Eylül ayında fiyatlar aylık yüzde 1.03 arttı. 2012 Eylül ayında “Tüketici Fiyatları”, 2011 Eylül ayı fiyatlarının yüzde 9.19 üzerine çıktı.
İşte biz buna bakarak enflasyon yüzde 9.19 diyoruz.
Bu hesap, “iki üç ayda”ki, eylül-ekim aylarındaki fiyatların farkını gösteriyor. Tüketici için önemli olan 2011 Eylül’ünden başlayarak 2012 Eylül’üne kadarki 12 aylık dönemdeki ortalama fiyat artışları (enflasyon oranı) dır. Buna “12 aylık ortalamaya göre enflasyon oranı” deniliyor. Bu oran, 2012 Eylül ayında yüzde 9.53 oldu.
2012 yılının kalan 3 ayında enflasyon ne olacak? KDV ve ÖTV artırımları, benzin, mazot, doğalgaz, elektrik zamları ekim ayından itibaren fiyatlara yansıyacak.
En iyimser tahmin ile ekim ayında fiyatlar yüzde 2, diğer iki ayda yüzde 1+1 oranlarında artsa, yılsonu enflasyonu yüzde 7.5-8.0 olur.
Fakat tüketici enflasyondan en az yüzde 9.0 oranında etkilenir. Çünkü 12 aylık ortalama fiyat artışı yüzde 9.0’dan aşağıya düşmez. Halk için önem taşıyan gerçek enflasyon da budur.
Bu iki oran yılsonunda neden farklılık gösterir? Çünkü aylık enflasyon hesabı bir önceki yılın aynı ayındaki fiyat artışına göre hesaplanıyor. 2011 yılının ekim ayında aylık TÜFE artışı
Kamu ve özel sektör işletmeleri yılda 2.6 milyon ton taşkömürü, 70 milyon ton linyit üretiyor.
Kamu kaynaklı (TKİ-Türkiye Kömür İşletmeleri) bilgilere göre, 2011 yılında taşkömürü talebi 31.3 milyon ton, linyit talebi 113.9 milyon ton. Aradaki farkı ithalat ile karşılıyoruz. Sadece taşkömürü ithalatı 24 milyon ton.
İthalatın yüzde 60’ını da Rusya’dan yapıyoruz. Açık anlamıyla Rusya’ya da göbekten bağlıyız.
Kömür genelde sanayide ve elektrik üretiminde kullanılıyor. Taş kömürünün yüzde 30’u elektriğe, yüzde 40’ı sanayiye, yüzde 29’u ısınmaya gidiyor.
Linyit’in yüzde 76’sını termik santraller, yüzde 10’unu sanayi kullanıyor. Isınmaya yüzde 10’u gidiyor.
Eski yıllarda kentliler karne ile taş kömürü satın alabilir, köylerde yaşayanlar odun ve tezek ile ısınırdı.
1 Ekim 2011 tarihinde doğalgaza yüzde 14.3 oranında, 1 Nisan 2012‘de yüzde 18.7 oranında, nihayet dün yüzde 9.8 oranında zam geldi.
1 Ekim 2011’de 100 olan gaz fiyatı, zamlar üst üste binince yüzde 48.9 oranında arttı. 148.9 oldu. Doğalgaza zam yapılınca doğalgaz ile üretilen elektriğe de zam geliyor. Toplam elektriğin yaklaşık yarısı doğalgaz santrallarinde üretiliyor. Santraller pahalı doğalgaz yakınca, maliyetleri yükseliyor. İşte bunun için doğalgazın peşinden elektriğe de zam geliyor.
2011 yılının 1 Ekim’inde elektriğe yüzde 9.57 zam gelmişti. 1 Nisan 2012’de yüzde 8.10 zam yapıldı. Dünkü zam oranı 9.81 olarak açıklandı. 1 Ekim 2011’de 100 olan elektrik fiyatı, zamlar üst üste binince yüzde 30.0 oranında arttı. 130.0 oldu.
Botaş neden zarar ediyor?
Önce zammın nedenini açıklayalım. Doğalgaz ithal eden devlet kuruluşu Botaş zarar ediyor, zararı kapatmak için doğalgaza zam yapılması gerekiyor. Doğalgaz zammının peşinden elektrik zammı geliyor. Botaş neden zarar ediyor? Bilemiyoruz. Çünkü doğalgaz alım kontratları gizli. Döviz fiyatı artmadığı halde, doğalgaz alım fiyatı arttığı için bu zararın oluştuğu söyleniyor.
Doğrulanmayan bilgilere göre Botaş’ın Maliye’ye
Halkımız Başbakan Erdoğan’dan iç açıcı mesajlar bekliyordu. Sayın Erdoğan geçmişten söz etti, gelecek için moral vermeyi ihmal etti
Başbakan Tayyip Erdoğan (1) Geçen 10 yıldaki icraatı sıraladı. Ama 10 yılı yeterince iyi biçimde anlatamadı. (2) Yarınlar hakkında kendisinden mesaj bekleyenlere bir şeyler söylemedi.
Sayın Erdoğan’ın AKP 4'üncü Olağan Kongresi’nde yaptığı iki buçuk saatlik konuşmasında (1) Ekonomik ve sosyal politikalara bütünlük içinde yeterli ölçüde zaman ayrılmamıştı. (2) İşverenin, işcinin, memurun, emeklinin, yatırım yapacak girişimcinin, tüketim yapacak parası olup da para harcayacak insanın, yarınları merak edenin bekleyişlerini cevaplayacak mesajlara yer verilmemişti.
Atılım oldu, vitrin düzeldi
Beğenen var, beğenmeyen var. Ama AKP iktidarının geçen 10 yıllık dönemde önemli icraatı var. Tarımda ve sanayide önemli yatırımlar yapıldı. Üretim kapasitesi artırıldı. Anadolu’da tarımda ve sanayide bir yanda alt yapı, öte yan da üst yapı gelişti. Anadolu KOBİ tarlası oldu. KOBİ’ler ihracatı öğrendi.
AKP iktidarı ABD’nin başaramadığı, AB ekonomilerinin kaldıramadığı sağlık ve sosyal güvenlik sistemini uygulamaya başladı. Uyguluyor. Şimdilerde isteyen
New York’ta mahalle pazarının tezgahında küçük kutular içinde taze taze kabak çiçekleri satıldığını görünce şaşırdım. Kutusu 5 dolardı. “Amerikalılar bu kabak çiçeklerini ne yapıyorlar” diye meraklandım.
Ben sanıyordum ki, kabak çiçeğini sadece Bodrum’un yerlileri değerlendirirler. İçine pirinç doldurarak zeytinyağlı dolma yaparlar. İyi de kabak çiçeğinin New York’ta işi ne? Satana sordum, “bunun içine farklı tür peynirler doldurulur. Yemesi pek lezzetlidir. Talebi büyüktür. Pazarda her mevsim bulabilirsiniz” dedi.
Bu pazar sayın okuyucularıma New York’taki “bizim mahallenin pazarı”nı anlatacağım. Kızımın oturduğu bina New York’ta Union Square denilen yeşillikler içindeki meydana yakın. Kızımı ziyarete gittiğimde, evin alışverişini Union Square’de haftanın 4 günü kurulan bu pazardan yaparım.
New York’ta şimdilerde haftanın değişik günlerinde 54 ayrı yerde mahalle pazarı kuruluyor. Mahalle pazarlarının özelliği, sadece New York çevresinde üretim yapan çiftçilerin kendi ürünlerini satabilmeleri.
Daha önceleri başka vesilelerle yazmıştım. Tekrarlayayım. Bu pazarlar, New York Belediyesi’nin çevre politikası çerçevesinde 1976 yılından bu yana kuruluyor.
Hedef yeşili
3 Ekim’de Ağaoğlu Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai şehrinde Maslak konutlarını satışa çıkarıyor... İster misiniz Baba Türk’ler evde ne kadar altın var ise çıkına doldurarak alacakları konutların parasını ödemek için BAE’ye göndermiş olsun?
2012 Ağustos ayında en fazla ihracat yapılan ülke Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) oldu. Bu ülkeye yapılan ihracat 2011 yılı Ağustos ayına göre yüzde 753.8 artarak 2.227 milyar dolara (1.9 milyar doları altın ihracatı) ulaştı. Biz bu yıl ocak ayından bu yana her ay BAE’den sırasıyla 129/114/116/225/616/594/480 milyon dolar ve ağustosta da 353 milyon dolarlık mal aldık.
Buna karşı ocaktan bu yana yine sırasıyla 332/307/425/357/326/349/270 milyon dolar ve de ağustos ayında 2 milyar 226 milyon dolarlık mal gönderdik. “Bayram değil, seyran değil, eniştem beni neden öptü!” derler ya... İşte o biçim. Ayda 200 - 300, bilemediniz, 400 milyon dolarlık mal gönderdiğimiz BAE’ye ne oldu da ağustosta 2 milyar 226 milyon dolarlık mal göndermiş olalım?
Hele hele TÜİK’in açıklaması kafamı karıştırdı. TÜİK bile uyarmak mecburiyetinde kalmış. Diyor ki, ağustosta BAE’ye giden 2 milyar 226 milyon dolarlık malın 1 milyar 902 milyon doları altındır.
İki odalı bir evde yaşayan, kombi kullanan 3 kişilik bir ailenin aylık doğalgaz faturası geçen yıl 200 TL, elektrik faturası da 50 TL idi.
Doğalgaza nisanda yapılan zam ile bugünlerde yapılacak zam kombi ile ısınanların aylık faturasını 200 TL’den 275 TL’ye; elektriğe nisanda ve bugünlerde yapılacak zam aylık elektrik faturasını 50 TL’den 60 TL’ye çıkaracak.
Petrole gelen zam sonucu artacak dolmuş ve otobüs fiyatlarının aylık harcamalara yükü ile, artan KDV ve ÖTV’nin zorunlu tüketim malları fiyatlarındaki artışı da dikkate alınırsa, en küçük bir aileye bu zamların aylık yükünün en az 150 TL dolayında olacağı görülür.
Dikkat buyurunuz, 2 odalı evde yaşayan 3 kişilik bir aileden söz ediyoruz. Konut büyüdükçe, aile üyelerinin sayısı arttıkça zamlar aile bütçesini daha fazla zorlayacak.
İnsanların geliri artmazken, ısınma, aydınlanma ve ulaştırma harcamaları artınca yapabilecekleri tek şey gıda, giyim gibi zorunlu harcamaları kısmak olacak.
O zaman da ülkede iç telep daralacak. Ekonomide beklenen canlanma gecikecek.
Hem süt hem besi hayvancılığında sorun var. Sorun var ki, koskoca Koç ve McDonalds gibi sermaye grupları büyük emekle girdikleri besicilikten çekiliyor.
Sorunun kaynağında şehirliye ucuz et satma arayışında hükümetin canlı hayvan ve kesilmiş et ithalatı politikası var.
Hayvancılıktaki gelişmeleri yakından izleyen tarım ve hayvancılık yazarı Ali Ekber Yıldırım sorunları 6 maddede topluyor:
1- Yem başta olmak üzere yüksek girdi fiyatları nedeniyle üretim maliyeti çok yüksek.
2- İthalat politikası ile ülkeye yerli üreticinin maliyetinin çok altında fiyatlarla canlı hayvan ve et ithal ediliyor.
3- Sıfır faizli kredi ile binlerce işletme kurulurken, bu işletmelerin yem ihtiyacı, ürettikleri et ve sütün pazarlanmasına yönelik planlama yapılmadı.