Hepsi "hükümetin kararını bekliyor".Hükümet bu yıl TMO'ya fındık satın alma görevi verdi. TMO'nun fındık alımıyla ilgili politikasının 15 Eylül'de kamuoyuna duyuracağı açıklandı.Bunlar (1) Hükümetin destek fiyatı belirleyeceğinin, (2) Fındık fiyatının bu fiyatın altına düşmesi halinde ve de piyasada arz fazlası olması halinde, TMO'nun fındık alımına geçerek piyasadaki fındığı depolarda stoklayacağının işareti olarak kabul ediliyor.Bilinmeyenler şunlar: (1) TMO nereden para bulacak? (2) Fındığı nasıl toplayacak, nerede depolayacak? (3) Stoktaki fındığı ne yapacak?Sorunun temelinde fındık üretiminin giderek artması ve bu yıl tahminleri aşan bir üretimin gerçekleşmesi yatıyor. Normal olarak iç ve dış piyasada satılabilecek kabuklu fındık rakamı 550 bin ton dolayında. Trabzon'a gittim. Fındık üreticileriyle, fındık tüccarı, fındık ihracatçıları ve Fiskobirlik yöneticileriyle konuştum. Bu yıl 700 bin ton ve hatta bu rakamın üzerinde ürünün piyasaya çıkması olasılığı var. Bu durumda en az 200 bin ton kabuklu fındığın piyasadan toplanarak stoklanması gerekiyor. (Tekrarda yarar var. Stoklanacak fındığa para bulmanın ötesinde, stoklanacak fındığın ne yapılacağı da sorun. Her yıl üretim
Ordumuzun kumanda kademesindeki değişiklikler 30 Ağustos öncesi gerçekleştiğinden, özellikle Genelkurmay başkanlarının değişim dönemlerinde, "Zafer Haftası" kutlamaları unutulur oldu. Ayrılanlar ve onların yerine gelen kumandanlarımız için Ankara'dan yapılan ve günler boyu süren törenler öne çıkıyor.Ordumuza, kumandanlarımıza, eskilerine, yenilerine saygımız büyüktür... Biliyoruz ki "Mustafa Kemal", devir-teslim törenlerine katılanların da kalbinde ama... Bu yetmiyor... "Zafer Haftası"nın, "Zafer Bayramı"nın önemini çocuklarımıza, gençlerimize ve halkımıza anlatmaya, hatırlatmaya mecburuz. Kumanda kademesinde değişimler her zaman olacak... Ama... Unutmayınız Mustafa Kemal kumandasındaki ordumuz 26 Ağustos-30 Ağustos arasında 15 bin şehit vererek savaşı kazanamasaydı, biz bugünkü topraklar üzerinde yaşayamayacaktık. Biz bir zamanlar, 26 Ağustos'ta başlayıp 30 Ağustos'ta sona eren haftayı "Zafer Haftası" olarak, 30 Ağustos'u da "Zafer Bayramı" olarak kutlardık. Lütfen çevrenizdeki çocuklara, gençlere ve hatta yaşıtlarınıza sorunuz, "Zafer Haftası nedir? 30 Ağustos'ta ne oldu?" deyiniz... Bakalım ne cevap alacaksınız... (Ben sordum... Netice çok üzücü... Bilen, hatırlayan
Geçen yılın sonlarında Suriye'nin Lazkiye bölgesinde orman yangını çıktı. HKK 3 adet Herkül uçağını gönderdi. Uçaklar 13 sorti yaptı. Yangını söndürdü. Geri döndü.İnternette yayımlanan envanter bilgilerinden öğrendiğimize göre (Turkishfighter.com sitesi), 29 adet C-130 tipi Herkül uçağımız var. Bu uçakların her biri 48.5-98.0 milyon dolar değerinde. ABD dahil dünyanın değişik ülkelerinin orduları bunları kullanıyor. "Aviyonik modernizasyon projesi" kapsamında biz bu uçakları yenilemişiz. 4 Herkül uçağına da yangın söndürme donanımı yüklemişiz. Normalde 70 ton kalkış gücü olan bu uçaklar bir defada 12 ton su ve kimyasal madde atabiliyor. Ege'deki orman yangınlarının başlamasından kısa süre önce Gürcistan'da orman yangını çıktı. Hava Kuvvetleri Komutanlığı'mız (HKK) Gürcistan'a yangın söndürme donanımına sahip 2 adet Herkül uçağı gönderdi. Uçaklar söndürdü. Geri geldi. 13 Eylül 2005 tarihinde Milas'taki orman yangınına 2 C-130 Herkül uçağı müdahale etmiş. Uçakların 20 sortide 147 ton su ve 30 ton kimyevi madde atmaları sayesinde yangın söndürülmüş.9 Ağustos 2005'de Kahramanmaraş'taki yangına 2 adet C-130 Herkül uçağı müdahale etmiş. Uçaklar 2 sortide 14 ton su ve 3.6 ton kimyevi
30 Ağustos'lar yaklaşırken ordunun üst kademesindeki değişim nedeniyle bir dizi tören ve yıl boyu da değişik nedenlerle benzer toplantılar yapılır.Bu törenlere ve toplantılara devletin üst düzey yöneticileri ve ordunun üst düzey kumandanları dışında genelde işadamları ve bazen de futbol kulüpleri yöneticilerinin davetli olduğu medyaya yansır.Bu tür törenlerle ilgili haberleri dikkat ve merakla izlerim. Kumandanlarımız acaba işadamlarımız ve futbol kulüpleri yöneticileri yanında kimleri davet eder? İlim bilim adamı, kültür adamı, sanatçı, öğretim üyesi, yazar, çizer, ressam, heykeltıraş kesiminden kimler bu tür törenlere ve davetlere katılır? Milliyet'te dün yayımlanan Ankara Kulisi'nde "Ordunun üst kademesindeki devir-teslim törenlerine davetli işadamlarından" söz ediliyordu. Futbol kulüpleri yöneticilerinin askerle ne işi olur anlayamıyorum ama, askeri kesimin iş âleminin önde gelen temsilcilerine (eğer doğru temsil söz konusu ise) ilgi göstermeleri normaldir.Çünkü güçlü ordunun temelinde, güçlü ekonomi ve güçlü sanayi vardır. Üretim ne kadar artar, ekonomi ve neticede ülke ne kadar hızlı gelişir ise, ordunun imkânları da o kadar hızlı gelişir.İşte bunun için, üretimi, parayı
Kimi Çanakkale'ye git... Oranın domatesi kokar diyor. Kimi Tokat domatesini övüyor.Tokat'ta bu yıl 1 milyon ton domates üretildiğini duyunca önce inanamadım. Daha sonra da merak ettim, haberin peşine düştüm. Sonra Tokat domatesinin ilginç hikâyesini öğrendim. Sayın okuyucularıma özetleyeyim.Tokat'ta 1998 yılında tarlalarda 10 ton domates yetişirmiş. Bu yıl 1 milyon ton domates üretimi bekleniyormuş. Bu üretim patlamasının ardında (özellikle bu yıl) "aşılı fide" varmış. Aşılı fide verimi artırıyor. Daha önceki yazılarımızda Antalya'da Hasan Ünal isimli bir meraklının Grow Fide isimli işletmesinde, güçlü yabani domates bitkisi kökünün, domates fidesinin gövdesine "ameliyatla" nasıl eklendiğini anlatmıştım. Tokat'ta şimdilerde işte bu tür "aşılı fide" ile hem üretim artışı sağlanmış hem de kaliteli ürün elde etme imkânı ortaya çıkmış.Şimdilerde Tokat'ta 80 bin dönüm tarlada aşılı fideyle domates üretiliyormuş. Aşılı fideyle bir dönümden 30 ton domates elde edenler varmış. İyi cins domatesin tonu 400 YTL'den alıcı bulabiliyormuş.Domates üretenler bu yıl dönüm başı ortalama 4 bin ile 6 bin YTL arası gelir elde edebiliyormuş. 1 dönüme 1000 YTL aşılı fide, 500 YTL gübre, 500 YTL işçilik
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ülkenin ekonomisi, sosyal, demografik, kültür, çevre, bilim, teknoloji alanlarıyla gerekli görülecek diğer alanlardaki istatistikleri derlemek, değerlendirmek ve yayımlamakla görevli devlet kurumudur.1926 yılında "Merkezi İstatistik Dairesi" adıyla faaliyete geçen, 1962 yılında Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE), 2005 yılında TÜİK adını alan bu kuruluş ülkenin bütününden bilgi derleyecek güce, personele ve imkânlara sahip tek kuruluştur. İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) yayımladığı yıllık 500+500 Büyük Sanayi Kuruluşu tablolarında yer alan üretim artışıyla ilgili bilgiler, Türkiye İstatistik Kurumu'nun yayımladığı bilgilerde yer alan büyüme rakamlarıyla çelişince, yeni bir tartışma konusu ortaya çıktı. Acaba TÜİK'in sanayi, üretim ve büyüme konularında yayımladığı bilgilere güvenilebilir mi? Türkiye'de sanayi kesiminde yaklaşık 300 bin işyeri var. TÜİK her ay örnekleme yoluyla seçilen 3.500 işyerinden topladığı bilgilerle aylık ve üçer aylık dönemler için sanayi üretim endeksleri düzenliyor. Sanayideki üretimi istihdamı bu örneklemelere dayalı olarak değerlendiriyor.İSO'nun 500+500 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışmaları, adından da anlaşılacağı gibi, az
Hükümet neden EBK'yı yeniden kuruyor? Devletin kasaplık yapması için mi? Hayır. Doğu ve Güneydoğu'da hayvancılığın EBK olmadan canlandırılamayacağı anlaşıldığı için.Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da halkın yapabileceği tek iş hayvancılıktır. Terör döneminde meraların kapatılması, dağda, kırda can ve mal güvenliğinin yok olması nedeniyle hayvancılık büyük darbe yedi.Bu bölge hayvan yetiştiricisidir. Doğurtur, üretir, büyütür. Hayvanlarını ya besicilere ya da kesicilere satar. Ağır kış şartları, fakirlik, parasızlık nedeniyle bu bölgedeki hayvan yetiştiricilerinin desteğe ihtiyaçları vardır. Kış ağır olunca yem bulamazlar. Hayvanlarını besleyemezler. Birilerinin yem yardımı yapması gerekir. Kış ağır olunca hayvanlarını koruyacak yer bulamazlar. Birilerinin hayvanlarını satın alması gerekir. İşte EBK 1952 yılında bunun için kuruldu. Özelleştirme furyasında "Devlet kasaplık mı yapacak?" diyerek Et ve Balık Kurumu'nu kapattık. Deneyimli kadrolarını dağıttık. Kombinalarındaki makine ve teçhizatı hurdacılara sattık. Arsalarını ona buna peşkeş çektik. Arsalarında marketler, mahalleler yapıldı. Şimdi hükümet EBK'yı yeniden kuruyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da hayvancılığın ayağa kalkması ve
Bizde yanan orman alanı şimdilik 33 bin dönüm.Topraklarımızın yaklaşık dörtte biri ormanla kaplı. 212 milyon dönüm arazi ormanlık. Bu yıl yanan 33 bin dönüm alanın toplam ormanlık alana göre oransal önemi küçük ama, yanan ormanlar kızılçam ve Halep çamı gibi değerli ağaçların olduğu ormanlar. Turizm bölgesinde bulunuyorlar.Orman Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Orman Mühendisi Ümit Yılık diyor ki, "Nasıl ki yaz aylarında nispi rutubetin düşmesi ve rüzgârlar İspanya, Portekiz ve Yunanistan'da orman yangınlarının artmasına neden oluyor ise, bizde de başlaması olağan. Orman yangınıyla mücadele, başladığı an yapılır. Sonra yangın kontrolden çıkar. İlk müdahale çok önemlidir. Bu yıl İspanya'da devam eden yaz yangınlarında şimdiye kadar 1 milyon 400 bin dönüm orman yandı. Devam eden yangınlarda yanan orman alanı Portekiz'de 330 bin dönümü, Yunanistan'da 35 bin dönümü buldu. Bizim ülkemizde arazi yapısı "kırık". Örneğin Kaş'ta 5 gündür devam eden yangın kanyonda. Helikopter su atamıyor. Karayoluyla ulaşım zor. Sadece uçak işe yarıyor."Bir hektar (10 dönüm) kızılçam ormanından 100-150 m3 kereste elde edilirmiş. Metreküpü 150 YTL'den, bu kadar alandaki ağacın odun değeri 1500 YTL