Yabancı bankalardan "kütüphane sendikasyonu"

26 Şubat 2006

Cuma günü başlıca gazetelerde orta boy bir sendikasyon ilanı yayımlandı. Bu ilan çok kimsenin gözünden kaçtı. Çok kimse de ne olduğunu anlayamadı.Sendikasyon demek, yurtiçinde veya yurtdışında, yerli ve yabancı bankaların bir araya gelerek, belli bir amaçla kullanılacak kredi işlemine katılmalarına verilen isimdir. Örneğin şimdilerde Oyak, Erdemir'in parasını ödemek için döviz kredisi kullanacak. Bu krediyi tek bir banka değil, çok sayıda banka verecek. Bu amaçla bir banka liderliğe soyunuyor. Kredi işlemine katılmak isteyen bankalar lidere başvuruyor. Her banka kendine göre bir rakamla toplam kredi işlemine katılıyor. Bu tür kredileme işlemine de "sendikasyon" deniliyor. Bu işlem gerçekleştirildiğinde de sendikasyona katılan bankalar gazeteye verilen bir ilanla işlemi kamuoyuna duyuruyor. Toplum Gönüllüleri Vakfı'nın (TOG) teşebbüsüyle yabancı bankalar ve yurtdışındaki Türk bankaları, halk kütüphanelerinin yenilenmesi için "200 bin dolarlık sendikasyon" gerçekleştirdi. Bu ilanda, her bankanın krediye ne kadar iştirak ettiği değil de, toplam kredi rakamı ve iştirakçi bankaların adı, kredinin ne amaçla kullanılacağı basit bir şekilde yazılıyor.Bizim gazetelerimizde geçen cuma günü

Yazının Devamı

'MİAM' Müzik İleri Araştırmalar Merkezi

25 Şubat 2006

1999 yılında, zamanın İTÜ Rektörü Prof. Dr. Gülsün Sağlamer'in çabalarıyla kurulan MİAM Türkiye'de müzik dalında lisans üstü (yüksek lisans / master ve müzikte doktora) eğitimi veren tek kuruluş. İTÜ rektörüne bağlı olarak faaliyetini sürdürüyor. MİAM'da, Türk, Batı, halk müziği, klasik müzik, modern müzik, özgün müzik ayrımı olmadan uluslararası ölçülerde araştırma ve eğitim yapılıyor.MİAM'ın zengin bir müzik kütüphanesi ve de Türkiye'nin en iyisi, en modern olduğu belirtilen bir kayıt stüdyosu var. İTÜ'nün (İstanbul Teknik Üniversitesi) Maçka'daki eski Maden Fakültesi binasındaki MİAM'ı (Müzik İleri Araştırmalar Merkezi) gezdim. Gördüklerimi, öğrendiklerimi sayın okuyucularıma aktarayım da Türkiye'de neler var, neler oluyor haberleri olsun. MİAM'dan bana, dostum, müzik uzmanı, Melih Fereyeli söz etti. MİAM'da Prof. Dr. Gülsün Sağlamer ve MİAM'ın yöneticisi keman sanatçımız Cihat Aşkın'la sohbet ettim.İTÜ'nün "müzik"le ilgisi ne? Devlet Konservatuvarı'nın İTÜ ile ilgisi ne? 1976 yılında İstanbul'da kurulan Türk Müziği Devlet Konservatuvarı 1982 yılında YÖK kurulunca İTÜ'ye bağlanmış. 1998 yılında İTÜ'nün 225'inci kuruluş yılı kutlamaları için bir müzik arayışı sürerken Prof. Dr.

Yazının Devamı

Kart kullanan 24 milyon, aftan yararlananlar 184 bin kişi

24 Şubat 2006

24 milyon kredi kartı kullanıcısının bir bölümü harcamalarını vadesinde ödediğinden, kredi ve faiz derdi yok. Harcamasını vadesinde ödeyemediği için kredi kullanan, kart sahiplerinin çoğunluğu kredi (borç) taksiti ve faizini vadesinde ödüyor. Bankalararası Kart Merkezi'nden aldığım bilgilere göre, kredi kartı borcunu ve kredi faizini vadesinde ödemekte zorlananların 73 bini ise gecikmeli de olsa ödeme yapıyor. Sorun yaşanan, kredi taksitini ve de faizini ödeyemeyenler sadece 184 bin kişi. (Kişi başı 2 kart hesabı ile toplam 369 bin kredi kartında sorun var.) Kredi kartı affından kaç kişi yararlanacak? Bankalararası Kredi Kartı Merkezi'nden verilen bilgiye göre, bankalar bugüne kadar 48 milyon dolayında kart dağıttı. Bir kişinin ortalama 2 kartı var. Demek ki, Türkiye'de 24 milyon kişi kredi kartı kullanıyor. Bankalararası Kredi Kartı Merkezi'nin verdiği rakamlara göre TBMM'nin kredi kartı affından bu 184 bin kişi yararlanacak. 184 bin vatandaşın sorununu çözmek, bu vatandaşları zor durumdan kurtarmak kötü mü? Hayır. Çok iyi... Ama bu vatandaşları kurtarmak için TBMM'den çıkarılan kanun, 184 bin kişinin derdine azıcık da olsa "merhem" olurken, başka yerlerde yaralar açacak. TBMM,

Yazının Devamı

Tekstil ve giyim sanayii zorda

23 Şubat 2006

2005 yılında imalat sanayiinde toplam üretim artışı yüzde 4.9 iken, tekstil sanayii üretimi yüzde 11.9 oranında, giyim sanayii üretimi yüzde 12.5 oranında azaldı.Bu iki sektör zor durumda ama, bu iki sektörün toplam üretimdeki payının yüksekliği nedeniyle, olumsuz gelişme ekonominin bütününü ilgilendiriyor. Döviz sepetinin (1.0 $ + 1.5 …) ortalama YTL karşılığı 2001 yılında 3.34 YTL idi. 2005 yılında 3.72 YTL oldu. Demek ki, döviz sepetinde 5 yıllık artış yüzde 11.5 oranında. Döviz fiyatlarındaki artış yüzde 11.5'te kalırken 2001 yılından 2005 yılına kadarki dönemde, fiyat artışları geriledi ama, neticede ÜFE (Üretici Fiyatları Endeksi) yüzde 221.6 oranında arttı. 2005 yılında imalat sanayiinde üretim ortalama yüzde 4.9 oranında arttı. İmalat sanayii, farklı sanayi kollarından oluşuyor. İmalat sanayiinin toplam ağırlığı 100.0 ise, bu toplam ağırlık içinde tekstil sanayiinin ağırlığı 12.5, giyim sanayiinin ağırlığı 6.2 dolayında. İki sanayi kesiminin imalat sanayii içindeki toplam ağırlığı yüzde 18.7 oranında. Bu çelişkili gelişme sonucu, üreticinin ihracatta ve iç piyasada yabancılarla rekabet şansı kalmadı. Bu sadece tekstilciyi ve giyim sanayicisini değil, (tarımda, sanayide,

Yazının Devamı

Prim affı (Her af: 'Bu son af')

22 Şubat 2006

Ne yazık ki, her af tasarısı, TBMM'den "bu son af" diye geçiyor. Ama afların sonu gelmiyor... Özellikle, vergi ve prim konusunda ödeme yapmayanlar "açıkgöz", ödeme yapanlar "enayi" oluyor.Sayın okuyucularım, TBMM'ye sunulan ve sosyal güvenlik kuruluşları primleriyle ilgili af getiren tasarının bir maddesini size aktarayım da, primini zamanında ödeyen ile hiç ödemeyenin adını siz koyunuz: "Bağ-Kur'a kayıt yaptırdıktan sonra, hiç prim ödemesi yapmayanlar, borçlanma süresine göre 14.7 bin YTL ödeme yaptıklarında emekli olacaklar."Sosyal güvenlik sistemimizde kriz var. Bu krizin de iki bacağı var: (1) Bütçeden yapılan yardımın büyüklüğü. Bütçeden yapılan yardımın sınırlandırılmasına çalışılıyor. (2) Türkiye'ye özel ciddi sorun ise, sosyal güvenlik kuruluşlarında prim-ödeme dengesinin bozulması. TBMM'nin gündemindeki "sosyal güvenlik kuruluşları prim affı"nın, "son af" olduğu söyleniyor. 73 milyon nüfusa karşılık Emekli Sandığı'na, SSK'ya, Bağ-Kur'a prim ödeyen 12.4 milyon aktif iştirakçi var. Bu sosyal güvenlik kuruluşlarından 50 milyona yakın insan maaş alıyor, faydalanıyor.Çalışanlar sosyal güvenlik kuruluşlarına çok prim ödediğinden yakınıyor. Sosyal güvenlik kuruluşundan maaş

Yazının Devamı

Çiftçinin sorununu kimse anlayamıyor

20 Şubat 2006

Çiftçi biliyor mu, bilemem ama, ben bilmiyorum. Ve de öğrenmek istiyorum. Bu nedenle tarım sektöründe olan biteni çok iyi izleyen dostum Ali Ekber Yıldırım'a sordum. "Nedir bu çiftçinin derdi? Hükümetimiz çiftçiye çok para veriyor da, onlar daha fazlasını mı istiyor?" dedim.Bana anlattı: IMF ve Dünya Bankası'nın zorlamasıyla 2000'den bu yana hükümetlerin uygulanan tarım politikası çiftçiyi şaşkına çevirdi. Üretim yapamaz duruma getirdi. 2000'den bu yana çiftçi her yıl bir başka ürüne yönlendiriliyor. "Onu ekme, bunu ek" deniliyor. Pamuk, mısır, ayçiçeği, buğday, arpa, soya... Hangisini ekse çiftçi zarar etti. Her defasında politikacı çiftçiye "Zarar ediyorsan ekme" dedi. Çiftçi soruyor: "Ben ne ekeyim?" Çiftçilerimiz sorunlarını anlatmaya başladığında Sayın Başbakanımız sinirleniyor. "Tarıma ne ne para verildiğini biliyor musunuz?" diye çiftçileri azarlıyor. 2006 yılı şubat ayındayız. Bugünlerde çiftçiye 2 yıl gecikmeyle 2004 yılının "Doğrudan Gelir Desteği" parası ödeniyor. Hem de 2 taksitle. 2005'nin "Doğrudan Gelir Desteği" parasının ne zaman ödeneceği, bu sistemin 2006'da da devam edip etmeyeceği bilinmiyor. Çünkü bu konularda IMF ve Dünya Bankası'ndan herhangi bir talimat

Yazının Devamı

Rüzgâr eken fırtına biçiyor

19 Şubat 2006

"Yetiştik çünkü biz..." başlığını taşıyan belgeselde, tarihi, ekonomik, sosyal ve politik oluşum içinde Mülkiye'nin gelişimi ve Mülkiyelilerin neler yaptıkları anlatılıyor.Mülkiyeliler Birliği İstanbul Şubesi'nin düzenlediği gösterimde Akatlar Mustafa Kemal Kültür Merkezi salonunu dolduran İstanbul'daki Mülkiyeliler, belgeselin 40 dakikalık ikinci bölümünü izledi.Bu bölüm 1945-1960 yılları arasında ülkede olan biteni ve de ülkede olan bitenler çerçevesinde Mülkiye'yi, Mülkiyelilerin gelişmeleri nasıl etkilediklerini, gelişmelerden nasıl etkilendiklerini anlatıyor.1960'lara doğru ortada fol yok yumurta yok iken, Başbakan Menderes oy çoğunluğuna güvenerek sokağı, üniversiteyi, Mülkiyelileri, gençleri karşısına almıştı. Can Dündar'ın hazırladığı "Mülkiye Belgeseli"ni "geçmişten ders almak için" politikacılar mutlaka izlemelidir. Belgesel dört bölüm halinde CNN Türk'te yayımlanacak. İlk bölümü 26 Şubat Pazar akşamı 23.00'te yayımlanıyor. Belgeselde, dokümanter filmlerden aktarmalarla, Menderes'in oy çoğunluğuna güvenerek ve de "tek adam" olarak nasıl kimseyi dinlemeden "rüzgâr ekmeye başladığı" hatırlatılıyor.Menderes önce sokak hareketlerini küçümsüyor, "N'olmuş yani, İstanbul'da ve

Yazının Devamı

Alev Viyana meclisinde 'parlamenter'

18 Şubat 2006

Alev, İstanbul'daki Avusturya Lisesi'ni bitirdikten sonra Viyana'ya gitti. Devlet Üniversitesi'nden Sosyal Bilimler diploması aldı. Üniversite öğrencisi iken "Yeşiller Grubu" ile ilgi kurdu. Üniversiteyi bitirince Yeşiller için çalışmaya başladı.2000 yılında bir yazımda ondan söz etmiştim. Daha sonra ne yaptığını izleyemedim. Geçen gün İstanbul'da ziyaretime geldi. Avusturya'dan vatandaşlık hakkı almış. Ve de profesyonel politikacı olmuş. Avusturya'da eyalet meclislerinde 3 Türk kadın parlamenter var. Üçü de farklı partilerden. Alev Korun "Yeşiller"den, Nurten Yılmaz "Sosyal Demokrat Grubu"ndan, Şirvan Ekici, "Hıristiyan Demokrat Grubu"ndan. Alev, Türkiye'den Viyana'ya okumaya giden bir genç kızımız. Diğer kadın parlamenter, Viyana'ya işçi olarak giden Türklerin ikinci kuşağının iyi eğitim görmüş kızları. Avusturya'nın 9 eyaletinin en büyüğü Viyana. 2005 yılı seçimlerinde Alev, Viyana'nın üçüncü bölgesinden birinci sırada hem belediye meclisine hem eyalet parlamentosuna Yeşillerin temsilcisi olarak seçilmiş.Bana nasıl seçildiğini anlattı. Partilerin semt komiteleri, semt meclisleri varmış. Bu komitelerde, meclislerde çalışan partililerden öne çıkanlar partinin daha ileri kademeli

Yazının Devamı