Olayların içinden Anlatmaya çalıştım. "Ayşe Hanım Teyzeciğim" dedim. "Eğer hisse senediniz yoksa, eğer tasarrufunuz dövize bağlı değilse, bizim piyasalarda bugüne kadar olan dalgalanmadan zarar görmediniz demektir.Hisse senedi olanların hisse senedi varlıklarının değeri düştü ama, eğer paniğe kapılarak satmadılarsa, eğer yakın tarihte satmak zorunda değillerse, hisse senetleri eski değerine ulaşır. Hatta geçer bile... Bugüne kadar kaç kere indi kaç kere çıktı...Tasarruflarını dövize bağlayanlardan, dövizi yüksek fiyatla satın alanlar, döviz ucuzladıkça varlıklarının değerinin azaldığına üzülüyordu. Döviz fiyatının artması onları sevindirecekti. Kusura bakmasınlar. Dolar şimdilik 1.19 YTL'ye takıldı kaldı.Ama döviz borcu olanlar için, dolar fiyatının artmaması, artışın durması iyi bir şey. Unutmayınız, dolar fiyatının artması birçok malın fiyatını da artırır. O nedenle dolar fiyatındaki tırmanışın durması hem sizin, hem mahallelinin yararınadır." Ayşe Hanım Teyzem soruyor: "Borsa devamlı çöküyor diyorlardı. Dün gerileme durdu. Hatta tırmanışa başladı. Dolar başını aldı gidiyor diyorlardı. Dün 1.19 YTL'ye indi. Kriz tehlikesi ortadan kalktı mı? Bundan sonra benim durumum,
Olayların içinden Ayşe Hanım Teyzem anlattı: "Bizim mahallede hemen herkesin yastığının altında veya bankada üç beş doları var. Çoğu bunları 1 dolar 1.70 YTL dolayında iken almış. Dolar 1.15 YTL'lere düşünce hepsi karalar bağladı. Onlar dolar fiyatının artmasını bekliyor. Bakkal Kemal ile Taksici Reşit ise dolarla borçlandı. Onlar da dolar fiyatının artmasından korkuyor... Mahalleli ne yapacağını şaşırdı."Ayşe Hanım Teyzem'in komşusunun yaptıklarını öğrenince şaşırdım kaldım. Ayşe Hanım Teyzem "Kriz miriz diyerek lafı uzatmadan, kısaca söyle bakalım... Dolar fiyatı ne olacak? Bizim mahalleli perişan... Onlara yol göster de... Bir işe yaramış ol !" Anlayamadım... Ne oldu da Ayşe Teyzem'im mahallelisi perişan oldu? Ben nasıl yol göstereceğim? Efendim Ayşe Hanım Teyzem'in komşusu Mücella Hanım bir yıl önce evini satmış, dolar almış. O zaman dolar 1.65 YTL imiş. Kısa sürede doların fiyatı 1.15 YTL'lere inince aldığına pişman olmuş. Dolar fiyatı biraz yükselse de satıp kurtulsam diyormuş. Pazartesi yükselmeye başlayınca Mücella Hanım bankasına koşmuş 1.20 YTL'den dolarlarını sattırmış. Eve gelmiş. TV'yı açmış. Dolar 1.22'lerde... Salı sabahı TV'yi açmış... Dolar 1.24 YTL... "Eyvah
Olayların içinden Ben de Ayşe Hanım Teyzeme tercüman olmak üzere bugün Sayın R. T. Erdoğan'dan ricacı olacaktım. Diyecektim ki, "Sayın R. T. Erdoğan... Dünyada bir çalkantı var. Koskoca ABD başta olmak üzere, Avrupa ve Asya ülkelerinin devlet büyükleri, başka işlerini güçlerini bıraktı. Bu dalgalanmadan en az zararla kurtulmak için tedbir üzerine tedbir alıyorlar.Her gün piyasaları, kamuoyunu sakinleştirmek için konuşuyorlar. Devlet büyüklerinin ve devletlerin yetkili ve etkili birimlerinin açıklamalarına göre, piyasalar ve insanlar pozisyon alıyor. Sakinleşiyor." Ayşe Hanım Teyzem, iki gündür olan bitenlerden endişeye kapılmış. "N'oluyor? Kriz mi çıkıyor? Batıyor muyuz? Devlet büyüklerimizin sesi çıkmıyor. Başbakan, bakanlar neden konuşmuyor?" diyor. Diyecektim ki, "Sayın R. T. Erdoğan... Önceki hükümette ekonomiden sorumlu Sayın Abdüllatif Şener, Sayın Ali Babacan, Sayın Kemal Unakıtan önemli gelişmelerde halka bilgi verir, kamu oyuyla diyalog içine girerdi. Bu hükümette kimseden ses (ve de nefes) çıkmıyor. Hiç olmazsa siz harekete geçiniz.Bırakınız o hoşlanmadığınız her gün çattığınız kesimdekileri (diğerlerini/bunları/onları/figüranları /hiçbir şeyden anlamayan bizim gibi
Olayların içinden Bu değişimi, yurtdışında olan bitenle birlikte değerlendirenler "paniğe" kapıldı. Acaba Türkiye'de de "kriz" mi başlıyor şüphesi ortaya çıktı."Borsanın bir günde yüzde 6.4 oranında düşmesi, dolar fiyatının yüzde 2 artması" Türkiye'de bir krizin başladığını göstermez. Dün dünya piyasalarında ABD doları yüzde 1 dolayında değer kazandı. Cuma günü 1 euro 1.4643 dolar satın alırken, dün 1.4494 dolar 1 euro şeklinde bir fiyat oluştu. Açık anlatımıyla, Avrupa piyasasında dolar yüzde 1 dolayında değer kazanırken, Türkiye'de dolar fiyatının yüzde 2 dolayında artması, döviz fiyatının tırmanışa geçtiğinin işareti sayılamaz. Dün İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda hisse senetlerinin değeri ortalama yüzde 6.4 oranında düştü. Doların fiyatı 1.22 'ye çıktı. Unutmayınız... Geçen eylül ayı sonunda dolar 1.22 idi. Sonra 1.17'lere gelişti diyerek karalar bağladık. Dolar fiyatı ucuzladı, ithalat artıyor, ihracat düşüyor diyerek üzüldük. Şimdi doların 1.22 YTL'ye satılmasını kriz başlangıcı olarak mı göreceğiz? Borsaya yabancı olanlar için endeks sayılarını izlemek güçtür. Basitleştirmek için, dolar üzerinden endeks gelişmesini (borsadaki fiyatların değişimini) vereyim. Dün borsa
Olayların içinden Metin Sözen, Türkiye'de şehirlerin kendilerine özgü tarihi yapısının ve de özellikle eski evlerinin korunmasının önemini kamuoyuna anlatan ve Türkiye'nin her köşesinde bu konuda bir hareketin başlamasına öncülük eden bir "hoca"dır.Trakya'nın, Anadolu'nun büyük küçük her şehrinde, büyük küçük tarihi yapılar, eski evler vardır. Maalesef o şehirlerde yaşayanlar ve de o şehirlerdeki mahalli ve merkezi idare görevlileri bu yapılara ve evlere yakın zamana kadar gereken özeni göstermiyordu. Yapılar yok oluyor, evler yıkılıyor, yerine beton apartmanlar dikiliyordu.Metin Sözen şehirlerimizdeki tarihi dokunun, şehirlerin özelliğini yansıtan eski evlerin korunması, yaşatılması ve değerlendirilmesi hareketini başlattı. Bu harekete öncülük etti. Bu hareketin "sembolü" oldu. Aynı hareketin içinde olanların, Çekül (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı) ile Tarihi Kentler Birliği adını taşıyan sivil toplum örgütleri şemsiyesi altında toplanmalarını sağladı. Prof. Dr. Metin Sözen'e (1937 Elazığ) önceki gün Ankara'da "2007 Yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü" verildi. Safranbolu, Kastamonu, Bursa, Edirne, İstanbul, Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Karaman, Amasya, Tokat,
Olayların içinden "Kahire'ye mal satmaya mı gidiyorsunuz?" diye sordum. "Hayır" dedi. "Fabrikamı satmaya gidiyorum." Şaka yapıyor sandım. Ama anlattıklarını dinleyince şaşırdım kaldım.Denizlili sanayici diyor ki, "En kaliteli havluyu yapıyoruz. Bu kalitemiz sayesinde Amerika'nın en lüks malları satan firmasıyla anlaşma yapabildik. Kaç yıldır sadece onlara mal satıyoruz. Ama artık gücümüz tükendi. Verimliliği artırmak için, maliyeti kısmak için ne lazım ise yaptık. Ama artık bugünkü dolar fiyatıyla ihracatı sürdürmeye imkân yok. Biz ürettiğimiz havluyu iç pazara satamayız. Bu durumda fabrikayı kapatmaktan başka çare kalmadı. Fabrikayı kapatmayı düşünürken bir imkân ortaya çıktı.Mısır'daki küçük bir havlu üreticisi fabrikaya talip oldu."Merak ederek sordum. "Neden size talip oldu? Ne özelliğiniz var?"Anlattı: "Mısır'ın durumu bizim 20 yıl önceki durumumuza benziyor. Bizim kalitemizi tutturmaları imkânsız. Sonra bizim ihracat bağlantımız var. Mısırlı havlucu sadece bizim fabrikayı değil, bize komşu, yıllık 17 milyon dolar ihracatı olan havlu fabrikasını da satın alıyor. Bize 3 milyon dolar, komşu fabrikaya 4 milyon dolar ödeyecek. Uçakta yanımdaki koltuğa oturanla merhabalaştık.
Olayların içinden Bugüne kadar, arazi sahiplerine, üzerinde üretim yapılsın yapılmasın, sahip oldukları dönüm başına her yıl bir ödeme yapılıyordu. Buna da "Doğrudan Gelir Desteği" uygulaması deniliyordu.Bundan sonra arazi değil, ürün desteklenecek. Hükümet hangi ürünün ne şekilde destekleneceğini belirleyecek. Batılı ülkeler tarımı büyük bütçelerle desteklerken, bizim bütçemizden ayırılan küçük imkânlar IMF ve Dünya Bankası memurlarının gözüne batar. (Tüm tarım destekleri için bütçeden ayırılan ödenek 2007 bütçesinde 5.2 milyar YTL, 2008 bütçesinde 5.3 milyar YTL'dir.)IMF ve Dünya Bankası tarım desteği ödeneklerini kısmak için baskı yaparken, ABD bütçesinden bu yıl tarım desteğine ayırılan ödenek 286 milyar dolara yükseltildi. Başbakan Sayın R. T. Erdoğan'ın açıkladığı 60. hükümetin Eylem Planı içindeki tedbirlerden en önemlisi, bugüne kadar uygulanan tarım destek politikasında yapılması öngörülen değişikliktir. Dünya Bankası ile 2000'de imzalanan bir kredi anlaşmasının şartı olarak Türkiye'de tarıma uygulanan fiyat, girdi ve kredi destekleri kaldırıldı. Tarım satış kooperatiflerine yardım kesildi. Bütün bunların adına "Tarımda Reform Projesi" denildi. 2001 yılından itibaren
Olayların içinden Merkez Bankası'nın altın ve döviz rezervlerinin bir bölümü ile banknot ve bozuk para stoku ve kıymetli evraklar bu binanın altındaki kasalarda saklanıyor.Merkez Bankası'nın Ankara'da bir de banknot matbaası var.1980'li yılların ortasında, İstanbul'da Merkez Bankası için bir bina yapımı gündeme geldi. Öncelikle Bankalar Caddesi'ndeki şubenin yeni binaya taşınması, ileride Ankara'dan İstanbul'a nakledilecek birimlerin ve belki de idare merkezinin yerleşebileceği bir bina inşa edilmesi düşünülüyordu.Sabancı ve İş Bankası kuleleri ile aynı sırada, yola cephesi bulunan 18 dönümlük eski Squibb ilaç fabrikası binasının arsası satın alındı. Proje yarışmasını Şazimet-Neşet ve Emre Arolat'ın ortak projesi kazandı. Bu projede onar katlı iki blok ve 30 katlı bir kule vardı. Projenin toplam kullanım alanı 105 bin m2 idi. Sabancı ve İş Bankası kuleleri daha yüksek olduğu halde, askerler Merkez Bankası binası kulesinin roket atış sahasını kapattığı gerekçesiyle projeye itiraz etti. İnşaat başlatılamadı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası idare binası Ankara'da kamu binalarının çoğunun mimarı olan Clemens Holzmeister'in (1931-1933) eseridir. Bu binanın arkasına, 1980'li yılların