Ayşe Hanım Teyzem “Paran var mı... Derdin var” deyince meraklandım. “N’oldu Ayşe Hanım Teyzeciğim... Piyangodan para mı çıktı ?” diye sordum. Anlattı. “Emekli maaşımdan biriktirdiğim, ölüm kalım parası 10 bin TL’yi buldu. Bankada mevduat hesabına yatırıyorum. Dün mahalledeki bankaya gittim. Bankacı Nevra Hanım “Üç ay vade ile yatırırsam, yüzde 8 faiz vereceklerini söyledi. Yüzde 15 vergi kesintisi ile yıllık net faiz yüzde 6.80 oluyormuş. Üç ay sonra bankadan 10 bin liranın faizi olarak 59 TL net faiz alabilecekmişim...
Ayşe Teyzem gibi küçük birikimi olanların birikimlerini saklayabilecekleri ilk adres bankalar. Ne var ki bankaların mevduata verdikleri faizin neti, küçük birikimi olanlarda enflasyonu karşılamıyor. Büyük birikimi olanlar da enflasyonu ancak karşılıyor.
TL birikimler kaybettirdi
Abdurrahman Yıldırım her yıl enflasyonu dikkatle yatırım araçlarının reel (enflasyondan arındırılmış) getirilerini hesaplar. 2013 yılında bankalar mevduat hesabına yatırılan paranın büyüklüğüne göre farklı tarihlerde farklı faizler verdi. Abdurrahman Yıldırım ortalama yüzde 7.50 net faiz bilgisine dayalı olarak reel mevduat faizini hesaplamış. Bu durumda reel faiz enflasyonu
1 Halkımızın derdi nedir? n Enflasyon ne olacak? Giderler artarken, gelirimiz artmadığına göre biz ne yapacağız? İşi olanlar işlerini kaybedebilir mi? İşsizlerin durumu ümitsiz mi?
2 Büyüğüyle, küçüğüyle iş adamlarının, kadınlarının derdi nedir?
* Enflasyon ne olacak? Faizler ne olacak? Doların fiyatı ne olacak? Maliyetler ne kadar artacak? Maliyet artışları fiyatlara yansıtılabilecek mi? Piyasa ne zaman açılacak? İç talep daha da kısılır mı? Dışarıya nasıl mal satılabilir?
3 Görülüyor ki, tüketicinin de üreticinin de ortak derdi:
* Enflasyon
4 Enflasyon sorunu önemsenmez olmuştu. Ne değişti de sorunlar listesinin başına geldi oturdu?
İki tür enflasyon var:
Bu akşam üzeri saat 17.00’de gün batımı sonrası Ermeni vatandaşlarımız, “Kutsal Doğum Bayramı”nı kutlamaya başlayacaklar. Kiliselerdeki büyük tören ise yarın sabah yapılacak.
Hıristiyanlar, her yıl 6 Ocak tarihinde “Epiphany” diye adlandırılan bir “yortu” gününde (1) İsa’nın beden alıp dünyaya gelişini, (2) 8 günlük iken sünnetini, (3) 40 günlük iken mabede sunuluşunu, (4) 12 yaşında din adamlarıyla konuşmasını, (5) 30 yaşında vaftizci Yahya tarafından vaftizini bir arada ve tek bir günde kutlardı.
Roma’da ise değişik putlara tapanlar 24 Aralık gecesi ve 25 Aralık günü güneşin yükselişine dayalı olarak, güneş sembolü ışığa taparak değişik eğlenceler düzenlerlerdi.
Hıristiyan dinini Roma’da yaymaya çalışan din adamları, 6 Ocak’ta Epiphany yortusundaki kutlamalar arasında yer alan 5 farklı kutlamadan biri olan “İsa’nın beden alıp dünyaya gelişinin kutlamasını 25 Aralık gününe çektiler. Vaftizci Yahya tarafından vaftizini 6 Ocak’ta kutlamayı sürdürdüler.
Ermeni vatandaşlarımız...
Ermeni kilisesi değişimi kabul etmedi. İsa’nın beden alışını ve 6 Ocak’ta Vaftizci Yahya tarafından vaftiz edilmesini 6 Ocak’ta kutlamaya devam ettiler.
Yerli yabancı büyük sermaye grupları, “iç ve dış mihraklar” olarak, her olumsuz gelişmenin “suçlusu” ilan edilir oldu.
Büyük sermaye grubu demek, “büyük risk” üstlenen, ülkede büyük ölçekli yatırıma, büyük ölçekli üretime soyunan sermaye grubu demektir.
Yerli ve yabancı büyük sermaye grupları ülkeyi yönetenlerin, ülkede her türlü gücü kontrol edenlerin “hedef tahtası” haline getirilir, kamuoyu yaratma arayışında “yerli ve yabancı büyük sermaye gruplarına devamlı dayak atılır ise”, ülkede ekonomik ölçekli (büyük) üretim tesislerini yapmaya soyunan olmaz. Ekonomik ölçekli (büyük), ileri teknolojiye, yenilikçiliğe dayalı üretim yapılmaz. İhracat artamaz. Döviz açığı kapatılamaz. İşsizlik sorunu çözülemez.
Ekonomi, sadece, kamu ihalelerinden rant peşinde koşan müteahhitlerle, halka konut yapan sat-yapçılarla ve de ithalatçılarla büyüyemez.
KOBİ’lerin, esnafın yaşaması, büyümesi, ekonominin büyümesine bağlıdır. Serbest piyasa ekonomisinin hakim olduğu, açık anlatım ile “Kapitalist” üretim düzeninde, ekonominin lokomotifi yerli ve yabancı sermaye gruplarıdır.
Her şeyin başı üretim
2014 yılına girdik. Sabah sabah kalktık. Büyüklerimiz bir çift güzel laf ederler de gönlümüzü alırlar diyerek ümitle beklerken, bir de baktık ki gökten zamlar yağıyor...
Dakika 1... Gol 1... Ama devam edecek. Öncü zamlar “keyfe keder”... Siz arkadan gelecekleri düşününüz. Doğalgaz, petrol, benzin, mazot zammı ne olacak?
Mahalleden sabah sabah geçen sebze satıcısının bağırtılarından rahatsız olan Hoca, birkaç defa uyarmış. “Sabah sabah bağırarak mahalleliyi rahatsız etmeye devam edersen, sepetinde ne var ise sana yediririm” demiş. Uyarısı fayda etmeyince, bir sabah sebze satıcısını kolundan yakalamış. Bakmış ki sepeti Çengelköy salatalığı ile dolu. Zorla yedirmiş salatalıkları... Satıcı epey zorlanmış ama gene de gülüyormuş... Hoca meraklanmış... ”Yetmedi mi yediklerin?... Neden gülümsüyorsun?...“ Sebzeci cevaplamış... ”Arkadan geleni düşünüyorum.” Demiş. “O ne yapacak diye merak ediyorum... Arkamdan gelen asma kabak satıyor da...” İşte o biçim... Biz bu ön zamları zorlanarak da olsa hazmederiz de... Arkadan gelenler bizi çooook üzecek!
- Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı ile otomobil, tütün mamulleri ve alkollü içeceklerin ÖTV oranları artırıldı.
-
Çok kişi merak ediyor: Yeni yılın ilk iş günü doların fiyatı ne olacak? Merkez Bankası döviz rezervinden “Döviz Tanzim Satışı” ile dolar fiyatındaki tırmanışı frenleyebilecek mi? Her şeyin ötesinde Merkez’in rezervi ne kadar?
Sayın okuyucularıma kısaca bilgi arz edeceğim.
Merkez Bankası geçmişte “Döviz Tanzim Alımı” yapıyor, piyasadaki dövizleri toplayarak döviz fiyatının daha fazla düşmesini önlemeye çalışıyordu. Böylece döviz rezervi büyüdü.
Derken efendim uzun süre dizginlenen döviz fiyatları patlama eğilimine girince, bu defa “Döviz Tanzim Satışı” başladı. Ve de korku ortaya yayıldı. “Ya bu satışlar sonucu döviz rezervindeki dövizler azalır ve de sonunda biter ise? Ne yaparız?
Önce... “Döviz Rezervi nedir?” onu anlatayım. Merkez Bankası’nın “Döviz Rezervi Yönetimi” (Ağustos 2005) isimli açıklama notunda, rezerv şöyle tanımlanıyor: “Merkez Bankası; para ve kur politikalarını desteklemek, piyasalara güven vermek, hükümetin döviz cinsi üzerinden iç ve dış borç servisini gerçekleştirmek, dışsal şoklara karşı gerekli döviz likiditesini bulundurmak için döviz biriktirir. Bu birikime döviz rezervi denilir.
Merkez Bankası’nın döviz birikiminin bir bölümü TL ödeyerek satın
“Saatli Maarif Takvimi”nin ilk yaprağında bugünün Rumi takvime göre yeni yılın ilk günü olduğu belirtiliyor. Ama takvimin aynı yaprağında daha başka tarihler de var. “Hicri” takvime göre, bugün “29 Sefer 1435”, “Rumi” takvime göre “9 Aralık 1429.”
Nedir bu üç farklı takvim, üç farklı yıl,
üç farklı ay ve üç farklı gün?
Miladi 1 Ocak 2014
Eski yılın 31 Aralık gecesi sona ermesinin, 1 Ocak’ta yeni bir yılın başlamasının, milattan önce 45 yılına
uzanan bir hikayesi var. Eski Roma’da yeni yıl 1 Ocak’ta başlardı ama günlerin sayılmasında kargaşa yaşanırdı.
Hıristiyanlar yeni yıla hazırlanıyor. Noel’i-Christmas’ı kutladı. Diğer dinlere inananlar ise bu akşam yeni yıla girmenin coşkusunu yaşayacaklar.
Bu akşamın Noel ile ilgisi yok ama genelde yılbaşı “Noel” olarak adlandırılıyor. Hıristiyan olmayanlar diğer dinlere inananlar da yılbaşı gecesine genelde “Noel Gecesi” diyor. Sakallı Noel Baba ortalıkta dolanıyor, akşamları geyiklerin çektiği arabası ile göklerde dolanarak çocuklara hediye dağıtıyor: Kim bu Noel Baba?
Efendim ne bizler biliyoruz, ne da başkalarına anlatabiliyoruz. Noel Baba, bu toprakların adamı. Bizim hemşerimiz olan Niko Efendi.
Noel Baba Patara’da yaşadı
Niko Efendi, 245 yılında bugünkü Fethiye kasabasının ötesindeki Patara şehrinde doğdu. O yılların en önemli devletlerinden Likya’nın başkenti “Xanthos”ta (bugünkü Kınık’ta) eğitim gördü. Hıristiyanlar arasındaki geleneğe uyarak Kudüs’e gidip döndü. Myra (bugünkü Demre) şehrine yerleşti. 326 yılında da burada öldü.
Niko Efendi din adamı değildi, ama papazlar onu Myra piskoposu olarak seçince Niko Efendi “St. Nicholas” olarak adlandırılmaya başlandı.