KOBİ’lere para ve makine satma yarışı hızlandı

27 Ağustos 2008

Dikkat edilirse, bankalarımız şimdi KOBİ’cilerin peşine düşmüş durumda... KOBİ kredileri dağıtıyorlar. KOBİ kredisi dağıtmada bankalar arasında büyük yarış var.
Son bilgilere göre, kamu bankaları, özel bankalar, yabancı bankalar toplam 1.5 milyon KOBİ müşterisine toplam 92 milyar YTL kredi dağıtmış. KOBİ’lere verilen kredilerin 71.7 milyar YTL’lik kısmı Türk parası 20.3 milyar YTL’lik kısmı yabancı para kredisi.
BDDK’nın haziran sonu verilerine göre, bankaların 342 milyar YTL’lik toplam kredilerinin yüzde 26.9’unu (dörtte birinden fazlası) KOBİ kredileri oluşturuyor.
KOBİ’cilerin peşinde sadece bankacılar yok. İthal makineciler de var... KOBİ’ciler hem bankacıların hem ithal makinecilerin kıskacında.
İthal makineciler diyor ki, “Vatandaş, döviz sudan ucuz... Çinden, Japonya’dan gelen makineler 3 para, 5 para... Ne duruyorsun, bir makine al. Kendi işini kur. Veya işini büyüt... param yok diye dertlenme... Leasing kredisi alırız. Nakit kredi alırız... Karının bileziklerini de eklersin... Olur biter...”

Herkes KOBİ’cinin

Yazının Devamı

Çekirdeksiz kuru üzümden Ege piyasasına 600 milyon YTL girecek

26 Ağustos 2008

Çekirdeksiz kuru üzüm, Ege Bölgesi’nde 60 bin ailenin geçim kaynağıdır. Ülke ekonomisinin önemli bir tarım ürünüdür.
Bu yıl 280-310 bin ton ürün tahmini var. Ortalama fiyata göre çekirdeksiz kuru üzümden Ege piyasasına 600 milyon YTL dolayında para girecek.
Çekirdeksiz kuru üzümün ihracatı ise ekonomiye 350 milyon dolar dolayında bir döviz girişine imkân verecek.
Bu yılın ürünü pazara çıkıyor. Çekirdeksiz kuru üzümün yüzde 95’i ihraç edilir. Her yıl ortalama 250 bin ton çekirdeksiz üzüm üretilir. Ortalama 180-200 bin tonu ihraç edilir. Geçen yılın ürününden, tonu ortalama 1.700 dolardan 186 bin ton kuru üzüm ihraç edildi. Karşılığında 320 milyon dolar döviz geliri elde edildi. İhracatın yüzde 80’i AB ülkelerine yapıldı.
1930’lu yıllarda çekirdeksiz kuru üzüm Türkiye’nin 2’nci ve bazı yıllar 3’üncü önemli ihraç

Yazının Devamı

İzmir Enternasyonal Fuarı’ndan ‘Uluslararası Kültürpark Festivali’ne

25 Ağustos 2008

77’nci İzmir Enternasyonal Fuarı geçen (22 Ağustos) Cuma günü açıldı. 7 Eylül’e kadar sürecek.
Bir zamanlar fuar haberleri kamu oyunda ilgiyle izlenirdi. Başbakanlar, ekonomiden sorumlu bakanlar iç ve dış ticaret politikalarına (rejimlerine) ilişkin önemli açıklamaları fuarın açılışında yapardı.
Sanayiciler ve tüccar, fuarda teşhir edilen makine ve teçhizatı, yenilikleri görmek için İzmir’e koşardı. Fuarın açık kaldığı bir aylık sürede değişik şehirlerden insanlar İzmir’e akın eder, otellerde yer bulunmazdı. İnsanlar ilgili olsun olmasın fuarı gezmeye, “dünyanın başka ülkelerinde üretilen, Türkiye’de olmayan malları görmeye”, eğlence yerlerinde eğlenmeye, akşamları müzik dinlemeye, oyun seyretmeye fuar döneminde İzmir’e gitmeye çalışırdı.
O yıllarda ülkede ithalatta büyük sınırlamalar olduğu, döviz bulunmadığı için birçok sanayi ürünü ülkeye getirilemezdi. Önemli makine ve teçhizat ile otomotiv ürünleri ve bazı sanayi

Yazının Devamı

“Hangi sebze, hangi meyve organik?” bilemiyoruz

24 Ağustos 2008

Bu yazının özetini başta vereyim: (1) Organik diye satılan tarım ürünlerinin organik olup olmadığını kontrol eden yok. Bu nedenle ürünü satanın, organik olup olmadığını bilmesi imkânsız. Organik olup olmadığı, üretenin "sütüne kalmış". Ama daha sonra organik tarım ürünü ile organik olmayan karışmış ise onu da kimse bilemez. Çünkü kontrol eden yok.
(2) Çarşıda, pazarda satılan tarım ürünlerinde sağlığa zararlı madde kalıntısı içerip içermediğini, üreticisi de bilmiyor, satıcısı da, tüketicisi de... Bu konuda üreticiye yol gösteren yok, üretimi ve ürünleri kontrol eden yok.

İhracatta ortaya çıkıyor
Bu sorun, Türkiye'den mal satın alan ülkeler, "tarım ürünü sağlığa zararlı" diyerek malları iade edince gündeme geliyor. Sonra unutuluyor.
Önce tarım ürünlerinde "sağlığa zararlı kalıntı" nedir, onu anlatayım.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, tarım üretimini artırmak için toprağın kimyasal gübreyle güçlendirilmesine

Yazının Devamı

Ayakkabılar eskiden 1.5 kilo idi şimdilerde 220 gram

23 Ağustos 2008

Eskiden ayakkabı bizi taşımıyormuş, biz ayakkabıyı taşıyormuşuz! Eskiden ayakkabıların çifti 1.5 kilo idi. Şimdilerde çifti 220 gram olan ayakkabılar var.
Eskiden ayakkabılar mutlaka bir yanından ayağı vururdu. Nasır çok kimsenin baş derdiydi. Şimdilerde ayakkabılar pamuk gibi. Nasır “Orhan Veli “merhumun şiirinde kaldı:
“Hiçbir şeyden çekmedi dünyada/Nasırdan çektiği kadar/Hatta çirkin yaratıldığından bile/O kadar müteessir değildi/Kundurası vurmadığı zamanlarda /Anmazdı ama Allahın adını/Günahkâr da sayılmazdı/Yazık oldu Süleyman Efendiye...”
Ayakkabı konusuyla ilgilenmemin nedeni, 31 Ağustos’ta İstanbul’da yapılacak bir koşu. Kurucusunun, koşucular için ürettiği hafif ayakkabılar sayesinde ünlenen Nike firması, 25 ülkede gerçekleştirilecek bir programı başlattı. “Human Race” (İnsanlık Koşusu) adı verilen bu programın amacı, koşacak olan, farklı uluslardan 1 milyon insanı birbirine yaklaştırmak. Büyük şehirlerde belli bir gün insanlar belli kulvarda koşacak. Bu koşu “yarış” niteliğinde değil.

Yazının Devamı

Her tarım ürünü gibi ‘fındık’ da ‘bereket ve hareket’ getirir

22 Ağustos 2008

Biz yıllardır tarım ürünlerinde üretim ve pazarlama düzenini kuramadığımız için (arz ve talep dengesini bir türlü tutturamadığımız için), (1) Ürün az olur, ağlarız. (2) Ürün çok olur, ağlarız.
Bunun sonucu , (1) Tarım sektörünün potansiyelini yeterince değerlendiremiyoruz. (2) Tarımda üretim yapanlar mutsuz ve fakir. (3) Tarım alanlarından kentlere büyük göç var.
Yanlış politikalarla dünya pazarında ağırlığı olan ürünlerimiz yavaş yavaş üretilemez oluyor. (1) Türk tütünü diye bir şey vardı. Yok oldu. (2) İncirde iddiamızı kaybetmek üzereyiz. (3) Çekirdeksiz kuru üzüm yetiştirenler dertli. (4) Pancar çiftçisi yarından endişeli. (5) Pirinçte, bakliyatta üretim geriliyor, ithalata bağımlı hale geliyoruz. (6) Ayçiçeği ve yağlı tohumlar üretimi iç talebin yarısını karşılamıyor. (7) Buğday ekenler mutsuz. (8) Pamukta üretim yetersiz... Say say bitmiyor.
Halbuki her tarım ürünü ekonomide hareket yaratır. Ekonomiye bereket getirir. Tarım

Yazının Devamı

Torba kanun(Akıllarına ne gelmişse,atmışlar torbaya!)

21 Ağustos 2008

6 Ağustos 2008 tarihinde Resmi Gazete’de bir kanun yayımlandı. 5793 sayılı bu kanunun adı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” idi.
Bu kanun bir “torba kanun” idi. Kanun yapıcının, birbiriyle ilgisi olmayan birden çok konuyu düzenlemesiyle ortaya çıkan kanunlara “torba kanun” denir.
5793 sayılı torba kanunda ölçü iyice kaçırılmıştı. Resmi Gazete’nin 22 sayfasını kaplayan kanun içinde birbiriyle ilgisi olmayan 50’ye yakın konuda yeni düzenlemelere gidilmişti. Bu arada kamuoyunu çok ilgilendirecek bazı konulardaki önemli düzenlemeler, önemsizlerin arasında kaldığı için gözden kaçtı.
Halbuki bu kanunla (1) Toplu konut ve özelleştirme idarelerine geniş imar yetkileri veriliyor.(2) Hükümete, Galataport’u, Haydarpaşa’yı, Milli Eğitin Bakanlığı’nın okullarını, Devlet Su İşleri’nin gayrimenkullerini kolaylıkla satışa çıkarma imkânı tanınıyor.
Birbirinden ilgisiz ne kadar çok konuda düzenlemeye gidildiğini anlatabilmek

Yazının Devamı

Fındıkta 5.5 YTL fiyatla desteklemenin devam edeceği anlaşılıyor

20 Ağustos 2008

Dün ben bu yazıyı yazmaya başlarken Fiskobirlik yöneticileri Başbakan’dan randevu almak için Çırağan Sarayı’nın koridorlarında bekliyordu. Fındıkçılar, bu toplantı sonunda Başbakan’ın fındık fiyatını açıklamasını bekliyordu.
Fındıkçılar fiyat beklerken ben de Giresun Ziraat Odası Başkanı Özer Akbaşlı ile fındıkçıların durumunu konuşuyordum. Nasıl konuşmayayım? Borcu olan, paraya sıkışan fındıkçılar, daha fazla bekleyemediklerinden, mecburiyetten 2008 ürünü kabuklu fındığın kilosunu 3 YTL’den satmaya başlamıştı.
Halbuki geçen yıl hükümet 5 YTL destekleme fiyatı açıklamış ve TMO isteyenin fındığını bu fiyattan satın almıştı.
Fındıkta “destekleme fiyatı” önemlidir. Ama fiyat ilan etmekle iş bitmez. Desteklemede görevlendirilecek kuruluşun (1) Parası olacak, (2) Deposu olacak, (3) Kapısına gelen fındıkçıyı bekletmeden tüm malını satın alacak ve parasını peşin ödeyecek.

Top Başbakan’da
Başbakan’ın fındık konusunda 2 farklı teklif arasında karar vermekte zorlandığı anlaşılıyor.

Yazının Devamı