Koç Batmanlıları sevindirdi

9 Şubat 2006

Tüpraş'ı Koç grubu satın aldı gibi! Parayı ödedi, yönetimi ele aldı ama, Tüpraş'a sahip olup olamayacağı belirsiz... Bu belirsizlik içinde beni mutlu eden, Batmanlıları sevindiren bir gelişme oldu. Koç grubu, Tüpraş'ın geleceği konusunda borsaya gönderdiği açıklamada, "Batman Rafinerisi'nin ürün kalitesinin iyileştirilmesi ve kapasite kullanımının artırılması... konularında şirket yönetiminin görevlendirildiği"ni belirtti.Koç grubunun Batman Rafinerisi'ni kapatma niyetinde olmadığı anlaşılıyor. Bu Batman şehri için, Doğu'daki petrol aramalarının sürdürülmesi ve geliştirilmesi için ve genelde Doğu Anadolu için çok önemli bir gelişmedir.Tüpraş'ın 4 rafinerisi, bir petrokimya tesisi var. Dört rafineriden İzmit'tekinin yıllık petrol işleme kapasitesi 11.5 milyon ton, İzmir Aliağa'dakinin 10.0 milyon ton, Kırıkkale'dekinin 5.0 milyon ton ve Batman'dakinin 1.1 milyon ton. Ben iki şey istiyordum. Tüpraş, özelleştirilecekse, bir Türk sermaye grubu satın alsın. Tüpraş'ı satın alan, Batman Rafinerisi'ni kapatmasın. Batman Rafinerisi, Batman çevresindeki 600 dolayındaki petrol kuyusundan çıkarılan düşük kaliteli petrolü işleyerek "siyah ürün" elde ediyor.Batman Rafinerisi'nin teknolojisi

Yazının Devamı

'Nereden buldun?' olsa bunlar olmaz

8 Şubat 2006

Büyük gelir ve büyük servet elde etmenin yolu da büyük ölçüde mal ve hizmet üretmektir.Bizim gibi ülkelerde ise üretim imkânları sınırlıdır. Bir üretim konusu, bir üretim alanı bularak, üretim yapacak bir işyeri açmak ve üretimden para kazanmak imkânı azdır. Üretimin boyutu (ölçüsü) küçüktür. Küçük üretim yapan işyerlerinde, büyük ölçüde para kazanarak servet sahibi olmak da kolay değildir.Bütün bunlara karşı, bizim gibi ülkelerde üretmeden de para kazanmak, hem de çok para kazanmak ve de büyük servet sahibi olmak mümkündür.Bunun için illa da soygun yapmak, devleti dolandırmak, kanunsuz yollara başvurmak, vergi kaçırmak gerekmez. Paranın kaynağı üretimdir. Bir mal veya hizmet üretip satacaksınız ki, para sahibi olacaksınız. Bozuk düzen, bazı kişi ve kuruluşlara üretim yapmadan büyük gelir sağlamak, büyük servete sahip olmak imkânı sağlar.Yüksek enflasyon uzun yıllar devam etti. Enflasyon gelir dağılımını çarpıttı. Paradan para kazanma imkânı yarattı.Hızlı nüfus artışı, göç, çarpık şehirleşme arsa rantı yarattı. Belediyelerin imar yasalarıyla devamlı oynaması spekülatif rant kazançlarına yol açtı.Yüksek reel getirisi olan devlet bonoları, borsadaki hareket parası olanlara yüksek

Yazının Devamı

Çipli kredi kartı dönemi başlıyor

7 Şubat 2006

Kredi kartı üzerindeki "çip"in içine birçok bilgi depolamak imkânı var ama, şimdilik sadece kullanıcının özel şifresi depolanacak. Böylece kredi kartları "güvenli" hale gelecek. İleride kart okuyucular yenilendikçe, kredi kartıyla ödeme yapandan imza bile istenilmeyecek. Kredi kartı kullanıcısı okuyucunun üzerindeki tuşlara dokunarak şifresini girince, işlem tamamlanmış olacak.Kartlara "çip" takmak masraflı bir iş. Önce 30 milyon kredi kartı yenilenecek. Kart okuyucularını değiştirmek bir başka iş. Türkiye'deki işyerlerinde 1 milyon 150 bin POS makinesi adı verilen küçük okuyucu, sokaklarda ATM adı verilen 2 bin bankamatik var. Nisan ayı başından itibaren "çip"li kredi kartı dönemi başlıyor. "Çip" denilen şey ufacık, dört köşe, gümüş renkli pul gibi bir şey. Elektronik bilgi deposu. Özel bir yazıcıyla içine bilgi yükleniyor. Kart, kredi kartı okuyucusunun içine sürülünce bu bilgiler okunur hale geliyor. Bankalararası Kart Merkezi Genel Müdürü Sertaç Özinal'dan aldığım bilgiye göre, "çip"li kart kullanımı projesinin faturası 650 milyon dolar. Yazılımların, okuyucuların değiştirilmesi ve kart basımı için bugüne kadar 350 milyon dolar harcanmış. Şimdiden POS makinelerinin yüzde 90'ı

Yazının Devamı

Başbakan 'halkın durumu iyidir' diyor

6 Şubat 2006

Geçen cumartesi İstanbul'da ASKON (Anadolu Aslanları İşadamları Derneği)'nin toplantısı vardı. "Anadolu Aslanları"nın beni "En İyi Ekonomi Yazarı" ödülü ile onurlandırdıkları toplantıya Sayın Başbakan ile başka partilerin Sayın Başkanları da katıldı.Önce Doğru Yol Partisi'nin, sonra Birlik Partisi ile Saadet Partisi'nin Sayın Başkanları konuştu. "Halkın durumunun kötü olduğundan, ekonomideki sorunlardan" söz etti. Daha sonra konuşan Sayın Başbakan, üç yıl önce ile bugünü karşılaştırdı.Sayın Başbakanın anlattıklarını yorumsuz özetleyeyim. Söylediklerini, verdiği rakamları sayın okuyucularım değerlendirsin. Sayın Başbakan, "Halkımızın durumunu üç yıl önceki durumu ile karşılaştırın. Durum, üç yıl önceye göre daha mı kötü? Hayır... O halde ekonomide başarısızlıktan söz edilemez... Ekonominin durumu da iyidir" diyor. Sayın Başbakan diyor ki:"n Yatırımlar durdu deniliyor. Geçen yıl kamu 17 milyar YTL, özel sektör 40 milyar YTL yatırım yaptı. Nüfus arttığı halde 2002 yılında yüzde 10.3 olan işsizlik oranı 2005'te yüzde 9.7 oranında gerçekleşti.Faizlerdeki düşüşü yeterli bulmamak haksızlık olur. İç borç faizi yüzde 63.7'den yüzde 14.2'ye, gecelik faiz yüzde 44'ten yüzde 13.5'e

Yazının Devamı

Gülriz Sururi "Ayşe"yi yaşatıyor

5 Şubat 2006

İşte bu operet, "Bir Gülriz Sururi Müzikali" olarak, şimdi İstanbul'da, Mustafa Kemal Kültür Merkezi Sahnesi'nde cuma ve cumartesi akşamları 20.30'da ve pazar günleri 15.00'te sahneleniyor.Ayşe Opereti Muhlis Sabahattin'in (1889-1947) eseridir. Ölümünden sonra operetin notası ve metni kaybolmuş. Geriye sadece 1966 yılında Lutfullah Sururi'nin İstanbul Radyosu için hazırladığı bir programın kayıtları kalmış. Gülriz Sururi, bu kayıtlardan yola çıkarak yeni bir metin hazırlamış, müzikleri derlemiş. Böylece ilk sahnelenişinden 75 yıl sonra Ayşe'yi yaşama geçirmek mümkün olabilmiş. Ayşe Opereti, 1930'lu yıllarda sahnelenen "Cumhuriyet dönemi müzikalleri"nin en çok beğeni görenlerinden biridir. Annesi Suzan Lutfullah, Gülriz Sururi'yi karnında taşırken sahneye çıkmış. Ayşe rolünü oynamış. Babası Lutfullah Sururi ile ünlü sahne sanatçılarımızdan Celal Sururi, Muammer Karaca, Toto Karaca, Avni Aydın oyunda rol almış. Muhittin Sadak orkestrayı yönetmiş. Ayşe Opereti'ni ünlü müzik eleştirmenimiz Evin İlyasoğlu'yla izledim. Bana anlattığına göre, operetler, müzikaller halkın çabuk kavrayacağı yalın ve alımlı ezgilerden oluşur. Bizim ülkemizde bu türde yazılan seyirlik (temaşa) oyunları 19.

Yazının Devamı

Ayıklayın pirincin taşını

4 Şubat 2006

İhaleye iştirak eden sermaye gruplarının sorumluluğu, ilan edilen ihale şartlarına uygun hareket etmek. İhaleye katılan her sermaye grubunun, "Acaba Özelleştirme İdaresi veya kamu varlığını satışa çıkaran kamu kuruluşu, kanuna uygun hareket ediyor mu?" diye bir araştırma yapma yükümlülüğü yok. Satıcı devlet. Devlet ise kanuna, hukuka aykırı iş yapmaz...Ama geliniz görünüz ki, özelleştirmeden sorumlu kamu kuruluşları devamlı yanlış yapıyor. Mahkemeye gidildiğinde, satışlar iptal ediliyor. Tüpraş ile ilgili Danıştay kararı çok önemli... Özelleştirme İdaresi ihale açıyor. İhaleye yerli-yabancı sermaye grupları katılıyor. En yüksek fiyatı veren, Tüpraş hisselerini satın alma hakkını elde ediyor. Para buluyor. Parasını ödüyor. Çoğunluk hissesine sahip olduğundan yönetime el koyuyor. Bu arada Danıştay'dan iki karar çıkıyor. (1) Tüpraş özelleştirilebilir. (2) Tüpraş'ın özelleştirilmesi işlemleri yasalara uygun yapılmamıştır. İhale iptal edilmelidir. Bir değil... İki değil... Bu böyle geldi. Böyle gidiyor. Anadolu'da kolaylıkla yapılabilecek bir işi beceremeyip, içinden çıkılamaz duruma getirenlere "Ayıkla pirincin taşını" derler.Özelleştirmeden sorumlu kamu kuruluşlarının yaptıkları

Yazının Devamı

Devlet hastaneleri zor durumda

3 Şubat 2006

Devlet hastanelerinin, (1) SSK'lı, (2) Bağ-Kur'lu, (3) Yeşil kartlı hastalara verdikleri hizmetler nedeniyle devletten (bütçeden) 3.5 milyar YTL alacakları vardı. Bu parayı alamayacaklar.Hastanelerin sağlık harcamalarının 2 kaynağı var. (1) Bütçeden ayrılan ödenekler. (2) Döner sermaye gelirleri.Hastaneler her hasta için "SSK'ya, Bağ-Kur'a, Emekli Sandığı'na, yeşil karta" bir fatura çıkarıyor. Bu fatura bedelleri "döner sermaye" hesabında toplanıyor. Milletvekillerimizin oylarıyla TBMM'de kabul edilen bir kanun maddesiyle "...Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerin 31.12.2005 tarihinden önce verdikleri tedavi hizmetleri nedeniyle bütçeden alacaklarının tamamı silindi." Eskiden hastanelerin ana gelir kaynağı, bütçeden gelen para idi. Toplam harcamaların 1989 yılında sadece yüzde 10'u döner sermayeden gelirdi. 2004 yılında döner sermaye gelirleri, bütçeden ayrılan payın yüzde 92'sine ulaştı. 2005 yılında bu oranın yüzde yüzün üzerine çıktığı, 10 milyar YTL'ye ulaştığı tahmin ediliyor.Devlet hastanelerinin alacaklarının silinmesiyle ilgili kanun TBMM'de kabul edildiğinde yaratacağı sorunlar konusunda yapılan uyarılar dikkate alınmadı. Melih Aşık, 3 Ocak 2006 tarihinde Milliyet'teki

Yazının Devamı

CHP İş Bankası'ndan kâr payı alamıyor

2 Şubat 2006

İş Bankası'nın CHP üzerine kayıtlı yüzde 28.1 hissesi, Atatürk'ün hissesidir. Atatürk vasiyetinde, İş Bankası'nın yüzde 28.1 hissesinin "yönetim hakkını" CHP'ye, gelirini Türk Dil ve Tarih Kurumu'na bırakmıştı.Açık anlatımıyla, bu hisseler CHP üzerine kayıtlı ama, CHP bu hisseler nedeniyle İş Bankası'ndan kâr payı alamıyor. Alamaz.Sadece "yönetim hakkı" nedeniyle, CHP tarafından belirlenen 4 parti temsilcisi İş Bankası'nın yönetim kuruluna üye olarak katılıyor. Bu üyeler ücret ve kâr payı alıyor.Yönetim hakkı CHP'de olan yüzde 28.1 oranındaki hisse payına düşen kâr paylarını vasiyete göre alacak olan Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu'dur. Sayın Başbakan, AKP grup toplantısındaki konuşmasında, "Dünyada banka sahibi olan tek parti CHP" dedi. "Bugüne kadar gelen paralar ne oldu? Nereye gidiyor?" diye sordu. Kenan Evren döneminde Türk Tarih ve Türk Dil kurumları kapatıldı.CHP yönetimi, "Atatürk'ün vasiyetinde isimleri geçen kurumları kapatılmasından sonra bu kurumların yaptıkları işi yapmak amacıyla kurulduğu söylenen kurumlara ödeme yapılamayacağı, böyle bir ödemenin vasiyete aykırı olacağı gerekçesiyle, İş Bankası'ndan kâr payı ödemesinin durdurulmasını" istedi.Konu mahkemeye

Yazının Devamı