Sermaye piyasası faizle çalışıyor

4 Mayıs 2005

Sermaye piyasaları genelde özel sektörün banka dışından fon bulabileceği en önemli kaynaktır.Başka ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de özel sektörün yatırımlarının ve üretiminin hızla büyümesine imkân sağlamak, istihdamı teşvik etmek İçin, önce "sermaye piyasası"nın hukuki yapısı hazırlandı. Sonra kanunlarla sermaye piyasası araçları geliştirildi.Sermaye piyasasında tasarrufların değerlendirilebileceği, şirketlerin fon toplamada kullanabileceği çok sayıda araç vardır. Bunların başlıcaları (1) Hisse senedi, (2) Tahvil, (3) Hisse senedi ile değiştirilebilir tahvil, (4) Varlığa dayalı menkul kıymet, (5) Katma intifa senetleri, (6) Kâra iştirakli tahvil, (7) İpotekli borç ve intifa senetleri, (8) Finansman bonosu, (9) Banka bonosu ve banka garantili bono, (10) Kâr-zarar ortaklığı belgesi, (11) Gayrimenkul sertifikasıdır.Ülkemizde bu araçların işleyişiyle ilgili hukuki altyapı hazırlandı. Bu araçların hemen tamamı bir zamanlar kullanıldı. Ama günümüzde özel sektör kamunun rekabeti karşısında hisse senedi satmaktan başka iş yapamaz hale geldi. Özel sektör tahvil veya bono bile çıkaramıyor. Sermaye piyasalarına akan tasarrufların toplamı 2004 yılında 252 katrilyon TL'ye ulaştı. Bu

Yazının Devamı

'Bilgi toplumu' olmaya mecburuz

3 Mayıs 2005

Bizden önce yola çıkanlara ve bizden hızlı koşanlara yetişebilmek için "bilgi toplumu" olmaya mecburuz.Geçmişte onların bindikleri trene binerek onlara yetişmeye imkan kalmadı.İmalat sektöründe katma değer yüzde 7 dolayında iken, tasarım ve yazılım sektöründe yüzde 25 dolayında.Tasarım ve yazılım gibi sektörler, sabit sermaye yatırımı, fabrika istemiyor. Bilgi istemiyor. 4 - 6 Mayıs tarihlerinde İstanbul'da, "Forum İstanbul"un toplantısında "Türkiye'nin AB üyeliği ve rekabetçi küresel bilgi toplumunun kurulması" konuları tartışılacak. Türkiye'nin birinci lige çıkmasını istiyorsak, "IT" diye adlandırılan "Bilgi Teknolojisi"ne dayalı yapılanmayı gerçekleştireceğiz.Şeref Özgencil'in yönettiği Finans Dünyası isimli yayın çevresinde toplanan Ankara deneyimli yöneticiler, üniversite öğretim üyeleri, yazarlar, düşünürler 2002 yılında "Forum İstanbul" isminde bir "Eylem Grubu" oluşturdu. (Ben de bu grubun üyesiyim.)Forum İstanbul'un amacı, eleştirmek yerine yapıcı fikirler geliştirmek ve de Türkiye için vizyon ve strateji belirlemek.Cumhuriyet'in 100. yılı olan 2023 yılına odaklanarak, Türk toplumunu orta ve uzun vadeli düşünmeye yönlendirmek amacıyla her yıl bir büyük forum düzenleniyor.

Yazının Devamı

İşsizlik kâğıt üzerinde % 11, sokakta % 20

2 Mayıs 2005

Nereden çıktı bu demeyiniz... Anlatacağım. Hem de "Devlet Baba"nın rakamları ile neyin ne olduğunun hesabını vereceğim.Önce sayın okuyucularıma "kâğıt üzerinde" işsiz sayısı nasıl belirleniyor, onu anlatayım. Nüfusumuz 72 milyon. 15 yaşın üzerindeki nüfus "çalışma çağındaki nüfus" olarak kabul ediliyor. Bizim çalışma çağındaki nüfusumuz 50.3 milyon.Bu çalışma çağındaki 50.3 milyon nüfustan, değişik nedenlerle "işgücüne dahil olamayacak kimseler" ayıklanıyor. Örneğin, 2.9 milyon emeklimiz, 3.3 milyon öğrencimiz, 3.0 milyon çalışamaz haldeki insanımız, 13.2 milyon ev işiyle meşgul kadınımız, 1.5 milyon değişik nedenlerle çalışamayan insanımız var. Bunların toplamı 24.1 milyon tutuyor.Devlet İstatistik Enstitüsü, çalışabilir durumda olan ama iş aramayan 1.7 milyon kişi ile mevsimlik olarak iş bulabilen, devamlı işi olmayan 1.0 milyon kişiyi, toplam 2.7 milyon kişiyi de işgücü dışında bırakıyor. Kâğıt üzerinde 2.6 milyon kişi işsiz. Ama gerçekte sokaktaki işsiz sayısı 5.4 milyon. Devlet İstatistik Enstitüsü'ne göre işgücüne dahil olmayanlar (24.1+2.7=26.8) 26.8 milyon kişi. İşgücüne dahil olmayanları çalışma çağındaki 50.3 milyon nüfustan çıkarınca, kalan 23.5 milyon ülkenin

Yazının Devamı

Önce Köy Enstitüleri'ni, sonra köy okullarını kapattık

1 Mayıs 2005

Biz köy çocuklarının eğitim sorunları diye bir sorunu olduğunu görmezden geliyoruz. Veya umursamıyoruz.Köy çocukları kızıyla, erkeğiyle nasıl ve nerede eğitim görecek?Önce "Köy Enstitüleri"ni kapattık. Sonra Cumhuriyet döneminde büyük çabalarla her köyde inşa edilen okulları kapattık. Köy çocukları için "taşımalı eğitim"i başlattık. Milliyet gazetesinin, özellikle kızlarımızı hedef alan "Baba Beni Okula Gönder Kampanyası", herhalde şu veya bu kadar kız ve erkek çocuğumuzun okula gitmesine yardımcı olacaktır. Ama daha da önemlisi, bu kampanya köy çocuklarının eğitim sorunlarının tartışılmasına ve uzun dönemde soruna çözüm arayışına katkıda bulunacaktır. Verilen rakamlar doğru ise, bugün 20 bini aşkın köydeki okul binaları boş durumda.Köyde okul, öğretmen demekti. Köyde okul, "İstiklal Marşı" demekti. Atatürk büstü, Atatürk resmi demekti. Bayrak demekti. Bayram demekti. Milli günlerin törenle kutlanması demekti.Öğretmen, köyü aydınlatan Atatürkçü önder demekti. Çağdaşlığın temsilcisi demekti.Şimdi 20 bini aşkın köyde bunlar yok. O köylerde öğretmenin boşluğunu cami hocaları dolduruyor. Cami hocaları da öğretmen kadar saygın kişiler. Ama cami hocasının kitabı Kuran'dır. Öğretmenin

Yazının Devamı

Halkımızın 307 milyar YTL tasarrufu var

29 Nisan 2005

Halkımızın mevduatının, 106 milyar YTL'lik bölümü TL mevduatı, (cari döviz kuru ile, Türk parasına dönüştürüldüğünde) 72 milyar YTL'lik mevduatı döviz mevduatı. Halkımızın bankalardaki mevduat hesaplarında TL tasarruflar döviz tasarruflarından daha fazla da... Özel finans kurumlarında (faizsiz bankacılık yapan kurumlarda) tersi bir durum var. Bu kurumlara para yatıranların YTL tasarrufları 2.5 milyar, döviz tasarrufları 3.5 milyar YTL dolayında.Halkımızın tasarruflarının banka mevduatından sonra en fazla yöneldiği yatırım alanı şimdilerde devletin çıkardığı tahvil ve bonolar olmuş. Tasarrufların yüzde 21'i (66 milyar YTL) tahvil ve bonoya bağlanmış. Hisse senedi ve bonoları bir havuza toplayarak bu havuzun katılım belgesini satan Yatırım Fonları'ndan 27 milyar YTL'lik katılım belgesi satın alınmış...Döviz ile satılan devlet tahvil ve bonolarına 4.1 milyar YTL, yurtdışı piyasalar için çıkarılan döviz bonosuna (Eurobond'lara) 5.7 milyar YTL yatırılmış. Şimdi geliyoruz borsaya... Son yıllarda "varsa - yoksa borsa"... Rüzgar esse borsa dalgalanıyor... Herkes, "Borsadaki yatırımcıyı ürkütmekten korkuyor"... Borsada fiyatlar çıkınca mutluluk artıyor, fiyatlar düşünce kıyamet

Yazının Devamı

Sıcak para 48 milyar dolara ulaştı

28 Nisan 2005

Sıcak para, yurtdışından ülkeye giren "vadesiz dövize" verilen isimdir.Dünya üzerinde şu günlerde paradan bol bir şey yok. Parası olanlar paralarını ne yapacaklarını bilemiyor. Parası olanlar 2 şey bekliyor (1) Paraları güvencede olsun. Birileri paralarını yutmasın. (2) Paraları iyi bir gelir getirsin.Günümüzde güven ile yüksek gelir bir arada olamıyor. Güvenilir yatırımcılar paraya çok düşük faiz veriyor.Bu nedenle para sahipleri paralarının bir bölümünü, riskli (gerçek anlamda güven vermeyen) yerlerde ve ülkelerde (örneğin Türkiye'de) değerlendirmeyi tercih ediyor.Riskli yerler ve ülkeler paraya daha çok faiz veriyor, getiri sağlıyor ama, paralarını bu yerlerde ve ülkelerde değerlendirenler, "diken üzerinde" yaşıyor. Her gün yatırım yaptıkları yeri ve ülkeyi korkuyla izliyor. Bu nedenle (1) Paralarını vadeli olarak bir yere bağlamıyor. (2) En ufak bir güven bunalımında (risk olsun olmasın) hemen paralarını alıp kaçıyor. Paranın sıcağı soğuğu olmaz. Para paradır. Ama geliniz görünüz ki, bu "sıcak para" denilen para ekonomiyi (1) Huzursuz ediyor, (2) Ekonomide sarsıntıya, krize neden oluyor. Para alıp kaçmak demek, yurtdışından gelen ve Türk lirasına çevrilerek bonoya, hisse

Yazının Devamı

'Havyar vergisi' ile 'döviz açığı' küçültülemez

27 Nisan 2005

Kararnamede bir madde dikkatimi çekti. Bütün kıymetli taşların vergisi artırılıyor. Ama "Elmas hariç" diye bir kayıt konulmuş...Elmas tüketim malı sayılmamış. Vergi alınmıyor... Ama halkın yaygın biçimde kullandığı cep telefonunun vergisi yüzde 20.0'ye yükseltiliyor...Nereden çıktı bu vergi artırımı? Maliye Bakanı, "cari açığı (döviz açığını) kapatmak için havyara, altın çatal kaşığa vergi konulacağını söylemişti...Duyan da, Türk milleti yatıp kalkıp altın tabakta, altın çatal tabakla havyar yiyor, kristal avizelerin aydınlattığı lüks salonlarda kristal bardak ile ithal şarap içiyor. Bu hovardalık nedeniyle de döviz açığı oluşuyor sanacak... Hükümet yatıyor, kalkıyor vergileri artırıyor. Resmi Gazete'de hükümetin belli mallarda Özel Tüketim Vergisi'ni yüzde 6.7'den yüzde 20.0'ye yükselten kararnamesi yayımlandı. Hükümet kararıyla halktan sadece daha fazla para toplar ama döviz açığı bu kararla kapatılamaz.Hükümet yatıp kalkıp vergi artırmayı, devlet yönetmek sanıyor. Mehmet Barlas'ın anlatımıyla "varlık sebebini" unutuyor. Hükümetin varlık sebebi halkın mutluluğunu sağlamaktır. Halbuki hükümet varlık sebebini sadece ve sadece vergi gelirlerini artırarak, halktan daha fazla para

Yazının Devamı

Kolacılar ucuz 'mısır şurubu' peşinde

26 Nisan 2005

Çünkü mısır şurubu hem pancar şekerinden ton başına 250-300 dolar daha ucuz, hem de kolalı içecek üretiminde pancar şekeri yerine kullanımı daha uygun bir tatlandırıcı.Geliniz görünüz ki pancar üreticilerimizi korumak için kanunla mısır şurubu üretimine sınırlama getirildi.Çünkü Türkiye'de şekerde fazla kapasite var. Şekerin fazlasını ihraç edemiyoruz. Devlet şekerpancarı üreticisini ve de şeker fabrikalarını korumak için bir yanda pancar, öte yanda şeker üretimine kota koyuyor. Bunlara ek olarak da mısır şurubunun üretimini sınırlıyor.Mısır şurubu üretimini sınırlamanın bir başka nedeni de Türkiye'de yeterli mısır olmaması, mısır şurubu için mısır ithal etme zorunluluğunun doğması. Üç büyük kolalı içecek üreticisi "Coca Cola, Pepsi Cola ve Cola Turka" içeceklerini tatlandırmak için pancar şekeri yerine "mısır şurubu" kullanmayı tercih ediyor. Türkiye'de pancar şekeri talebi (tüketimi) yılda 1.6 milyon ton. Devlet pancardan şeker üretimi için 2.1 milyon ton bir kota koydu. Üretimin tüketilemeyen 500 bin tonluk bölümünün zararına ihracına çalışılıyor.Çünkü pancar şekeri üretim maliyeti ton başına 650-700 dolar iken, şekerin tonu ancak 220-230 dolardan ihraç edilebiliyor. 2004

Yazının Devamı