demokrasilerde bunun ikinci aşaması, solda ya da sağda isimlerin birinden diğerine kaymalarıdır. Yakın örnek Fransa... Fransa'nın yeni cumhurbaşkanı merkez sağdan Sarkozy, kurduğu hükümete soldan iki bakan aldı. Sınır tanımaz doktorlar örgütünde çalışmalarıyla tanınan sosyalist Bernard Kouchner, Dışişleri Bakanı oldu.İdeolojik kalıpların kırıldığı, düşünce duvarlarının yıkıldığı şu süreçte bu örneklerin çoğalacağı görünüyor.O bağlamda, 22 Temmuz seçimleri için siyasi partilerin, farklı siyaset parsellerinden aday transferleri yadırganmasın.Örneğin... DYP kökenli olan Demirellerin damadı ekonomist İlhan Kesici'nin CHP'den adaylığı, yeni anlayış sürecinin yansımasıdır.CHP için "küresel ekonomi rüzgârlarına yelken açabilir mi, dümeni kimler tutacak" gibi soru işaretlerine karşı cevaplardan biridir. CHP'nin nostaljik sol

Yazının Devamı

22.07.07 aritmetiği

22 Mayıs 2007

Bugün CHP, DSP ile seçim ittifakına rağmen 2002 seçimlerindeki oyu alsa bile 175 milletvekili çıkarır.DYP-ANAP birleşmesinin şemsiye partisi DP ve MHP'nin barajı aşacakları görünüyor.Onların da 50'şer milletvekili çıkaracaklarını kabul edelim... 275 eder. Bu rakama, DTP'nin bağımsız olarak seçtireceği 25 milletvekilini ekleyiniz... AKP'nin dışında toplam 300 eder.AKP yüzde kaç oy alırsa alsın, bu sayıyla tek başına iktidar olamaz.Hesaplar biraz şaşsa bile, AKP'nin bugünkü gücünü 22 Temmuz'da sandıktan çıkarması mümkün değil.Sonuç... Ya büyük olasılıkla AKP'nin büyük ortak olacağı bir koalisyon hükümeti ya da çok zayıf bıçak sırtında bir çoğunlukla AKP'nin tek başına hükümeti...En zayıf olasılık; AKP'nin dışarıda kalacağı bir hükümet formülüdür.Gerçi... 1977 seçimlerinde CHP oyların yüzde 42'sini almasına rağmen 13 eksikle tek başına iktidara gelememişti, karşısındaki partiler -sonraları "bitli yorgan" diye anılacak olan- 1. Milliyetçi Cephe hükümetini kurmuşlardı.22 Temmuz sonrası AKP karşıtlarının aynı potada kaynaşmaları zor.Ayrıca... Bir çoğunluk sağlamaları için DTP'nin bağımsızlarını da o hükümete almaları gerekir.Şu ortamda DTP'nin dile getirdiği yeni bir anayasayla yeni bir

Yazının Devamı

Haydi Samsun'a...

20 Mayıs 2007

Bugün Liseli genç kızlar ve delikanlılardan sonra sahaya çıkan Kara Harp Okulu öğrencileri en ilginç gösterileri yaparlardı.Beyaz atletler ve bembeyaz dar eşofmanlarla sahada Türkiye haritası çizerler, "ATATÜRK" kelimesini oluştururlar, sonra da birbirlerinin omuzlarında yükselerek simgesel bir kuleyi yükseltirlerdi. En tepedeki Harp Okullu gencin elinde Türk bayrağı dalgalanırdı.Bütün stat, ayakta alkışlardı.Bandolardan marşlar, tribünlerde yankılanırdı.10 binler, ayaklarıyla "rap rap" tempo tutarlardı.Büyük heyecan ise Atatürk'ün kendi sesinden yayımlanan söyleminde yaşanırdı.Eve dönerken başım bulutlardaymış gibi hissederdim.Atatürk'ün, cumhuriyeti emanet ettiği nesillerden olmanın gururunu hissederdim.Yıllar geçti... 19 Mayıs kutlamaları ve törenleri, sıradan bir formaliteye dönüştü.Gösterilerin ruhu uzaklaşmıştı.İlk kez dün 19 Mayıs gösterilerinden gene o nabız atışı yansıdı.Tandoğan, Çağlayan, Manisa, Çanakkale, İzmir mitinglerinin rüzgârı, tribünlerde ve sahalarda esiyordu.Bugün de -inanıyorum ki- Samsun'da aynı duygular doruklara taşınacak. Çocukluk yıllarımızda 19 Mayıs bayramlarını iple çekerdik. 19 Mayıs Stadyumu'ndaki törenler için çok sayıda davetiye almak marifetti.

Yazının Devamı

Eski dostlar

19 Mayıs 2007

Bugün Dün de gün boyu ve gece gazetelerden, TV'lerden "Neler konuşuldu?" soruları yöneltildi. Canlı yayın bağlantısı bile oldu. Çiller'in bir süre susması ve gözlerden uzaklaşması onu unutturmamış, ilgi daha da artmış.Merkez sağda ve merkez solda partilerin seçim ittifakları, bu ilgiyi daha da karbonatlamış olabilir.Davette Çillerlerin 50 dolaylarında konuğu vardı.İşadamları, bankacılar, gazeteciler, doktorlar, ekonomistler...Ortak paydaları; Çiller çiftinin "eski dostları" olmalarıydı.Siyaset yıllarında aramızdan -ben dahil- bazılarının, zaman zaman karşı karşıya geldiğimiz süreçler oldu, ama 30 yılı aşkın arkadaşlıklar için bunlar, açılan ve kapanan parantezlerdi.Çiller, siyasetin en üst basamaklarındayken, Margaret Thatcher, ona şöyle demiş:"Şimdi içeride ve dışarıda yüzlerce, binlerce insanla berabersin. Siyaseti bırakınca göreceksin ki, siyasete başlamadan önceki dostların, arkadaşların kimlerse, gene onlarla olacaksın."Tansu Çiller, konuklarına bu anısını anlattı."Bir süredir her günüm bu söylemin doğruluğunu kanıtlıyor" dedi.Benim de Çiller çiftiyle arkadaşlığım, onların ABD'den henüz döndükleri 1970'li ilk yıllara dayanır. O zamanlar Özer Çiller, Çukurova Grubu'na bağlı

Yazının Devamı