Amerikalılar ekonomiyi umursamıyor, politik krizden söz ediyor

24 Mayıs 2006

AKP'nin askerle arası nasıl bilemem ama Washington'a gelince gördüm ki, AKP'nin ABD ile arası kötü. Düzeltmek de çok zor olacak gibi görünüyor.Birinci "Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü"nün konusu "Türkiye'nin Yeni Jeopolitik Ortamı, Politikalarda Sorunlar ve Yeni Açılım Fırsatları" olarak belirlenmişti. Jürinin değerleme sonuçlarının açıklanmasından önce Washington'daki "Brookings Enstitüsü"nde Güler Sabancı'nın bir yemek daveti vardı. Brookings Enstitüsü Başkanı Clinton'un dostu ve Clinton zamanında Dışişleri Bakanı birinci yardımcılığı görevinde bulunan Strobe Talbott, Washington'da Türkiye politikalarının oluşturulmasında etkili olanları bir araya toplamış.Bunların dördü, daha önce Türkiye'de de büyükelçilik görevinde bulunan diplomatlardı. M. Abramowitz, E. Edelman, M. Parris, M. Grossman yemek boyunca Türkiye-ABD ilişkilerini konuştu. Turgut Özal, "Bilerek bilmeyerek hükümet yanlış yapar, düzeltilir. Sakın ha askerle ve ABD ile hükümeti karşı karşıya getirmeyin. Bunlarla arayı düzeltmek çok zor olur" dermiş. Kimin ne söylediğini belirtmeden toplantıdaki konuşmaların özetini aktaracağım.Kulaklarımla duymadan önce Türkiye-ABD ilişkilerinin bu kadar gergin olduğunu,

Yazının Devamı

Washington'da Sakıp Sabancı etkinlikleri

23 Mayıs 2006

Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ile Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu, yurtdışındaki etkinlikleri gerçekleştirmek için Washington'daki Brooking Enstitüsü ile işbirliği anlaşması imzaladı.Brooking Enstitüsü, 1916'da, kamu politikaları üzerinde araştırma yapmak amacıyla kurulan ilk araştırma enstitüsü olan "Institute for Government Research"ın (IGR) devamı. Enstitünün kurucularından ve destekçilerinden Robert Somers Brooking (1850-1932) enstitüyü yaşatmak için "Institute of Economics" ve "Brooking School" diye iki yan müessese oluşturdu. 1927'de üç kuruluş "Brooking Institution" adı altında birleştirildi. Sabancı Üniversitesi'nin Sakıp Sabancı'nın vasiyeti doğrultusunda düzenlediği etkinlikleri izlemek için Washington'dayım. Sakıp Sabancı ölmeden önce, sahip olduğu hisse senetlerinin önemli bölümünü, etkinliklerin artırılması için Sabancı Üniversitesi'ne bağışladı. Bağış şartlarından biri de, her yıl Türk ekonomisinin güncel sorunlarıyla ilgili olarak uluslararası bilimsel bir yarışma düzenlenmesi ve de her yıl dünya politikalarında etkili kişilere, Türkiye ile ilgili konuşmalar yaptırılması idi. Brooking Enstitüsü 1950'lerde ve 1960'larda Federal Hükümet

Yazının Devamı

Dövize hücum kimseye bir şey kazandırmaz

22 Mayıs 2006

Enflasyon gerilemişti. Şimdi hem döviz fiyatı hem enflasyon artıyor. N'oldu da böyle oldu? Bunlara ek olarak Merkez Bankası, enflasyondan arındırılmış faizi (buna reel faiz deniliyor) yüksek tuttu. Döviz getirenlerin, dövizini YTL'ye çevirerek faize yatıranların yüksek getiri elde etmesi nedeniyle, yurtdışından ülkeye oluk oluk döviz girdi. Halkımız döviz satın almamaya, YTL'de kalmaya başladı.Ülkeye ihtiyacımızın (talebin) üzerinde döviz girince ve de piyasada döviz bollaşınca döviz fiyatı ucuzladı. Ucuz dövizle yapılan ithalat (yurtdışından gelen ucuz mallar) da fiyatların aşağıya inmesini sağladı. Üç yıldır Merkez Bankası piyasaya Türk lirası akıtan muslukları kıstı. Maliye, harcamaları kıstı. Bu politikalar talebi (halkın satın alma gücünü) azalttı. Bize gelen döviz yatırım için gelmiyor. Yüksek faiz için geliyor. Yurtdışından faiz için gelen paranın sahipleri için para kazanılacak tek ülke Türkiye değil. Eğer başka ülkeler dövize daha iyi imkân veriyor ise, paralarını Türkiye'den çekerek bir başka ülkeye taşıyor.Türkiye'nin cazip olabilmesi için (Türkiye'nin döviz çekebilmesi için), (1) Tabii ki dövize yüksek reel faiz ödemesi önemli ama, (2) Ondan da önemlisi, Türkiye'nin

Yazının Devamı

Mikado'nun Çöpleri (Şunu yaptı, bunu yaptı diye ağlaşma)

21 Mayıs 2006

Zeliha Berksoy, benim kuşağımın hayran olduğu bir tiyatro sanatçısıdır. Ben her oyununu izlemeye çalıştım... Şimdilerde sahneye pek çıkmıyor ama hem öğrenci yetiştiriyor hem de yönetmen olarak sahneye oyun koyuyor.Mikado'nun Çöpleri, Melih Cevdet Anday'ın iki kişilik oyunu. En çok sahnelenen tiyatro oyunlarından biri. Zor bir çocukluktan sonra yaşama tutunmaya çalışan bir erkekle zor bir hayattan sonra sokakta kalmış bir kadın arasında geçiyor. Şunu yaptılar, bunu yaptılar diye ağlaşma... Onlar bunları yaparken sen ne yaptın? Sustun oturdun mu?" Zeliha Berksoy'un sahneye koyduğu Mikado'nun Çöpleri isimli oyunda kadın başına gelenlerden yakınırken, erkek ona bunu soruyor. (Günümüzde çok kimseye sorulması gereken bir soru değil mi?) Karlı bir gecede erkek kadını evine alıyor. Bütün gece, sabaha kadar konuşuyorlar: Gün ışıldarken konuşma konuları ve de oyun bitiyor.Kadını Devin Özgür Çınar, erkeği Timuçin Esen canlandırıyor. İkisi de sinema filmlerindeki ve TV dizilerindeki rolleri ile halkın beğenisini kazanmış sanatçı. Okullu oyuncu. Günümüzde Batı ülkelerinde sinema ve TV'de ünlenen oyuncular, tiyatro sahnesinde seyirciyle doğrudan buluşmaya başladı. Sahne, sanatçıya para vermiyor

Yazının Devamı

Fahrelnissa ile Nejad 'İstanbul Modern'de

20 Mayıs 2006

Küratör Haldun Dostoğlu'nun düzenlediği bu sergide, Osmanlı'nın son kuşağı bir kadın sanatçı ile Cumhuriyet'in ilk kuşağı bir erkek sanatçının, renkli yaşamlarını tuvale nasıl aktardıklarını görecek, hayran olacaksınız.Fahrelnissa ile Nejad'ın hayatları "gerçekten roman". Ünlü Şakir Paşa ailesinin kızlarından 1901 doğumlu Fahrelnissa, 1919'larda, İstanbul'un işgal yıllarında "Osmanlı'nın Sanayi-i Nefise Okulu'nda" resim derslerine devam ediyor. Ressam Aliye Berger'in kardeşi, seramik sanatçısı Füreyya Koral'ın teyzesi.Yazar İzzet Melih Devrim'den olan oğlu 1923 doğumlu Nejad ise "Cumhuriyet'in Sanayi-i Nefise (Güzel Sanatlar) Okulu'nda" resim öğreniyor. Oya Eczacıbaşı'nın yönetimindeki İstanbul Modern'de devam eden diğer sergilere ek olarak, geçen hafta Fahrelnissa Zeid ile oğlu Nejad'ın tabloları sergilenmeye başladı. İkisi de aynı dönemde, 1946 yılında İstanbul'u değişik nedenlerle terk ediyor.Fahrelnissa bir Irak prensiyle evlendiği için, Irak sefiresi olarak Londra'ya gidiyor. Nejad, ressam olarak macera için Paris'e gidiyor.Anne ile oğulun arası kopuk olduğu için Nejad hayatı boyunca sadece resim satarak yaşıyor. Varlıklı bir yaşam süren Zeid, çevresindekilere tanıdığı imkânı

Yazının Devamı

IMF ve MB'nin yanlışlarının faturasını ödüyoruz

18 Mayıs 2006

Ekonomide sorunları ortaya çıkarın yanlış politikalardır.Yanlış politikalar zembereği gerer. Yay bir yerde pat diye boşalır. İşte o zaman da sorumluluğu üzerlerinden atmak isteyenler "Rüzgâr esti de böyle oldu. Yağmur yerleri ıslattı da öyle oldu" türü bahaneler uydurur.IMF destekli politikaları ödün vermeden uygulayan, Merkez Bankası'nın yüksek faiz ve ucuz döviz politikasının yanlış olduğunu/hata yapıldığını baştan beri uyaranları dinleyen olmadı.Bugünkü durum, IMF destekli Merkez Bankası politikasındaki yanlışın/hatanın sonucudur. Bugün ekonomi ve Türk insanı Merkez Bankası'nın yanlış/hatalı politikasının faturasını ödemektedir. Bir kısmını ödemektedir. Bu faturanın daha ödenecek bölümü daha var. Döviz fiyatı doğru rakama gelinceye kadar ya yavaş yavaş ya da güm diye düzeltme hareketleri olacak. Cumhurbaşkanı Anayasa kitabını fırlattı da önceki kriz ondan çıktı. Cumhurbaşkanı Sosyal Güvenlik Yasası'nı veto etti de bu dalgalanma ondan çıktı. Masallarına inanmayınız. Yüksek faiz ve ucuz döviz politikasıyla yurtiçine döviz akımını sağlarsınız, dövizi bollaştırır ve ucuzlatırsınız, ucuz ithalata ve ucuz dövize dayalı olarak enflasyonu aşağıya çekebilirsiniz ama bunu bir süre için

Yazının Devamı

Faturayı Ayşe Hanım Teyzem ödeyecek

17 Mayıs 2006

Ayşe Hanım Teyzeme faturayı daha baştan kabul etme havasına girdiği için takdir ve hayranlığımı (!) arz ettikten sonra "şimdilik" ödeyeceği faturayı anlatmaya başlıyordum ki... "Şimdilik" dememden endişelendi. Ben de açıkladım. "IMF desteğiyle Merkez Bankası'nın bugüne kadar ısrarla uyguladığı yüksek faiz, düşük dövize dayalı politikanın devam etmesi sonucu ayda 3 milyar dolara ulaşan döviz açığına rağmen, dövizi olanın korkmadan dövizini bozdurarak Türk lirası alması mümkün değildir. Bir düzeltme oldu. Ama aynı politika devam ettiğine göre ileride benzer düzeltmeler olacak. Bu düzeltmeler de, daha önce ucuz dövizin ve yüksek faizin kaynağını yiyenlerin faturasını sizler, bizler, saf ve bakir Türk halkı ödeyecek..." dedim.Baktım ki, Ayşe Hanım Teyzem meraklı. Faturanın nasıl ödeneceğini açıklamaya çalıştım. Ayşe Hanım Teyzem soruyor: "Evladım bu olan bitenlerin sonunda nasıl olsa fatura bana çıkacak da... Ne kadar çıkacak?" Ayşe Hanım Teyzemin aylık harcamaları önümüzdeki aydan itibaren en az yüzde 10, ortalama yüzde 15 oranında artacak... Hele hele tüpgaza, dolmuşa, doğalgaza, elektriğe hemen zam gelecek. Akaryakıt zammı sebze ve ekmek fiyatlarını bile etkileyecek. Bizde üretici,

Yazının Devamı

Denizler durulmaz dalgalanmadan

16 Mayıs 2006

Yazının sonunda yazılacakları, başında yazayım. Merkez Bankası, bu günlerde duruma müdahale etmeye kalkmamalıdır. Hiçbir şekilde ucuz döviz satmamalıdır. Bankaların döviz açığını ucuz dövizle kapatmak, yurtdışına kaçmak isteyen yabancıların cebine ucuz döviz doldurmak Merkez Bankası'nın işi değildir. Bunu yapmaya kalkacak olanlar bu işin vebalinden ve cezasından kurtulamaz. Hazine, vadesi geldiği için ödeyeceği bonoların parasının piyasada kalmasını, dövize yönlenmesini önlemek için, bundan sonra (en az orta, normalde uzun vadeli) döviz bonosu satışına başlamalıdır. Döviz bonosu, dövize talebi emer. Hükümet daha önceki hataları tekrarlayarak panik içinde yüksek faizli bonoyla piyasadan Türk lirası toplamayı hiçbir şekilde düşünmemelidir. Dengeler oluşuncaya kadar, dalgalanma devam edecek... Döviz fiyatında düzeltme gerçekleşince dalgalanma duracak. Bu bir kaçınılmaz durumdur. Paniğe kapılmaya gerek yok. Bu düzeltme kaçınılmazdı.Bugünlere biz Merkez Bankası'nın yanlış/hatalı politikaları, yüksek faiz/ucuz döviz politikası sonucu geldik.Başından beri yazıyoruz. Yüksek faiz, ucuz döviz politikası yanlıştır. Sürdürülebilir bir politika değildir. Merkez Bankası, tek hedefe

Yazının Devamı