'Vitali'yi çok sevirem'

12 Aralık 2007

Olayların içinden Berna Yılmaz, daha önce Mesut Yılmaz'a sormuş: "Beyoğlu'nda Vakko mağazasını bilir misin?" diye... Mesut Yılmaz kafasını arkaya devirmiş, gözlerini havaya dikmiş, "Uhuuu... Kocaman bina... Vitali'nin... Ama ben Vitali'yi bilmirem..." demiş. Berna Yılmaz, Vitali Hakko'yu sahneye davet etti. "Mesut Yılmaz'a bu akşam Vitali Bey'i tanıtacağıma söz verdim" dedi. Vitali Hakko sahneye çıktı. Mesut Yılmaz'ın yanağından öptü. Mikrofonu Mesut Yılmaz'ın eline verdiler. "Haydi bir şey söyle..." dediler. Mesut Yılmaz, "Vitali'yi çok sevirem..." dedi.Berna Yılmaz'ın elinden tutarak sahneye çıkardığı Mesut Yılmaz, Berna Yılmaz'ın eşi politikacı Mesut Yılmaz değildi. Altı yaşındaki, Siirtli Mesut Yılmaz'dı. Bir "Beyoğlu Çocuğu" idi. Siirt'ten İstanbul'a gelmek zorunda kalan ailesinin diğer fertleri gibi geçimini sokaklardan sağlamaya çalışıyordu. Berna Yılmaz, elinden tutarak Mesut Yılmaz'ı sahneye çıkardı. Mesut Yılmaz'ın üzerinde ölçüsünden iki boy büyük bir kazak, ayağında paçaları kıvrılmış bir pantolon, kafasında yana kaymış bir şapka vardı. Beyoğlu'nun gecesini ve gündüzünü yaşıyor, sokaklarda çiklet ve mendil satıyordu.Bu anlattıklarım 1997 yılının nisan ayı başında

Yazının Devamı

Çin'e fabrika kuruyoruz

11 Aralık 2007

Olayların içinden Koskoca Koç topluluğu bile ülkedeki bazı fabrikalarını yabancılara sattıktan sonra... Gitti Çin'de Arçelik fabrikası kurdu.Gelmek istemeyene "Neden gelmiyorsun?", gidene "Neden gidiyorsun?" diyemeyiz. Ama düşünmek zorundayız: "Yabancılar neden fabrika kurmaya gelmiyor? Türkler neden yurtiçindeki fabrikalarını yabancılara satarak yurtdışında fabrika yapıyor?"Kabaca cevaplayalım: Demek ki, yurtiçinde yeni fabrika kurmak yabancılar için cazip değil. Demek ki, yurtiçindeki fabrikaları işletmek Türkler için cazip değil. Demek ki, Türkler paraları olmadığı için, fabrika kurmaktan hoşlanmadıkları için değil daha başka nedenlerle Türkiye'de fabrika kurmuyorlar. Yabancıların Türkiye'ye gelerek fabrika kurmalarını (sıfırdan yabancı sermaye yatırımı) istiyoruz. Yabancılar fabrika kurmak için gelmiyor. Yabancıların kurmadığı fabrikaları Türklerin kurmasını istiyoruz, bekliyoruz. Türkler fabrikalarını yabancılara satıyor. Çin'e fabrika kurmaya gidiyor. Genelde Türkler Türkiye'nin fakir yöreleri yerine fabrikalarını İstanbul, İzmir gibi yaşam şartları iyi şehirlerde kurmazlar mı? Belki de şimdilerde yaşam şartları daha iyi diyerek başka ülkelere kayıyorlar...Ama bakıyoruz,

Yazının Devamı

Yabancı, bankayı fabrikayı götüremez ama kârı götürür

10 Aralık 2007

Olayların içinden Sayın Unakıtan'ın söyledikleri doğrudur. Bizim kurduğumuz ama yabancılar tarafından satın alınan bankalar ve şirketler ülkede duruyor. Bunları dışarıya çıkaran yok ama, yabancılar kârlarını dışarıya döviz olarak çıkarıyorlar. Çıkaracaklar. Eskiden ülkede Türk parası olarak kalan kârlar, bundan sonra dövize dönüştürülecek ve döviz olarak dışarıya gidecek.Sayın Unakıtan'ın konuşmasından sonra, Mülkiyeli üstadımız Cahit Kayra beni uyardı. "Yunanlıların 2.7 milyar dolara satın aldıkları Finansbank'ın 9 aylık (yıllık değil) net kârı 380 milyon dolar (458 milyon YTL)... Yunanlılar ödedikleri parayı nerede ise 4 yılda geri götürecekler" dedi. Maliye Bakanı Sayın Unakıtan, "Yabancılar gümrükten dışarı çıkarken, ceplerine Türkiye'de satın aldıkları bankaları ve fabrikalara koyarak ülkeden ayrılmıyorlar. Bankalar, fabrikalar ülkede kalıyor" dedi. Üstadımız Cahit Kayra'nın uyarısı üzerine, "Bankacılıkta durum böyle ise, acaba imalat sanayiinde durum nedir?" diyerek, İstanbul Sanayi Odası'nın 500 büyük sanayi kuruluşu rakamlarına baktım.500 büyüklerin 140'ı yabancı sermayeli kuruluş. 2006 yılında 500 büyüklerin toplam vergi öncesi kârlarının toplamı 4.5 milyar dolar. 500

Yazının Devamı

"Denizci yazar" Zincirkıran denizciliği anlatıyor

9 Aralık 2007

Olayların içinden Necati Zincirkıran, "Çok eskilerde değil, 1940'lı-1950'li yıllarda Türk armatörlerinin hemen hemen tek uğraşısı Zonguldak'tan İstanbul'daki Silahtarağa Elektrik Santralı'na kömür taşımaktı. Bu işin ihalesi yapılır, armatörler ihaleye katılmak için birbirlerini yer, bazı yıllarda bu işi almak isteyen armatörler arasında silahlı çatışmalar yaşanır, armatörler öldürülürdü" diyor.Daha sonra denizciliğimizin bugünkü durumu hakkında bilgi veriyor. Diyor ki, "İthalatımızın ve ihracatımızın yüzde 87'si deniz yoluyla gerçekleştiriliyor. Gemi taşımacılığında gelişme oldu ama gene de toplam deniz yoluyla taşımacılıkta Türk bayraklı gemilerin payı yüzde 20'lerde. Deniz ticaret filomuzdaki 848 geminin 7.2 milyon Dwt'luk bölümü Türk bayrağıyla, 4.6 milyon Dwt'luk bölümü yabancı bayraklarla denizlerde dolaşıyor.Önemli bir gelişme ise, Türkiye'nin gemi inşa sanayiindeki atılımıdır. Anahtar teslimi gemi yapımında Türkiye, Çin, Kore ve Japonya'nın ardından dünya dördüncüsü oldu. Necati Zincirkıran, İzmir'de Gemi Mühendisleri Odası'nda deniz taşımacılığı ile gemi inşa sanayiindeki son gelişmeleri anlattı. Ben dinleme imkânını bulamadım. Konuşmasının metnini okudum... Bir zamanlar

Yazının Devamı

Darüşşafaka daha çok ilgi bekliyor

8 Aralık 2007

Olayların içinden Yatılı düzende İngilizce eğitim yapılan Darüşşafaka'da öğrencilere ikinci bir yabancı dil daha öğretiliyor.Uzun yıllar Fatih semtindeki tarihi binasında eğitim veren Darüşşafaka, 1955 yılında kolej statüsüne kavuşturuldu. 1971 yılından sonra kız öğrencilerin de okula kabulüyle karma eğitime geçti. 1994 yılından bu yana Maslak'ta 87 bin metrekare üzerine inşa edilen modern eğitim tesislerinde öğretim sürdürülüyor. Halen okulun 755 öğrencisi var. Son on yılda 78 şehit çocuğu okulda eğitim gördü.Darüşşafaka Cemiyeti Başkanı Zekeriya Yıldırım, okulun yıllık eğitim giderlerinin 10 milyon dolar dolayında olduğunu söylüyor. Darüşşafaka Cemiyeti, 144 yıldır babası vefat etmiş, ekonomik durumu yetersiz, başarılı çocukların, ilkokul 4. sınıftan lise son sınıfa kadar tüm eğitim-öğretim giderlerini karşılıyor. Bu giderler hayır sahiplerinin bağışlarıyla karşılanıyor. Darüşşafaka Cemiyeti'nin toplam değeri 220 milyon dolara ulaşan gayrimenkülü var. Bu gayrimenkul varlığı, hayır sahiplerinin hayatta iken veya ölüme bağlı bağışlarından oluştu.Darüşşafaka'nın eğitim faaliyetinin sürdürülmesi, eğitimden yararlanan öğrenci sayısının artırılması, daha iyi eğitim verilebilmesi

Yazının Devamı

Gelişme stratejimizi belirlemek zorundayız

7 Aralık 2007

Olayların içinden Bu çocuk örneği, ülke örneğine dönüştürülür... Denilir ki, dünyada çok sayıda ülke var. Bunların her biri şu veya bu şekilde büyüyor. Bunların her birinde yaşam şartları önceki yıllara göre daha iyi... Ama büyüyen her ülke gelişemiyor. Her ülke yeterli ölçüde büyüyemiyor. Her ülke hızlı büyüyerek gelişmiş ülkelerle arasındaki mesafeyi kapatamıyor.TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, geçen hafta Ankara'da yapılan toplantıda dedi ki, "Önümüzdeki yıllarda büyüme, geride bıraktığımız yıllara göre daha zor olacak. Son beş yıldaki başarılara rağmen işsizlik, yurtiçi tasarruf açığı, bölgesel gelişmişlik farklılıkları, kayıtdışı ekonominin önlenmesi, teknolojinin yaygınlaştırılması gibi temel ekonomik alanlarda tıkanıklıklar devam ediyor. Büyümek olağandır. Önemli olan, büyürken gelişmeyi sağlamaktır. Bunun için basit bir örnek verilir. Denilir ki, doğan her çocuk, şöyle böyle büyür. Önemli olan, çocuğun büyürken gelişmesi, sağlıklı olmasıdır. İyi eğitim alması, bilgi ve beceri kazanmasıdır. Üretken olmasıdır. Hem kendine hem başkalarına yararlı olacak işler yapmasıdır. Büyüme ile gelişmeyi evlendirmek zorundayız. İyiyiz diyoruz ama, 2007 yılında Türkiye 55 ülke

Yazının Devamı

AKP'nin oyunu anlamak için bütçeye bakmakta yarar var

6 Aralık 2007

Olayların içinden Tartışmaların gündem dışına kaymasından en büyük kaybı AKP iktidarı ve de (tartışmaları günden dışına kaydıran) AKP Başkanı Sayın Erdoğan gördü. AKP Başkanı, Başbakan Sayın Erdoğan halka hizmet için bütçede yer alan ödeneklerin önemini anlatamadı.Bütçe tartışmalarını politik çatışmaya dönüştürmekten hoşlanan muhalefet partileri ise, AKP iktidarının bütçenin içine koyduğu ve halkın AKP'yi desteklemesine yol açan hizmetlerin ve de bunlara ayırılan ödeneklerin önemini fark edemedi.AKP yandaşı olmayanlar, halkın AKP'ye desteğini sadece, dinin politikaya alet edilmesine, kömür ve erzak yardımına bağlarlar.Halkın AKP'yi desteğini anlayabilmek için AKP hükümetlerinin hazırladığı ve uyguladığı bütçelerin alt kalemlerine bakmak gerekir. TBMM'de 2008 yılı bütçesiyle başlayan görüşmelerin ilk gününde bütçe bir yana bırakıldı, "Tencere dibin kara, seninki benden kara" tartışmaları yapıldı. Sonuç olarak da halkımız 2008 yılı bütçesinin halk için neler getirdiğini öğrenemedi. AKP hükümetleri, bütçedeki kısıtlı imkânlarla, ülkedeki düşük gelir grubundaki çoğunluğu mutlu edecek harcamalar yapmaktadır.Önceki gün Başbakan TBMM'deki konuşmasında 2008 bütçesinde yer alan bazı

Yazının Devamı

100 m2 daire İstanbul'da 1.5 milyon, New York'ta 1.1 milyon $

5 Aralık 2007

Olayların içinden İstanbul'da, Büyükdere Caddesi üzerinde Deva ve Fako İlaç fabrikalarının binaları arasına sıkışmış eski bir fabrika binası konuta dönüştürüldü. Binadaki 114 daire "residence" adı ile kısa sürede satıldı. Yapanların anlatımına göre, 100 kişilik bir bekleme listesi oluştu.Bu binayı yapan şirketin ortağı, ünlü işadamı Akfen'in patronu Hamdi Akın, Menekşe Ataselim ile yaptığı söyleşide, "Bu işten çok keyif aldım. Birinci sınıf arsa bulduğum sürece devam edeceğim. İlk daireler ucuza gitti. Satışlara metrekaresi 2.900 dolardan başladık. 4 bin dolara bitti. Oysa ikinci el satışlar başlayınca metrekare fiyatları 8-9 bin doları buldu. Yan tarafımızdaki Sapphire'de metrekaresi 10 bin dolara daire var. Fiyatı talep belirler. Şimdi 10 bin dolar derim, 15 bin dolara çıkarız" diyor. İstanbul'da konut fiyatları şişmeyi sürdürüyor. Şimdilerde "residence" adı verilen konutların 100 metrekaresinden 1.5 milyon dolar istenilmeye başlandı. Bu büyüklükte konutun New York şehrinin en ilgi gören semtlerindeki fiyatı 1.1 milyon dolar. Bu söyleşi üzerine merak ettim. "Acaba New York'ta fiyatlar nedir?" diye araştırdım. ABD'de konut krizi var ama... Ama taşrada var. New York bir başka

Yazının Devamı