On ayda petrol, kömür ve gaz faturası 16.8 milyar dolar

23 Aralık 2005

Geçen yılın on ayında petrol, gaz ve kömür faturası 11.3 milyar dolar iken, bu yıl 16.8 milyar dolara yükseldi.Dış ticaret açığımızın (ithalat ile ihracat arasındaki farkın) büyümesinde ve de cari açığın (ülkenin döviz açığının) büyümesinde tabii ki, bu 5.6 milyar dolarlık fazla ödemenin büyük etkisi var. Ama dış ticaret açığının ve de cari açığın büyümesinin tek nedeni petrol, gaz ve kömür fiyatlarının yükselmesi değil...Ocak-ekim döneminde (DİE rakamlarına göre) ithalatımız 95.0 milyar dolar. İhracatımız 59.4 milyar dolar. Dış ticaret açığımız (ithalat ile ihracat arasındaki fark) 35.6 milyar dolar. Dünyada petrol fiyatları yükseldiği için yılın ilk on ayında petrol, gaz ve kömüre geçen yılın aynı dönemine göre 5.6 milyar dolar daha fazla ödeme yaptık. Geçen yılın on ayında 78.4 milyar dolar olan ithalat harcamalarında, bu yılın aynı döneminde 16.6 milyar dolar artış gerçekleşti. Bu artıştan petrol, gaz ve kömür fiyatındaki artışın payı düşüldüğünde, ithalat harcamalarında gene de 11.0 milyar dolar büyüme görülüyor.İthalat için yaptığımız her 100 lira harcamanın 12 lirasıyla tüketim malı (binek otomobili dahil), 17 lirasıyla yatırım malı (makine ve teçhizat), 71 lirasıyla

Yazının Devamı

Faizi indiremeyiz vergiye bindiririz

22 Aralık 2005

Açık 2003 yılında 8,0 milyar dolar, 2004 yılında 15,6 milyar dolar oldu. 2005 yılında 22,0 milyar dolar olacağa benziyor.IMF destekli istikrar programının yanlış bir yanı var. Bu program "Cari açığı/döviz açığını büyütüyor. Bir an önce tedbir alalım" diyenlere önce, aldıran olmadı. Sonra, bunu yazanlar ve söyleyenler "felaket tellalı" olarak küçümsendi. Cari işlemler hesabı (ülkenin döviz gelir-gider hesabı) 2002 yılında 1,5 milyar dolar açık vermişti. IMF yetkililerince de cari açığı/döviz açığı sorunu uzun süre önemsenmedi. "Bu sorunun kendinden işleyen mekanizmalarla (dalgalı kur sayesinde) çözüleceği iddia edildi." Açık giderek küçülecek, denildi. Hükümet ve de iş çevreleri buna inandı.IMF (gecikerek de olsa) IMF programının döviz açığı yaratan bir program olduğunu, bu açığın programda yer alan tedbir ve mekanizmalarla kendiliğinden kapanamayacağını fark etti. IMF de önemsemedi Geçtiğimiz günlerde IMF Birinci Başkan Yardımcısı Bayan Krueger'in "cari denge sorununa dikkati çekmesi" üzerine, bugüne kadar, "Cari açık sorun değil" diyenler "ağız değiştirmeye başladı"...TÜSİAD'ın Ankara toplantısında "ülkenin en önemli sorunlarının cari açık, işsizlik ve bölgesel dengesizlik"

Yazının Devamı

100 dolarlık büyüme için 39 dolar açık

20 Aralık 2005

Halbuki 2002 yılında her 100 dolarlık büyüme 4.0 dolar açıkla gerçekleşmişti.Bunun anlamı, büyümeyi kendi tasarrufumuzla değil, giderek daha fazla yabancıların parasıyla gerçekleştirdiğimizdir. Bunun anlamı, büyümenin faturasının dış borç olarak giderek artmasıdır.Cari açık/döviz açığı büyüdükçe "iyimserler" (ve de hükümet politikalarına toz kondurmayanlar) iki şey söylüyor: Büyüyoruz, yatırım yapıyoruz. Onun için daha çok ithalat yapıyoruz. Döviz açığının büyümesi önemli değil.İhracat artıyor. Üretim coşuyor. Bunun için tabii ki ithalat da yapılacak. Döviz açığının büyümesi önemli değil. 2005 yılında Türk ekonomisindeki her 100 dolarlık büyümeyi 39.2 dolar açık vererek gerçekleştirebileceğiz. Döviz açığı sadece ihracatta kullanılan ithal girdilerden kaynaklanmıyor. Ama genelde bir inanış var. "İhracat artınca, bu ihracata giden ürünlerin ithalat gereği de artar..." Acaba bizde durum nedir? 2001 yılından 2004 yılı sonuna kadarki dönemde ihracat yüzde 101 oranında büyüdü. Ama ithalat aynı dönemde yüzde 135 oranında arttı. 2001 yılında 100 dolar ihracat karşılığı 131 dolar ithalat yapılıyordu. 2004 yılında 100 dolar ihracat karşılığı 154 dolar ithalat yapar duruma geldik. Demek ki

Yazının Devamı

IMF, Merkez Bankası'nın rezervinin artırılmasını istiyor

19 Aralık 2005

Ne oluyoruz? Türkiye'nin döviz borçlarını ödeyememe tehlikesi mi var? Devalüasyon olacak da kriz mi çıkacak?Biz IMF destekli istikrar programıyla ekonomiyi güçlendirmedik mi? İstikrara kavuşturmadık mı? Kriz olasılığını silip atmadık mı? "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?" Döviz rezervini taşımak kolay mı? Döviz rezervinin faturasını bu halk ödemiyor mu?Merkez Bankası, "her ihtimale karşı" bir köşede döviz biriktirir. Eskiden kalma 1.7 milyar dolarlık altınımız var ama o genelde dikkate alınmıyor. Onun dışında Merkez Bankası'nın kasasında kendine ait ve de hesaplarında kullanılabilir durumda 47.6 milyar dolarlık döviz var. Bunun 16.5 milyar doları (net) rezerv, 31.1 milyarlık bölümü "hesaben" kullanılabilir döviz imkânı. IMF Merkez Bankası'nın döviz rezervinin artırılmasını istiyor. Merkez Bankası'nın 47.6 milyar dolar döviz rezervi var. NTV ekonomi programında Servet Yıldırım ile yaptığı söyleşide IMF Türkiye Direktörü Hugh Bredenkamp, "Merkez Bankası'nın döviz rezervi, en az Türkiye'nin kısa ve orta vadeli döviz borçları çizgisine çıkarılmalı, 65-70 milyar dolar olmalı, bunun için Merkez Bankası 20-25 milyar dolarlık daha döviz almalı" dedi. Merkez Bankası'nın bu 47.6 milyar

Yazının Devamı

Ortaköy Arnavutköy boyanıyor

18 Aralık 2005

Bu çalışmalar Beşiktaş Belediyesi'nin Beşiktaş ve Levent çarşıları ile Ortaköy ve Arnavutköy tarihi yerleşimlerinde cephe düzenlemesi programının bir parçası.Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal diyor ki: "Ortaköy'ü yeniden düzenledikten sonra kendi haline bırakmayacağız. Ortaköy esnafı ile bir güvenlik birimi oluşturacağız. Oturanlar, Ortaköy'e sahip çıkacak. Belediyenin yaptıklarını koruyarak ileriye götürecek."Ortaköy'de çevre düzenleme işini 1992 yılında Mimar Erhan İşözen başlattı. Erhan İşözen, "Ortaköy Meydanı ve Çevre Düzenlemesi" projelerini hazırladı. Eski yapıların cephelerinin nasıl düzenleneceğini, binaların nasıl boyanacağını kâğıda döktü. Beşiktaş Belediyesi, Ortaköy'de cami ve iskele meydanı çevresindeki elli binanın cephe onarımını yaptırıyor. Binaları boyatıyor. Sonra sıra Arnavutköy'e gelecek. Beşiktaş'ın önceki belediye başkanları Ayfer Atay ve Yusuf Namoğlu, projenin belli bölümlerini uyguladı. Meydan düzenlendi. Mabetler boyandı.Daha sonra Erhan İşözen, Ortaköy'ü bıraktı. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ile çalışmaya başladı. Cumhuriyet-Halaskârgazi Caddesi, Şişli Meydanı, Nişantaşı-Teşvikiye ve çevresi için kentsel tasarım projelerine yöneldi.

Yazının Devamı

Sabancı Müzesi'nde 'cumartesi konserleri'

17 Aralık 2005

Kapıdan başlayarak, müzenin kapısına kadarki insan kalabalığına şaşırdım. Çoğu genç yüzlerce kişi grup grup müzeden çıkmış kapıya doğru yürürken gene yüzlerce kişi müzeye girmeye çalışıyordu.O anda gözlerim yaşardı... Sakıp Sabancı'yı düşündüm. Müzeye ve müzedeki etkinliklere bu yoğun ilgiyi görse idi çok mutlu olurdu... Ama ne kadar geniş görüşlü imiş ki, başlattığı hareket ölümünden sonra güçlenerek devam ediyor. İsmi yaşıyor. Sabancı Müzesi'nde cumartesi konserleri başladı. Geçen cumartesi akşam üzeri hem "Picasso Sergisi"ni bir daha gezer, hem de konseri dinleriz diyerek Sabancı Müzesi'ne gittim. Emirgân Caddesi'nde yolun iki yanında sıralanan otobüsler ve otomobiller arasından zorlukla ilerleyerek Atlı Köşk'ün bahçe kapısına ulaştım. Picasso Sergisi nedeniyle müze girişinde okul çocukları için bir eğitim odası düzenlenmiş. Çocuklarımız (çağdaş ülkelerde olduğu gibi) bir ön eğitimden sonra sergiyi gezdiriliyor. Beğendikleri eserleri kâğıda geçirmeleri isteniyor. Çizdikleri, boyadıkları resimler saklanıyor.Sergiye girerken, ziyaretçinin paltosunu, çantasını, müzenin ücretsiz vestiyerine bırakması isteniyor. Böylece ziyaretçi medeni bir şekilde, sergiyi izleyebiliyor.

Yazının Devamı

Tarıma AB 44 milyar euro biz 3 milyar YTL ayırdık

16 Aralık 2005

Halkı iki yönüyle de çok hem de pek çok ilgilendirir... Sadece ilgilendirmez, aynı zamanda etkiler: (1) Gelir yönüyle etkiler. Çünkü bütçenin geliri, halkın cebinden çıkacak paradır. Halkın geliri artmadan bütçe geliri artıyor ise, bunun sonunda, halkın harcama gücü kısılacak demektir. (2) Gider yönüyle etkiler. Halktan toplanan para halk için mi harcanacak? Toplanan para nereye gidecek? Bu da halk için önemlidir.2006 yılı bütçesinin görüşülmesine TBMM'de önceki gün başlandı. İlk oturumu halkımız TV'lerden izledi... Ama... O da nesi? Hükümet bu bütçe ile halka ne hizmetler götürüleceğini anlatacak yerde, muhalefet milletvekilleri de halkın ihtiyaçlarını sıralayarak, bunların çözüm önerilerini ortaya koyacak yerde, sadece siyaset tartışılıyor! "Tencere dibin kara, seninki benden kara" tartışmalarıyla vakit doluyor. Bütçe, hükümetin bir yıl içinde halktan ne kadar para toplayacağını, sonra da bu paraları nerelere harcayacağını gösteren belgedir. TBMM'de bütçenin şekillenmesiyle ilgili çalışmalara katılan iktidar ve muhalefet partilerinin milletvekillerinden, 2006 yılında halkın cebinden ne kadar para çıkacağı ve bu paranın nerelere harcanacağı konusunda "halkın

Yazının Devamı

IMF 'kıvırtmaya başladı'

15 Aralık 2005

Dostum Ege Cansen, Anne Krueger'in açıklamalarını, "IMF kıvırtmaya başladı" şeklinde yorumlayan bir yazı yazdı.NTV'nin dün sabahki ekonomi programında Servet Yıldırım, IMF Türkiye Temsilcisi Hugh Bredenkamp'a sorular yönelterek, Bayan Anne Krueger'in "ne demek istediğini" açıklığa kavuşturmaya çalıştı.Bütün bunlardan benim anladığım özetle şudur:(1) IMF "Çevir şişi, kebap yanmasın" peşinde "kıvırtıyor".- IMF bugüne kadar Türkiye ekonomisini (gene Ege Cansen'in anlatımıyla) "yüksek faiz/düşük kur" politikasıyla yönetti. IMF İcra Direktörleri Kurulu'nda Türkiye'nin durumunun konuşulduğu toplantıdan sonra, Birinci Başkan Yardımcısı (Türkiye uzmanı) Bayan Anne Krueger, bir açıklama yaptı. Dilinin altındaki baklayı çıkaramadığından ne söylediği anlaşılamadı ama, satır aralarında bazı önemli mesajlar vermeye çalıştığı fark edildi. Ama IMF bu politika sonucu ekonominin bir çıkmaza sürüklendiğini gördü. Çünkü yüksek faiz ülkeye döviz girişini hızlandırıyor, döviz fiyatını ucuzlatıyor ama ülkenin döviz açığı giderek büyüyor.Ucuz döviz ithalatı coşturuyor, ihracatı gücendiriyor. Döviz fiyatıyla oynamadan ithalatı sınırlamanın yolu faizi artırarak iç talebi kısmak. Geliniz görünüz ki faiz

Yazının Devamı