Güneri Cıvaoğlu

       Bu Anayasa, sadece 7 maddeden oluşuyordu.
       Sonraları yapılan eklerle, 27 maddeyi buldu.
       Sadece...
      27 maddelik Anayasa ile dünyanın en büyük gücü ve en ileri toplumu, en ileri insan hakları ve özgürlükleri ile yönetilmekte.

Patron halk       Bu Anayasa'nın büyüsü, yukarıdaki satırların ilk 4 ve son 5 kelimelerindedir.

       Örneğin...
      Yücel'e göre "TMO, aldığı buğdayın parasını vermemiş... Buğday alımı yaptığı çiftçiye taahhütname imzalattırıp göndermiş... Parayı ne zaman ödeyeceği belli değilmiş.
       Çünkü hükümetin parası yokmuş."
       Böyle bir iddia, elbette yaşamını toprağa bağlayan çiftçiyi çileden çıkarır.
       Ama...
      Tarım Bakanlığı Müsteşarı İlhan Bilgin'in anlattıkları farklı:

      Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Atilla Ateş'in sesi, Türkiye'nin barometresi gibidir.
       Kelimeleri, genellikle yaklaşan fırtına için uyarıdır.
      1998'de Abdullah Öcalan'ın Suriye'den çıkartılması için ilk işaret fişeği onun söylemiyle çakmıştı.
      "Teröre destek veren Suriye'nin bu tutumunu sürdürmesinin Türkiye tarafından savaş nedeni sayılabileceği" yolundaki uyarısı, yankılar yapmıştı.
      Şam sessizdi.
       O ilk günler konuştuğum Suriyeli gazeteciler, Ateş'in sözlerini güya hafife almışlardı.

      Hindistan Sultanı Shirham, satranç oyununu bulan Nazır'ınına "dile benden ne dilersen?" der.
      Nazır, ilk başta kolay görünen ama aslında aritmetik dizinin sonsuzluğunu gösteren bir dilekte bulunur:
      "Sultanım, satranç tahtasındaki ilk kare için bir buğday tanesi, ikinci kare için iki, üçüncü kare için dört buğday tanesi...
       Ve 64 karenin tümü için, her defasında bir önceki karedeki tane sayısını iki katına çıkararak ulaştığınız toplam sayıdaki buğdayı bahşedin."
       Sultan, basit görünen bu isteği hemen kabul eder.
       Oysa...

      "Hamd, evrenler sahibi yüce Allah içindir;
       Allah ki acıyandır, koruyandır, sevendir;
       günü gelince;
       ancak
       O'dur, hesap soracak...
       Tek sana tapan, senden medet umanlarız biz..."

       Geride kalan salı günü...
      Şam'da kongre salonunda BAAS Partisi Büyük Kongresi...       Sosyal - Ekonomik ve Siyasal Komisyonlar'ın toplantıları sürüyor.       Dışişleri Bakanı Faruk Şara, Başbakan, Cumhurbaşkanı Vekili Abdulhalim Haddam'ın anonsuyla, Siyasal Komisyon toplantısının açış konuşmasını yapıyor.       Esad'ın ölümü sonrasının ufuk turunu yaptıktan sonra şöyle diyor:       "Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Devlet Başkanımız Esad'ın cenaze törenine şeref vermeleri olağanüstü bir jesttir.       Bunu en iyi yorumla, en üst düzeyde değerlendirmeliyiz."       Bu sözlere, komisyon üyelerinden alkışlar geliyor.Eylülde Türkiye'ye       Şara, sözlerini bir öneriyle sürdürüyor:       "Sayın Beşşar'ın resmen Devlet Başkanı seçilmesinden sonra Arap alemi dışındaki ilk yurt dışı gezisini Türkiye'ye yapmasını

      "Kimilerine stressiz hayat, stres yapar."
       Gerçekten...
      "Ulusça, gerilimle yaşamaya, acıları bal eylemeye alışmışız."
       O nedenle kötü bir haber.
      Meclis tatile giriyor ve siyasal gerilim de tatile çıkıyor.
      1 Temmuz'dan itibaren TBMM tatili ile birlikte artık hükümet üzerindeki baskılara birkaç aylık parantez açılmakta.

      "Bazılarının dokunulmazlığına dokunulacakmış..."
       Can Yücel'in "DOKUNMATİK DIGITAL" şiirinden.
       Dünkü oylamalarda parmak hesabı bir yana, dokunulmazlıklara dokunulmuştur.
       Çünkü...
       Her biri mahkemelerde yıllar boyu sürecek dava dosyalarının - koy sepete - zihniyetiyle bir günde ve birkaç saat içinde aklanması ne kazandırır? Karalanması mahkumiyet midir?
       Olayı hukuk penceresinden görebilmeliyiz.