Bir ihtimal daha var

17 Eylül 2002


<#comment>Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığı için AKP’de son umut "1996 seçimlerinde aday olan Ahmet Karavar’ın durumu..."
Adli Sicil’de yasağı yokmuş. Seçimlere girmiş.
Seçilmiş.
1 yıldan fazla hapis yatmış olduğu gerekçesiyle YSK’ye itiraz olmuş.
YSK, bu itirazı "Karavar’ın hapis yattığı fiil, TCK’de yapılan değişiklik nedeniyle artık suç değil. Bütün sonuçları ile birlikte ceza ortadan kalkmıştır" gerekçesiyle geri çevirmiş. Böylece Karavar’a mazbatasını vermiş. Karavar, TBMM’ye milletvekili olarak girmiş.
AKP hukukçuları da bu "kararın emsal olabileceği ve TCK 2. maddedeki - lehte olan yasa uygulanır - hükmünün geçerli olduğu" görüşündeler.

Yazının Devamı

Şarabın tortusu

15 Eylül 2002

Girmekte olduğu son seçimle aktif siyaset yaşamını noktalayacak olan Ecevitin sözleri olağanüstü lezzetteydi. Ecevit, bütün maskelerini çıkarmış, seçim hesaplarından arınmış, sadece Türkiyenin yararları için tavır koyuyor. Barajın altında kalacağını bile bile "3 Kasımda seçim yapılmalı" diyor. "Zaten ben daha ilk baştan erken seçime karşı çıkmıştım" diyebileceği haklı gerekçeye sahip olduğu halde, bunu kullanmıyor.Hastalığı sırasında "gitmek için daha ne bekliyor" korosunu, utanç sessizliğine sokan ve "gitme... bu duyarlı süreçte senin bilgeliğine ihtiyaç var" resitaline dönüştüren saygınlık ne güzel. Dün Bülent Eceviti dinlerken bir damak üstadının "çok kaliteli şarabın şişe dibinde kalan tortusu bile olağanüstü lezzetlidir" sözünü anımsadım. Savaş valsi Bahçeli, 3 Kasımda seçim kararını böyle aldırttı.Yılmaz, 3 Kasım seçimini böyle erteletmeye çalışıyor.Sonuç alacakları kuşkulu.İkisi de yıprandı.Hele Ecevitin bir süredir gösterdiği şu sağduyulu ve bilgece tutumuyla onların renkleri daha soluyor.Acele etmeselerdi... Türkiyeyi şu en duyarlı süreçte, yapılacağı bile çok kuşkulu seçimlerin bunalımına sokmayacak sabrı gösterselerdi olmaz mıydı?Türkiye ekonomisinin uzun bir

Yazının Devamı

Şarabın tortusu

15 Eylül 2002


<#comment>Dün Bülent Ecevit’i dinlerken bir damak üstadının "çok kaliteli şarabın şişe dibinde kalan tortusu bile olağanüstü lezzetlidir" sözünü anımsadım.
Girmekte olduğu son seçimle aktif siyaset yaşamını noktalayacak olan Ecevit’in sözleri olağanüstü lezzetteydi. Ecevit, bütün maskelerini çıkarmış, seçim hesaplarından arınmış, sadece Türkiye’nin yararları için tavır koyuyor. Barajın altında kalacağını bile bile "3 Kasım’da seçim yapılmalı" diyor. "Zaten ben daha ilk baştan erken seçime karşı çıkmıştım" diyebileceği haklı gerekçeye sahip olduğu halde, bunu kullanmıyor.
Hastalığı sırasında "gitmek için daha ne bekliyor" korosunu, utanç sessizliğine sokan ve "gitme... bu duyarlı süreçte senin bilgeliğine ihtiyaç var" resitaline dönüştüren saygınlık ne güzel.

David Stiebel, "STRATEJİK İLETİŞİM" tekniklerini anlatan kitabında "SAVAŞ VALSİ" tavrından söz eder. Yılmaz ve Bahçeli’nin AB eksenli politikaları, bu valsi andırıyor; "Karşı tarafa, geri çevireceği kesin belli olan önerilerde bulunmak... Sonra da uyumsuzlukla suçlayacağı bir görüntü yaratmak. ‘Bakın görüyorsunuz ya bunlarla olmuyor’ işte" diyebilmek.
Bahçeli, 3 Kasım’da seçim kararını böyle

Yazının Devamı

Dalgakıran

14 Eylül 2002

Ne de Cumhurbaşkanı Sezerin "Meclisi fesih yetkisini kullanmak" söylemi.Bu kabaran dalga, ancak sert ve yaygın kamuoyu tepkisine çarparsa kırılır.Açayım."Seçimi iptal" oyları en fazla 200 milletvekilini oylamaya getirebilecek "3 Kasımda seçim" yanlısı olanlardan çok daha fazla.Üstelik, daha önceki seçimlerde, küskünler, dağınıktı. Başı çeken parti ya da partiler yoktu. Bu kez var.ANAP bu tavrı açıkça koydu bile.YTP de "bu hükümetle seçimlere gidilemez" gerekçesiyle aynı yolda.Barajın altında kalacağı kesin görünen SP ağız değiştirdi bile...Onlara AKP, DYP, DSP ve MHPden küskünlerle bağımsızların çoğunluğunu ekleyin, aritmetik olarak açık fark yapıyorlar.Hatta, YSK, Recep Tayyipin adaylığına kırmızı ışık yakarsa, AKP grubu seçim sandığına çalım atmaz mı?Düşünün...Erdoğanın seçim yasağı Şubat 2003te bitiyor. 3 Kasım seçimlerine giremezse başbakanlığı 4 yıl Abdullah Güle bırakmak zorunda kalacak. Sonra da geri alabileceğini sanacak kadar saf değil. Araseçim formülleri ise kolay işlemez. Oysa seçimler 2003 baharına kalırsa, aritmetik gereği Tayyip Erdoğan Başbakan... Seçimlerin ertelenmesini ne MHP, AKP, baraj kuşkularını yırtmış olan DYP liderleri önleyebilir... Çillerin düşeşi

Yazının Devamı

Dalgakıran

14 Eylül 2002


<#comment>Seçimlerin ertelenmesini ne MHP, AKP, baraj kuşkularını yırtmış olan DYP liderleri önleyebilir...
Ne de Cumhurbaşkanı Sezer’in "Meclis’i fesih yetkisini kullanmak" söylemi.
Bu kabaran dalga, ancak sert ve yaygın kamuoyu tepkisine çarparsa kırılır.
Açayım.
"Seçimi iptal" oyları en fazla 200 milletvekilini oylamaya getirebilecek "3 Kasım’da seçim" yanlısı olanlardan çok daha fazla.
Üstelik, daha önceki seçimlerde, küskünler, dağınıktı. Başı çeken parti ya da partiler yoktu. Bu kez var.

Yazının Devamı

AB çerçevesi sırıtıyor

13 Eylül 2002

"3 Kasım seçimlerinin iptali için biz oy vermeyiz."Gürkan ve arkadaşları 3 Kasımda seçim olursa, yeniden TBMMye gelemeyecekler. Hiçbir parti listesinde yoklar. Bağımsız aday da değiller. "Seçimlere hayır" kabaran dalgasında yer alsalar, belki daha bir süre milletvekillikleri sürer. İptal kararı için kritik oturumda 1 oy bile önemli olabilir.Ama bu hesapta yoklar.Gürkan nedenini şöyle açıklıyor:"Gençlere, gelecek nesillere, hatta bir sonraki seçimler öncesi aynı durumun yaşanması olasılığına farklı mesaj vermek istiyoruz."Gerçekten 3 Kasımda Genel Seçim kararına oy vermiş milletvekilleri, yeniden seçilemeyecek duruma geldiklerini gördüklerinde nasıl "U" dönüşü yapabilirler?Nedeni öfke mi, kırıklık mı?Yoksa... "Tamamen duygusal(!)" mı?Kemal Derviş YTP ile yol ayrımı yaparak, CHPye geçmeseydi bilinmelidir ki, Uluç Gürkan ve arkadaşları, Baykalın yanında en görkemli törenle bu partiye katılmış olurlardı...Ama onların değer ölçütleri farklı. Politikada duruşları da... (Dileriz ki gene fire vermezler.) Böyleleri de var... Bağımsız milletvekili Uluç Gürkandan kendisi ve eski DSPli 9 milletvekili arkadaşı adına güvence: Yaldızı kazıyınca Buna bir çerçeve gerekiyordu."Bizim parti barajın

Yazının Devamı

AB çerçevesi sırıtıyor

13 Eylül 2002


<#comment>Böyleleri de var... Bağımsız milletvekili Uluç Gürkan’dan kendisi ve eski DSP’li 9 milletvekili arkadaşı adına güvence:
"3 Kasım seçimlerinin iptali için biz oy vermeyiz."
Gürkan ve arkadaşları 3 Kasım’da seçim olursa, yeniden TBMM’ye gelemeyecekler. Hiçbir parti listesinde yoklar. Bağımsız aday da değiller. "Seçimlere hayır" kabaran dalgasında yer alsalar, belki daha bir süre milletvekillikleri sürer. İptal kararı için kritik oturumda 1 oy bile önemli olabilir.
Ama bu hesapta yoklar.
Gürkan nedenini şöyle açıklıyor:
"Gençlere, gelecek nesillere, hatta bir sonraki seçimler öncesi aynı durumun yaşanması olasılığına farklı mesaj vermek istiyoruz."

Yazının Devamı

Vaha ve Serap

12 Eylül 2002

Peki küskünler sayısı ve seçimlerin ertelenme olasılığı? Kilit parti DYP idi. Barajın tehlikeli çizgisindeydi. Sıyıramama olasılığı vardı. Parti yönetimi işin dışındaymış maskesini takardı, grubun küskünlerin yanında oy kullanmasına yeşil ışık yakabilirdi.Ancak...DTP ile güç birliği kararı ile DYP sıyırmış sayılır.Deutsche Bankın araştırmasında DTP oyları hesaba alınmış değil ama DTPnin kendisi için yaptırttığı araştırmalar yüzde 2.5 ile yüzde 3.2 arasında oy oranı gösteriyor.Basit aritmetik toplamla DYP yırtar.Ayrıca barajın üzerine - kesin - çıkacağı önümüzdeki süreçte iyice vurgulandığında, bu sinerji aritmetik toplamın da üstünde oy çekebilir.Özellikle barajın altında kalacağı izlenimleri koyulaşırsa ANAPta hâlâ kalmış merkez sağ oyları...O halde, DYP bu manzarada, artık hiç rol falan oynamadan, 3 Kasımda seçim isteyen AKP ve MHP ile aynı blokta yer alabilir.DYP grubundan oy gelmezse, olası bir küskünler isyanının, seçimleri iptal kararı için yeterli sayıyı bulması çok zor... Partiler aday listelerini verdiler. Küskünlere bir bilen Bu işleri TBMMde en iyi bilenlerden biri Mehmet Keçecilerdir.Her seçimde isyanları bastırmak için çok ter dökmüştür.1987 isyanı en ciddi olanıydı.

Yazının Devamı