Katma değeri düşük iplikle büyümek zor

19 Ağustos 2008

Sani Konukoğlu’nu (1929-1994) 1960’lı yılların başında tanıdım. O yıllar, Gaziantep’teki küçük sanat erbabının “tamircilik”ten “küçük sanayiciliğe”, dokumacıların tezgâhtan “makineye” geçiş yıllarıdır. Sani Konukoğlu Gaziantep’te “Şehreküstü” semtinde, doğal bir mağarada “Hilal Pamuk” markasıyla hidrofil pamuk üretiyordu. (İçinde üretim yapılabilecek büyüklükteki bu mağarayı Gaziantep’e gidenler mutlaka görmelidir.)
Ankara’dan Gaziantep’e seyahat ettikçe ziyaretine gider, çayını içer, sohbet ederdim.
Sani Konukoğlu’nun dedesi Konukzade Sani Efendi’nin 1904 yılında dokuma tezgâhı olduğu, 1926 yılından sonra oğlu Zekeriya Konukoğlu’nun babasının işini geliştirdiği anlatılır. Sani Konukoğlu ilkokuldan sonra babasının mesleğine girmişti.
1947 yılında İstanbul’da 24 gözlü bir yerli bobin makinesi yaptırtarak Gaziantep’e getirmişti. 1951 yılında Halep’ten aldığı eski bir apre makinesini, sözünü ettiğim

Yazının Devamı

Fındık çiftçisi derdini anlatamıyor

18 Ağustos 2008

Büyük olasılıkla yarın Başbakan bu yıl fındık üreticisinin desteklenip desteklenmeyeceği, desteklenecekse fındık fiyatının ne olacağı konularını görüşmek üzere bir toplantı yapacak. Büyük olasılıkla bu toplantı sonunda Başbakan, kendisine verilen bilgileri ve anlatılanları değerlendirerek, “fındığın ve fındık üreticisinin kaderini” belirleyecek .
Ancak... Başbakan’a verilen bilgiler “üretici” kanalından değil, “aracılar ve alıcılar” kanallarından geliyor. Toplantıya da üreticilerin temsilcileri değil aracılar ve alıcıların temsilcileri veya o cephede olan kurum ve kuruluşlar katılıyor. (TMO: Kamu kuruluşu. FİSKOBİRLİK: Yönetimini AKP’nin ele geçirdiği, hiçbir iş yapmayan müflis bir kuruluş. ULUSAL FINDIK KONSEYİ: Borsa, oda temsilcileri, sanayici ve tüccarın hâkim olduğu 9 kişilik yönetim kurulunda bir tek büyük üretici temsilcisinin yer aldığı bu nedenle de ihracatçı tüccarların hâkimiyetindeki bir örgütlenme. ZİRAAT ODALARI: Üretici yanlısı olan, üretici için mitingler

Yazının Devamı

Kadın çağdaşlık ve uygarlığın anahtarıdır (Fetvaya dayalı yaşam kadını toplum dışına iter)

17 Ağustos 2008

Çağdaş bir yaşam özlemi içinde olan ülkemiz insanının (özellikle kadınlarımızın ve kızlarımızın) yaşamını “şeriat hukuku”ndan esintilerle “sınırlamaya yönelik çabalar” giderek artıyor.
Şeriat hukukunun uygulanması fetvalarla oluşur. Günümüzde Türk kadınlarının yaşam biçimini şeriata göre biçimlendirme çabalarının büyük bölümü de Osmanlı dönemindeki fetvalara dayanıyor. Osmanlı dönemindeki fetvaların Osmanlı’da günlük yaşamı ne hale getirdiğini,  kadınları yaşam dışına nasıl ittiğini öğrenebilmek için, fetvaları okumak öğrenmek gerekir.
Cahit Kayra, fetvalara dayalı bir yaşamın nasıl bir yaşam olduğunu anlatabilmek için 1872 yılında İstanbul’da basılan “Behçet-ül Fetâvi” adlı eserden seçmeler yaptı. (”Osmanlı’da Fetvalar ve Günlük Yaşam”, Boyut Kitapları, Haziran 2008, 136 sayfa).
Fetvalar, Müslümanların, yaşamlarıyla ilgili konularda, müftülerin, kadıların ve din adamlarının “İslam

Yazının Devamı

Araştırması olmayan üniversite üniversite değildir

16 Ağustos 2008

Sakıp Sabancı, “Arkadaş... Yapcaz... Edcez... Diyerek lafı dolandırma. Ne yaptınsa sen bana onu anlat...” derdi.
Sabancı Üniversitesi Rektörü Tosun Terzioğlu da geçen gün üniversite öğretim üyelerinin araştırma konusunda neler yaptıklarını anlattı.
Sabancı Üniversitesi’ne 2000-2008 yılları arasında 257 araştırma projesi için değişik kaynaklardan yaklaşık 40 milyon YTL fon sağlanmış. Fon sağlanan araştırma projelerinden 132’si tamamlanmış.
Bu dönem içinde Sabancı Üniversitesi bünyesinde 20 buluş gerçekleştirilmiş. Bunların 11’i için patent başvurusu yapılmış. Başvuruların 2’si sonuçlanmış. Patentlerden biri uluslararası alanda, öbürü Avrupa alanında tescil edilmiş. Sabancı Üniversitesi öğretim üyelerinin 150’nin üzerinde uluslararası tescilli patenti varmış.
Sabancı Üniversitesi’nde 227’si tam zamanlı (full time) 274 öğretim üyesi var. Lisans öğrencileri sayısı 2.478; öğretim üyesi başına yaklaşık 9 lisans öğrencisi düşüyor.
Bütün

Yazının Devamı

Rusya ve İran politikasında ‘ekonominin ağırlığı var’

15 Ağustos 2008

Geçen yıl 36.4 milyar m3 doğalgaz ithal ettik. Bunun 23 milyar m3’ünü Rusya’dan, 6 milyar m3’ünü İran’dan aldık. Toplam ithalatta Rusya’nın payı yüzde 63, İran’ın payı yüzde 16, iki ülkenin toplam payı yüzde 79 oranında. Kalan gazın 1.2 milyar m3’ü Azeri gazı. Ve de Cezayir ile Nijerya’dan gemiyle taşınan sıvı gaz.
Bırakınız diğer ticari ilişkilerimizi, sadece doğalgaz kaynaklarına bağımlılığımız nedeniyle Rusya ve İran ile iyi ilişkiler içinde olmaya mecburuz.
Geliniz görünüz ki ABD bu iki ülkeden de doğalgaz almamıza sıcak bakmıyor. ABD’nin Rusya politikası “gergin”, İran politikası “keskin”. ABD’yi gücendirmek de işimize gelmez ama, ABD’yi gücendireceğiz diyerek bu iki önemli komşuyla kanlı bıçaklı olmak da bize yarar sağlamaz. Zarar getirir. 

Başbakan iyi iş yaptı
Başbakan’ın Rusya’ya beklenmedik gezisi, Cumhurbaşkanı’nın tartışmalı İran Cumhurbaşkanı daveti “bu pencereden değerlendirildiğinde” olumlu gelişmelerdir.
Başbakan’ın kısa

Yazının Devamı

Dağ taş fındık

14 Ağustos 2008

Her yıl ağustos ayı ortasında fındık konusu gündeme gelir. Bu yıl da gelecek. Ama çok “fena” gelecek. Çünkü bu yıl “dağ taş fındık”.
Biz bu fındığı ne yapacağız? Biz bu fındığın parasını nasıl ödeyeceğiz? 
-  Türkiye’de her yıl ortalama 650 bin ton kabuklu fındık üretilir (idi). 
-  Fındığın ana tüketicisi, Avrupa’daki çikolata sanayicileridir. Kabuklu fındığın 400-500 bin tonu çikolatacılara gider. Biz içeride 40-50 bin ton kabuklu fındık tüketiriz. Açık anlatımıyla, kabuklu fındığın toplam talebi 500-550 bin tondur. 
-  Dışarıya satılabilir ve tüketilebilir toplam 500-550 bin ton kabuklu fındığın üzerindeki fındık depoda kalır.
2006 yılında 800 bin ton, 2007 yılında 530 bin ton kabuklu fındık ürettik. 
-  2007 yılı ve geçmiş yıl stoklarından, bir yılda 400 bin ton kabuklu fındığın içini (201 bin ton iç fındık) ihraç edebildik. 

Yazının Devamı

Gürcistan’da aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık

13 Ağustos 2008

Gürcistan’a ve halkına sempatimiz nedeniyle ve de buna ek olarak ABD’nin “taşeronu olarak” Gürcistan’daki “kurulu düzeni” korumayı “vazife biliyoruz”. Geliniz görünüz ki Gürcistan Cumhurbaşkanı Saakaşvili’nin durup dururken Osetya’ya saldırarak Rus askerlerine davetiye çıkarması sonucu Gürcistan’a giren Rusya ile kötü olmak da bizim işimize hiç, ama hiç gelmez.
ABD ile dost olmak bizim için önemli ama, zaten aramız soğuk olan Rusya ile arayı büsbütün bozmamız bize bir şey kazandırmaz.
Açık konuşalım: Ekonomik bakımdan Rusya’ya göbekten bağlanmış durumdayız. Rusya siyasi alandaki dargınlığı, ekonomide eyleme dönüştürürse, “yanarız”. 
-  2007 yılında tükettiğimiz toplam gazın yüzde 64’ünü Rusya’dan aldık. İran gazının payı yüzde 17, Azeri gazının payı yüzde 4, Nijerya ve Cezayir’den gelen sıvı gazın payı yüzde 15 oranında. 
-  Ürettiğimiz elektriğin 2007 yılında yüzde

Yazının Devamı

‘Rixos’un arkasında büyük bir yatırım grubu var

12 Ağustos 2008

Bugünlerde Bodrum’daki Rixos otelinden ve otelin teknesinden çokça söz ediliyor.  Rixos markası “Premium Group” adını taşıyan, inşaat ve turizm sektörlerinde hızlı bir gelişme gösteren büyük bir grubun otellerinde kullandığı markadır.
Grubun Bodrum’daki Rixos otelinin dışında çok sayıda oteli var. Bodrum’da deniz kıyısında 187 dönüm zeytin ağaçlarıyla kaplı arazide otelin yanında her biri 99 metrekare büyüklüğünde 14 villa bulunuyor. Devlet adamları ve önemli konuklar 520 metrekarelik “Villa President” (Başkanlık Villası) adı verilen ayrı bir konakta ağırlanıyor. Grubun “Premium Belek” adını taşıyan, Belek’teki 1.700 yataklı oteli de lükslükte Bodrum’dan geri kalmıyor.
Tekirova’da 95 dönüm, Beldibi’nde 38 dönüm arazi üzerinde inşa edilen Rixos otellerinde de yabancı ve yerli turistler ağırlanıyor. 

Otel sayıları hızla artıyor
Türkiye’de Rixos adıyla işletilen tek şehir oteli Konya’da. Üniversite bahçesinde yapılan, önceleri

Yazının Devamı