<#comment>#comment> Üç şeyin eskisi iyidir derler; Halının, şarabın ve diplomatın...
Ama bu göz, damak ve değer seçiciliği yoksa ve allı güllü tüylü halı, sirke şarapla yetiniliyorsa diplomatta da derinlik aranmaz. Bunu, insan varlıklarımızı kıyım makinesine bir dişli daha eklenmekte olduğu için yazıyorum.
Diplomatlar da 61 yaş emeklilik yasası kapsamında yer alınca 80 büyükelçi tasfiye olacak.
Hürriyet’in manşeti gibi "A takımı yok ediliyor."
Savaş eşiğinde yapılacak şey mi bu?
İşte bir anı... Bir grup gazeteci ve işadamı Turgut Özal ile Tahrandaydık. İran - Irak Savaşı devam ediyordu. Saddam, Tahrana füzeler fırlatıyordu.Yola çıkmadan önce kaygılıydık.Ya bir füze de tepemizde patlarsa!Özalın danışmanları, uçağa binmeden önce güvence verdiler:"Merak etmeyin. Turgut Bey, Saddama mesaj gönderdi. Ben oradayken Tahrana füze atmayın. Ayıp olur diye ricada bulundu. Herhalde Saddam da densizlik yapmaz." Saddamla anılarım, ona yapılan barışa katkı çağrılarının "nafile girişimler" olarak kalacağı kaygılarını veriyor. Sigaraya yeniden başladım "Füze mi?""Özaldan Saddama mesajı hatırlatarak rahatlatmaya çalıştılar.Oysa... Az sonra, bizim gruptan (yanlış hatırlamıyorsam) bir banka genel müdür yardımcısı üstü toz toprak içinde otele geldi. Çarşıdaymış. Birden patlama olmuş. Sarsıntıyla yere düşmüş. Saddamın füzesinin çok yakına düştüğünü söylemişler. "Acele otele dönün" demişler.Yemek yenildi. Kahveler... Sohbet. Gece odalarımıza çekildik.Ne kadar uyumuşum bilmiyorum. Gene müthiş bir patlama... Zangır zangır titreyen duvarlar. Dehşetle uyandım.Iraktan Tahranın üstüne füzeler yağıyordu.Yerden füzesavarlar ateşleniyordu.Tahran semalarında sanki havai fişek gösterisi
<#comment>#comment> Saddam’la anılarım, ona yapılan barışa katkı çağrılarının "nafile girişimler" olarak kalacağı kaygılarını veriyor.
İşte bir anı... Bir grup gazeteci ve işadamı Turgut Özal ile Tahran’daydık. İran - Irak Savaşı devam ediyordu. Saddam, Tahran’a füzeler fırlatıyordu.
Yola çıkmadan önce kaygılıydık.
Ya bir füze de tepemizde patlarsa!
Özal’ın danışmanları, uçağa binmeden önce güvence verdiler:
"Merak etmeyin. Turgut Bey, Saddam’a mesaj gönderdi. ‘Ben oradayken Tahran’a füze atmayın. Ayıp olur’ diye ricada bulundu. Herhalde Saddam da densizlik yapmaz."
<#comment>#comment> Tümgeneral Armağan Kuloğlu’nun "nihayet ciddi bir araştırma" dedirten "silahlı müdahale sonrası Irak" senaryosundaki olasılıklara (*) dünden devam...
b) Saddam iktidarda - Irak’ta üniter yapı.
Bu senaryo, - kuzeyde Kürt oluşumunun fiili durumu dışında - hukuken Irak’taki mevcut durumdur.
Sürmesi mümkün değil... Yoksa, bunca ABD yığınağı, savaş tamtamları neden?
4- Saddam yok - Irak, toprak bütünlüğünü federasyonlu yapılarda koruyor.
Bu durumda olasılıklar şöyle sıralanmakta:
Tutun ki müdahale oldu ve savaş bitti. Nihayet Iraka olası ABD müdahalesi bağlamında ciddi bir çalışma... ASAM Jeopolitik ve Stratejik Araştırma Merkezi Başkanı E. Tümgeneral Armağan Kuloğlu, "neyin olabileceğini bulmak için nelerin olmayacağını" gösteriyor. Silahlı müdahale sonrası, yeni Irak için olasılıkları şöyle sıralıyor: 1. Irak parçalanmış, ancak Saddam iktidarda. Bu senaryoda Özellikle Kuzeydeki fiili Kürt devleti oluşumu daha da güçlenir. Türkiyenin güvenliğini tehdit eder.Ayrıca Saddamın görevde kalması, ABD ve onu yönlendiren Musevi lobisi ile İsrailin kabul edecekleri varsayım değil. Birden fazla devlet... Saddam hâlâ görevdedir ama Kaddafi gibi onun da yelesi tıraş edilmiş, tırnakları kesilmiştir. İçe döndürülmüş, tecrit edilmiş, egemenlik alanı daha da daraltılmış, fonksiyonsuz ve zararsız hale getirilmiştir. 2. Saddam uzaklaştırılmış ve parçalanmış bir Irak. a) Saddam yok - Irak iki parçaya bölünmüştür.Kürt devleti tehlikesi değil, bunun da ötesinde oldubittisi vardır. Ve Irakın kuzeyinde bir Kürt devleti kurulmasını öngören bu senaryo, Türkiyeyi rahatsız eder.ABDnin amaçlarına da uygun değildir. Gerçekten ABD, Türkiye ile stratejik işbirliği sayesinde Kafkaslar,
<#comment>#comment> Nihayet Irak’a olası ABD müdahalesi bağlamında ciddi bir çalışma... ASAM Jeopolitik ve Stratejik Araştırma Merkezi Başkanı E. Tümgeneral Armağan Kuloğlu, "neyin olabileceğini bulmak için nelerin olmayacağını" gösteriyor. Silahlı müdahale sonrası, yeni Irak için olasılıkları şöyle sıralıyor:
Tutun ki müdahale oldu ve savaş bitti.
Birden fazla devlet... Saddam hâlâ görevdedir ama Kaddafi gibi onun da yelesi tıraş edilmiş, tırnakları kesilmiştir. İçe döndürülmüş, tecrit edilmiş, egemenlik alanı daha da daraltılmış, fonksiyonsuz ve zararsız hale getirilmiştir.
Bu senaryoda Özellikle Kuzey’deki fiili Kürt devleti oluşumu daha da güçlenir. Türkiye’nin güvenliğini tehdit eder.
Ayrıca Saddam’ın görevde kalması, ABD ve onu yönlendiren Musevi lobisi ile İsrail’in kabul edecekleri varsayım değil.
"Baba Irakta biz kazanacağız değil mi?- Elbette oğlum.- Neden?- Çünkü aksi halde seçmenler kızarlar ve Bushun yeniden başkan seçilmesi için oy vermezler.- Fakat çok kişi ölecek değil mi baba?- Sevgili oğlum merak etme. Tanıdığın hiç kimse ölmeyecek. Sadece yabancılar...- Peki savaşı televizyonda izleyeceğim değil mi?- Başkan Bushun izin verdiği kadarıyla evet.- E sonra... Her şey normale dönecek mi? Artık böyle korkunç şeyler yapılmayacak değil mi?- Şşşşş, oğlum. Uyu." John Le Carre...........İşte savaşın algılanışı.Ölecek olanlar "ötekiler"...Hiçbirini tanımamak.Onları yabancılar olarak görmek.Kadın, çocuk, erkek masumlar, eğer "ötekiler"den ise ölebilirler.Iraka silahlı müdahaleye karşı küresel tepki gösterileri, işte bu nedenledir. Konuşma, ABDde de geçer: Melek değil Saddamın gözünde de kendi ülkesinin kadınları, çocukları, tüm masumları, - bir bakıma - "ötekiler" konumunda.Kimyasal silahlarla yani zehirli gazlarla Saddamın yaptığı kıyım, hâlâ belleklerimizde ve arşivlerde değil mi?Halepçede Saddamın zehirli gazlarıyla öldürülen Iraklıların, sokak köpeklerine kıyım manzalarını andıran barbarlık görüntüleri, Ramazan Öztürke ABD Gazeteciler Birliği manşet haber fotoğrafı
<#comment>#comment> Konuşma, ABD’de de geçer:
"Baba Irak’ta biz kazanacağız değil mi?
- Elbette oğlum.
- Neden?
- Çünkü aksi halde seçmenler kızarlar ve Bush’un yeniden başkan seçilmesi için oy vermezler.
- Fakat çok kişi ölecek değil mi baba?