Güzel kadın

16 Haziran 2007

Bugün Yarışma başlamadan önce magazin kameraları karşısında değişmeyen soru şuydu:"Sizce güzel kadın tanımı nedir?"Daha önce çok kez jüride oldum.Kendi kendime de aynı soruyu sormuş ve cevaplamaya çalışmıştım.Önce bir şeyi kendimi daha ilk sorgulamamda saptamıştım; benim güzel "tanımım" yoktu. Güzeli "algılamam" vardı.Boy, renk, zayıflık, dolgunluk, ses, bakış için kafamda değişmez bir "klişe" oluşturmuş, güzel tanımımı film karesi gibi "dondurmuş" değildim.Sonra... Yakın zamanlarda Umberto Eco'nun "GÜZELLİĞİN TARİHİ" kitabında ve bu eksenli bazı yazılarda şifrelerimi çözebildim.Güzelliğin felsefe akımlarıyla örtüşen anlatımlarında benim "İşte budur" dediğim ifadeleri yansıtayım... Salı gecesi, Star Tv güzellik yarışmasında seçiciler arasındaydım. Denizlerin yüzeyi bazen dalgalanır, köpürür, çalkanır, renk değiştirir... Bazen de dupduru, mavi bir pürüzsüz cilt gibidir.O nedenle kimileri "Deniz kadın gibidir. Değişir" demişlerdir.Ama benim şifrelerime göre hayır.Kadınla deniz arasında böyle bir paralel kurulsa da "güzellik" daha derindedir.Yüzeyi fırtınalarla zaman zaman dalgalansa, köpürse de deniz dibi hiç etkilenmez. Her zaman duru, sakin, berraktır. Kadın ve deniz "Venüs"

Yazının Devamı

Hamasi nutukla olmaz

15 Haziran 2007

Bugün Saddam'ın Irak'ına askeri müdahale için, ABD'nin kendi güçleri yeterli olduğu halde uzun uğraşılardan sonra uluslararası kuvvetleri savaşa ortak etti. İçlerinde Suudi Arabistan dahil Müslüman güçler de olan bu oluşuma; "koalisyon kuvvetleri" adı verilmişti.Koalisyondan Müslüman ülkeleri koparabilme olasılığı nedeniyle İsrail'i, bu kuvvetlerin dışında tutmuştu.Bush, öyle bir küresel psikoloji yaratmıştı ki Saddam'a destek veren tek bir ülke yoktu.Ancak... Bu siyasi ve diplomatik dantel tamamlandıktan sonradır ki Bush, savaş için düğmeye bastı.Yıllar sonra, bunu yapmayan/yapamayan "Kimseye ihtiyacımız yok, ABD'nin güçleri yeterlidir" diyen oğul Bush ise, koltuk değneği Blair'le yapayalnız kaldı.ABD'ye de, çok eski yılları anımsatan "çirkin Amerikalı" damgasını yeniden vurdu.Türkiye, elbette hiç çare kalmazsa, Kuzey Irak'a girer, PKK'yı vurur.TSK, aldığı görevi en iyi şekilde yerine getirir.Ama... Önce diplomaside yapılacak şeyler var. Kuzey Irak'ta PKK sorunu için Türkiye'nin baba Bush modelini incelemesinde yarar var. Clinton'dan önce ABD Başkanı olan baba Bush, içeride bütün kamuoyu baskılarına rağmen, aylarca "mekik" diplomasisi uygulamıştı. "Terör"le mücadele, siyaset ve

Yazının Devamı

Cami siyaseti

14 Haziran 2007

Bugün Dün bu köşede, "Camiler kışlamız, minareler süngümüz" söyleminden sonra AKP'nin cami avlularında protesto edilişini, hatta Meclis Başkanı Arınç'ın şehit cenazesinden ayrılmak zorunda kaldığını yazmıştım. Bunu "kaderin oyunu" diye nitelemiştim.Ancak... Şu eklemeyi de yapmalıydım...Cami avlularında politika çok yanlıştır ve tehlikelidir.Hadise, AKP'ye bir ders olmalı ama o zihniyette olmayanlar tarafından da kutsal mekânlar, acılar, siyaset alanı ve malzemesi yapılmamalı.Hele "hakaret", kimsenin hakkı değil.Cami avluları, bugün böyle kullanılırsa, yarın da "kara zihniyet" tarafından kullanılır.Bu kutsal mekânları, tertemiz inançlarla ibadete bırakmak gerek. Cami avlularında hükümetin protesto edilmesi ekseninde tartışmalar Başbakan Erdoğan'ın "terbiyesizler" söylemiyle daha da alevlendi. Buna karşılık... Şehit cenazelerini izlemek üzere camileri kameralarla gözetime almak, protestocuları susturmak, tehditler savurmak da tamamen ters tepkilere neden olabilir.Acılı aileler, dostlar ve tüm ulus, bir de üstlerinde polis ve savcı baskısını hissederlerse, buhar kazanı gibi patlamalar olabilir.İnsanımızın nabzını iyi tutmak, psikolojisini algılamak ve onları anlamak gerek.Şehit

Yazının Devamı

Kaderin oyunu bu

13 Haziran 2007

Bugün AKP'nin 3 güçlü adamından biri olan Meclis Başkanı Arınç, Manisa'da şehit cenazesine katılınca öyle tepki oluşuyor ki cami avlusundan ayrılmak zorunda kalıyor........................Kaderin bir başka oyunu daha...Abdullah Öcalan, İtalya'ya kaçtığında Başbakan D'Alema idi. Öcalan'a sahip çıkmıştı. Türkiye medyasında "istenmeyen adam"dı."D'Allama" diye anılıyordu. Türkiye'deki İtalyan restoranları sinek avlıyordu, İtalyan mallarına boykot vardı.Berlusconi Başbakan olduktan sonra iki ülke arasındaki ilişkileri onarmaya yoğunlaştı. Türkiye'nin en değerli futbol hocası Fatih Terim'i, Fiorentina'dan sahibi olduğu Milan takımına transfer ettikten sonradır ki gerilim inişe geçti.Evet kaderin oyunu..."D'Allama" diye anılan D'Alema şimdi Türkiye'de... Yeni İtalyan hükümetinin Dışişleri Bakanı olarak görevi, "Ankara'ya, AB yolunda, ülkesinin tam destek güvencesini vermek..."........................Demirel'in "Sap döner, keser döner" söylemi, böyle kader oyunları için... Kaderin oyunu işte... "Camiler kışla, minareler süngü" demişlerdi. Ama bakınız şehit cenazeleri nedeniyle AKP'li bakanlar, şehit cenazelerinin kaldırıldığı cami avlularında protesto ediliyor, ıslıklanıyorlar.

Yazının Devamı

Yıldızlara yürümek...

12 Haziran 2007

Bugün Eşi Gaya'ya "bizi görmek istediğini" söylemiş.Ufuk'un, mesleğe ilk başladığı gazetenin o zamanki genç patronu ve bugünlere kadar en yakın dostlarından biri olan Mustafa Özkan'la birlikte evine gittik.Ancak... Biz vardığımızda Ufuk uykuya dalmıştı.Gaya'nın anlattığına göre çok sancı çekiyormuş. Morfin iğneleriyle uyutmak zorunda kalmışlar.Mustafa'yla üst kata çıktık. Ufuk uyuyordu. Çok zayıflamıştı. Zorlukla nefes aldığı belliydi.Ona dualarımızı ve sevgimizi ilettik.Gaya'nın yanında boşalmamak için kendimizi zorluyorduk.Bahçe kapısına vardığımızda neredeyse yarım yüzyıllık sevgili arkadaşım Mustafa Özkan'la birbirimize sarıldık, bir süre öyle kaldık.Mustafa, sarsıla sarsıla ağlıyordu.Ben ne haldeydim, bilemiyorum... Ufuk Güldemir de "görünmez" oldu. Sevgili kardeşimi, en son cuma öğleden sonra gördüm. O gün sıkıntılı geçmiş. Cumartesi daha iyiymiş.Gaya'yla birlikte kahvaltıyı, yatağa gelen tepsilerle yapmışlar.Tıpkı balayı sabahı olduğu gibi...İkisi de bu romantik dakikaların "son kahvaltı" olduğunu akıllarından geçirmemiş olmalılar.Ancak... Gece fenalaşmış, sabahın ilk saatlerinde de kardeşi Şafak'ın kollarında, yaşam öyküsüne noktayı koymuş. Romantik kahvaltı Ufuk, bizim

Yazının Devamı

Sağda birlik nasıl olurdu?

10 Haziran 2007

Bugün Mehmet Ağar'da Strauss... Erkan Mumcu'da da Offenbach ruhu olsaydı!..DP'de buluşma mayası tutardı.Uçuk bir paralel çizeyim... Mehmet Ağar'da Strauss... Erkan Mumcu'da da Offenbach ruhu olsaydı!..DP'de buluşma mayası tutardı.Açayım... Viyana'da iki ünlü müzisyen; Strauss (oğul) ve Offenbach'ın konserleri aynı gecede çakışır. Strauss, valslerin efendisidir. Offenbach ise kan-kan müziğinin...Viyana halkı, ikisi arasında bölünmüştür. Neredeyse bir taraf, diğer tarafın konserini basıp susturacaktır.O gerilim ortamında ilginç bir sürpriz yaşanır.Strauss elinde bageti, sahneye çıkar ve orkestrasına, Offenbach'ın "kan-kan"ını çaldırır. Bir başka salonda ise Offenbach da orkestrasına Strauss'un "vals"lerini... Uçuk bir paralel çizeyim... İki müzik üstadı da bu jestleri birbirinden habersiz düşünmüşler. Vitrin olsun diye değil, içtenlikleriyle...Zaten büyüklük de budur.(*).........................(*)Avlumda Bir Deve Var / Nihat Demirkol / Sayfa: 35-36. Seçim öncesi "oy" getirecek yatırım "Kuzey Irak'a sefer eylemek"tir.AKP, "İşte, ne ABD'yi dinledik ne de AB'yi... Kuzey Irak'ta PKK'yı bizim iktidarımız vurdu" diyebilirse, oylarını hayli artırabilir.Art arda kalkan şehit cenazeleri

Yazının Devamı

Genelkurmay çağrısı

9 Haziran 2007

Bugün Birincisinde, "Tandoğan'da, Çağlayan'da, İzmir'de, Manisa'da, Çanakkale'de ve Samsun'da olduğu gibi, milyonların katılacağı mitinglerle teröre karşı -kolektif tavır- girişimini kendi aralarında tartışacaklarını" söylemişti.Eruygur Paşa, bu fikri benimsiyordu ama konu çok duyarlı olduğu için farklı sorunlar yaşanmasından kaygılıydı.Örneğin... Bu mitingler, "ırkçı/şoven" gösterilere ve tahriklere, kaosa dönüşmemeliydi.Sanıyorum... Bunun önlemlerini planlamışlar.Diğer sivil toplum örgütleriyle de bütünleşerek "teröre karşı mitingler" için ADD düğmeye basıyor. Genelkurmay açıklaması da bu hareketlenmeyi öne aldırmış.En önemlisi... "Mitinglerin tüm toplumu temsil etmesi" gereğidir.Hiçbir siyasi parti ve görüş taraflısını dışlanmış olmamalı.Gerçi seçimler nedeniyle partilerle temas edilmeyecek ama her partiden ve her görüşten olanlara çağrı yapılacak.Ayrıca... Tüm etnisiteler de kucaklanacak.Milyonlar sel gibi akarak terörün üzerinden geçmeli.Şiddetin, "insanlık utancı" olduğu vurgulanmalı."Silahsız kuvvetler" de terörle mücadelede "silahlı kuvvetler" kadar önemli işleve sahiptir. Genelkurmay'ın "teröre karşı millet tepkisi" çağrısından sonra ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği)

Yazının Devamı

Çiller-Erdoğan-Demirel

8 Haziran 2007

Bugün Erdoğan bunu başardı. 5 yasama yılı AKP, birkaç istisna dışında "fire" vermedi.Ama... Aday listeleri açıklandıktan sonra kopan isyanın çapı, Erdoğan'ın hiç de kolay bir süreç yaşamadığını gösteriyor.Çünkü... Okan'ın programındaki gibi "öfkeli kalabalık", başta Bülent Arınç olmak üzere AKP'nin "büyük Türk büyüklerine(!)" yakın olan isimlerden oluşuyor. Çoğu, Milli Görüş'ün uzantıları... Birkaçı ise, Erdoğan'ı zor durumda bırakan "inci saçanlar..."Yani... Siyaseti eda ederken gözleri Erdoğan'da değil, başka imamlarda olanlar...Peki... 22 Temmuz sonrasının AKP grubunda Erdoğan'ın işi daha mı kolay?..Sanmam... Tehlike gene var.Eski grupta, cemaat geleneği nedeniyle "itaat kültürü" vardı.Oluşacak yeni grupta ise, o kökten gelmeyenlerin sayısı az değil.Geçmişi anımsayalım...1965'te Demirel ikinci kez iktidar olduğunda kökten AP'lilerin yanı sıra liberal ve ılımlı yeni AP'lileri de Meclis'e getirmişti.Vitrininde ve hükümetinde onlara yer vermişti.Bir zaman geldi iki kesimden birine yaslanmak durumunda kaldı.Yıllardır beraber yürüdükleri koptular. Demokratik Parti'yi kurdular.Tansu Çiller ise tam tersine vitrine ve hükümetine aldığı "yeniler" tarafından terk edildi.Son

Yazının Devamı