Biz genelde devleti veya bankaları soyarız. Gelişmiş ülkelerde, sanata o kadar değer veriliyor ki, bir sanat eserinin getirisi devleti soymanın, banka soygununun getirisinin çok üzerinde oluyor.Ne var ki, çalınan sanat eserini nakde çevirmek o kadar kolay değil. Çalıntı sanat eserlerini genelde sanat tutkunları kendilerine saklıyor. Veya sipariş üzerine, bu sanat eserine sahip olmaktan mutluluk duyacaklar için hırsızlık yapılıyor.2005 yılı aralık ayında İngiltere'de Perry Green'de ünlü İngiliz heykel yapımcısı Henry Moore'un (1898-1986) özel koleksiyonlarının sergilendiği müzenin bahçesinden, sanatçının "Reclining Figure" serisinden 1969 yapımı 2.1 ton ağırlığındaki bronz heykeli çalındı. Milliyet'in geçen perşembe günü Anadolu baskısında yayımlanan, "Dış Haberler Servisi"nin hazırladığı bir yazıda, müzelerden, özel koleksiyonlardan çalınan sanat eserlerinin sayısının 170 bine ulaştığı, çalınan eserlerin sadece yüzde 10 dolayındaki kısmının bulunabildiği, her yıl ortalama 6 milyar dolar değerinde sanat eserinin çalındığı belirtiliyordu. Vinçle kaidesinden söküldüğü ve kamyonla taşındığı sanılan heykel söz verilen ödüllere rağmen bir türlü bulunamıyor. Bu büyüklükte ve ağırlıkta
Giresun türü kaliteli fındık toplam fındık üretiminin yüzde 20'sini oluşturur. Kalanı "Lavant" diye adlandırılan türdür. TMO yüzde 5 kesintiyle üreticiye ödeme yapacak. Demek ki, Giresun türü fındık üretenlerin eline 3.80 YTL geçecek. Diğerlerinin fındığına TMO 3.50 YTL dolayında ödeme yapacak.Bu fiyat, geçen yılın fiyatının çok altındadır. Fakat, bu yıl 2 YTL'ye kadar düşen, 3 YTL'nin üzerine bir türlü çıkamayan fiyata göre iyi bir fiyattır. Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO), Giresun'un kaliteli fındığının kilosunu 4 YTL'den satın alacağı açıklandı. Türkiye'de çok kişiyi ilgilendiren fındık fiyatlarındaki gelişmeleri konuyu bilmeyenlere özetleyeyim: Fındık Karadeniz'in ürünüdür. Karadeniz'in sarp yamaçlarında yaşayanların tek uğraş konusu, tek gelir kaynağıdır. Fakat fındık dikim alanları zamanla batıya kaydı. Sulak alanlara, Bursa ovalarına kadar yayıldı. Akçakoca'nın batısında dekarda 132 kg ürün alınıyor. Karadeniz'de dekar başı verim 85 kg'ye kadar düşüyor. Fındık dikim alanlarının genişlemesi, sulak alanlarda fındık yetiştirilmesi sonucu fındık üretimi hızla arttı. Bu yıl 700 bin tonun üzerinde kabuklu üretim bekleniyor. İki kilo kabuklu fındıktan bir kilo iç fındık
Türkiye'nin Lübnan'a asker göndererek Ortadoğu'daki İsrail-Filistin çatışmasının içine balıklama dalmasının ekonomiye hiçbir etkisi olmayacağını kim iddia edebilir ?Biz yıllardır teröre karşı savaş veriyoruz. Bugüne kadar Türkiye için sorun yaratan terörist örgüt PKK idi. Lübnan'a asker göndererek Ortadoğu sorununun içine balıklama dalmasından sonra, İsrail'e ve ABD'ye ve de Batı dünyasına karşı savaş veren değişik terör örgütleri de Türkiye için sorun yaratmaya başlayacak.PKK ile Türk Silahlı Kuvvetleri savaşıyor. Bu savaş çok sayıda can kaybına neden oluyor. Can kayıpları nedeniyle ekonomik kayıplar dikkate alınmıyor. Ama ciddi ekonomik kayıplar da var. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yıllardır sürdürdüğü silahlı mücadelenin ciddi bir faturası var. Bu mücadele için alınan uçakların, helikopterlerin, ateşli silahların, mühimmatın, görevlendirilen kuvvetlerin olağan ve olağandışı harcamalarının faturası çok büyük. Lübnan'a asker göndermenin insani, siyasi boyutu yanında ekonomik boyutu gözden kaçıyor. Türkiye'nin Lübnan'a asker göndermesinin ekonomik riski ve faturası da büyüktür. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yıllardır süren terörle mücadele nedeniyle bu bölgelerde ekonomi öldü.
Halkımız çarşı pazardaki fiyatlara bakarak enflasyonun ve pahalılığın boyutunu ölçecek. TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) dün ağustos ayı fiyat endekslerini açıkladı. Ağustos ayında Tüketici Fiyatları Endeksi'nin (TÜFE) yüzde 0.44 oranında gerilemesi, Üretici Fiyatları Endeksi'nin (ÜFE) yüzde 0.75 gerilemesi halkımızdan çok "piyasacılar" için önemlidir."Piyasacılar" genelde faiz, döviz, bono ve hisse senediyle oynayarak, kendi paralarına veya başkalarının paralarına yön verenlerdir. Açık anlatımıyla, paradan para kazananlardır. Onlar ağustos ayındaki faiz hareketlerine bakarak "pozisyon alacak"lar. Açık anlatımıyla, faizi indirip çıkaracaklar. Faizin inip çıkmasına göre döviz-Türk lirası arasında para trafiğini ayarlayacaklar. Bono ve hisse senedi alıp satacaklar. Halk için önümüzdeki günlerde yapacağı ramazan ve okul harcamaları önemlidir. Hem okullar açılıyor hem ramazan ayı başlıyor. Özellikle orta ve alt gelir grubundaki halkımız önümüzdeki günlerde çarşıya pazara çıkacak. Bir ekonomide "piyasalar "önemlidir ama, piyasalar tek başına karın doyurmaz. Karın "üretimle doyar". Üretim olacak ki insanlar iş bulsun. Üretim olacak ki, ürünlerin geliriyle karın doysun. Üretim
Bu yıl döviz fiyatının tırmanışa geçmesi, faizin yükselmesi, hükümetin harcama kalemlerinin büyümesine yol açtı. Memur zammı, fındık parası, Ürdün'e gidecek askerlerin masrafı derken açık büyüyor. Hükümet bu açığı banknot basarak kapatamayacağına göre, vergi gelirini artırmaya mecbur.Vergi gelirinin iki ana kaynağı var:(1) Kişilerin ve şirketlerin gelirlerinden, gelirler oranında alınan vergiler: Gelir ve Kurumlar Vergisi... Hükümet bu vergileri toplayamıyor. Artıramıyor. Bu tür vergilerin toplamı vergi gelirlerindeki payı sadece yüzde 28.2 oranında. (O da kaynakta kesilen vergiler, özellikle maaş ve ücretler ile mevduat faizi stopajı sayesinde...)(2) Zengin, fakir farkına bakmadan, tüm halkın tüketiminden alınan vergiler: Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, İletişim Vergisi (telefon vergisi)... Bu tür vergilerin toplam vergi geliri içindeki payı yüzde 61.7 oranında. Hükümetin iş yapabilmesi için paraya ihtiyacı var. Hükümetn gelirinin ana kaynağı vergi. Toplam gelirin yüzde 80'i vergiden geliyor. Vergi gelirine ek olarak özelleştirme furyasıyla satıp savulan eski devlet varlıklarının satışı bir süre hükümete imkân sağladı ama, artık satılıp savulacak mallar da tükenmek
Leyla Gencer 1950 yılında Ankara Devlet Operası'nda sahneye çıktı. 1957 yılından sonra İtalya'da La Scala'da sahne almaya başladı. Önümüzdeki yıl La Scala'da sahne alışının 50. yılı kutlanacak.1982 yılından bu yana seminer ve yorum kurslarıyla genç opera sanatçılarının yetişmesine katkıda bulunuyor. La Scala tiyatrosunda opera sanatçılarına ders veriyor.İKSV Başkanı Şakir Eczacıbaşı, Leyla Gencer'in Callas, Tabaldi, Caballe, Sutherland ve Sills gibi büyük sopranolarla aynı dönemde ve opera tarihinin en parlak döneminde sevilen, sayılan, aranan bir sanatçı olmasının önemine işaret ediyor.Leyla Gencer'in "La Scala'da solist olacağım. Olamazsam ölürüm" diye başlayan sanattaki tırmanış öyküsünü Zeynep Oral "Tutkunun Romanı" adını verdiği kitapta anlatıyor. Leyla Gencer, Türkiye'de yetişen, yabancı ülkelerin önde gelen sahnelerinde başarıyla ünlenen bir opera sanatçımızdır. Biz değerini biliyor muyuz tartışılır ama, yabancılar çok iyi biliyorlar ve de onu 20. yüzyılın en büyük "diva"larından biri olarak kabul ediyorlar. Bu başarılı sanatçımızın açtığı yoldan gençlerin de yürümesine yardımcı olmak arayışında, "Leyla Gencer" adını taşıyacak şan yarışmaları düzenlenmesi gündeme gelince
Almadan vermek Tanrı'ya mahsustur. Hükümet faizdeki, personel maaşlarındaki artışı karşılamak için bunları yapmaya mecbur. Eğer ardından fındık ve diğer tarım ürünlerinin faturasını da üstlenirse, zam boyutu artar.Hükümet 2006 yılı bütçesini yaparken, enflasyonun yüzde 5'ler dolayında kalacağını, doların 1.3 YTL'ye satılacağını, iç borca yüzde 14 faiz ödeyeceğini, memur ücretlerini artırmayacağını, sosyal güvenlik kuruluşlarına aktardığı paranın azalacağını, fındık gibi tarım ürünleri için cebinden para çıkmayacağını tahmin ediyordu.Dolar 1.5 YTL'ye satılır olunca, enflasyon tahmini yüzde 10'lara tırmanınca, yıl sonunda yüzde 14'lere gerileyen iç borçlanma faizi temmuz ayında yüzde 22'lere çıkınca hükümetin gider tahminleri altüst oldu... Şimdilerde kamu personeli maaş ve ücret zammı, fındıkçılar ise destek bekliyor. Köprü ve otoyol geçiş ücretlerine zam, önümüzdeki günlerde gelecek diğer zamların ve KDV ile ÖTV zamlarının habercisidir. Hükümetin kısa sürede para alabileceği iki kaynak var. Ya kamunun sattığı mal ve hizmetlerin fiyatına zam yapacak, ya da KDV ile ÖTV'yi artıracak.Eskiden kamunun sattığı mal ve hizmetler pek çoktu. Özelleştirmeyle bunlar azaldı. Şimdilerde hükümet
Yabancı sermaye bir ülkeye değişik şekillerde gelir. (1) Sabit sermaye yatırımı (fabrika) yapmak için gelir. En fazla istenen beklenen, istihdama üretime katkı sağlayacak olan yabancı sermaye bu tür yabancı sermayedir.(2) Portföy yatırımı yapmak için gelir. Hisse senedi, bono, tahvil alır. Kurulmuş bir işletmenin hisse senetlerinin bir bölümünün veya tamamının satın alınması da portföy yatırımıdır.(3) Kredi olarak gelir. IMF baş iktisatçısının yatırımı ve üretimi engellediğini vurguladığı yabancı sermaye yatırımı (1) Portföy yatırımı için gelen ile (2) Kredi olarak gelen yabancı sermayedir. IMF baş iktisatçısı R. Rajan (doğrudan sabit sermaye yatırımı hariç) daha az yabancı sermaye kullanan ülkelerin yatırıma ve üretime ağırlık vermeleri sonucu daha hızlı büyüdüklerinin belirlendiğini söylüyor. Bu tür yabancı sermaye girişi, "hazmedilebilir" boyutu aşınca (gereğinden fazla olunca) gelişmekte olan ülkelerde döviz bolluğu ortaya çıkıyor. Döviz bolluğu, döviz fiyatının ucuzlamasına neden oluyor. Ucuz döviz ucuz ithalat kapısını açınca, ülkeler yatırım ve üretim yapmıyor. Ucuz döviz tüketime gidiyor.Türkiye'de ısrarla sürdürülen "yüksek faiz/ucuz döviz" döviz politikası ve korkmadan