Bu kurban başka kurban, Türkiye Füze Kalkanı’na kurban

19 Kasım 2010

İçeride kurbanlıkları kestik. Kurban merasimi bitti. Şimdi geldi sıra dışarıdaki kurban merasimine. 19-20 Kasım’da Lizbon’da toplanacak olan Nato Zirvesi’nde ABD’nin ünlü “Füze Kalkanı Projesi”ne Türkiye “kurban edilecek.”
Kurbanlık koyunlar seslerini çıkaramasalar da biraz direndiler. Halkımız ise Füze Kalkanı Projesi’nde kurbanlık seçildiğinden bu yana ne sesini çıkarıyor ne de direniyor. Bıçağın (füzelerin) altına koyun koyun yatıyor.
Hatırlayınız iki yıl önce Füze İzleme Sistemi’nin Çekoslovakya’da, Füze Avlama Sistemi’nin (Füze Kalkanı’nın) Polonya’da kurulması gündeme geldiğinde bu iki ülkede gençler ve halk sokaklara dökülmüştü.
Füze Kalkanı Projesi, Ronald Reagen döneminde hazırlanan ABD’nin “Milli Füze Savunma Programı” ile gündeme gelen bir konudur. Bu programın bir parçası olan “Stratejik Savunma Girişimi (SDI) Projesi‘nin (Halk adıyla “Yıldız Savaşları Projesi”nin) içinde yer almaktadır. ABD yönetimleri 1990‘ların başından bu yana, “milli bir proje olarak” “Savunma Füze Kalkanı” (MDS) kurma çabası içindedir.

Hedef İran
Özgün Duruş’ta yazan Nevzat Çiçek’in anlatımından özetleyeyim: ”Füze Kalkanı projesinin gerçek amacı, dünyanın herhangi bir bölgesinden Yıldız

Yazının Devamı

Kılıçdaroğlu’nun teşhisi ‘mükemmel’ ‘reçete’ ortada yok

18 Kasım 2010

Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olarak Sosyalist Enternasyonal Konseyi’nin Paris’teki toplantısında yaptığı konuşma “mükemmel”. Teşhis doğru. (1) İstihdamsız büyümenin kötülüğünü anlatıyor. (2) “Dışa kanama” diye adlandırdığı, sıcak paraya ödenen faiz ve yabancı sermayeye ödenen kâr transferlerinin zararından söz ediyor. İşsizlik sorununun önemini anlatıyor.
Bütün bunları kısa bir konuşmanın içinde toplayarak dile getirmek iyi de... Bu konuşmayı yapan Kemal Kılıçdaroğlu, çaresiz sade bir vatandaş değil ki... CHP’nin Genel Başkanı. Sosyal Enternasyonal Konseyi’ne katılan, sosyal görüşlü (olduğu varsayılan!) bir partinin başkanı.
Arkasında koskoca (koskoca olduğuna inanmak istediğimiz) bir parti teşkilatı var. Partisinden, CHP’den beklenen sadece ve sadece ülke sorunlarına doğru teşhis koyarak, bu sorunları çözemeyenleri eleştirmek değildir. Bu sorunların çözümünün reçetesini ortaya koymaktır.
CHP Genel Başkanı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sosyalist Enternasyonal Konseyi’ndeki konuşmasında “mükemmel” teşhisler yanında, bu tür bir toplantıda “yer almaması gereken” söylemler var. Ki, bunların doğruluğu tartışılabilir.

Daha iyiyi arıyoruz
Kemal Kılıçdaroğlu, durup

Yazının Devamı

Kılıçdaroğlu’nun konuşması iyi... Ya netice?

17 Kasım 2010

Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olarak Sosyalist Enternasyonal Konseyi’nin Paris’teki toplantısında 15 Kasım 2010’de yaptığı konuşmanın metni dağıtıldı. Kılıçdaroğlu konuşmasında (1) İstihdamsız büyüme ve de (2) “Dışa kanama” diye adlandırdığı, sıcak paraya ödenen faiz ve yabancı sermayeye ödenen kâr transferleri konularını öne çıkarmış. Sosyalist Enternasyonal, sosyal demokrat, demokrat sosyalist ve işçi sınıfı partilerinin ortak olduğu uluslararası bir örgüttür... Örgüte Türkiye’den sadece CHP üyedir. Bu örgüt, İkinci Dünya Savaşı bitince Avrupa’daki sosyalist eğilimdeki partilerin başlattığı uluslararası bir fikir hareketinin sonunda 1946’da kuruldu. Örgüt içindeki her partinin üye sayısı ne olursa olsun bir oyu vardır ve kararlar oybirliğiyle alınır. En yüksek organ kongredir. Bütün üye partilerin temsilcilerinden oluşan daha alt düzeydeki konsey de her yıl toplanır ve örgütün güncel siyasi konulardaki politikalarını belirler.

İstihdam yaratmayan büyümeKılıçdaroğlu, işte bu örgütün 15-16 Kasım’da yapılan ”konsey” toplantısına katıldı ve konuşmayı bu toplantıda yaptı.
Kılıçdaroğlu diyor ki;
- 2000‘li yıllardan sonra başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelerde

Yazının Devamı

Bayramı bazıları ‘ümit’, bazıları ‘endişe’yle geçirecek

16 Kasım 2010

“Vergi Affı” ile ilgili açıklama bazılarını “ümitlendirdi” ama, af ile ilgili açıklamaya eklenen “aba altından sopa göstermeye yönelik” söylemler, çok kişinin “endişelenmesine” yol açtı.
- “Kamu Alacaklarının Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarısı” kimleri ümitlendirecek, kimleri mutlu edecek?
Ana para borcu aynı kalmak şartı ile, gecikme faizlerinden belli ölçüde kurtulacaklar.
- Bu tür sorunu olanlar kimler?
Bunlar daha çok kriz döneminde, işlerin durması sonucu güç duruma düşen Anadolu’daki KOBİ’ler ve esnaf. Sigorta ve kredi borçlarını ödeyemediklerinden sadece gecikme faizi yükü altına girmediler, bu nedenle banka kredileri kesildi. İş yapamaz hale geldiler. Bunlar için önemli olan kilitlenen sistemin açılmasıdır. Çarkın dönmeye başlamasıdır.
- Büyüklerin böyle derdi var mı?
Büyükler krizde de sigorta ve vergi borçlarını ödedi. Banka kredilerinde tıkanma olmadı. 2010 yılının ilk 9 aylık bilançoları gösteriyor ki, durumları da iyi.

Yazının Devamı

Şirket kârları çok çok iyi

15 Kasım 2010

Şirketler krizi atlatmış görünüyor. Açıklanan 9 aylık şirket kârları iyi değil de, iyinin de ötesinde, kısaca “çok çok iyi”. Banka kârları iyi, holding kârları iyi, sanayi kuruluşlarının kârları iyi. Bu kâr rakamlarını “iftihar” ile açıklayan şirketlerin sahipleri için bu bayram, “gerçek bayram” olacak.
Koç‘un kârı yüzde 26 artmış 1.4 milyar TL olmuş. Sabancı’nın kârı yüzde 12 artmış 1.2 milyar TL olmuş.
Garanti 2.6 kâr açıklamış.
İş Bankası’nın kârı yüzde 21 artmış
2.4 milyar TL olmuş. Akbank’ın yüzde 13 artmış 2.3 milyar TL olmuş.
Tüpraş 676 milyon TL, Arçelik
418 milyon TL, Doğuş Oto

Yazının Devamı

Sadaka Taşları Zimem Defterleri

14 Kasım 2010

Ekonomi denilen şey hep almak değildir. Almasını kadar, vermesini de bilmektir. Şimdilerde hemen her köşe başında bir ATM/Bankamatik kulübesi var. Parasını olan, bankamatiğe uğrayarak parasını alıyor.
İyi de parası olmayan ihtiyaç sahipleri ne yapacak?
Eski İstanbul’lular (gerçek İstanbul’lular) bunu düşünmüş. Bugün ATM/Bankamatik kulübelerinin bulunduğu köşelere “Sadaka Taşları” oturtmuş.
Yeni İstanbul’lular ise o Sadaka Taşları’nı yerlerinden sökmüş. Kaldırım taşı yapmış. Onların yerine de ATM/Bankamatik Makineleri’ni yerleştirmiş.
İhtiyaç sahiplerine allah rızası için verilen mala, paraya sadaka denir. Müslümanlar için sadaka farzdır.
Sadaka gizli verilir. Kur-an’da “Eğer sadakaları gizler ve gizlice fakirlere verirseniz; işte bu sizin için daha hayırlıdır” (el-Bakare, 271) buyurusu vardır. Sadakanın gizli verilmesi ile sadakayı veren riyadan kurtulur. Sadaka alanın da şeref ve haysiyeti rencide edilmemiş olur.

Yazının Devamı

Mobilyada 20 büyüğün 13’ü Kayseri’de

12 Kasım 2010

KAYSERİ
Kayseri’de mobilya sanayinin geliştiğini duyardım da, boyutunun ne kadar büyük olduğunu tahmin edemezdim. Kayseri mobilya üretim üssü olmuş durumda. Kayseri Mobilyacılar Odası Başkanı Ali Çevrim’in verdiği bilgilere göre yurt genelinde üretim yapan 20 büyük firmanın 13’ü Kayseri’de.
Kayseri’deki mobilya tesisleri yılda 400 milyon dolar ihracat yapıyor. Toplam mobilya ihracatının yüzde 30’unu gerçekleştiriyor. Hedef ihracatı 1 milyon dolara çıkarmak. Kayseri’de mobilyacılık “Çek-Yat”çılık ile başlamış. Fakat kısa sürede Ankara, İstanbul ve İnegöl’ün önüne geçmiş. Türkiye’de üretilen 20 bin yatağın 10 bini, 20 bin kanepenin 12 bini, 3 bin oturma grubunun bini, yatak odası takımlarının yarısı Kayseri’de üretiliyor. Kayseri’de mobilya sektöründe büyük, küçük ve yan sanayi işletmesi olarak 3 bin işyerinde 30 bin kişi kişi çalışıyor. İstikbal, Bellona, Yataş, Kilim, İpek, Mondi, Kelebek, Aldona, Ladin,
Serhat, Ceha, Gürkan, Flekssit markaları Kayseri’nin mobilya markaları.

Kayseri marka yaratıyor
Yakında “Mobilyacılar Sektörel Sanayi Sitesi” kuruluyor. AB fonlarının da desteği ortak kullanımlı tasarım, dış ticaret ve pazarlama birimleri oluşturuluyor. Ofis ve ev

Yazının Devamı

Kayseri’de irili ufaklı bin fabrika var

11 Kasım 2010

KAYSERİ
Kayseri’yi dolaştıkça insanın morali düzeliyor. İrili ufaklı bin fabrika var. Sanayiciler krizi unutmuş görünüyor. Daha doğrusu unutamıyor da, unutmuş görünüyor. Çünkü, bu kaçıncı kriz? Sanayiciler diyor ki, “Kayserili sanayileşmeyi daha yeni öğreniyordu ki 1988-1989 krizinin rüzgârını yedi. Derken 1994 ve 2001 krizleri atlatıldı. Bunlar yetmedi, 2009 krizinin fırtınası sanayiyi kökünden sarstı. Ve de bütün bunlara rağmen Kayseri’de yatırım ve üretim arzusu sönmedi.”
Demek ki Kayserili krize “şerbetlenmiş.” Şimdilerde Kayseri’de krizden söz eden yok. Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde 845, Mimar Sinan Organize Sanayi Bölgesi’nde 50, Kayseri serbest Bölgesi’nde 38 işletme üretim yapıyor. Bu bölgeler dışında da çok sayıda işletme var.
Kayseri’de sanayileşmeyi Cumhuriyet döneminin önemli devlet yatırımları olan Tayyare Fabrikası ile Sümerbank Bez Fabrikası’nda yetişenler başlattı.
Özel sektörde tencere tava üretimi ile başlayan sanayileşmenin henüz 30 yıllık
bir geçmişi var.

Yazının Devamı