Olayların içinden Yağlık zeytin özel işlemle eziliyor. Yağı çıkarılıyor. O yağa ham yağ deniliyor. Ham yağ özel işlemden geçirilerek işlenince rafine yağ oluyor. Ham yağ dökme olarak (varillerle satılıyor). Rafine yağın bir bölümü kutulanıyor. Markalı olarak satılıyor. Kutulu ve markalı satılamayan rafine yağ da dökme olarak (varillerle) ihraç ediliyor. Bu yağı bizden alanlar tekrar işlemden geçiriyor. Kutuluyor. Kendi markalarıyla dünya pazarında satıyor.Bizim zeytinyağı ihracatçıları ham yağ da ihraç ediyorlar ama, genelde dış ülkelere rafine edilmiş işlenmiş yağ satıyorlar.Bizim yurtiçinde zeytinyağı tüketimimiz yılda 65-70 bin ton. Kişi başına ortalama 1 kg zeytinyağı tüketiyoruz.Zeytinyağı piyasasını çok iyi izleyen dostum Ali Ekber Yıldırım'ın derlediği bilgilere göre, 2005-2006 sezonunda 44 bin 657 ton, 2006-2007 sezonunda 38 bin 126 ton zeytinyağı ihraç ettik. 2007-2008 sezonunda ihracat için yaklaşık 40 bin ton zeytinyağına ihtiyaç var. Bugünlerde Ege Bölgesi'nde zeytinciler işi gücü bırakmış, ülkeye ham zeytinyağı ithal edilsin mi, edilmesin mi konusunu tartışıyor. Demek ki, iç tüketime 70 bin ton, ihracata 40 bin ton olmak üzere toplam 110 bin ton zeytinyağı talebi söz
Olayların içinden 2006 yılında ülkemizde ruhsatlı sahalarda 9.0 milyon ton mermer ve diğer doğaltaş çeşitleri üretimi gerçekleşmiştir.2006 yılında ülkemizin maden ihracatından geliri 2 milyar 80 milyon dolardır. Bu ihracat gelirinin yüzde 49.38'ini oluşturan 1 milyar 27 milyon dolarlık ihracat geliri doğaltaş ihracatından sağlanmıştır.1 milyar 27 milyon dolarlık ihracatta işlenmiş travertenin payı 411 milyon dolar, işlenmiş mermerin payı 329 milyon dolar, mermer blokun payı 128 milyon dolar, mermer ham plakaların payı 44 milyon dolardır. Doğaltaş madenciliği, gerek işletme yaygınlığı gerek istihdam ve gerekse üretim büyüklüğü açısından ve de tüm maden ihracat gelirinin yarısını sağlaması bakımından madencilik sektörü içinde ağırlığı olan alt sektördür. Doğaltaş ihracatımızın yüzde 75'i işlenmiş ürün, yüzde 16'sı ham ürün, yüzde 9'u yarı işlenmiş üründür.2006 yılında doğaltaş ihracatındaki artış değer olarak yüzde 27, miktar olarak yüzde 16'dır.3.8 milyon ton ihracat gerçekleştirilmiştir.Doğaltaş ihracatımızın yüzde 40 dolayındaki kısmı ABD'ye, yüzde 10 dolayındaki kısmı Çin'e yapılmakta, daha sonra sırasıyla İngiltere, İspanya, S. Arabistan ve İsrail pazarları önem
Olayların içinden Dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden sadece 13 çeşidi bizim topraklarımızda yok. Fakat topraklarımızdaki madenlerin çoğunun rezerv miktarı ve cevher kaliteleri ekonomik işletmeye uygun değil. Günümüzde önemi artan enerji hammaddeleri konusunda ise fakiriz.Ekonomik işletmeye uygun maden çeşitlerimiz bor, mermer ve diğer doğal taşlar, toryum, trona, zeolit, pomza veselesit ile krom magnezit, feldspat, barit, kil, kömür, altın ve gümüş madenleri.Madencilik, tarımsal üretimle birlikte, (1) Yüksek katma değer yaratma potansiyeline sahip, (2) İthal girdi gerektirmeyen (3) İç ve dış pazarda talebi sınırsız iki temel sektörü oluşturuyor. Türkiye toprakları çeşit bakımından zengin, fakat küçük boyutlu ve çok parçalı maden rezervine sahip. Enerji hammaddesi ve sanayi girdisi olarak madenlere olan talebin büyüklüğüne ve tırmanışına rağmen, Türkiye'de madencilik sektörünün milli gelire (GSMH'ye) katkısı düşüktür. Gelişmiş ülkelerde GSMH içinde madenciliğin payı yüzde 4'ler dolayında iken, bizde 2006 yılı GSMH toplamında, madencilik ve taşocakçılığının payı yüzde 1.1'dir2006 yılı rakamlarına göre, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün ihracatı 2.080 milyon dolar
Olayların içinden Değişik amaçla oluşturulmuş çok sayıda fon var. Bunlardan yararlanmanın ortak yolu iyi proje hazırlayabilmek. Projenin türüne göre hibe şeklinde yardım sağlanıyor. Fonların ana kaynağını AB ülkeleri sağlıyor. Belli fonlara Türkiye de katkıda bulunuyor.Bu fonlardan biri olan ve Türkiye'nin yüzde 25 oranındaki, AB'nin yüzde 75 oranındaki katkısıyla oluşturulan "Bölgesel Kalkınma Fonu" yerel yönetimlerimizin, yerel sivil toplum kuruluşlarının hazırladıkları projelerin gerçekleşmesini destekliyor.Bölgesel Kalkınma Fonu, Türkiye'nin ileride AB ile daha uyumlu bir bütünleşme gerçekleştirebilmesi için bölgeler arasındaki ekonomik ve sosyal farklılıkların giderilmesi hedefini güdüyor. Türkiye'nin AB'ye tam üye olup olamayacağı belli değil ama, Türkiye AB fonlarından yararlanmaya başladı. AB'ye tam üye ülkeler için oluşturulan zengin fonları kullanamıyoruz ama aday ülkeler ve fakir ülkeler için oluşturulan fonlardan yararlanabiliyoruz. Fon, öncelikle yerel girişimlerde altyapı ve çevre sorunlarının çözümüne dönük projelerin, turizm projelerinin, eğitim projelerinin gerçekleşmesine imkân sağlıyor. Bu fona ek olarak yöresel girişimcilere imkân sağlayan KOBİ projelerini
Olayların içinden Sanayici Umut Oran diyor ki, "Biz Güneydoğu Anadolu'da Nitelikli Sanayi Bölgeleri (NSB) kurabilirsek, yatırımcılarımızın Mısır, Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelere gitmelerine oralarda yatırım yapmalarına, o ülkelerin insanlarına iş imkânı yaratmalarına gerek kalmaz.Nitelikli Sanayi Bölgeleri'nde uygulanacak vergi muafiyetleri ve sosyal güvenlik ödemeleri teşvikleri sayesinde bu bölgelerde gerçekleştirilecek üretimde sadece maliyet avantajı ortaya çıkmayacak, bu bölgelerde üretilen malların ABD pazarına gümrüksüz, kotasız ihracı da mümkün olabilecek."Sayın okuyucularım, Güneydoğu Anadolu'daki terörü, terörü destekleyen işsizliği fakirliği tartışıyoruz da, Güneydoğu Anadolu için neler yapılabileceği konusu gündeme gelmiyor. Gündemde sadece askeri, polisiye ve siyasi önlemler var. Yatırımcılarımız neden Mısır, Bulgaristan ve Romanya'ya yatırım yapmaya gidiyorlar? Çünkü o ülkelerde üretmek daha ucuz. Çünkü o ülkelerde üretilen mallar birçok pazara özellikle ABD pazarına gümrüksüz, kotasız giriyor. Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da ekonomik ve sosyal bakımdan geri kalmış yöreler için düşünülen teşvik tedbirlerinden yararlanacak illerin sayıları artırılınca, yatırımlar
Olayların içinden Türk ekonomisi şöyle veya böyle büyüyor. Büyümek demek daha fazla mal ve hizmet üretmek, daha fazla katma değer yaratmak demek. Büyümenin sürmesi ve hızlanması talep artışına bağlı. Reklam, talep sahiplerini bilgilendirmek, yönlendirmek bakımından çok önemli.Büyüyen ekonomide sadece mal ve hizmet arzı artmıyor. Mal ve hizmet de çeşitleniyor. Çeşitlenen mal ve hizmeti alıcıya (tüketiciye veya yatırımcıya) tanıtmak bakımından da reklam önemli. Bu yıl sonuna kadar 420 milyar dolarlık bir milli geliri harcayacağız. Bu harcamaları yapanları bilgilendirmek, bu harcamalardan pay almak için bu yıl yapılan reklam harcamalarının 2.5 milyar dolar (3.3 milyar YTL.) olacağı tahmin ediliyor. Eskiden piyasa oyuncularının (mal ve hizmet üretenlerin) sayıları az,ve de piyasaya arz edilen mal ve hizmet hem miktar hem kalite olarak sınırlı idi. Alıcılarda, firmaya, markaya, ürüne bağımlılık sadakat vardı. Günümüzde firma, marka, ürün çeşitliliği karşısında alıcı alternatifleri değerlendiriyor. Bu nedenle sadece pazara yeni girenlerin değil, pazarda payını korumak isteyen eski, büyük ve güçlü kuruluşların da reklama, daha çok reklama kaynak ayırmaları zorunluluğu ortaya
Olayların içinden Umut Oran'a göre, Türkiye'de NSB kuruluşuna imkân yaratılır ve bu bölgeler Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kurulursa, (1) ABD pazarına ihracat imkânı artacak (2) Bu bölgelerdeki üretim Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da istihdam yaratacak ve bölgeye gelir akımına yol açacak.NSB (Qualified Industrial Zones-QIZ), Ortadoğu barış sürecini desteklemek, Ortadoğu'da istihdam sorununa katkıda bulunmak, üretimi ve ihracatı teşvik etmek amacıyla ABD tarafından geliştirilen özel bir projedir.Bu proje çerçevesinde kurulan sanayi bölgelerinde üretilen mallar ABD pazarına kota olmadan gümrüksüz ihraç edilebilmektedir. Sanayici Umut Oran, 1999'larda gündeme giren, 2002'lerde gündemden çıkan Nitelikli Sanayi Bölgeleri (NSB) Projesi'ni canlandıralım diyor. Nitelikli Sanayi Bölgeleri'nde üretilen malların ABD'ye kotasız ve gümrüksüz girebilmesi için, ürün değerinin en az yüzde 35'inin bölgede yaratılması şarttır.Bizde TOBB, TİM ve TÜSİAD 2000'li yılların başında konuya sahip çıkmışlar, hükümetler ilgi göstermiş, 2002 yılında Başbakan ile birlikte ABD'ye giden işadamları bu konuda yoğun temaslar yapmıştır. Bu temaslarda ABD tekstil lobisinin baskısı altındaki ABD yönetimi, Türkiye'de
Olayların içinden Fındık Türkiye'de çok sayıda üreticiyi ilgilendiriyor. Üretici ve ülke için önemli bir ürün. Fiskobirlik (Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği) üretici için çok önemli bir kuruluştu. Fındık fiyatını oluşturmakta etken, en büyük alıcı-satıcıydı. Üretici kuruluşu olarak, alırken de satarken de üreticiyi koruyordu. Fiskobirlik'in zararlarını eski yıllarda devlet öderdi. Her yıl fındık alımında parası bitince Fiskobirlik'e devlet parasal destek sağlardı. Kavga, hükümetin fındıkçıya 200 milyon YTL (Yaklaşık 150 milyon dolar destek -kredi desteği-) vermemesiyle çıktı. İki yıl sonra kavganın hükümete maliyeti 1 milyar 200 milyon YTL'ye (yaklaşık 1 milyar dolar) çıktı. Hükümet bunu ödemeye razı oldu ve kavgayı bitirdi. Ama hükümet yolu açtı. Bundan sonra, fındıkta devletin destekleme alımları gene başlayacak, stoku devlet taşıyacak. Fazla fındık olursa gene ya denize dökülecek ya yağlığa gidecek. Bugüne kadar yükü Fiskobirlik paylaşıyordu. Bundan sonra yükün tamamı TMO'nun sırtına binecek. İki yıl önce Fiskobirlik, depolarındaki fındığı da teminat göstererek hükümetten fındık alımı için 200 milyon YTL destek istedi. Hükümet "Fazla fındığı devlet alamaz.