Köy tavuğu bitti, makine pilicine mahkûmuz

30 Kasım 2004

Bu nedenle halkımız piliç eti yemeye mahkûm... Onu da yemezse protein alamayacak. Sağlığı bozulacak.1990larda biz kişi başına yılda 18 kg kırmızı et (dana, koyun, keçi eti) tüketiyorduk. Şimdilerde kişi başı kırmızı et tüketimi 8 kgye düştü. Çünkü halkımız kırmızı ete para yetiştiremiyor. Buna karşılık halkımız 1990larda yılda ortalama 3 kg piliç eti tüketiyordu. Yıllık ortalama kişi başı tüketim 12 kgye kadar yükseldi. Avrupa Birliği ülkelerinde kişi başına piliç eti tüketimi 21 kg dolayında."Köy tavuğu" diye bir şey kalmadı. Devir değişti. Köylü tavuk beslemiyor. Nüfus arttı. Halkı köy tavuğuyla beslemek mümkün değil. Şimdilerde Türkiyede yılda 700 - 800 bin ton makine pilici tüketiliyor. Buna karşılık en iyimser tahminle yıllık "köy tavuğu" tüketimi 50 bin ton dolayında. Markette, kemikli dana ve koyun etinin kilosu 10 milyon 250 bin lira, bütün piliç etinin kilosu 2 milyon 290 bin lira. Bu demek değil ki, "Kötü de olsa, sağlığa zararlı da olsa makine pilicini yemeye mahkûmuz". Hayır... Devlet gerekli kontrolü yapacak. Başka ülkelerde hangi sağlık şartları varsa bizde de bu şartlara uyulacak...Kaldı ki "köy tavuğu"nu çok kimse özlüyor da... Köy tavuğunun nasıl yetiştiğini kimse

Yazının Devamı

Batan banka batar demek gerçeği yansıtamaz

29 Kasım 2004

Esnaf Coşkun Efendinin ilgisi, sadece ve sadece, işini büyütmek için bankadan kolaylıkla ve yeterli ölçüde ve uzun vade ve faizle kredi alıp alamayacağıdır. Bankaların görevi ise, parası olanlarla ihtiyacı olanlar arasında aracılık etmek, Ayşe Hanım Teyzemlerin parasını "emanete almak", emanete hıyanet etmemek için gereken özeni göstererek, bu emanet parayı, faizini ve ana parayı söz verdiği gün iade edebilecek kişilere kredi olarak kullandırmaktır.Esnaf Coşkun Efendinin kullandığı kredi bankanın değil, Ayşe Hanım Teyzemin parasıdır.Bankadaki para, banka sahibinin değil, Ayşe Hanım Teyzemin parasıdır. Bu nedenle, Esnaf Coşkun Efendi, aldığı krediyi ödemez ise, krediyi aldıkdan sonra batırırsa, "Nasıl olsa bankanın parası, ödemezse ödemez" denilemez. Bankalarla ilgili yasalarda düzenleme yapılırken Ayşe Hanım Teyzemi sadece ve sadece, bankaya yatıracağı "kefen parası"nın güvencede olup olmayacağı, bankadaki parasını istediği zaman geri alıp alamayacağı ve de bankanın parasına yüksek faiz ödeyip ödemeyeceği ilgilendirir. Bu nedenle, banka batarsa, "Bankanın sahibi batmış... Batarsa batsın..." denilemez. Bu nedenle, devlet banka kurulmasına izin verirken dikkatli olmak zorundadır.

Yazının Devamı

Grip aşısı hem Ayşe Teyze hem de ekonomi için önemli

28 Kasım 2004

Doktor Gürbüz Barlas Amcamdan yardım istedim. Uzman hekimlere danıştım. Bana verdikleri dokümanları okudum. Anladım ki, grip önemli bir hastalık. Aşı sadece Ayşe Hanım Teyzem için değil, "ekonomi" için de önemli. Grip sadece insanları yatağa bağlamıyor, ölümlere neden olmuyor. Grip yüzünden milyonlarca insan çalışamaz hale geldiğinden, "ekonomi kayba uğruyor". Ve de öğrendim ki, Dünya Sağlık Örgütü, gribi "aşı ile korunabilen bir hastalık olarak" kabul etmiş. Dünya Sağlık Örgütü, (1) 50 yaşın üzerindekilerin, (2) Şeker hastalarının, (3) Astım ve bronşit gibi solunum hastalığı olanların, (4) Kalp ve yüksek tansiyon hastalarının, (5) Evlerinde kronik hastalığı olan aile bireylerinin, "mutlaka" grip aşısı olmasını önermiş.Bunları öğrenince Ayşe Hanım Teyzemi kolundan tutup Yeniköydeki eczanemize götürdüm. Rahmetli annem her kış başı, kendiliğinden gider, bu eczanede grip aşısı yaptırırdı. O zamanlar grip aşısını pek önemsemezdim. Eczacımız Şerafettin Çelikbaş, "yumurta alerjimiz olup olmadığını" sordu. Hem Ayşe Hanım Teyzemi hem de beni aşıladı. Her bir aşı için 15 milyon 500 bin lira ödedik. Eczacımız Şerafettin Çelikbaş, "15 gün sonra gelin de zatürree aşısı olun. Zatürree aşısının

Yazının Devamı

Eskişehirde belediye halka müzik dinletiyor

27 Kasım 2004

Şehir merkezinde kapalı otoparkın bir katında oluşturulan küçük konser salonunda başlayan kültür ve sanat hizmeti, şimdilerde 600 kişilik salonda sürdürülüyor. Belediye 200 kişilik 2 tiyatro salonuna 600 kişilik üçüncü salonu ekledi.3 Aralıkta orkestra çukurlu ve döner sahneli Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Operası Salonu hizmete açılacak. Bu salonda sahne alacak bale dansçıları ve solistler, Devlet Opera ve Balesinden gelecek. Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı şan ve bale bölümlerinden mezunlar verince Büyükşehir Belediyesi kendi kadrolu operasını oluşturacak.Eskişehirdeki Anadolu Üniversitesinin, haftada bir oyun sergileyen üniversite tiyatrosuyla ayda bir konser veren üniversite senfoni orkestrası var. Zeytinoğlu Vakfının başlattığı "Uluslararası Eskişehir Festivali" de Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle yürüyor. Bu yıl 12 - 10 Ekim tarihinde 10uncu festival süresinde yerli ve yabancı orkestralar konserler verdi. Bale, tiyatro oyunları sahnelendi.Eskişehirde Belediye Tiyatrosunun 41 yıllık geçmişi var. Halkevleri kültürü ve eğitimine sahip şehir eşrafı, müzik öğretmenleri ve Şeker Fabrikası Sosyal Tesislerindeki müzisyenlerle Asri Sinemada dönüşümlü olarak klasik

Yazının Devamı

Deprem konutları sayılmadı, Düzce az para aldı

26 Kasım 2004

Devlet İstatistik Enstitüsü deprem sonu barakalarda yaşayanları şehir nüfusuna eklememekte direniyor. Nüfusa göre belediyelere her ay para yardımı yapan devlet de Düzce Belediyesine eksik para gönderiyor.Halbuki depremde taş taş üstünde kalmayan şehri yeni baştan ayağa kaldırmak için belediyeye çok iş düşüyor. Belediyenin depremde her şeyini kaybeden halktan para toplayarak iş yapması imkansız.Devletimiz depremde evleri yıkılanlara 7200 konut yaptı. Dünya Bankası yardımıyla da 622 konut yapıldı. Bu konutların bulunduğu yeni yerleşim bölgesinde 30 bin kişi yaşıyor ama, Düzcenin içi perişan.Düzce 1999 yılında ağustos ve kasım aylarında iki defa sarsıldı. Merkezde 30 bin kişi evsiz kaldı. Şehrin içinde enkaz arasında yaşama şansı kalmadığından mücavir alan sınırlarında ve yakın köy sınırlarında prefabrike geçici yerleşim alanları oluşturuldu.2000 yılı ekim ayında nüfus sayımı yapıldı. Bu sayımda Düzce şehir merkezinde yaşayanlar sayıldı. Şehir merkezi hala harap durumda olduğundan en az 30-50 bin kişi prefabrike geçici yerleşim alanlarında yaşadığından, şehir nüfusuna dahil edilmedi.1990 yılında Düzcenin şehir nüfusu 65 bin idi. 1997 tespitinde 77 bine çıkmıştı. Devlet İstatistik

Yazının Devamı

Fabrika için değil, arsa için özelleştirme

25 Kasım 2004

Ne demek istediğimi anlatmak için 3 örnek vereyim: (1) Devlet, Doğudaki hayvancının Batıya trenle ve karayolundan gönderdiği kesimlik hayvanların değerlendirilmesi için Et Balık Kurumuna (EBK) Ankarada kocaman bir et kombinası yatırımı yaptırmıştı. Özelleştirme başlayınca EBK ve Süt Endüstrisi Kurumu (SEK) fabrikaları haraç mezat satışa çıkarıldı. İlk yıllar özelleştirilecek tesisler bunları işletmeye talip olan oda, borsa, dernek gibi kuruluşlara ucuz fiyatla veriliyordu. Ankarada ileri görüşlü oda üyeleri, "Biz kooperatif kurarak kombinayı işleteceğiz" diyerek 100 dönüm arsası olan tesisi, taksitle 22.3 milyon dolara aldı. Hemen makineleri hurdacıya sattı, binaları yıktı. Arsanın yarısını 10.5 milyon dolardan 12 yıllığına Migrosa kiraladı. Şimdi kombinanın yerinde "Ankaranın ve Balkanların en babayiğit alışveriş merkezi var. Arsaları ele geçiren işadamları grubunun başkanı arsanın kalan yarısının 100 milyon dolara başka gruba devredileceğini açıklamıştı.(2) 4 Kasım 2004te Dünya gazetesinde Özge Yavuzun "SEKin arsası 30 milyon dolara satılıyor" başlıklı haberi yayımlandı. Haberden öğrendiğimize göre, 1996da Rami Gıda toptancılarının kurduğu kooperatif tarafından işletilmek

Yazının Devamı

Pirellide Eczacıbaşı gidiyor Bayazıt geliyor

24 Kasım 2004

Pirelli 132 yıllık geçmişi olan bir İtalyan sanayi grubu. Şimdilerde (1) Lastik, (2) Sanayi kabloları, (3) Haberleşme kabloları, (4) Gayrimenkul konularında faaliyet gösteriyor.Dünyada lastik üretiminde 5inci, enerji kablolarında 1inci, haberleşme kablolarında 4üncü sırada. Dünyanın değişik ülkelerinde 21 lastik, 50 enerji kablosu ve haberleşme kablosu tesisleri var.Geçen yıl 6.7 milyar dolar işletme gelirinden 268 milyon euro işletme karı elde etti.Pirellinin Türkiyedeki ilk yatırımı 1960 yılında temeli atılan lastik fabrikasıdır. 500 büyük sanayi kuruluşu arasında 42nci sırada yer bulan bu fabrika, 2003 yılında 245 milyon euro ciro gerçekleştirdi, 139 milyon euro değerinde ihracat yaptı.Pirellinin Türkiyedeki ikinci fabrikası. Enerji kabloları, bakır kablolar ve fiberoptik kablolar üretiyor. 1964 yılında Mudanyada kurulan Türk Siemens Kablo Fabrikası 1998 yılında Pirelliye geçti. Türk Pirelli Kablo ve Sistemleri adını taşıyan ve 500 büyük sanayi tesisi arasında 171inci sırada yer alan bu fabrikanın 2003 yılı cirosu 154 trilyon lira. Bu fabrika ürettiği malın yüzde 40ını ihraç ediyor.Pirellinin bu iki fabrikası, Türkiyede tek bir şemsiye altında faaliyet gösteriyor. İki fabrikayı

Yazının Devamı

Maliyede pozisyon koruma savaşı var

23 Kasım 2004

Çünkü müfettişler, uzmanlar, kontrolörler, denetçiler "ayaklanmış durumda". Tabii olarak pozisyonlarını (sahip oldukları yetki ve gücü) korumaya çalışıyorlar.Bürokrasiyi bilmeyenlere neyin ne olduğunu anlatmakta yarar vardır.Ankarada her bakanlıkta, her kademede çalışanların kendilerine göre bir gücü vardır. Amma ve lakin "teftiş heyetleri" mensupları her bakanlıkta diğer bürokratlardan daha farklı bir konumdadır. Yetkileri ve güçleri daha yüksektir.Hükümet, "Kamu Temel Yönetimi" kanunuyla bu sistemi değiştirmek istedi. Teftiş heyetlerini kaldırmaya kalktı. Teftiş heyeti yerine (1) Kurum içinde, amir denetimini, (2) Kurum dışında, Sayıştay denetimini, (3) Bunlara ek olarak da istenirse bağımsız denetim kuruluşlarının denetimini hedef aldı. Ama bu gerçekleşemedi.Daha sonra bu rüzgarın mı etkisinde, yoksa IMFnin mi zorlamasıyla bilinmez, Maliye Bakanlığı içindeki "denetim birimleri"nin gücünü törpülemek için bir sistem değişikliği gündeme geldi. IMFye verilen niyet mektuplarında yer alan, özünde "Gelir İdaresinin yeniden yapılandırılması (onun da özünde Maliye Bakanlığı bünyesindeki müfettişlerin, uzmanların, kontrolörlerin yetkilerini ellerinden almak, güçlerini yok etmek) olan

Yazının Devamı