Woody İstanbul'a geldi

31 Aralık 2005

1970 yılından bu yana yılın belli dönemlerinde, haftanın bir gecesi New York'ta konser veriyor. Caz müziği yapıyor.Amerika'nın New Orleans bölgesinin eski siyah nüfusunun yerel müziğini seslendiriyor. Grubunun adı "Woody Allen ve New Orleans Jazz Orkestrası".Şakir Eczacıbaşı'nın başkanlığını, Görgün Taner'in yöneticiliğini yaptığı İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, yılın belli dönemlerinde caz festivalleri düzenliyor. Vakfın, Pelin Opçin başkanlığındaki caz festivali ekibi, iki yıl önce Avrupa turnesine çıkan Woody'yi İstanbul'da konser vermeye davet etmiş. O günlerde İstanbul'a gelemeyen Woody, bu yıl haber göndermiş. "Yeni filmimin Avrupa şehirlerindeki ilk gösterimi öncesi bir turneye çıkıyorum. İstanbul'da da çalmak isterim..." demiş. Woody, perşembe akşamı İstanbul'da. Lütfi Kırdar Salonu'nda konser verdi. Woody Allen, Amerikalı bir sanatçı. Senaryo yazıyor, film çeviriyor. Çevirdiği filmlerde başrolü oynuyor. Filmleri daha çok okumuş yazmış çevreleri hedef alan filmler. Bu sanatçının bir de merakı var. Klarnet çalıyor. Klarneti zevk için çalıyor ama, bir sanatçı grubu ile devamlı sahneye çıkıyor. Caz Festivali ekibi, Woody'ye davetiye çıkarmış. Vakfın, Ömür Bozkurt

Yazının Devamı

Bazıları doları bazıları YTL'yi seviyor

30 Aralık 2005

Genel olarak kamuoyundaki inanış dövizden Türk lirasına hızlı bir geçiş olduğu şeklinde.Resmi rakamlara göre, 2004 yılı sonunda ekonomideki dolarizasyon (yabancı parayla yapılan işlerin parasal oranı) yüzde 41.0 iken, şimdilerde yüzde 33.4'e gerilemiş durumda.Yayımlanan rakamlara göre, yurtiçi toplam tasarruflarda yabancı paraya bağlı tasarrufların payı sadece yüzde 25.5 oranında.Döviz mevduatı henüz tamamen çözülmedi. Yılbaşında 56.9 milyar dolar idi. Şimdilerde 54.9 milyar dolar dolayında. Ama mevduat artışı Türk lirası mevduatlarda görüldüğünden, toplam mevduatta döviz mevduatının payı yüzde 42.4'ten yüzde 35.3'e geriledi. Apartmanımızın otomatik kapı mekanizması bozuldu. Servise telefon ettim. "Malzeme ücretini sonra belirleriz ama, servis ücreti 75 euro" dediler. Bir arkadaşım otomobilini bakım için servis istasyonuna götürmüş. "Bakım işçiliği ücretini euro olarak istemişler. Faturayı euro olarak vermişler." Anladık, parça yurtdışından geliyor. İşçilik ücreti neden euro? İşçiye ücretini euro ile mi ödüyoruz? Bunlar "stok durumu". "Akım" da ise, ilginç bir hareket var. Yabancılar yurda döviz getirerek Türk lirasına çeviriyor, TL ile yatırım yapıyor. Bono alıyor, hisse senedi

Yazının Devamı

Bütçe halka anlatılamadı (Böyle geldi, böyle gidecek!)

29 Aralık 2005

Bizde ise muhalefet ve iktidar partisi liderleri kavga etti. Birbirine bağırdı. Halka örnek olması gereken milletvekillerimiz hırçınlıklarıyla tansiyonu artırmaya katkıda bulundu. Bütçenin ne getireceği ne götüreceği gürültüye gitti.Bu yılın bütçesinin bir özelliği var. Mahalli idare gelir-giderleri, fon gelir-giderleri ve vergi iadeleri de bütçe gelir-giderine eklendi.Bunlar eklenince bütçenin gelir ve gider rakamları büyüdü. Geçmişle karşılaştırma imkânı kalmadı. Ben sayın okuyucularıma geçmişle karşılaştırma imkânı verebilmek için sadece devletin "Merkezi Yönetim Bütçesi"nin geçen yılki ve bu yılki gelir-gider rakamlarından söz edeceğim.Bu yıl konsolide bütçe rakamlarına eklenen mahalli idareler, fonlar ve vergi iadeleri gelir-giderleri 19.5 milyar YTL. Yani, merkezi yönetim ve mahalli idareler halktan yaklaşık 144.0+19.5 milyar YTL toplayacak, yaklaşık olarak 157.2+19.5 milyar YTL harcayacak. TBMM'deki müzakereler tamamlandı. 2006 bütçesi kesinleşti.Bütçe oylamasından önce her ülkenin meclislerinde iktidar ve muhalefet bütçenin halka ne getireceğini ve götüreceğini tartışır. Halk da bir yıl içinde neler olup biteceğini bilir. Ben sayın okuyucularıma, henüz yayımlanmayan, TBMM

Yazının Devamı

İmalat sanayiinde brüt ücret 1.179 YTL

28 Aralık 2005

Ama "ücret" konusu gündeme geldiğinde, genelde "işçilik maliyeti"nden söz ediliyor. Bir işçinin işverene maliyeti "ücret" olarak gündeme geliyor.TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) 2005 yılında 10 ve daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde ücret ve kazançları belirledi. İmalat sanayiinde 2005 yılının üçüncü üç aylık döneminde ortalama brüt ücretin 1.179 YTL olduğunu açıkladı.Bakınız TÜİK'in ücret tanımları nasıl? Çıplak ücret+ikramiye+prim+sosyal yardımlar toplamına "brüt ücret" deniliyor."Brüt ücret"e, fazla mesai+ücret niteliğindeki diğer ödemeler+varsa toplu sözleşmeden doğan ödemeler eklenince "brüt kazanç" rakamı bulunuyor. Sadece "asgari ücret"le çalışanın cebine giren parayı biliyoruz. O da yılbaşından sonra 380.46 YTL olacak. 1) Kamuda çalışanların brüt ücreti de kazancı da özel sektördekilerden yüksek. Ortalama brüt ücret kamuda 1.873 YTL iken, özel sektörde 1.110 YTL.Brüt kazanç ortalaması kamuda 2.162 YTL iken, özel sektörde 1.232 YTL. 2) Toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işyerlerinde brüt ücret ve kazanç, sendikasız işyerlerininkinin çok üzerinde. Toplu iş sözleşmesi yapan kamuya ait işyerlerinde ortalama brüt ücret 1.887 YTL, sözleşme yapamayanlarda 706 YTL.Toplu iş

Yazının Devamı

İşveren 645 YTL ödüyor 265'ini devlet, 380'ini işçi alıyor

27 Aralık 2005

Yılbaşından sonra işçinin eline geçecek asgari ücret 380.46 YTL olarak belirlendi. Bir işveren bordrolu bir işçi çalıştırdığında "asgari ücret" ödemek zorunda. Asgari ücret rakamı çok önemli. Çünkü: (1) Bordrolu işçi çalıştıran ciddi işletmelerin çoğundaki işçilerin çoğunluğu asgari ücretle çalıştırılıyor. (2) Asgari ücretin işverene maliyetinin yüksek olması nedeniyle işletmelerin çoğunda işçiler bordro dışı (kaçak) çalıştırılıyor. (3) Asgari ücret artışını işçi kesimi ümitle bekliyor. Çünkü asgari ücretteki artış bordrolu çalışanlara dolaylı olarak yansıyor. Bordrosuz (kaçak) işçi çalıştıranlar da asgari ücret artışını az-çok ücrete yansıtıyor. İşçinin cebine 360.46 YTL net girebilmesi için, bordrolu işçi çalıştıran ciddi işverenin cebinden 645.17 YTL çıkıyor. İşverenin cebinden çıkan ile işçinin cebine giren arasında 264.71 YTL fark var. İşveren, asgari ücretli bir işçi çalıştırmak için devlete toplam 264.71 YTL ödeme yapmak zorunda. Bunun 177.89 YTL'si SSK primi, 15.93 YTL'si işsizlik primi, 70.89 YTL'si vergi... İşte halk dilinde "istihdam vergisi" deniliyor.İşte bu nedenle (1) İşverenler imkân ölçüsünde az işçi çalıştırıyor. (2) İmkân ölçüsünde bütün işçilere asgari ücret

Yazının Devamı

Ekonomide ve politikada tek adam dönemi geçti

26 Aralık 2005

Eskiden 'yönetim' vardı, günümüzde 'yönetişim' var. Yönetim tek adam demekti. Yönetişimde yöneticiler (Başbakan bile), yönetilenlerin desteğiyle 'yönetim' gücünü kullanabiliyor. Yönetişim, yönetimin gerektiği her yerde, derneklerde, şirketlerde ama özellikde devlette yönetim anlayışını değiştirdi.Günümüzde başbakanların "Ben iktidarım, ülkeyi istediğim gibi yönetebilirim. Gücümü kimse ile paylaşmam. Kimsenin söz söyleme hakkı yok. Beğenmeyen bir sonraki seçimde oy vermez" deme hakkı kalmadı. Başbakanlar ülkeyi, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları, üniversiteler,entelektüellerin katılımı ile yönetecek. Sadece işveren örgütleri TOBB,TÜSİAD değil, işci sendikaları, çiftçi, esnaf örgütleri de konuşacak. Sayın Başbakan alınmayacak,kızmayacak. Söylenenleri yazılanları dikkate alacak. Günümüzde 'yönetişim'in raconu bu. Prof.Dr. C.Can Aktan'ın anlatımı ile, "Demokrasinin üç temel özelliği temsil,katılım ve denetimdir. Halk önce yönetme hakkı vereceği temsilcilerini hür iradesi ile seçecek. Sonra temsilcileriyle yakın ilişki içinde kamusal kararlara katılacak. Daha sonra yetkilerini kötüye kullanmamaları için temsilcilerini denetleyecek. Demokrasiyi gerçekten

Yazının Devamı

Başbakan-TÜSİAD "ateşkes"te anlaştı

25 Aralık 2005

Günümüz koşullarında TÜSİAD'ın yönetiminde bulunan herhangi bir işadamı veya işadamlarının bir bölümü Sayın Başbakan'a karşı bayrak açmayı, kavgaya girmeyi "göze alamaz"... Kaldıramaz.İnsanların kaldıramayacakları yükün altına girmemeleri gerekir. Çünkü ya ezilirler ya da mahcup olurlar... Büyüklerimiz ne güzel öğüt vermiş: "Büyük lokma ye ama büyük laf etme" demiş.Bu gerçekleri bilelim de, Sayın Başbakan'ın TÜSİAD ile ilgili olarak esip üfürmesini ve daha sonra TÜSİAD yöneticilerinin "Acaba ne yapsak ki? " arayışlarını sağlıklı biçimde değerlendirelim. Günümüz koşullarında Sayın Başbakan, TÜSİAD'ın yönetiminde bulunan herhangi bir işadamının söylediği bir söz nedeniyle mahkemeye verilmesini ve de mahkûm olmasını (bırakınız hapis cezasına para cezasına mahkûm olmasını), "göze alamaz"... Kaldıramaz. Bir yanda Türkiye'de devlet küçülüyor. Ekonomiden elini çekiyor. Ekonomiyi özel sektöre teslim ediyor. Hükümetin yaşaması, başarılı olması, özel sektörün yatırım yapmasına, insanlara iş yaratmasına, üretimi artırmasına, vergi ödemesine bağlı. Hükümet işadamlarıyla iyi geçinmek, iyi ilişkiler içinde olmak zorunda... TÜSİAD, Türkiye'de yerli ve yabancı büyük sermaye gruplarının temsilcisi

Yazının Devamı

Kuru gürültü

24 Aralık 2005

Önce "tiyatro sahnesinde" oynanan "Kuru Gürültü" (Much ado about nothing)'den söz edeyim. Sonra "hayat sahnesi"ndekini tartışayım.İnsanoğlu, dirayetsizlikten, akılsızlıktan, düşüncesizlikten ya da salt insan olduğu gibi, sürekli olarak sevgi ile yalnızlığın, uyum ile felaketin, komedi ile trajedinin sınırında gezinir.Sevgiyi ve mutluluğu istermiş gibi davranırken, bunları dışlamak için sürekli olarak yanlışlar yapar.Ya da hayati ilişkileri, küçük rastlantılarla veya rasgele söylentilerle bozmaya hazırdır.William Shakespeare, yazdığı oyunda bunları işler ve de insanların işlerine geldiği zaman kendilerini ne kadar güzel ve ustalıkla kandırabildiklerini gözler önüne serer. Kuru Gürültü (Much ado about nothing), William Shakespeare'in 1598 yılında yazdığı bir oyun. Günümüzde de oynanıyor... Bazen "tiyatro sahnesi"nde, bazen "hayat sahnesi"nde... "Kuru Gürültü" ülkemizde ilk defa Shakespeare'in 400. doğum yılı olan 1964 yılında İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda sahnelendi. (Bu bilgileri Anadolu Üniversitesi Tiyatro Topluluğu arşivinden sayın okuyucularıma aktarıyorum).Şimdi de gelelim "hayat sahnesi"ndeki "kuru gürültü"ye.Halkımız, kendini yönetenlerin iyi şeyler yapmasını bekliyor. Aş ve

Yazının Devamı