Elektrik dağıtımının özelleştirilmesi adı altında yapılan ihaleler dün sona erdi. Ülke elektriğinin yüzde 21’ini dağıtan 3 şirket için, 3 özel sektör grubu 5 milyar dolar ödeyecek.
Bu defa ihale bedeli devir sözleşmesi imzalanırken peşin ödenecek.
Halbuki bugüne kadar sonuçlanan 16 dağıtım bölgesi ihalesinde peşin ödeme şartı yoktu.
Toplam 10.9 milyar dolarlık elektrik dağıtım ihalelerinden bugüne kadar sadece 4.1 milyar dolar tahsil edilebildi.
Hükümet elektrik dağıtım sistemini neden özelleştiriyor. Daha açık anlatımıyla neden satıyor?
Kâğıt üzerinde yazılana bakılırsa bu satış “vatan-millet” için yapılıyor. Hedef:
- Varlıkların verimli işletilmesi, maliyetlerin düşürülmesi.
Bugün Fransa’da bankacılar “diken üzerinde...” Fransa halkı “futbolcu Eric”in tavsiyesine uyar ise, bugün bankalara hücum edecek. Ne kadar parası var ise bankalardan çekecek. Bankalar da çökecek.
Futbolcu Eric, Fransa’da döviz, pankart ve sloganlarla düzenlenen sokak eylemlerinin ‘’modasının geçtiğini’’ söylüyor.
“Elinizde pankart, yürüyüp sesinizi duyurmaya çalışmak, bu arada polisten dayak yemek işe yaramıyor.
Günümüzde krize sebep olan kimler? Bankalar değil mi?
O zaman çok basit, ”toplumsal devrim“ yapmak için bankalar hedef alınacak. Hem kilometrelerce yürümeye de gerek yok. Yapılması gereken tek şey en yakın şubeden herkesin tüm parasını çekmesi. Eylem yapma zamanıdır. Ancak sokaklara çıkanlar, bağırıp çağıranlar sadece kendilerini kandırıyor.
İyi de ne yapacağız? Devrimi başlatmak için elimize silah alıp öldürmeye de başlayamayız.
2010 yılında İstanbul “Avrupa’nın Kültür Başkenti” oldu. İstanbul’a gelen yabancı turist artacak yerde azaldı.
İstanbul’a gelen yabancıların kişi başı döviz harcamaları önceki yılların gerisinde kaldı.
2009 yılının ilk 10 ayında İstanbul’a 6 milyon 370 bin yabancı turist gelmişti. Bu yıl “Avrupa’nın Kültür Başkenti” İstanbul’a 5 milyon 940 bin yabancı turist geldi.
2010 yılında Türkiye’ye gelen yabancı turist sayısı yüzde 6 dolayında artarken, İstanbul’a gelen yabancı turist sayısının yüzde 7 dolayında gerilediği görülüyor Sadece o kadar ile kalsa iyi. 2010 yılında İstanbul’a gelen yabancı turistin yapısı da değişti.
Zengin Batılı turist yerine orta gelir grubundan Orta Doğulu turist girişi başladı.
Ekin Grubu’nun Resort Dergisi’nde yer alan rakamlardan öğrendiğimize göre bu yıl Hollanda’dan gelenlerin sayısında yüzde 23, Almanya’dan gelenlerde yüzde 19, İngiltere’den gelenlerde yüzde 15, Fransa’dan gelenlerde yüzde 12, İspanya’dan gelenlerde yüzde 10 azalma kaydedildi.
Türkiye’de 5 yıldızlı 267 otel var. Bunların 186’sı Antalya’da. Turizm uzmanı Fehmi Köfteoğlu, Antalya’daki 5 yıldızlı otel sayısının tüm İspanya’daki 5 yıldızlı otel sayısından daha fazla olduğunu söylüyor.
Antalya’da işletme belgeli 843 konaklama tesisinin yatak kapasitesi 350 bini aştı.
Antalya’ya bu yılın ilk 10 ayında 8 milyon 868 bin yabancı turist geldi. Bu kadar turistin geldiği Antalya’da herkesin mutlu olması gerekmez mi? Antalya şehrinin sokaklarını, dükkânlarını, lokantalarını, kahvelerini yabancı turistlerin doldurması, esnafın, tüccarın, turizmcinin cebine para akması gerekmez mi?
Öyle olması gerekir ama, geliniz görünüz ki sokaklarda, dükkânlarda, lokantalarda, kahvelerde yabancı turist yok. Esnaf, tüccar, yabancı turistin yüzünü göremiyor. Yabancı turist havaalanından otele, otelden havaalanına gidiyor.
Yabancı turist para harcasa da o para Antalya’da kalmıyor. Başka şehirlerden gelerek Antalya’da işyeri açanlar, otel açanlar bu paraları alıp gidiyor.
Anadolu tanımı ile Antalya yabancı turistin ”yol geçen hanı“ oldu.
Bunları Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın genç başkanı Çetin Osman Budak söylüyor.
Hükümet KOBİ’lere “şeker” dağıtıyor. Bu şeker ”faiz şekeri”. Bankaların KOBİ’lere verecekleri kredinin faizinin 2/3’ü bütçeden karşılanacak. KOBİ’ler kredi faizinin sadece 1/3’ünü ödeyecek.
KOBİ tanımı küçük ve orta büyüklükteki işletmeler için kullanılıyor. Bu tanım 1 ila 250 işçi çalıştıran yıllık bilançosı 1 TL ila 5 Milyon TL arasında olan işletmeleri kapsıyor.
Basit anlatımla 250’den az işçi çalıştıran bütün işletmeler KOBİ sayılıyor. Bu nedenle de Türkiye’de çok hem de pek çok KOBİ var. Sadece bankalardan kredi kullanacak büyüklüğe ulaşmış 1 milyon 300 bin işletme (KOBİ) var.
(1) 10 kişiden az çalışanı olan mali bilançosu 1 milyon TL´yi aşmayan işletmeler ‘mikro işletme’,(2) 50 kişiden az çalışanı olan bilançosu 5 milyon TL’yi aşmayan işletmeler küçük işletme, (3) 250 kişiden az çalışanı olan bilançosu 25 milyon TL’yi aşmayan işletmeler de ‘orta büyüklükteki işletme’ olarak adlandırılıyor.
KOBİ’lerin istihdamdaki payı yüzde 69, yaratılan katma değerdeki payı yüzde 34’tür. Büyük işletmelerin istihdamdaki payları yüzde 31, katma değerdeki payları yüzde 66’dır.
KOBİ kredileri % 30 arttı
Alışveriş merkezlerinde ekim ayında harcanan para (cari fiyat ile) geçen yılın aynı ayına göre yüzde 24 artmış.
İstanbul’da alışveriş merkezlerinde harcanan para geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25 artarken, Anadolu’da alışveriş merkezlerinde harcanan paradaki artış yüzde 19 olarak gerçekleşmiş.
Başında Hakan Kodal’ın bulunduğu Alışveriş Merkezleri Yatırımcıları Derneği (AVMD), Türkiye’nin her yanına dağılan alışveriş merkezlerinde olan biteni devamlı araştırıyor. Aylık raporlar yayınlıyor. Bu bilgiler derneğin aylık raporunda verilen bilgiler. Ancak bunlar yılın tümündeki gelişmeleri göstermiyor. 2009 Ekim ayı ile 2010 Ekim ayı arasındaki değişimi sergiliyor.
Bir de Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) var. Mehmet Nane’nin başkanlık ettiği bu dernek de perakendeciler kesimindeki gelişmeleri izliyor, aylık raporlar hazırlıyor. AMPD’nin göstergelerinin kapsam alanı daha geniş. Alışveriş merkezleri dışındaki organize perakende sektöründe olan bitenleri de kapsıyor. Perakende sektöründeki yıllık, aylık ve güncel gelişmeleri yansıtıyor.
Fiş başı ciro azalıyor
AMPD’nin belirlemelerine göre enflasyondan arındırılmış (sabit ) fiyatlarla ekim ayından geriye
Wikileaks haberleri piyasayı sarsmadı. Çünkü açıklamalara kimse şaşırmadı. Bugüne kadarki açıklamalardan insanları şaşırtacak hangi bilgi var?
Sıralayınız açıklanan bilgileri. İzleyiniz bakalım, karşınızdakilerin tepkisi ne olacak? “Bak Amerikan elçisi neler yazmış?” Yazar abi!... ”Bak senin politikacılar için ne bilgiler vermiş? Yeni mi duymuş abi! O devletin başındaki adam bizi sevmiyormuş.” Günaydın... Bugüne dek anlamamış mıydınız ki abi!”
“Bir bilginin, bir haberin insanları, politik çevreleri, finans piyasalarını sarsması için “yeni ve bilinmeyen bir bilgi veya yeni ve beklenmedik gelişmeye ait bir haber” olması gerekir.
Hatırlayınız: Kuzey Kore, Güney Kore’nin üzerinde hak iddia ettiği adaya bir bomba fırlattı. Dünya piyasaları sallandı. İrlanda’dan sonra Portekiz’e de yardım edilecek haberi çıktı. Dünya piyasaları çalkalandı.
Wikilealks‘in belge yayını başladığından bu yana, bu yayın nedeniyle borsalarda dalgalanma görüldü mü? Hayır. Borsalar belgelerle ilgilenmedi. Amerikan doları değer kaybetti mi? Tem tersi oldu. Değer kazandı, euro değer kaybetti. Ülkeler arasında gerginlik arttı mı? ABD ile Rusya, İran ile İsrail arasında harp çıkma ihtimali var mı? Yok böyle bir
ABD yönetimine ait gizli belgelerin Wikileaks sitesinde yayınlanması iki ülkenin yöneticilerinin arasını biraz soğutur ama Türkiye’nin ekonomisini olumlu veya olumsuz etkilemez.
Bugüne kadar yayınlanan belgelerde yer alan bilgiler “malumun ilanı”ndan ibarettir. Çok kimsenin bildiği konuların belgelere yansıdığı görülmektedir.
Nedir açıklanan belgelerde yer alan ve ekonomiyi ilgilendiren bölümler?
1) Türkiye’nin AB’ye tam üye olarak kabulü zor hatta imkânsızdır. ABD yönetimi bunu bile bile Türkiye’yi hoş etmek için tam üyeliğe destek çıkar gibi yapmaktadır.
2) Türkiye’nin, dost kardeş diyerek bağrına bastığı komşu ülkelerin liderleri, Türkiye için dostane değil hasmane niyetler beslemektedir.
3) Türkiye’nin boru hatlarının topraklarından geçmesini sağlayarak Ortadoğu’da petrol politikalarının oluşumunda aktif oyuncu olarak katılma çabasının olumlu netice vermesi imkânsızdır. Bunu güç odakları istememektedir.
4) Başbakan reformist bir liderdir. Şeriat riskinden söz ediliyorsa da Türkiye’de şeriat düzeni kurma riski düşüktür.