Muharrem Yılmaz: Sakin, dengeli ve uyumlu bir başkan

13 Ekim 2012

Muharrem Yılmaz (1957 Bursa, Karacabey) iş hayatında olduğu gibi sosyal ilişkilerde de sakin, dengeli ve uyumlu kişiliğiyle sevilen ve sayılan bir işadamıdır. Önümüzdeki dönem Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) başkanlığına aday olmayı kabul etmesi çok önemli bir gelişmedir. TÜSİAD Başkanlığı full time (tam zamanlı) bir iştir. Başkanın tüm zamanını alır. Çok büyük bir süt işleme grubunun sorumluluğunu taşıyan Muharrem Yılmaz başkanlık süresince işine ve ailesine vakit ayırma imkânına sahipp olamayacaktır.
TÜSİAD Türkiye’deki her iktidar döneminde üyeleri adına yapılan açıklamalarla ve yaptırdığı çalışmalar, bu çalışmalara dayalı görüş ve açıklamalarıyla vitrinde olan, yandaşı ve karşıtı bol, eleştiriye açık bir sivil toplum kuruluşudur.
Üyelerinin hemen tamamının Anadolu kökenli olmasına rağmen İstanbullu işadamlarının ve zenginlerin sözcüsü olarak devamlı eleştirilir. Kurulduğundan bu yana hemen her iktidar TÜSİAD’ı muhalif bir cephe olarak görerek TÜSİAD’ın makul ve yararlı görüş ve önerilerini bile tepkiyle karşılar.
Türkiye’nin bu hassas döneminde başarılı işadamı Muharrem Yılmaz sakin, dengeli ve uyumlu kişiliğiyle TÜSİAD başkanlığı için en uygun

Yazının Devamı

Cari açık küçülüyor

12 Ekim 2012

Ağustos ayında cari açık (döviz açığı) 1.1 milyar dolar oldu. 2011 yılında her ay 4-6-7-9 milyar dolar açık veriyorduk. Yılsonunda
12 aylık açık rakamı 77.1 milyar dolar olmuştu.
Cari açığı küçültmek için Hükümet frene bastı. Ekonomi yavaşladı. İthalat artışı durdu. İhracat az da olsa yükseldi. Sonuç olarak 2012 yılında aylık cari açık rakamı 6 milyar dolardan başlayarak
4 milyar dolara kadar geriledi.
Ağustos ayında dış ticaret açığı düşük çıktığından cari açığın da 2 milyar dolar dolayına düşmesi bekleniyordu. Ağustos ayında, dış ticaret açığının küçülmesine ek olarak mevsimlik etki ile turizm geliri de artınca cari açık beklenmedik ölçüde küçüldü.
Bu gidiş ile yılsonunda 12 aylık cari açık (döviz açığı) rakamı 55-56 milyar dolara gerileyebilir.

Yazının Devamı

112 bin TL’den pahalı araca binilemez

11 Ekim 2012

Yüksek yargı organları başkanlarının kullandıkları makam araçları ile ilgili bir soru önergesini Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ özetle şöyle yanıtlamıştı:
28 Şubat 2012-02:30 “Kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde kullanılması ilkeleri gözetilerek satın alma yoluyla değil kiralama yöntemiyle, Anayasa Mahkemesi Başkanı’na 2011 model Mercedes S600L, Yargıtay Başkanı’na 2011 model S600L, Danıştay Başkanı’na ise 2011 model BMW 760i Long tipi araçlar tahsis edilmiştir.” (Milliyet: Meriç Tefolar’ın haberi. 28.2.2012. Sayfa 14)
Önceki gün ise Milliyet’te yayımlanan Önder Yılmaz’ın haberinden, “TBMM Başkanı için Almanya’dan aylığı 7.700 TL’ye kiralanan Mercedes yerine satın alınacak araç için TBMM 2013 yılı Bütçe Teklifi’ne ödenek eklendiğini, TBMM Başkanlığı’nın kiralık makam araçlarına 2011 yılında 1.2 milyon TL ödediğini, 2012 yılında kira ödemelerinin 2.0 milyon TL’yi aşacağını öğrendik. (Milliyet, 9.10.2012. Sayfa 17)
Sadece yüksek yargı organı başkanlarının, TBMM başkanının değil, devletin tepe yönetiminde bulunanların (kumandanların) tamamının kullandıkları Mercedesler kiralıktır.

Bütçe Kanunu ne diyor?
Çünkü bütçe kanununa göre bu araçların

Yazının Devamı

Orta Vadeli ‘Fren’ Programı

10 Ekim 2012

Gazcılar yenildi. Frenciler galip geldi. Dün açıklanan 2013-2015 Orta Vadeli Program, ekonomide fren programıdır. 2012’de yüzde 4 büyüyecektik. Onu bile beceremedik. Yüzde 3.2 büyüyeceğiz. 2013’te 2012 hedefini (inşallah) tutturacağız. Yüzde 4.0 büyüyeceğiz. Daha sonra Allah kısmet ederse 2014’te ve 2015’te yüzde 5 büyürüz. Daha sonrası için ise “Allah Kerim”...
Daha önceleri bizim büyüklerimiz, “Bu ülke yüzde 7’den az büyümemeli” diyerek bizi şartlandırmışlardı. Şimdi ise, “Çok büyüme hiç de iyi değildir. Ayağımızı yorganımıza göre uzatalım. Ne kadar ekmek, o kadar köfte” diyorlar. Döndük dolaştık, “Bir lokma, bir hırka”ya razı olur duruma geldik.
Aile başı 3 çocuk ile yıllık nüfus artışımız yüzde 1.5’lerde dolanmaya başlamışken, yıllık yüzde 3-4 oranında büyüme, net olarak kişi başı milli gelirde yüzde 2 dolayında bir artışa imkan verir. Bu durumda da biz kişi başı 10 bin dolar gelir tuzağından kurtulamayız. Kişi başına milli geliri 30-40 bin dolarda dolanan ülkelerle aramızdaki uçurumu kapatamayız.
Sakın ha... Ama onlar bizden daha yavaş büyüyor... “Onların büyüme hızları yüzde 2-3 oranında” diyenlere aldanmayınız. Onlar kişi başı geliri 30-40 bin dolara ulaştırdıktan

Yazının Devamı

Giyimciler ABD pazarına girdiler-çıktılar

9 Ekim 2012

Giyim sanayicilerimiz ABD pazarına girmeye başlamışken kapı kapandı. Bugünkü dolar fiyatı, kumaş ve giysi üreticisinin maliyetini karşılayamadığı için ABD’ye mal satamaz hale geldiler.
Türkiye’den büyük miktarlarda giysi satın alan, ABD’nin ünlü giyim eşyası mağazaları zinciri GAP, Türkiye’den mal alamaz hale geldiği için, İstanbul’daki “Sipariş ve Satın Alma Ofisi”ni kapattı.
GAP, 1969 yılından bu yana ABD’de ve dünyanın değişik ülkelerinde de açtığı mağazalar ile sektörünün önde gelen kuruluşlarından biri oldu. 3.500’e yakın mağazası var. Cirosu 14.5 milyar dolar. 2011 net kârı 833 milyon dolar.
Beş markası var: GAP, Banana Republic, Old Navy, Piperline ve Athleta... Kadın, erkek, çocuk giyimi üzerine ihtisaslaşmış durumda.
Türkiye, Rusya ve Ukrayna’da GAP mağazaları açma hakkını 2007 yılında Hüsnü Özyeğin aldı. Şimdilerde Türkiye’de 27 mağazada GAP ürünleri satılıyor.
GAP 1996 yılında Türkiye merkez olmak üzere bu bölgedeki ülkelerden giyim eşyası ve kumaş satın almak üzere bir temsilcik açtı. Medyaya yansıyan haberlere göre 2005 yılında GAP’ın Türkiye’den giysi ve kumaş alımı 420 milyon dolar, 2006 yılında 600 milyon dolar olmuştu. Daha sonra kaliteden değil de

Yazının Devamı

Zenginden vergi nasıl alınır?

8 Ekim 2012

Hükümet, gelir vergisinde köklü düzenlemeyi gerçekleştiremediği için servetten vergi alma arayışına girdi ise, durağan servetten değil, artan servetten vergi almalı. Bu, zenginden vergi almak değil, zenginleşmeden vergi almaktır. Zengin vergisi bir kez alınır. Zenginleşme vergisi ise devamlıdır. Zenginleşmeden alınan vergi ‘zekât’a benzer...

Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan “Zenginlere ek olabilir” deyince, vergicilere “Söylemden vafize çıkarmak” düştü. Maliye Bakanı geçen hafta sonu açıklama yaptı... “Zenginden daha çok vergide bazı inisiyatifler başlattık!” dedi. (İnisiyatif, İngilizce “initiative” kelimesinin karşılığıdır. Lügat anlamı, ”Bir şeyi ilk olarak ortaya atarak düzenlemek”tir.)

Zengin kim ?
Zengin kimdir? Zenginlik ölçüsü nedir? Her ne kadar “Paranın ne önemi var... Mühim olan insanlık” der durur isek de, parasız (sağlık, aşk, huzur dahil) bir şey olamayacağının bilincinde paranın peşinden koşar dururuz.
Maddi zenginliğin ölçüsü paradır. Maddi zenginlik gelir ve servet büyüklüğü ile ölçülür. (Uyarı: Bu yazıda bilimsel açıklama yapılmıyor. Ayşe Hanım Teyzem’e neyin ne olduğu anlatılıyor. Yazı o gözle okunmalıdır.) Gelir ve servet ölçüsü her ülkeye ve

Yazının Devamı

Suriye’ye savaşa gidiyordum yoldan döndüm

7 Ekim 2012

Suriye’ye savaşa gidiyordum. Yoldan döndüm. Ama bundan elli yıl önce... Bu Pazar “Askerlik Hatırası” olarak o günleri anlatayım da görünüz bakınız “Tarih tekerrürden ibarettir” diyenler doğru mu demiş, yanlış mı demiş?
1957 yılında, ABD Ortadoğu’da hakimiyetini artırma arayışlarında idi. Suriye yönetimi SSCB ile yakınlaşmaya başlayınca, ABD-Suriye ilişkileri bozuldu. Suriye 4 ABD diplomatını sınırdışı etti. İpler koptu. ABD yönetimi, komünistlere kucak açan Suriye’nin Ortadoğu ülkeleri için ve bu arada Türkiye için çok büyük bir tehlike oluşturduğunu ilan etti.
Türkiye, ABD’nin Suriye politikasını destekliyordu. Suriye yönetimine gözdağı vermek arayışında sınıra asker yığdı ve manevralar başlattı. SSCB bu gelişmeleri hoş karşılamadı. Amerika’nın Türkiye’yi Suriye’ye karşı kışkırttığını ileri sürerek Türkiye’ye sert bir nota verdi. Türkiye nerdeyse Suriye ile savaşa giriyordu. (Kaynak: Şerif Demir, “Dünden Bugüne Suriye ve Ortadoğu Politikası”, Turkish Studies, Volume: 6/3, Summer 2011, p.691-713)
İşte bunlar olurken, ben Polatlı’da Topçu Okulu’nda yedek asteğmen olarak öğrencileri her gün talime çıkarıyor, Kırıkkale tüfeği ile ateş ettiriyor, 109 mm. top ile hedefi

Yazının Devamı

İstanbul Sea Port projesi

5 Ekim 2012

İstanbul’da yeni bir kruz limanı yapılıyor. Bunun Karaköy Projesi ile ilgisi yok. Sea Port adını taşıyan proje, (1) İstanbul’a kruz gemileri ile daha çok transit yabancı turist gelmesini, (2) İstanbul’un kruz gemilerinin iniş biniş merkezi olmasını sağlayacak, varlıklı turistlerin İstanbul’da uzun süreli kalmasının yolunu açacak.
Denizlerde 200’ye yakın büyük boy kruz gemisi dolanıyor. Bunların her biri, her seferinde ortalama 3-4 bin yolcu taşıyor. Her yıl 20 milyon kişi kruzlarla dünyanın değişik şehirlerine gidiyor.
Şimdilerde Akdeniz çanağı ve bu çanakta da Türkiye limanları çok cazip. Sadece Akdeniz çanağında bir yılda seyahat eden kruz yolcu sayısı 4 milyon. Türk limanlarına geçen yıl uğrayan kruz gemisi sayısı bin beş yüz, kruz yolcusu 2 milyon.
Kruz gemilerinin bir şehre uğrayabilmesi için doğru dürüst limana ihtiyaç var.
Kruz gemileri için 2 tür liman yapılıyor: (1) Transit limanı (2) Home Port denilen “İndir-Bindir” limanı.
Bizde Kuşadası’nda Karaköy’de, İzmir’de transit limanları var. Kruz gemisi yanaşıyor. Yolcu bir günlük sürede iniyor, etrafı geziyor, gemiye binip gidiyor.

Yazının Devamı