Durup dururken faiz indirimi gündeme geldi

16 Aralık 2010

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu bugün toplanacak. Beklenti, gösterge faizinin yüzde 7’den yüzde 6.5’e indirilmesidir.
Durup dururken nereden çıktı bu indirim? Merkez Bankası Başkan Yardımcısı, Ankara’da Türk Ekonomi Kurumu toplantısında konuştu. İndirim işareti verdi.
İşaret verdi diye faiz düşer mi? Koskoca Başkan Yardımcısı işareti verdiğine göre faiz indirimi bundan sonra “Namus meselesi oldu demektir.” Faiz indirilmez ise Merkez Bankası’nın karizması çizilir.
Faiz indiriminin yararı mı olacak, zararı mı ? Belli değil! Neden? Sırası ile anlatmaya çalışayım:
- Türkiye’de Hazine’nin borç kâğıtları şimdilerde yüzde 7’nin üzerinde faiz getiriyor. Bu faiz dışarıdan sıcak döviz getirenler için (dolar fiyatı fazla oynamadıkça, 1.50 TL dolayında kaldıkça) net olarak dolar üzerinden yüzde 7 faiz demektir.

Yüzde 5-6 sıcak para çeker

Yazının Devamı

Şu çılgın dünya

15 Aralık 2010

Erol Sabancı dış basını yakından izler. “This crazy wold” başlığını taşıyan bir yazı ilgisini çekmiş. Kailash Sati isimli bir Hintlinin yazdığı yazıyı Türkçe’ye çevirdim. Bakalım hoşunuza gidecek mi?
Japonlar bolca tasarruf ediyor. Paraları var, harcamıyor. Japonların ihracatları da ithalatlarından fazla. Yıllık dış ticaret fazlaları 100 milyar dolar. Ve de bu durumda Japon ekonomisi sallanıyor. Hatta çökmek üzere.
Amerikalılar çok az tasarruf ediyor. Hatta tasarrufları yok. Amerika’nın ithalatı ihracatından çok çok fazla. Yılda 400 milyar dolar dış ticaret açıkları var. Buna rağmen herkes Amerikan ekonomisinin güçlü olduğunu söylüyor. Bu söylentilere inananların güveni arttıkça da Amerikan ekonomisi daha güçlü hale geliyor.
İyi de bu Amerikalılar harcamak için nereden para buluyor? Japonya’dan, Çin’den ve Hindistan’dan.
Onlar kazandıkları parayı harcamıyor. Biriktiriyor. Tasarrufları ile yeşil yeşil Amerikan kâğıtlarını (banknotlarını) satın alıyor. Dolara yatırım yaptıklarını sanıyor. Amerikalılar da bu paraları harcıyor.

Yemeyenin parasını yerler

Yazının Devamı

Merkez Bankası hidayete eriyor da biraz geç eriyor

14 Aralık 2010

Merkez Bankası yönetimi ucuz dövizin zararından ve de ucuz döviz nedeniyle cari açığın (döviz açığının) büyümesinin tehlikeli bir gelişme olduğundan söz etmeye başladı.
Halbuki bugüne kadar Merkez Bankası dövizi ucuz tutmaya çalışıyor, cari açığın finanse edildiği sürece sorun teşkil etmeyeceğini savunuyordu.
Eski deyim ile buna “hidayete ermek” (doğru yolu bulmak) denilir. Geç de olsa hidayete ermek iyi şeydir.
Merkez Bankası uzun yıllar yüksek faizde ısrarcı oldu. Bize büyük faturalar ödetti. Ucuz faizi savunanları küçümsedi. Bugün ucuz faizin avukatı kesildi. Demek ki, benzer şekilde yavaş yavaş ucuz dövizin, ucuz döviz yüzünden cari açığın büyümesinin kötülüğü anlaşılıyor.
Türkiye Ekonomi Kurumu’nun toplantısında bir konuşma yapan Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Erdem Başçı bakınız neler söyledi:
-Gelişmiş ülkelerin merkez bankaları piyasaya oluk oluk para akıttı. Akıtıyor.
-Bu paraların bir bölümü kısa vadeli sıcak para olarak Türkiye’ye giriyor.

Yazının Devamı

Ankara’dan İstanbul’a göç hızlandı

13 Aralık 2010

Mustafa Kemal, İzmir Mebusu Mahmut Celal Bey’i (Celal Bayar) Çankaya’ya davet etti. “Mahmut Celal Bey” dedi, “Osmanlı'nın payitahtı İstanbul, bankalarıyla, tüccarıyla almış başını gitmiş... Biz Ankara’yı başşehir yapacağız. Ama bankası yok, tüccarı yok... Alınız bu 250 lirayı. Bir banka kurunuz. Ankara’nın bankası olsun. Başşehir’de iktisat gelişsin.”
İs Bankası böyle kuruldu. Mahmut Celal Bey (Bayar) “Ey Ankara ahalisi” diye hitap etti: "Mustafa Kemal’in direktifiyle Başşehir’in iktisadiyatini yükseltmek için bir banka kurduk. Bu banka sizin bankanız olacak. Bankanıza sahip çıkınız...” Bunun üzerine Ankara halkına 10 lira nominal bedel ile 159 bin adet hisse senedi satıldı.”
10 yıl önce İş Bankası’nın Levent’deki genel müdürlük kulelerinin açılışının yapıldığı günlerde Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Cem Behar bunları anlattıktan sonra bana bir soru yöneltmişti: “İstanbul’a karşı, Başşehir’in iktisadiyatini güçlendirmek için Mustafa Kemal’in kurdurduğu banka Ankara’dan İstanbul’a taşınırken, Ankaralılar acaba seslerini neden çıkarmadı? Banka acaba Ankara misyonunu tamamladığı için mi İstanbul'a göç etti?” (Milliyet, 3 Ekim 2000)

Ankara misyonunu tamamladı

Yazının Devamı

Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi açıldı

12 Aralık 2010

Vakko’nun şimdilerde Nakkaştepe’de “Moda Merkezi” adı verilen yeni bir binası var.
Bu binanın içindeki “Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi”nin geçen perşembe günü açılışı yapıldı.
Moda, mimari, resim, tasarım, fotoğraf ve sinema gibi ”kreatif endüstri” konularında, dünyanın önde gelen kitapevleri tarafından yayımlanmış 30 bin kitap toplanmış. Bundan sonra da toplanmaya devam edilecek.
Konulara ilgi duyan, araştırmaya meraklı olan herkes kütüphaneden yararlanabilecek. (Library of Congress sınıflama sistemine göre düzenlenmiş kataloğuna internet üzerinden erişilebiliyor: kutuphane@vakko.com.tr)
Kütüphanenin bir de oditoryumu (toplantı, konferans ve gösteri salonu) var. 200 koltuklu oditoryum, ana salonunun bir buçuk katı büyüklükte tam donanımlı bir sahneye sahip. Oditoryum yazarların, sanatçıların, akademisyenlerin etkinliklerine açık olarak kullanılacak, paneller, workshoplar, sempozyumlar, film ve sahne gösterileri düzenlenecek.
Kütüphane ve oditoryuma bitişik bir de küçük kahve açılmış.

Yazının Devamı

6.6’dan fazla bekleniyordu 5.5 çıktı (Gene de iyidir)

11 Aralık 2010

Temmuz-ağustos-eylül döneminde ekonominin en az yüzde 6.6 büyümesi bekleniyordu. Yüzde 5.5 büyüdü. Beklentinin altında bir büyüme var ama... Gene de iyidir. (1) 2010 yılının ilk 9 aylık milli geliri kriz öncesi dönemdeki rakamın 2008 yılındaki 9 aylık rakamın üzerine çıktı. Açık anlatımıyla kriz dönemi öncesi üretim çizgisine döndük. (2) Bu gidişle 2010 yılının tamamında büyüme yüzde 7.5-8.0 olarak gerçekleşebilir. 2011 büyümesi yüzde 8’in üzerine çıkabilir.

Büyüme nasıl hesaplanıyor?
Milli gelir belli bir dönemdeki (nihai) mal ve hizmet üretiminin parasal (katma) değeridir. Katma değer, bir mal veya hizmetin girdi fiyatı ile çıktı fiyatı arasındaki farktır.
Örnek olarak bir kunduranın katma değerini hesaplayalım: Kunduranın çıktı fiyatı 100 TL diyelim. Kundura üretilirken kullanılan derinin, köselenin, ipliğin, yapıştırıcının, elektriğin toplamı 80 TL ise, kundura üreticisinin yarattığı katma değer 100-80=20 TL’dir. (Bir ara açıklama: Üretim girdilerinin her birinde de benzer şekilde katma değer hesabı yapılır.)
Girdi fiyatı ile çıktı fiyatı arasındaki fark büyüdükçe katma değer, sonuçta da ekonomi büyür.

Yazının Devamı

Öğrencilerimiz bilgi düzeyleri ile 35 ülke arasında sondan 2’nci

10 Aralık 2010

OECD tarafından yapılan araştırmaya göre, 2009 yılında Türkiye’de 15 yaşındaki öğrencilerin bilgi düzeyi OECD şemsiyesi altındaki 35 ülke sıralamasında sondan 2’nci.
Bu araştırma 2000 yılından bu yana her 3 yılda bir yapılıyor. Araştırmanın Türkiye’deki bacağını Milli Eğitim Bakanlığı gerçekleştiriyor. Bu nedenle “ Aaaa... Böyle miymiş?.. Vah vah... Keşke bizim Milli Eğitim Bakanlığımızın da haberi olsa idi!” diyecek bir durum yok.
Araştırmanın adı Pisa (Programme for International Student Assessment) Testi. Türkçesi “Uluslararası Öğrenci Değerleme Programı.”
Her ülkede 15 yaşındaki erkek ve kız öğrencilerin bilgi düzeyleri ölçülüyor. Ölçme 3 ayrı alanda yapılıyor: Okuma/Anlama, Matematik ve Fen/Bilim.
2009 yılı araştırmasının sonuçları 7 Aralık’ta açıklandı. Görebildiğim kadar ile bizde Vatan’da bir haber yayımlandı. Radikal’de Uğur Gürses yazdı. Ama medya ve kamuoyu araştırmaya fazla ilgi göstermedi. Halbuki bu araştırma Türkiye’de eğitim sisteminin ne kadar yetersiz olduğunu, 15 yaşındaki erkek ve kızlarımızın başka ülkelerdeki gençlere göre ne kadar geride kaldıklarını gösteriyor.

Yerimizi bilelim

Yazının Devamı

Sanayi beklenenin üzerinde büyüyor (Bu gidişle 2010’da ekonomide büyüme yüzde 8’in üzerine bile çıkar)

9 Aralık 2010

Geçen yıl ekimde 100.0 olan sanayi üretimi bu yılın ekim ayında 109.8 oldu. İşte bu iki rakama bakılarak sanayi üretimi yüzde 9.8 arttı diyoruz.
Sanayideki büyümeyi nasıl izliyoruz?
Sanayi üretimindeki değişimi 3 farklı endeksten izliyoruz:
(1) 2005 yılı 100 esası ile düzenlene gelen klasik sanayi üretim endeksi.
(2) Yeni yayınlanmaya başlanan takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi.
(3) Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi.
- Sanayi nasıl büyüyor?

Yazının Devamı