Evet dönüşü olmayan bir yol

17 Aralık 2004

Eğer Türkiye ve Türkler önemsiz ve değersiz olsaydı, Avrupa ülkeleri aylardır Türkiyeyle yatıp, Türklerle kalkarlar mıydı?.. Dikkat buyurunuz, aylardır Avrupanın gündeminin başında Türkiye ve Türkler var... İstemeyenlerin derdi de Türkiye ve Türkler, isteyenlerin derdi de Türkiye ve Türkler...Önceki gün Avrupa Parlamentosunda Türkiyenin ABye üyelik müzakereleri konusunda oylama yapılırken Türkiye yanlısı parlamenterlerin açtıkları pankartlar başkalarının bizi nasıl değerlendirdiklerini sergiledi. Biz genelde olumsuz davranışları abartır ve dertleniriz. Parlamenterlerin havaya kaldırdıkları, üzerinde ay yıldızlı bayrağımız ve "Evet" yazılı pankartları gösteren fotoğrafları, "afiş haline getirerek" her köşeye asmalıyız. Bu fotoğraf kendi kendimizi küçük görmemizi önler. Başkalarının bizi nasıl değerlendirdiğini anlamamıza yardımcı olur.Gerçekçi olalım. Avrupa ülkeleri bize, "kerhen" (istemeye istemeye) "evet" diyecekler... Avrupa ülkelerinde Osmanlıya ve Türkiye Cumhuriyetine karşı hisler hala güçlü... Ama Türkiye ve Türkler öyle bir konuma geldi ki, Avrupa ülkeleri Türkiye ve Türkleri "dışlamanın" daha da riskli olduğunu görüyor.Bu noktada biz artık Avrupanın "hayır" deme şansının

Yazının Devamı

Teknoloji savaşında oyuncu olmalıyız

16 Aralık 2004

Açıklamalara göre 1 milyar 250 milyon dolarlık satış anlaşmasının 650 milyon doları bölümü nakit, 600 milyon dolarlık bölümü tahvil olarak ödenecek. Çin firması bunlara ek olarak, IBMin 500 milyon dolarlık borcunu da devraldı. Anlaşma gereği IBM firması, Çin firmasının sermayesinin yüzde 18.9luk payına sahip olacak. Böylece teknoloji bağını koruyacak.Çin firması, IBMin PC bölümüyle birlikte "Think Pad" dizüstü bilgisayarlar da dahil, "Think" ürün yelpazesinin isim haklarına da sahip oldu.1988 yılında "Legand" unvanıyla kurulan ve 1994 yılından bu yana Hong Kong borsasında hisse senetleri işlem gören Çin firmasının yıllık cirosunun 10 milyar dolara ulaşması, bu projenin 19 bin kişiye iş imkanı yaratması bekleniyor.Bu haberler bizim medyamızda "Teknoloji savaşı kızıştı" başlığıyla yer aldı. Biz de, "seyirci" koltuğunda bu teknoloji savaşını "seyrettik"...Artık "seyirci" koltuğundan kalkarak "oyunculuğa soyunmak zorundayız"... Küresel pazarda mal satabilmek için (1) Talebi olan, (2) İleri teknolojiye dayalı malları, (3) Ekonomik boyutta üretmeye mecburuz.Küresel pazara IBM gibi bir markayı yerleştirmek, çok uzun zaman, çok büyük yatırım gerektiriyor. İşte o nedenle Çin firmasının

Yazının Devamı

IMF ile anlaşmak iyidir (...ama bizi kurtarmaz)

15 Aralık 2004

Bu anlaşma çerçevesinde önümüzdeki üç yıl içinde Türk ekonomisinde "radikal bir değişime - kabuğu kırmaya - ileriye atılıp, fırlamaya" imkan yoktur.Program da anlaşma da ekonominin coşmasının ve koşmasının önündeki engellerin kaldırılmasını hedef almamaktadır. Bu engeller şunlardır:(1) İç borcu yapılandıramazsak, hiçbir şey yapamayız. İç borç stokunun milli gelire oranını küçültmek işe yaramaz. Sorun, iç borcun bütçe gelirlerini yutmasıdır. 2005 yılında bütçe gelirlerinin yüzde 45i iç borca, yüzde 25i memur ve ücret ödemesine gidecektir. IMF ile anlaşma gereği, bütçe gelirlerinin yüzde 20si büyüklüğünde faiz dışı fazla ayrılacaktır... Bu durumda hükümete "icra - i hükümet eylemek için" para kalmayacaktır. Bu durum üç yıl böyle devam edecektir.(2) Devamlı dış borç bulamayız. Döviz açığını kapatmaya mecburuz. Önümüzdeki üç yıl boyunca her yıl dış ticaretin 20 milyar dolar açık vereceği, her yıl (borç ödemek için gerekli dövize ek olarak, olağan işlemler nedeniyle oluşan) döviz açığını kapatmak için 10 milyar dolar borçlanmak gerekeceği anlaşılıyor. Üst üste bu kadar borçlanmak kolay değildir.Büyüme ile gelişme farklı şeylerdir. Büyüme üretim artışına dayanırsa, sürdürülebilir. Ama

Yazının Devamı

Bir makale bir ilan bizi batırmaz (...bir mektup da kurtarmaz)

14 Aralık 2004

TÜSİAD Başkanının AB liderlerine, "Üyelikte alternatif arayıp affedilmez bir hata yapmayın" diye mektup göndermesi, "TÜSİADdan tarihi mektup(!)" olarak nitelendirildi. Coşku yarattı. Üzüntüyü, moral bozukluğunu bir ölçüde giderdi.Bir makale, bir ilan bizi batırmaz... Bir mektup da bizi kurtarmaz...Karşımızdakilerin, bir ilana, bir makaleye, bir mektuba bakarak bizi değerlendireceklerini, karar değiştireceklerini sanmak yanlıştır...Kendimize güvenimizi giderek yitiriyor gibiyiz... Neredeyse kendimizden ümidi keserek tüm ümidi yabancılara bağlayacağız... Neredeyse bizi ancak yabancıların adam edeceğine, zengin edeceğine inanmaya başlayacağız.Oysa her şey bize bağlı...Bugüne kadar şu oldu, bu oldu ama... Daha iyi arayışında elimizden geleni yapıyoruz. Her şey bir günde düzelemez ama... Kısa sürede kamu kesiminde, hukuk ve uygulamada çağdaş çizgilere ulaşmak için yapısal düzenleme yolunda önemli adımlar atıldı.Altyapı düzenlendikten sonra bütün yük ekonomiye biniyor. Üretim artacak, gelir artacak... Bu gelirle insanlara daha iyi yaşam fırsatı yaratılacak... Üretim ve gelir artışı milli gelir hesaplarından izlenir. Bu yıl üretim artışına dayalı olarak önemli bir büyüme söz konusu...

Yazının Devamı

Döviz bol ve ucuz ama ekonomide büyüme yavaşladı

13 Aralık 2004

(1) Tarım sektöründe ciddi sorun var. Tarımda üretim geriliyor. Çiftçinin durumu kötü.(2) Sanayi üretimindeki hızlı artışta yavaşlama başladı.(3) Gelir dağılımında bozulma devam ediyor. Alt gelir grubu daha az tüketiyor.(4) İç piyasanın "barutu tükendi, nefesi kesildi". Bu nedenle iç talep daralmaya başladı. Bu nedenle de üretimde ve gelişmede başlayan hızlı büyümede tıkanma görülüyor.(5) Bu yıl yüzde 10un üzerinde büyüme bekliyorduk. Büyümenin yüzde 8, yüzde 9 dolayında gerçekleşebileceği görülüyor. Yüzde 8 veya 9 büyüme çok iyi bir büyüme. Küçümsenecek büyüme değil ama "sürdürülebilir" bir büyüme olmadığı görülüyor. Geçen hafta sonu açıklanan milli gelir rakamları ekonomide olan biten hakkında bize önemli mesajlar veriyor. Her şeyin başı üretimdir. Milli gelir, bir dönemde (üç ayda, altı ayda, dokuz ayda, bir yılda) ülkede üretilen mal ve hizmetlerin (katma) değeridir. Üretimdeki artış, milli geliri artırır. Bir önceki döneme göre milli gelir artış oranı "kalkınma hızı"nı gösterir.Bir dönemde yurtiçinde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değerine (GSYİH) gayri safi yurt içi milli hasıla denir. Buna yurtdışındaki Türklerin dışarıda yarattığı "katma değer" eklenir. Yurtiçinde

Yazının Devamı

Kalkınmanın temeli "insan beyninin geliştirilmesi"

12 Aralık 2004

Geçen cuma ve cumartesi günler Ankarada Türkiye Ekonomi Kurumu tarafından düzenlenen "Ulusal İktisat Eğitimi Sempozyumu"nda üniversitelerimizde ekonomi eğitiminin nasıl daha iyi hale getirileceği tartışıldı. Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ercan Uygur, "daha iyi ekonomi eğitimi"ni tartışmak için 54 üniversitenin ekonomi bölümü başkanlarına davetiye gönderildiğini, 33 üniversitenin ekonomi bölümünün sempozyuma bir bildiriyle katıldığını söylüyor.İki gün süren sempozyumda üniversitelerin ekonomi bölümlerinin ekonomi eğitimini iyileştirmeye dönük çalışmaları açıklandı, tartışıldı. "İktisatta yeni gelişmelerin ışığında iktisat eğitimi", "İktisat eğitiminde AB, ABD ve Türkiye", "İktisada giriş dersinde öğrencilerin öğrenme güçlüklerinin belirlenmesi", "Bilgisayar destekli mikro iktisat eğitimi" sempozyumda tartışılan konuların bazılarıydı.1929 yılında Atatürkün direktifi doğrultusunda "Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti" adıyla kurulan ve şimdilerde "Türkiye Ekonomi Kurumu" adını taşıyan kurum 75 yaşında. Ülkemizde ekonomi bilincinin yerleşmesine katkıda bulunmak amacıyla yayın, seminer, sempozyum ve konferans düzenlemekte, ekonomi öğrenimi gören başarılı öğrencilere

Yazının Devamı

İstanbula resim - heykel yağıyor

11 Aralık 2004

Değişik kuruluşların, sık sık düzenlediği müzayedelerde, az sayıda çağdaş sanat eserine yer veriliyor. Bu sanat eserleri genelde özel galerilerde, bankaların ve kurumların galerilerinde sergileniyor. Geçen hafta ise galerilerin olağan etkinliklerine ek olarak, üç önemli toplu gösteri başladı. Geçen hafta İstanbulda "resim - heykel" yağmuru vardı... İstanbulun dört köşesinde çok sayıda sanatçının resim ve heykelleri sergilenmeye başlandı. Çarşamba günü "Artİstanbul 2004" sergisi ziyarete açıldı.Doğan Paksoyun başkanlığını yaptığı "Sanat Galericileri Derneği" her sonbahar İstanbulda Lütfi Kırdar Sergi Sarayında beş gün süreyle çok sayıda sanatçının eserinin sergilenmesine imkan sağlıyor. Bu yıl "Artİstanbul 2004 - Uluslararası Çağdaş Sanat Buluşması" adı verilen sergide yer alan 72 galerinin pavyonlarında, 212 sanatçının çağdaş resmi ve heykeli yer aldı.Sergiye 4 ülkeden 6 yabancı galeri de katıldı. İstanbul dışından Gaziantep, Antalya, Karabük ve Balıkesirden katılan galeriler var. İstanbul dışından katılan galerilerin en ilginci Dalamanın Göcek Marinasında iki yıldır faaliyetini sürdüren "Port Art Gallery" isimli galeri.Bu yıl galeri ve eser seçimine özen gösterilmiş. Düzenleme

Yazının Devamı

İşler açılmaya başladı (gibi)

10 Aralık 2004

Açıklanan rakamlara göre (1) Ücretli işlerde çalışanların sayısı 490 bin artmış. (2) Yevmiyeli çalışanların sayısında 69 bin, (3) İşverenlerin sayısında 50 bin artış var. (4) Kendi hesabına çalışanlar 104 bin azalmış. (4) Ücretsiz aile işçisi sayısında da 42 bin azalma var. Son bir yılda tarım dışı faaliyetler (sanayi, hizmetler) iş imkanı yaratmış. Tarım dışında çalışan sayısındaki artış 629 bin. Buna karşılık tarımda çalışanların sayısında 167 bin gerileme var.Ordudaki, hapishanelerdeki, hastanelerdeki nüfus dışındaki nüfusa "kurumsal olmayan nüfus" deniliyor. Bizim 2004 yılının üçüncü üç aylık döneminde nüfusumuz 70 milyon 685 bin olarak tahmin ediliyor. Geçen yılın aynı döneminden bu yana 17 ayda kurumsal olmayan nüfustaki artış 1 milyon 72 bin. 15 ve daha yukarı yaş nüfustaki artış 922 bin. Buna karşılık işgücündeki artış 526 bin. İşgücündeki 526 bin artışa karşın aynı dönemde iş bulabilenler (ücretli - ücretsiz bir işte çalışmaya başlayanlar) 463 bin. Sonuç olarak işsiz sayısı bir yılda 63 bin artış gösteriyor.Burada dikkat edilmesi gereken nokta şu: Ücretli veya ücretsiz bir iş bulabilenlerin sayısı artıyor ama, bu artış nüfus artışına dayalı olarak bir yılda piyasaya

Yazının Devamı