Davos’ta olan biteni on yıldır Meral Tamer ve Osman Ulagay’ın kaleminden okurum. CNBC-e ekranında Servet Yıldırım’ın söyleşilerinden izlerim.
Davos’un yoğun programında, olan biteni her yönü ile anlatırlar. Meral Tamer, toplantıları izler, katılanlarla söyleşiler yapar. Sadece yurtiçindekileri değil, yurtdışındaki önemli konserleri, sanat olaylarını da kaçırmayan Meral Tamer sosyal etkinliklere de katılır. Bize bilgi aktarır.
Geçen çarşambadan bu yana Milliyet Ekonomi’de Meral Tamer’in Davos yazılarını ilgi ile okuyoruz. Davos’ta olan biteni her yanı ile öğreniyoruz.
Davos’un katılımcılarından Özlem Denizmen dün Para Durumu sütununda Davos’un “tatlı yanlarını” anlattı. Özlem Denizmen diyor ki, “Davos’un açılışı bu yıl St. Petersburg Mariinsky Orkestrası ile başladı. Mariinsky katılanları kar soğuğundan, ekonomik gündemden ve yol yorgunluğundan alıp başka diyarlara götürdü. Muhteşem bir konser verdi.
Kalp, beyin, sinir sistemi...
Davos’taki seminerlerde 3 şey söylendi: Hayatta başarı için;
Önceki gün Hazine yurtdışı piyasalardan yüzde 5.85 faiz ile 2.5 milyar dolar borç buldu.
Bu dövizlerden daha fazlasını Merkez Bankamız dün “Döviz Tanzim Satışı” ile içeride sattı.
Döviz tanzim satışı öncesi dolar 2.2975 TL’ye kadar tırmanmıştı. Akşam dolar fiyatı 2.2850’ye kadar geriledi.
Rahmetli babam hayatta olsa idi... ”Yahu bunlar, Ayasofya’da dileniyor, Sultanahmet’te sadaka dağıtıyor” diyerek olan bitene tepki gösterirdi. Ben ise alıştım artık... ”Olur böyle şeyler... Burası Türkiye A’bicim” diyorum.
Eurobond’larımız kapışılıyor
Hazinenin iç borçlanma senetlerine tahvil veya bono diyoruz. Hazinenin yabancı para cinsinden yaptığı borçlanma karşılığı alacaklılara dağıtılan borç senetleri ise “eurobond” diye adlandırılıyor.
Ekonomide çok önemli gelişmeler oluyor. Doların değeri, ülkenin önümüzdeki yıllarını etkileyecek. ”Dolar fiyatı yükseleceği kadar yükselsin... Bize bir şey olmaz” diyen Büyük Türk Büyükleri yanılıyor.
Dolar fiyatının kâfinin ötesinde, aşırı şekilde artmasında ekonomi yönetiminde yapılan hataların payı var. Dünyada esen kötü rüzgarların payı var. Siyasi çekişmelerin payı var. Dış politikadaki yanlışların payı var.
Olan oldu. Önümüze bakalım: Dolar fiyatındaki artış daha ne kadar devam edecek? Fiyat nerede istikrara kavuşacak? Ekonomi yönetiminin (Hükümetin Merkez Bankası’nın) politikası nedir? “Saldım çayıra, Mevlam kayıra” diyerek doların ipi bırakıldı mı? Yoksa artışı sınırlama niyeti var mı? Artışı sınırlama niyeti yok ise, artış artık kontrolden çıktı ise, Merkez Bankası neden boş yere faiz artırıyor, parasal sıkılaştırmadan söz ediyor?
Merkez güven yitiriyor
Önceki gün bir faiz operasyonu gerçekleştirildi. Merkez Bankası faizi değiştirmez gibi yaptı (Başbakan’dan aferin aldı) ama faizi biraz yükseltti. Sonuç: Merkez Bankası’nın yaptıklarının hiçbir yararı olmadı. Dolar fiyatı artışını sürdürüyor.
Bundan sonra Merkez Bankası faiz silahını kullanamayacak.
Merkez Bankası bugüne kadar döviz fiyatlarındaki aşırı (dikkat buyurunuz aşırı) yükselmeyi döviz tanzim satışı yaparak frenlemeyi beceremedi. Piyasa oyuncuları Merkez Bankası’nın faiz artırımının döviz fiyatlarındaki tırmanışı durdurmaya yararı olabileceğini söylüyorlardı.
Merkez Bankası tam anlamıyla ”iki dere bir ara”da kaldı. Bir yanda, “Faizi sakın artırma” diyen Başbakan ve bakanlar, öte yanda “Faiz artmaz ise olmaz” diyen piyasa oyuncuları.
Merkez Bankası “Faizi ya artıracak, ya artırmayacak” diyenlere karşı dün Milliyet Ekonomi’de “iki tarafı da memnun etmenin vardır bir orta yolu” diye yazmıştık. Anlatmıştık, “yazı tura” oyununda illa da yazı, tura çıkacak diye bir garanti yok. Para dik de durabilir”. İşte o biçim, Merkez Bankası “Ne şiş yansın ne kebap” dedi, faizi resmen artırmadı ama, faiz artışı bekleyenlere, “faiz artışına karşı olanlara çaktırmadan faizi bazı günlerde artıracağım” mesajını verdi.
Merkez Bankası ne yapacak? Bankalara gecelik olarak verdiği paranın faiz tavanı yüzde 7.75. Banka “Bu oranı değiştirmiyoruz, faizi yükseltmiyoruz” amma ve lâkin... Gerek görülen günlerde bankalara verilen faizin oranı yüzde 9.00’a kadar çıkabilir” mesajını veriyor.
Bugün Merkez Bankası çok önemli bir karar alma durumunda. Faizi ya artıracak, ya artırmayacak!... Denilecek ki, “Bu da laf mı? Tabii ki ya artıracak, ya artırmayacak.” Buna cevap olarak da denilecek ki, “İki kişi, yazı mı, tura mı diyerek iddiaya girerken, izleyen yaşlı adam uyarmış. “Üçüncü şıkkı da düşünün” deyince cevaplamışlar. Üçüncü şık olur mu, ya yazı gelecek ya da tura...” Yaşlı adam cevaplamış: ”Ya dik durursa!”
- Başbakanımız faize karşı. Faizin artırılmasını istemiyor. Merkez Bankası faiz artırımına ancak ve ancak Başbakanımızı ikna ederek gidebilir. Bu da çok zor gibi...
- Ama bir de gerçek var... Durum kritik. Döviz fiyatındaki tırmanışı durdurmak gerekiyor. Döviz fiyatı döviz kıtlığından da öte, Türk Lirası’na güven kalmadığı için artıyor. Türk Lirası’na güven vermek için faizin artırılması gerekiyor.
Kısaca, ”Aşağıya tükürülse sakal, yukarıya tükürülse bıyık...” Merkez Bankası’nın işi zor ama... Alınacak kararın faturasını bu halk ödeyecek.
Artış isteyenlerin bekleyişi TL’ye talebin öne çıkması
Faiz artırılsın diyenler, “faiz artırılır ise Türk Lirası’na talep artar. Dövize olan talep azalır. İçerideki döviz stoklarından piyasaya döviz çıkar.
Petrolü ve doğalgazı döviz ile alıyoruz. Normal olarak dövizdeki artışın fiyatlara yansıtılması gerekir. Yansıtılmıyor ise devlet, bütçeden farkı kapatır. Bütçenin ana gelir kaynağı, dolaylı vergiler. Yatına mazot alırken zamsız fiyat ödeyen varlıklı ailelerin yükü, Ayşe Hanım Teyzem ile Ali Rıza Bey Amcam’a biniyor. Onlar maydanoz alırken ödedikleri KDV ile, cep telefonu alırken ödedikleri ÖTV ile kullanmadıkları petrolün, kullanmadıkları elektriğin ucuz ucuz satılmasını mümkün kılıyor
Ebru Baki, CNN Türk ekranında sabahları çok güzel ekonomi söyleşileri yapıyor.
Önceki gün söyleşi yaptığı kişiye sordu: “Döviz fiyatı arttıkça, elektrik ve doğalgazın maliyeti de artıyor. Hükümet 2013 yılı sonundan bu yana kur farkını elektrik ve doğalgaz fiyatına ekleyemedi. Bakan, mart seçimleri sonuna kadar da fiyat ayarlamasının yapılmayacağını açıkladı. Olan biteni nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Soruyu cevaplayan kişi, ”Daha iyi ya... Hükümet kur farkını halka ödetmiyor. Bütçeden karşılıyor” deyince, Ebru Baki uyardı: “Bütçeden karşılanan kur farkı kimin cebinden çıkıyor?”
Ebru Baki’nin anlatmak istediğine ben tercüman olayım...
Biz petrolü ve doğalgazı döviz ile satın alıyoruz.
Rahmetli Vehbi Koç, 1975 yılbaşında karıma ve bana birer “Siemens ajandası” hediye etti. Bunlar Alman dilinde basılmış ve plastik kapaklı küçük cep defteri boyutunda ajandalardı... Karım “Vehbi Bey, biz İngilizce biliriz. Bunların herhalde deri kapaklısı da vardır...” dedi.
Vehbi Bey ölünceye kadar, 20 yıl, bize İngilizce basılmış deri kapaklı “ajanda” göndermeyi sürdürdü. Vehbi Bey öldükten sonra, “Bize artık Siemens ajandası gönderen olmaz” diye düşünüyorduk. Yanılmışız. O yılbaşı bir zarf geldi. İçinden Vehbi Bey’in damadı Dr. Nusret Arsel’in kartı ile 2 adet Siemens ajandası çıktı.
Siemens ajandası sıradan cep takvimi... Ama bizim için manevi değeri büyüktü. Çünkü arkasında Vehbi Koç ile Nusret Arsel’in özel ilgi ve takibi vardı.
Cuma günü ofisime bir zarf içinde 2014 Siemens ajandalarını getirmişler. Zarfın üzerinde gönderenin ismi yok. İçinde gönderenin kartı yok.
Meraklandım. Nusret Arsel’i telefonla aradım. Telefona çıkan kişi “Hastanede” dedi. Cumartesi sabahı karım ile hastanede ziyaret etmek istedik. Hastane yolunda bir hanım yolumuzu kesti. “Ben Nusret Bey’e 6 yıldır yardımcı olan hemşireyim. Biraz önce vefat etti. Sabahları sizin yazılarınızı okuturdu. 2014
Bu dalga 2001 dalgasından daha vahşi... 2013 başından bu yana yıllık devalüasyon dolarda % 23.4, euro’da % 27.5 oldu
Biz, dolar tükendikçe, dolar fiyatının “devlet emir ve kumandası ile” yükseltilmesine alışmıştık. Dolara devlet tarafından yapılan zamma da devalüasyon diyorduk.
2001 yılının şubat ayında ise “IMF’in emir ve kumandası” ile döviz fiyatları serbest bırakıldı. Piyasa dalgalandı. Piyasa kendi devalüasyonunu kendisi yaptı.
O zamandan bu yana “Merkez Bankası”nın gözetim ve kontrolünde doların fiyatı iniyor. Çıkıyor. Dalgalanıyor. Dolar kendi kendini “revalüe” ediyor. (Değer kazanıyor) ya da “devalüe” ediyor (Değer yitiriyor.)
Son aylarda dalga boyu arttı. Merkez Bankası önce dalgaları kontrol edeceğini sandı. Beceremedi. İp elinden kurtuldu. Bunu da itiraf etti, erken konuşmuşum dedi.
Bon gelişmelerle birlikte döviz fiyatı aldı başını gidiyor.