Türkiye'de şehirlerimizde, köylerimizde serbest olarak, salma (dolaşan) çok sayıda kanatlı hayvan, tavuk, hindi, kaz, ördek var. Bu nedenle bundan sonra zaman zaman "kuş gribi" olaylarıyla karşılaşacağız."Kuş Gribi" ile "ölmeye değil", "yaşamaya" alışmak zorundayız.Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kuş gribine ait ortak açıklamalarında, 70 santigrat ve üstü derecede pişirilen tavuk etinin güvenle yenilebileceği belirtiliyor. Bizim topraklarımız göçmen kuşların geçiş yolunda. Bu göçmen kuşların bir bölümü "kuş gribi" virüsü taşıyor. Yol boyu temas ettikleri kanatlılara bu virüsü geçiriyor. Kuş gribi konusundaki bulgular, bugüne kadar kuş gribinin pişirilmiş kanatlı hayvan eti ve yumurta yiyenlerde görülmediği şeklinde.İyi de... Doğubayazıt'ta hayatını kaybeden Koçyiğit kardeşler neden öldü? Eğer tespitler doğru ise bu ölüm olaylarının nedeni, kuş gribi virüsünü taşıyan hastalıklı tavuğun kesilmesi, virüs içeren kanın ve salgıların çocukların ellerine bulaşması, solunum yollarından ciğerlerine girmesidir.Ben bugünlerde sayın okuyucularıma, yılbaşında karımın evde pişirdiği tavuktan söz edecektim. Tavuk eti yemelerini tavsiye edecektim...
Çok şey yaparız... Gazda alternatifsiz ve çaresiz değiliz... Ama alternatiflerden ve çareden haberimiz yok. Bugün size kullanmadığımız, elimizin altında hazır duran 10 milyar metreküplük bir doğalgaz alternatifinden söz edeceğim. Hem de ucuz doğalgaz arayışına çare olacak bir alternatif.Efendim, 2005 yılında 23-55 milyar metreküp doğalgaz tükettiğimiz ve 2006 yılı talebinin 30 milyar metreküp dolayında olacağı tahmin ediliyor. Tükettiğimiz doğalgazın yaklaşık 5 milyar metreküpü Türkiye'ye gemilerle sıvı olarak getirilen, Türkiye'de gaza dönüştürülen doğalgaz. Bunun da 4 milyar metreküplük bölümü Cezayir'den, 1 milyar metreküplük bölümü Nijerya'dan getiriliyor. Doğalgaz konusunda "karalar bağlıyoruz". Rus gazına bağımlı hale geldik. (1) Gazı keserse ne yaparız? (2) Yüksek fiyat isterse ne yaparız? Sayın okuyucularıma sıvı doğalgaz hakkında özet bilgi vermem gerekiyor.Sıvı doğalgazın kısaltılmış ismi (LNG) - Liquid Natural Gaz - Bildiğimiz doğalgaz - 163 santigrat derecede soğutulunca (inanılamayacak ama) 600 defa küçülüyor ve sıvı hale geliyor. Tankerlerle (-163 derecede) taşınıyor. Gemiden sahildeki özel terminallere boşaltılıyor. Terminaller de -163 derecede olduğu için gazı sıvı
Halbuki bugüne kadar kamuoyuna, Rusya'nın başka ülkelerden daha ucuz fiyatla Türkiye'ye gaz sattığı şeklinde açıklamalar yapılıyordu.Bilgi çarpıklığının nedeni, ülkeler arasındaki bu tür alışveriş anlaşmalarının gizli tutulmasıdır. Gizlilik, sonuç olarak ülkelerin farklı fiyatlarla gaz kullanmalarına yol açıyor.Acaba bu tür alışverişlerde Türkiye'nin pazarlık gücü nedir? Tabii olarak satıcı ülke en yüksek fiyatla malını satmaya çalışacak... Hele malı kıymetli ve de alıcısı hazır ise.Biz Rusya'dan gelen gaz sayesinde, doğalgazı tanıdık... Kısa sürede önemini ve değerini anladık. Gaz talebi hızla artmaya başladı. Bunun sonucu bir yanda Rusya'dan daha fazla çekmek için Ukrayna üzerinden gelen boru hattının kapasitesini artırmaya çalışırken, öte yanda Karadeniz'in altından Rus gazını Türkiye'ye getirecek boru hattının yapımını gerçekleştirdik. Ukrayna ile Rusya arasındaki doğalgaz krizi nedeniyle "eski defterlerimizi" karıştırmaya başladık. Ve de gördük ki, "Biz doğalgaza, tahmin ettiğimizden fazla ödeme yapıyormuşuz!.." Ama Rus gazına tam bağımlı olmamak için de alternatif boru hatları arayışına girdik. Önce İran gazını Türkiye'ye çektik... Gemiyle Cezayir ve Nijerya'dan sıvı gaz
Erdemir'i bizim devletimiz kurdu. Hani şu beğenmediğimiz devlet var ya... Kurmak için para buldu. Yönetecek Türk gençlerini buldu. Erdemir'i "memur statüsündeki" genç yöneticiler kâra geçirdi.Şimdi ise, Türkiye'nin en büyük sermaye grubu, "Erdemir'in yarısını satın alacak büyüklükte bir finansman yükünün altına girmeyi ve de Erdemir'i yönetmeyi göze alamadığından yönetim sorumluluğunu üstlenecek bir yabancı grup ile ortak oldu.Hatırlayınız... Geçen yılın eylül ayı başında devletin kurup büyüttüğü Tüpraş ve Erdemir gibi temel sanayi kuruluşları özelleştirme kapsamında satışa çıkarıldığında, "Milliyetçilik damarımız kabarmıştı!" Yabancılar alacak yerde Türk sermaye grupları alsın deniliyordu. Özelleştirme kapsamında satışa çıkarılan Erdemir'in hisse senetlerinin yüzde 49.3'ünü 2.7 milyar dolara Oyak satın aldı. Gerekli parayı bulmanın ve de Erdemir'i yönetmenin güçlüğü karşısında, aldığı hisselerin yüzde 41'ini Arcelor firmasına sattı. İşte o günlerde, Oyak'ın 44'üncü kuruluş yılında, Antalya'da bir toplantıda Genel Müdürü, Oyak'ın, Koç ve Sabancı'nın önünde koşmaya başladığını açıkladı.Genel Müdür önce Oyak için Deloitte, Koç ve Sabancı için Pricewaterhouse Coopers isimli bağımsız
Bu girişe bakarak enerjide Türkiye'nin doğalgaza aşırı ölçüde bağlanmasını "küçümsemeye imkân yok"... Ama unutmayınız ki bazı olumsuz gelişmelerin ardında "mecburiyet" var.(1) Bugüne kadar BOTAŞ iyi projeler gerçekleştirmiş. İyi bağlantılar yapmış. 2004 yılında 22.1 milyar metreküp doğalgaz tükettik.2005 yılında 25.0 milyar metreküp doğalgaz tükettiğimiz, 2006 yılında da bu dolayda bir tüketim olacağı tahmin ediliyor.BOTAŞ'ın doğalgaz alım anlaşmaları 67.8 milyar metreküp. Bunun 30 milyar metreküpü Rus gazı. Demek ki, mevcut alım anlaşmalarına göre Rus gazının payı yüzde 50 dolayında. Demek ki, Rus gazı olmasa bizim Rusya dışından 37.8 milyar metreküp gaz bulma imkânımız var. Demek ki, Rusya dışından bulacağımız gaz bize yetecek miktarda. BOTAŞ, İran gazını, Azerbaycan ve Türkmenistan gazını Türkiye'ye getirmek için boru döşerken "Ne gerek var bu harcamalara?" deniliyordu. Görülüyor ki, doğru işler yapılmış. Ukrayna ile Rusya Federasyonu arasındaki doğalgaz krizi, bize iki şey öğretti (1) En pahalı enerji, olmayan enerjidir. (2) Biz, doğalgaz alımında riski oldukça dağıtmışız. Korkulduğu kadar Rus gazına bağlı değiliz. (3) Açıklanan fiyatlara göre, biz doğalgaza korktuğumuz kadar
Rusya, doğalgazının bin metreküpünü genelde 150-200 dolardan satarken, eski Sovyetler Birliği'ne dahil ülkelerden, Rusya Federasyonu'na bağlılığı devam eden ülkelere özel fiyat uyguluyor. Örneğin Avrupa'daki dost ülke Beyaz Rusya'ya gazın bin metreküpünü 46 dolardan, doğu komşularımız Gürcistan ve Ermenistan'a 110 dolardan satıyor.Ukrayna yakın zamana kadar Rusya Federasyonu'nun "arka bahçesi" idi. Ve de bu nedenle Ukrayna ekonomisini desteklemek için Rusya bin metreküpü 50 dolardan gaz veriyordu.Ukrayna bu ucuz gaza dayalı bir sanayi geliştirmişti. Ucuz gaz kimya ve demir-çelik sanayiinde maliyeti düşürdüğünden, Ukrayna ekonomisi bu iki sanayiye dayanıyordu.Batılıların desteğiyle Ukrayna'da "Turuncu Devrim" gerçekleşti. Batı yanlısı Viktor Yuşçenko iktidara geldi. Rusya ile ilişkileri keserek ülkeyi Batı'ya bağladı. Doğalgaz satışı şimdilerde Rusya'nın en önemli döviz gelirini oluşturuyor. Avrupa ülkeleri tükettikleri gazın dörtte birini Rusya'dan satın alıyor. Bizim kullandığımız doğalgazın da yüzde 65 dolayındaki kısmı Rus gazı. Bu durumda (bana göre pek de haklı olarak) Rusya Federasyonu Başkanı Putin, "Mademki artık Ukrayna Batı ekonomisinin içinde yer alacak, o zaman Batılı
Hükümet, özelleştirme adı altında kamunun 22.1 milyar dolarlık fabrikasını, malını mülkünü sattı. Maliye Bakanı'nın açıklamasına göre, bu kadar satıştan Hazine'ye 2005 yılı sonuna kadar sadece 1.3 milyar dolarcık para girdi.TMSF, batan bankaların mallarından 5.9 milyar dolarlık satış yaptı.Özel sektör bankaların, şirketlerin hisselerinden 7.5 milyar dolar satış yaptı. Yabancılar 6.1 milyar dolarlık banka, şirket aldı.Yabancı ortaklı bankaların pazar payı yüzde 26.98'e, banka sistemindeki toplam sermayedeki payı yüzde 13.22'ye çıktı. 47 bankanın 21'i yabancı- yabancı ortaklı oldu.Halka açık şirketlerin piyasa değeri 160 milyar doları aştı. Borsada da işlem gören hisse senetlerinin yüzde 67.3'ü yabancıların portföyüne girdi. 2005 yılının ilk 9 ayında ülkeye net 3.7 milyar dolar yabancı sermaye girişi oldu. Geçen yılın özelliği, yabancıların 'ne var ne yok' almaya gelmesi, bizim 'ne var ne yok' satışa çıkarmamızdır. En büyük 500 firmanın net satış hasılatının yüzde 43.2'si yabancı şirketlerin.Yabancı kaynaklı sıcak para 2005 başında 31.6 milyar dolardı. Yıl sonunda 54.5 milyar dolara yükseldi.Hukuki belirsizliğe rağmen yabancılar 984 milyon dolarlık gayrimenkul satın aldı. *
Siz hangi kesimdesiniz? Önümüzdeki yıl hangi kesimde olacaksınız? Kimleri yanınızda görmek, kimlere katılmak istiyorsunuz? O halde ne duruyorsunuz? Bugünden itibaren önünüzde sadece 365 gününüz var... Geçen yılın başında, dostum Cüneyt Koryürek'in gönderdiği kartta bunlar yazıyordu... Cüneyt Koryürek'ten her yılbaşı benzer kartlar alırdım. Bu yıl bir şey gelmeyince merak ettim. Aradım. Her toplumda üç çeşit insan türü vardır. İnsanların yüzde 90'ı öğrenmek ve kendini geliştirmek gibi garip (!) duygu ve dürtülerle aldırmazlar. Ve de geldikleri gibi giderler. Yüzde 2'si öğrenir ve öğrendiklerini başkalarına öğretirken, her şeyi sorgular ve sorunlara çözüm ararlar. Geri kalan yüzde 8'i mi? Onlar da yüzde 90'a yukarıdan bakar, yüzde 2'yi ise haset ve gizli bir hayranlıkla izlerler. "Bundan sonra benden kart yok" dedi. Ve anlattı. "Her yıl yaklaşık iki yüz elli dostuma, arkadaşıma kart yolluyordum. Ancak on kişi cevap veriyordu. Bu nedenle otuz yıldır yolladığım kartlarımı bundan sonra yollamamaya karar verdim" dedi.Cüneyt Koryürek'in yılbaşı kartlarını saklarım.Geçmiş yıllardan birinde, George Orwell'in "Hayvanlar Çiftliği" eserinden bir alıntı yaparak, "Herkes eşit yaratılmıştır. Ama