Bugün Zamanında seçimin de yapılamayacağı artık kesin.Şimdi de... Anayasa'yı değiştirmek ve "5+5 formülüyle cumhurbaşkanını halka seçtirmek" formülü dayatılıyor.Bunun da olamayacağı -şu ilk tur seçime rağmen- görünmekte.Ama... Gelişmeler, şu karışık ortama rağmen bellidir.24 Haziran'la 22 Temmuz arasındaki bir tarihte genel seçimler yapılacaktır.Katılım oranının yüksek olacağı seziliyor. Bu bir derbi seçim... Bazen "neyin olabileceğini görmek için önce nelerin olmayacağını görmek gerekir". Türkiye'de siyaset bu süreci yaşıyor. AKP'nin dayattığı bir cumhurbaşkanının bu TBMM tarafından seçilemeyeceği ortaya çıkmıştır. Yeni Meclis oluşacak ve her halükârda "uzlaşmayla" belirlenecek sağduyulu, laik, demokrat, elbette inançlara da saygılı bir "ortak aday" saptayacak ve seçecektir.Çünkü... "Meclis'in tüm toplantılarının açılması için 184 katılım sayısını öngören Anayasa değişikliği" AKP girişimi, sonuca -herhalde- ulaşamayacaktır.Çankaya, demokrasinin ve laisizmin "güvenlik supabı" olmayı sürdürmeli.Sezer, görevi devrederken sanırım gözü arkada kalmayacak.Sandık sonuçları hakkında bir dizi senaryo yazılmakta.Hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin, sonuç -galiba- bu.Seçim sonucu oluşacak
Bugün Bir gün önce AKP'li belediyenin zabıtası, bayrak satışlarını engellemeyi amaçlayan müdahaleler yapmış.Buna rağmen... Meydan ve caddeler gelincik tarlası gibi.Bayraklarla kırmızı bir deniz dalgalanıyor.Paraşütçüler kırmızı bayraklarla Manisa'ya iniyorlar.Laik ve demokrat Atatürk Türkiye'sinin yüreği gümbür gümbür burada atıyor.Heyecanlı ve kararlı bir topluluğun kolektif ruhu hissediliyor. Seçim havası gelmiş yurduma... Sultan Meydanı, nispeten küçük olduğu için daha önce Çağlayan'da da olduğu gibi mitinge akan insan seli, caddelerde, sokaklarda birikti. Ucu görünmüyor. Bu heyecan seçim sandıklarına yansır mı?İzlenimim o ki, gelgeç bir heyecan değil bu. Sandıklarda da kanıtlanacak. Pankartların çoğu 22 Temmuz seçimleriyle ilgili.Örneğin...- Bir "ampul" resmi ve yanında "SON KULLANMA TARİHİ: 22 TEMMUZ"- "Sandıkta gömeceğiz." (Bu pankartlardan çok sayıda var.)- "Şimdi meydanlarda, yarın sandıklarda..."Ve bir de mizah pankartı:"Recep Tayyip Erdoğan'ın attan düştüğü an çekilen fotoğrafı..." Yanındaki yazı şöyle:"At kadar olamadık." Sorun şu Yeni Asır'ın Manisa'da yaptığı son kamuoyu araştırması, AKP'nin Manisa'da hayli oy kaybettiğini gösteriyor. Gerçekten oy kaybetmiş.2002
Bugün AKP, dar alanda top çevirerek, art arda hızlı çalımlar atarak dikkatleri başka alanlara yöneltti.Anayasa Mahkemesi kararına eleştiriler... Hemen seçim.. Cumhurbaşkanını halka seçtirmek için Anayasa değişikliği... Referanduma bile gitme kararlılığı...Muhalefetin enerjisi bunlara dağıtıldı.367 için gardı düşürülmüş olamaz mı?Zaten bir önceki oylamada bağımsızların oylarının yanı sıra, partilerden de 4 milletvekili alınmıştı.Onlara ilavelerle pazar günü bir bakarsınız Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçilmiş olabilir.1. tur oylamasının yenilenmesi için çarşamba günü yerine bunun pazara ertelenmesi, "seçim kararı nedeniyle takvimde parantez açmak" gibi görülse de aslında "367'nin bulunmasını" hedefliyor.Belki de... Zaman kazanmak satrancı mı?Çankaya savaşlarının Abdullah Gül'e hak etmediği bir haksızlık olduğunu kabul etmek gerekir.Gül'ün ne kafasında, ne kalbinde cumhurbaşkanlığı vardı.Toplumu neredeyse ikiye bölecek bir sürecin nedeni gibi algılanmaktan hiç de hoşnut olmadığını hissediyorum.Siyasetin kendi hatasından kaynaklanmayan bir yol kazası...Öfkelenmeden, kırıcı olmadan, suçlamadan, germeden ve gerilmeden olgunluk örneği verdi.Oysa... Karşılaştığı ve yaşadığı şeyler
Bugün Olacak şey mi bu...Erdoğan'ın Anayasa Mahkemesi'nin "367 kararına" duyduğu öfkeyle "Cumhurbaşkanını halk seçsin. 24 Haziran'da milletin önüne iki sandık koyarız" diye açıklama yapması anlaşılır gibi değil.Bir gecede cumhurbaşkanı adayı saptayacak, bir saatte karar alacak, 54 günde cumhurbaşkanı seçim sandıkları kuracaksın... Bu Anayasa değişikliğini gerekirse "referanduma götürmeyi de göze aldığını" söyleyeceksin..."Boyacı küpü" mü bu?Cumhurbaşkanının halk tarafından iki turda seçilmesi yöntemini bu köşede çok kez yazdım. Fransa'dan örnek verdim. Ne var ki, bunu yapmak ciddi çalışmalar gerektirir. Çünkü, cumhurbaşkanını halkın iki turda seçmesi sadece bir şekil düzenlemesidir.Öz ne olacak?Nasıl bir sistem olacak bu? ABD'de olduğu gibi "başkanlık sistemi" mi? Fransa'yı model alan "yarı başkanlık" sistemi mi? Hangisi olursa olsun, başkanın yetkileri, hükümetin oluşumu, anayasal kurumların yeniden düzenlenmesi, yeni yasaların yapılması gibi çok geniş ve birbiriyle uyumlu hukuk yapısı oluşmalıdır, yoksa... Şekil, sadece kabuktur. Örneğin... Demokraside "Madem öyle, işte böyle" yöntemi tehlikelidir. Türkiye'nin 84 yıllık "Meclis Hükümeti" rejimi bir gecede alınan kararla kökünden
Bugün Toplumun büyük çoğunluğunun nabız atışı bu karara yansıdı.Demokrasi içinde kalarak sağduyulu adımlar için bu bir şanstır.AKP, artık daha fazla ısrarlı olmadan "seçim kararı" almalıdır.Bundan sonra yeniden 1. tur için 367 katılımı bulmak üzere her zorlama şaibe üretebilir. Zaten böyle fısıltılar dolaşmakta.Şimdi "aranan kan" olarak 9 milletvekili bulunma bile tarihe Güneş Motel hükümeti olarak geçen olay anımsanacaktır.En başta zaten hak etmediği halde yıpratılan Abdullah Gül'e de yazık olur.Sağlıklı çözüm, hiçbir şaibe iddiası yaratılmadan zorlamayı bırakmak ve seçime gitmektir.Erken seçim, bahar yağmuru gibi zehirli havayı temizleyecektir.Daha önceki bu tür bunalımlarda seçime gitmek basireti gösterilseydi, yakın siyasi tarih belki de o bilinen acılı süreçlere parantezler açmazdı.Ne yazık ki AKP, "turlara devam" havasında. Hukuk boyutunu tartışmayacağım, ama Anayasa Mahkemesi Türkiye'yi rahatlatan bir karar verdi. Konu, Genelkurmay Başkanlığı bildirisiyle gündeme taşındı."23 Nisan Bayramı'na Kutlu Doğum Haftası alternatif şenlik mi?"Neden böyle bir soru?..23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı gene Kutlu Doğum Haftası ile örtüştü.Kutlu Doğum Haftası, Müslümanların
Bugün Bu anlatım, Çağlayan'a akan milyonun üzerindeki insan selinin düzeyini ortaya koyuyor.Daha 4 ay önce yılbaşında Taksim Meydanı rezaletlerini hatırlayınız.O kalabalıktaki genç kadınlara, lümpen serseriler neler neler yapmışlardı.Taksim'dekiler de, Çağlayan'dakiler de bu toprakların insanlarıdır.Ama... Toplanma bilinci ve kültürü çok farklı.Çağlayan'daki insan seline hâlâ bir ad bulamayanlara, bunun adı; "Silahsız Kuvvetler Bildirisi"dir. Üniversitedeki öğrencilerimden genç bir kız, Çağlayan mitingi için dün şöyle diyordu: "Neredeyse vücut vücuda sıkışık bir kalabalıktı. Saatler boyu bir tek taciz olmadı. En ufak bir belirti bile hissetmedim. Tam tersine... Biz bir grup genç kızı, çevremizdeki genç erkekler adeta korumaya aldılar." Televizyonların çoğunun vermediği birkaç dakikaya işaret edeyim...Ezan okunmaya başladığında "Bulutsuzluk Özlemi" müzik yapıyordu. Kuple bitiminde hemen kestiler.Ve... Ezan boyunca etkinliğe ara verildi.Bu arada "Allah bizim, ezan bizim" söylemleri duyuluyordu.Yani... "Din ve dindarlık" kimsenin tekelinde değil.Milyonun üzerindeki laik insanlarımız işte bu duyarlığı gösterdiler.Laikliği "inançsızlık" gibi göstermek isteyenlere Çağlayan'da yaşanan o
Bugün Egemenliğin Türk milleti adına kullanıldığı kurumlardan biri de "yargı"dır. O nedenle cumhurbaşkanlığı seçiminin yüksek yargı organlarından biri olan Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesinde demokrasi adına yadırganacak bir şey yok.Rejim işliyor.Anayasa Mahkemesi, demokrasinin "emniyet supabı" olarak görülmelidir. 1960 öncesinde böyle kurumlar olmadığı içindir ki Meclis'te çoğunluğa sahip iktidar partisi, her istediğini yapabilir sanmıştır.Ve... Ne yazık ki... 27 Mayıs 1960 Askeri İhtilali'yle bu "freni patlamış" gidiş, tanka çarptı.O dönemde de Anayasa Mahkemesi olsaydı ve iktidarın bileğini tutabilseydi, rejim parantezi açılmayabilirdi. Dün gecenin geç saatlerinde Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı açıklama çok duyarlıdır. Böyle durumlarda çoğu kez olduğu gibi gene yorum için bir gece geçmesini bekliyorum. Sağduyu ve serinkanlılık gerek. Anayasa Mahkemesi kararına kadar önümüzde 4 altın gün var. Şimdi gözler Anayasa Mahkemesi'nde...Anayasa Mahkemesi, 2. tura kadar -büyük olasılıkla- CHP'nin başvurusunu inceleyecek ve karara bağlayacak.Cumhurbaşkanı seçimi için, ya sis bulutlarını dağıtacaktır. Oylamanın meşruiyetini vurgulayacaktır ve daha sonraki oylamaların önünü açacaktır...
Bugün Buna, "AKP yanlıları" ve "AKP karşıtları" tanımlaması yapılabilir.Hiç kuşku yok ki... Cumhurbaşkanını Meclis seçecek. Demokrasinin şekil kuralı budur.Fakat... Şekil kuralları 2 blok arasında farklı yorumlanıyor.Oylama için Meclis'in toplantı nisabı "184" mü... "367" mi?367 bugün bulunmazsa, tartışma Anayasa Mahkemesi'nde son bulacak.Sadece 367 mi?Bir de cumhurbaşkanı adayı için partilerin karar alamayacakları yolundaki Anayasa hükmü var.Başbakan Erdoğan'ın, "Abdullah Gül'ün adaylığını MYK'dan ve gruptan geçirmiş olması, parti genel başkanı olarak kararının da Abdullah Gül olduğunu" söylemesi, Anayasa Mahkemesi'ne -olası- başvurunun -belki de- gerekçeleri arasında yer alacak.Ankara havası sisli... Ancak... Cumhurbaşkanlığı sürecinde tavırlar, Gül'ün isminin ötesinde blok disiplini ile mesafe almakta. Araya cumhurbaşkanı adayının açıklanması girdi. Tüm diğer konular geri plana düştü.Osman Sınav'ın "PARS KİRAZ OPERASYONU" adlı filmini -istediğim halde- yazamadım.Osman Sınav'ın bir tarzı var.Bu film de o tarzını yansıtıyor.Türkiye'nin "mafya-siyaset-ticaret" şeytan üçgeninde gerçek bir öyküden esinlenen senaryosu beyazperdeye yansıtılmış.Biraz hafızalarınızı yoklarsanız