Bankalar paralarını bonoya yatırıyor

9 Aralık 2004

Rakamlara bakalım... Kim haklı, kim haksız? Durum nedir? Görelim.Bankalar Birliği, bankalarımızın 2004 yılı eylül sonu itibariyle durumlarını gösteren rakamları açıkladı. Bu rakamlara göre: Bankalarımızın 39 katrilyon lira özkaynakları var. Halkımızın bankalarda 189 katrilyon lira mevduatı birikmiş. Bankalar yurt içinden, dışından değişik kaynaklardan kredi olarak 56 katrilyon lira para bulmuş. Bu rakamlar bankaların kredi olarak kullandırabilecekleri imkanların sınırını belirliyor. Acaba bu paraları ne yapmış? Turşu mu kurmuş, yoksa bu imkanlarla kredi mi vermiş?Bankalarımız yatırımcıya, üreticiye, tüketiciye toplam 97 katrilyon kredi kullandırmış. Buna karşılık Hazinenin bonolarına 120 katrilyon bağlamış. Kasalarında, başka bankalarda, para piyasasında da 28 katrilyon lira kullanılmaya hazır imkanları var. Bu tablo "Bankalar ekonomiye yeterli kredi veremiyor" diyenleri haklı çıkaracak görünümde. Ancak... Bankalar ayakta kalmak, sarsılmamak, batmamak için, kar maksimizasyonu için imkanlarını en güvenli ve verimli yatırım alanında kullanmak zorunda. Bonoya para bağlamak krediye bağlamaktan daha güvenli ve verimliyse, banka bonoya yatırımı daha risksiz görüyorsa bonoya para

Yazının Devamı

Kamu bankalarını bono besliyor

8 Aralık 2004

Eylül sonu itibariyle konsolide bütçeden ödenecek iç borçlarımızın toplamı 217.6 katrilyon liradır. Demek ki, iç borç stokunun yaklaşık dörtte biri bu iki bankanın kasasındaki kamu borç senetlerinden kaynaklanıyor.Bankacılık krizinde sadece özel bankalar güç duruma düşmedi. Bu iki banka da sarsıldı. Hükümet bu iki bankayı kurtarmak için, kasalarına 3 katrilyon lira nakit, 25 katrilyon lira bono doldurdu. Bu bonolara üç yıldır faiz ödeniyor. Faizin bir kısmıyla bonolar doğuruyor. Doğura doğura çoğaldı.Bu yılın sadece ilk 9 aylık döneminde (eylül ayı sonuna kadar) bankaların kasalarındaki bonolara Hazine 7.4 katrilyon lira faiz ödedi. (Toplam faiz ödemesinin neredeyse dörtte biri bu iki bankaya gidiyor.)İki kamu bankasının kasasında duran Hazine bonoları ve bu bonolar için Hazinenin ödediği faiz o kadar büyük ki, bu sayede iki kamu bankası kâr ediyor. İki kamu bankamızda (Ziraat ve Halk bankaları) eylül ayı sonu itibariyle 48.9 katrilyon liralık Hazine bonosu ve tahvili var. Hazinenin kasalarına doldurduğu bonolara 7.4 katrilyon lira faiz sayesinde, bu iki banka 9 ayda toplam 1.7 katrilyon lira net dönem kârı gösterdi.Geçmişi unutamayız. Bu iki kamu bankası durup dururken

Yazının Devamı

Kredi kart taksitinde faturayı satıcı ödüyor

7 Aralık 2004

Ayşe Hanım Teyzem soruyor: "Markete gidiyorum. Ekmek, peynir alıyorum. Kasadaki hanım kız, iki taksit mi, dört taksit mi yapayım deyince aklım karışıyor... Peşin alınca ucuz, taksitli olunca yüksek fiyat mı ödüyorum? Taksitle alınca faiz benim faturama mı biniyor?"Ayşe Hanım Teyzemi cevaplamak için, BKM (Bankalararası Kart Merkezi) tepe yöneticisi Sertaç Özinalı aradım. Öğrendiklerimi Ayşe Hanım Teyzeme anlattım.Merak eden sayın okuyucularım için de öğrendiklerimi yazıyorum.(1) Ayşe Hanım Teyzem, markete gitti. 100 liralık hesabı ödemek için kredi kartını uzattı. Kasadaki hanım kız kartı makineden geçirdi. Bundan sonra olacaklar şunlar:- Kart eğer o kartı çıkaran bankanın değil de, bir başka bankanın kart makinesinden geçirilmiş ise, kartı çıkaran bankanın komisyonu olarak 100 liradan 2.35 lira kesiliyor. Kalan 97.65 lira kartın geçtiği makinenin sahibi bankanın hesabına borç yazılıyor. Banka belli bir süre sonra (örneğin 20 - 30 gün sonra) Ayşe Hanım Teyzemden 100 lirayı istiyor. Ayşe Hanım Teyzem de bankaya ödüyor. Ama banka Ayşe Hanım Teyzemin ödemesini beklemeden 97.65 lirayı bir süre sonra (örneğin 20 gün sonra) marketin hesabına geçiriyor. Bankanın buradaki kazancı 97.65

Yazının Devamı

Doları olanların tasarrufu eriyor harcaması büyüyor

6 Aralık 2004

Dolar fiyatı uzun süredir enflasyon kadar bile artmıyordu. 1 milyon 500 bin liradan, 1 milyon 600 bin liradan hatta 1 milyon 700 bin liradan dolar satın alanlar üzülüp duruyordu. Euro değer kazanmaya başlayalı beri dolar fiyatı daha da gerilemeye başladı. 1 milyon 420 bin liralara oturdu. Daha da aşağı fiyata inebileceği söyleniyor.Bu durum da doları olanlar üzülüyor. (1) Harcama ihtiyacı nedeniyle dolarını bozdurmaya mecbur kalanların eline daha düşük miktarda Türk lirası geçiyor. Bu kişiler "reel" (gerçek" anlamda zarar ediyor. (2) Tasarrufunu dolara bağlayanlar (acil olarak Türk lirasına geçmek zorunda olmamalarına rağmen) tasarruflarının eridiğini düşünüyor. "Sanal" olarak servetleri azalıyor. Halkımızın bankalardaki mevduatının yaklaşık yarısı, "yabancı paraya dönüştürülmüş tasarruf"tan oluşuyor. Yabancı paraya dönüştürülmüş tasarrufun da çok büyük bölümü dolara bağlanmış. Halkımızın cebindeki, yastık altındaki tasarrufunun, parasının büyük bölümü de dolar. Harcama ihtiyacı nedeniyle dolarlarını bozdurmaya mecbur kalanların kayıpları "iki katlı"... Önce doları ucuz fiyatla Türk lirasına çeviriyorlar. Sonra satın alacakları mal ve hizmetin fiyatı genelde "euro" ile

Yazının Devamı

TSK Vakfına 1 trilyon 810 milyar liraya lojman

5 Aralık 2004

Derine inilirse "devletin" ana kuruluşlarının isimlerinin vakıf ve derneklerde kullanılması da yanlıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri Dayanışma Vakfı, Mehmetçik Vakfı gibi isimlerle faaliyet gösteren vakıflara halkımız büyük güven duymaktadır. Bu vakıfların yaşaması ve vakıf amaçları doğrultusunda faaliyetini sürdürebilmesi, bu güvenin devamına bağlıdır. Güvenin devamı ise bu vakıfların gelirlerini ne şekilde değerlendirdiğinin halka açıklanmasıyla mümkün olabilir.Türk Silahlı Kuvvetleri Dayanışma Vakfına yapılan bağışların Ankaranın en lüks lojmanının alımında kullanıldığını, Mehmetçik Vakfına yapılan bağışların vakfın ortak olduğu benzin istasyonlarının yapımına harcandığını duyan hayır sahipleri üzülür.Bugün İstanbulda "Alif Art"ın bir müzayedesi var. Müzayedede 244 numara ile Atatürkün "Solingen Marka", üzerinde sülüs hat eski Türkçe "Mustafa Kemal Paşa" ibaresi bulunan tıraş usturası satılacak. Bu usturayı alanın ödeyeceği para "Mehmetçik Vakfı"na bağışlanacak... Açık anlatımıyla usturayı alacak kişi, usturanın maddi değerini ödemiyor. Bir hatıraya sahip olmak üzere Mehmetçik Vakfına bağış yapıyor... İyi de, yapacağı bağışın lojman satın almaya veya benzin istasyonu dekore etmeye

Yazının Devamı

Belediyeler müze için bina arıyor

4 Aralık 2004

İstanbul Kültür ve Sanat Vakfının şemsiyesi altına giren "İstanbul Modern Sanatlar Müzesi"nin "daimi sergi katı"nda Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı Koleksiyonundan bin tablo sergilenecek. Nasıl ki Sakıp Sabancı, Rahmi Koç ve İnan Kıraç kendi koleksiyonlarının sergilendiği binalara kendi isimlerini verdi ise, bu sergi binasının da "Eczacıbaşı Çağdaş Sanatlar Müzesi" olarak adlandırılması daha doğru olurdu.İmkanı olan ailelerin, imkanı olan işadamlarının sanata, kültüre katkıları onların isimlerinin yaşamasına, toplumun kalkınmasına imkan verir. Türkiyede son yıllarda değişik sanat eserleri koleksiyonuna ilgi arttı. Ne yazık ki, şahıs ve aile koleksiyonları bir müze içinde yer almayınca, ölümler veya mali durumlardaki sarsıntılar nedeniyle parçalanıyor. Dağılıyor. Halbuki bunları bir müze çatısı altında toplamak, devamlılık sağlıyor.Genç Oya Eczacıbaşının aile birikimlerini müze çatısı altında toplamak ve koleksiyona devamlılık sağlamak arayışı bu bakımdan örnek bir çabadır. Rahmetli Nejat Eczacıbaşının Haliçteki Feshane binasını müzeye dönüştürmek arayışına ve de Oya Eczacıbaşının antrepoyu sergi binası haline getirmekteki başarısına paralel olarak, "İstanbul Modern Sanatlar Müzesi"ne

Yazının Devamı

Borçları çeviririz (...ötesi "Allah kerim")

2 Aralık 2004

Halkımızın kemeri gevşetilemeyecek. Hatta biraz daha sıkılacak... Bu sayede enflasyon biraz daha aşağıya inebilecek. Hükümetin eli kolu biraz daha bağlanacak, hizmet imkanı biraz daha kısılacak. Bu sayede devletin borçlanma gereği biraz düşecek.Halkımızın ekonomiden bekleyişi, daha çok iş, daha çok aştır. Daha çok iş, gelirin daha büyük kısmının yatırıma yönlendirilmesiyle ortaya çıkar. Açıklanan programda, 2005 yılından sonra her yıl ortalama yüzde 5 büyüme ve bu büyümeye dayalı olarak 3 yılda, 1 milyon 650 bin kişiye iş imkanı bekleyişi yer alıyor. Fakat "büyümenin kaynakları"nın sergilendiği rakamlarda, sabit sermaye yatırımlarına gidecek imkanların 2004 yılına ve hatta 2003 yılına göre daha da azalacağının işareti var.Sabit sermaye yatırımı yapılamazsa, üretime dayalı büyüme olamaz. O zaman ancak tüketime ve ithalata dayalı bir büyüme alternatifi ortaya çıkar. Tüketim ve ithalat iyi şeydir. Piyasada canlanma demektir... Ama finanse edecek dövizimiz yok. Bu nedenle açıklanan programda tüketimin ve ithalatın kısılması hedef alınıyor...2004te halkımızın kredi kartı kullanarak ve borçlanarak fazla tükettiği görüldü ya... Önümüzdeki 3 yılda tüketime kısıntı geliyor. 2003te yüzde

Yazının Devamı

Çiftçimizin satın alma gücü azalıyor

1 Aralık 2004

Çiftçimizin ürünü para etmezse, önce çiftçi fakirleşir, sonra üretim düşer, sonra da köyler boşalır. Çiftçi şehirlere göçer. İşsizlik artar. Üretici olan nüfus tüketici hale gelir. Sonuçta ülke ekonomisi zayıflar.Çiftçinin ürününün para edip etmediği, tarım ürünleri fiyatlarının, tarım dışı fiyatlarla olan bağından izlenir.Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanının açıklamalarına dayalı olarak 1997 yılından bu yana çiftçinin satın alma gücünün nasıl azaldığını gösteren rakamlar vereyim:(1) 1997 yılında 3 kg buğdayla 1 kg şehir ekmeği alabilen çiftçi, bugün 3.24 kg buğdayla 1 kg şehir ekmeği alabiliyor. Çiftçinin satın alma gücü yüzde 7 oranında azalmış.(2) 1997 yılında 34 kg buğdayla 12 kglık 1 tüpgaz alabilen çiftçi, bugün 64.10 kg buğdayla 12 kglık 1 tüpgaz alabiliyor. Üreticinin satın alma gücü yüzde 47 oranında azalmış.(3) 1997 yılında 3.5 kg buğdayla 1 kg şeker alabilen çiftçi, bugün 5.40 kg buğdayla 1 kg şeker alabiliyor. Üreticinin satın alma gücü yüzde 35 oranında azalmış.(4) 1997 yılında 0.36 kg buğdayla 1 kg amonyum nitrat gübresi alabilen çiftçi, bugün 1 kg buğdayla 1 kg amonyum nitrat gübresi alabiliyor. Üreticinin satın alma gücü yüzde 64 oranında azalmış.(5) 1997

Yazının Devamı