Manisa Tavuk Hastalıkları ve Aşı Üretim Enstitüsü, kuş gribi hastalığına karşı aşı üreten ilk ve tek araştırma enstitümüzdü. Çin'de ortaya çıkan kuş gribi olaylarından sonra bu alanda ihtisaslaşmıştı. "Kuş gribi" olgusu ile karşılaşıldığında inaktif aşı ile müdahale, koruma ve kontrol konusunda çalışmalar yapıyordu. Kuş gribi hastalığının yayılmasına yol açan göçmen su kuşlarında hastalık taraması ve bu kuşların hareketlerinin izlenmesi için çalışıyordu. Geçen yıl, 2004 yılının 11 Haziran tarihinde Resmi Gazete'de 2004/7405 sayı ile şu karar yayımlandı: "Manisa Tavuk Hastalıkları ve Aşı Üretim Enstitüsü Müdürlüğü'nün kaldırılması, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ile Devlet Personel Dairesi Başkanlığı'nın görüşlerine dayanan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın yazısı üzerine Bakanlar Kurulu'nca kararlaştırılmıştır". İmzalar: Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar... Tavukçuluk konusunda araştırma, eğitim ve üretim yapan çok önemli bir kuruluş idi.Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Teşkilatı'nın (FAO) desteği ile 1986 yılında aşı üretimine başladı. 250 milyon doz aşı üretim kapasitesine sahipti. Kuş gribi aşısı dahil, 7 çeşit kanatlı aşısı, 19 çeşit teşhis amaçlı antijen ve antiserum
Bir gün önce 578 bin ton klinker 1.162 ton çimento kapasitesi olan Lalapaşa Çimento Fabrikası 166.5 milyon dolara satıldığında, "Anormal bir rakam oluştu. Ekonomisi pek tutmuyor. Cironun 5 katı bir bedel ödendi. Anormal bir rakam. Hiçbir işte yok böyle bir şey" denildi. Bir gün sonra 495 bin klinker, 1.198 ton çimento kapasitesine sahip (açık anlatımıyla Lalapaşa ölçeğindeki) Eskişehir ve Lalahan çimento tesislerinin ihalesinde 175.5 milyon dolardan alıcı çıktı.Lalapaşa 166.5 milyon dolara satıldığında Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Başkanı, "Çok yüksek bir fiyat. Bugüne kadar böyle bir fiyatın sadece Türkiye'de değil, yurtdışında bile verildiğini zannetmiyorum. Bu fabrikanın kapasitesi 578 bin ton klinker. Siz bu para ile 2 milyon ton klinkerlik yepyeni bir tesis kurarsınız. Verilen para ile bunun 4 katı büyüklüğünde tesis kurarsınız" demişti. Yüksek fiyat ödeyenler bu parayı Uzanların çimento fabrikalarına sahip olmak için değil, fabrikaların pazarını ele geçirmek için ödüyor. Fakat bir gün sonra daha düşük klinker kapasitesine sahip Eskişehir ve Lalahan çimento tesisleri daha yüksek fiyata satıldı.Neden böyle oluyor? Çünkü fabrika satılmıyor. Pazar satılıyor. Çimento
Yabancılar ya tek başlarına ya da Türklerle ortaklık halinde faaliyet gösteriyor. Örneğin Belçika'nın CBR grubu, Sabancı ile Akçansa ve Çanakkale Çimento fabrikalarında eşit ortaklık payına sahip.Beş yabancı grup klinker üretiminin yüzde 39'unu, çimento üretiminin yüzde 37'sini ellerinde bulunduruyor. Özelleştirilen fabrikaların satışıyla çimento pazarının yarısı yabancıların hâkimiyetine girecek.1989 yılında özelleştirmeden 5 çimento fabrikası satın alan "Ciment Français" (daha sonra Italcimenti oldu) Türkiye'de çimento piyasasına giren ilk yabancı sermayeli gruptur. Piyasaya en son giren grup olan ve de Lalapaşa'yı satın alan "Cimentir", İtalya'nın büyük bir inşaat grubu olan "Caltagirone" grubuna aittir. Türkiye pazarına 2001 yılında Çimentaş Çimento Fabrikası hisselerinin yüzde 97'sini satın alarak girdi. Dolaylı olarak Kars Çimento Fabrikası'na sahip oldu. Toplam klinker kapasitesinde yüzde 6 (1.850 bin ton), çimento kapasitesinde yüzde 5 (2.975 bin ton) payı vardı. Türkiye'de Avrupa'nın 5 büyük çimento üreticisi faaliyet gösteriyor. Bunlar (1) Lafarge, (2) Vicat, (3) CBR, (4) Italcementi ve (5) Cementir firmalarıdır. Cementir'in satın aldığı Lalapaşa'nın klinker kapasitesi
Nasıl mı? Anlatayım. Belli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değeri ülkenin milli gelirini oluşturur. Türkiye'nin milli gelirinin yüzde 23'ü İstanbul ilindeki mal ve hizmet üretiminden oluşur.İstanbul'da yaratılan katma değer, Türkiye'de yaratılan toplam katma değerin yüzde 27'si büyüklüğünde.İhracatın yüzde 46'sı, ithalatın yüzde 40'ı İstanbul ilindeki kuruluşlarca gerçekleştiriliyor. Devlet bütçesinin gelirinin yüzde 40'ı İstanbul'dan toplanıyor.Bankaların faaliyet merkezi İstanbul. Toplam şubelerinin yüzde 21'i İstanbul'da. Mevduatın yüzde 35'i İstanbul'dan toplanıyor. Kredilerin yüzde 33'ü İstanbul'da kullanılıyor.Sigorta, finans ve sermaye piyasası merkezi İstanbul. İstanbul trafiğinin sahipsizliği, trafik anarşisi, İstanbul'da ulaşımı kilitledi. İstanbul'da ulaşımın kilitlenmesi, Türkiye'nin büyümesini engelliyor. Zaman üretim yerine yolda geçiyor.Bütün bu faaliyetler kendi kendine olmaz. Bu faaliyetleri "insanlar" yürütür. İnsanlar akşam evine gider.İstanbul'da 1,5 milyonu SSK'lı, kalanı kayıtsız yaklaşık 3 milyon işçi, yaklaşık 250 bin memur, yaklaşık 350 bin Bağ-Kur'lu var. Bir yere kayıtlı olmayan işverenler ile kendi hesabına çalışanların sayısı
Bienal ile aynı günlerde İstanbul Modern Sanat Müzesi'nde günümüzün önde gelen sanatçılarını buluşturan, ilk uluslararası sergi olan "Çekim Merkezi" ziyarete açıldı."Çekim Merkezi" isimli serginin açılış günü, İstanbul'un Galata liman alanında bulunan 4 No'lu Antrepo'dan müzeye dönüştürülen binanın bahçesindeki ve içindeki insan sayısı, insan kalitesi "gözlerimin yaşarmasına" neden oldu. İki yılda bir tekrarlanan bir sanat şöleni olan "İstanbul Bienali", değişik sanat etkinliklerine de davetiye çıkardı. Bienalin başladığı günlerde değişik yerlerde bienalden bağımsız sergiler düzenlendi. Yarısı yerli, yarısı yabancı, çoğu genç, çağdaş giyim içindeki her gelir grubundan izleyici sergiyi gezmek için İstanbul Modern'e gelmişti. O gün kalabalık nedeniyle sergiyi doya doya izleyemediğimiz için, hafta içi, öğle saatlerinde bir daha gittik. Salonları dolduran, çoğu okul öğrencisi gençlerin ve yerli ve yabancı izleyicilerin sayısının çokluğu bizi şaşırttı. Demek ki, "iyi malın her yerde ve her zaman alıcısı" oluyor.Oya Eczacıbaşı'nın yönetimindeki İstanbul Modern, bir yıl içinde çok önemli gelişme sağladı. Yeni eklemelerle kalıcı koleksiyon zenginleşti.Ünlü İspanyol küratör Rosa Martinez,
OYAK, 1 Mart 1961 tarihinde 205 sayılı yasa ile kuruldu. Özel hukuk hükümlerine bağlı, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensuplarının yardımlaşma ve emeklilik fonudur.Üyelerine "ana sosyal güvenlik kurumlarından" (Emekli Sandığı, SSK) ayrı güvenceler sağlamak amacıyla kurulmuştur.Gene, özel yasasına göre Milli Savunma Bakanlığı'na bağlıdır.Yedi üyeden oluşan yönetim kuruluna girecek 3 üye TSK mensupları arasından seçilir.Gelir kaynakları: Muvazzaf subay ve astsubayların, sivil memur ve müstahdemin, iştiraklerde çalışanların maaşlarından her ay kesilecek yüzde 10 katılma payları ile, OYAK'a bağlı işletmelerin gelirlerinden ibarettir. Erdemir'in çoğunluk hisselerini satın alınca kamuoyu OYAK ile daha çok ilgilenmeye başladı. OYAK, TSK mensupları için bir emeklilik ve yardım sandığı olarak kurulduktan sonra üyelerine konut yapmak için inşaat sektöründe faaliyet göstermeye başladı. Derken, Renault ortaklığı ile otomotiv sektöründe, Oyakbank ve OYAK Sigorta ile finans sektöründe güçlendi. Çimento sektöründe, ulaştırma sektöründe büyük oyuncu haline geldi. Sonuçta çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren iştirak sayısı 29 oldu. Erdemir ile iştirak sayısı 30'a ulaştı...Bu iştiraklerden:- OYAK
Büyük ortak olarak Erdemir'in yatırım, üretim, pazarlama sorumluluğunu üstlenecek olan Oyak Grubu'nun, demir-çelik işini bilen, bu konuda deneyimli bir yabancı grup ile ortaklık kurması, hem Oyak, hem Erdemir hem de Türk ekonomisi bakımından önem taşımaktadır.Tüpraş ve Erdemir gibi Türk ekonomisi için önem taşıyan büyük kamu işletmelerinin yabancı sermaye hâkimiyetine girecek yerde Türk sermaye gruplarının kontrolünde kalması iyi oldu.Ama bu sonuçlar, Türk sermaye gruplarının açık artırmalarda yabancıların verdikleri fiyatın üzerinde fiyat teklif etmeleriyle gerçekleşti.Yüksek fiyat, kamu geliri açısından iyidir de, ekonomide önem taşıyan işletmeleri satın alacaklar için bir yüktür. Bu fiyatı ödeyecek olanın (1) Önce para bulması, (2) Sonra ödeyeceği paranın ana para ve faizini satın aldığı işletmenin kazancı ile karşılayabilmesi gerekir. Erdemir'in hisse senetlerinin yüzde 46.12'lik bölümüne en yüksek fiyatı veren Oyak Grubu'nun tepe yöneticisi Coşkun Ulusoy, açık artırma sonuçlandıktan sonra "Her türlü alternatifi düşünmek mecburiyetindeyiz. Ortaklığı düşünebiliriz" demiş. Tüpraş gibi Erdemir de küresel rekabete açık büyük kuruluşlardır. Bu tür kuruluşlarda dünya pazarında güçlü
Ereğli'nin önemi, İsdemir ile birlikte ülkenin demir cevherini kömür ile eriterek demir-çelik üreten tek tesisi olması idi. Ülkenin yassı demir çelik üreten tek tesisi olması idi.Yassı demir çelik ürünü, sanayin ana girdisi. Otomotiv sanayi, gemi sanayi, buzdolabı, çamaşır makinesi sanayi, tarım aletleri sanayi, madeni eşya sanayi yassı demir çelik üretimi kullanıyor.Ülkemizin yassı demir çelik ürünü kullanan sanayiinin yıllık talebi 7 milyon ton. Ereğli sadece 3 milyon ton yassı demir çelik üretiyor. Kalan 4 Milyon ton yassıyı her yıl dışarıdan ithal ediyoruz. Her yıl 3 milyar dolar ödüyoruz. Ereğli yassı üretim kapasitesini artırmaya, İsdemir'de yassı üretim hattı kurmaya çalışıyor.İşte bunun içindir ki, Ereğli'yi alacak olanın, sadece mevcut tesisi işletmekle yetinmemesi, kapasite artırımı için yeni yatırımları yapacak istek ve parasal güce de sahip olması bekleniyordu. Ereğli, özelleştirme proğramında satışa çıkarılan en önemli tesislerden biridir. Bu nedenle kaça satılacağı ve kime satılacağı merak konusu idi. Dün neler oldu :- Açık artırma iyi zamanda yapıldı. Bir önceki gün Türkiye'nin AB ile müzakerelere başlama kararı verilmişti. Eğer bu karar olumsuz çıksa idi,