Avrupanın zerzevatçısı olmak bile güçleşti

10 Ağustos 2004

ABD hükümeti, yüksek fiyatlı tarım ürünleri dünya pazarında rekabet edebilsin diyerek tarım ürünleri ihracatçısına yılda 15 milyar dolar destek veriyor.Bush yönetimi mevcut desteklere ek olarak Amerikan çiftçileri için 85 milyar dolar tutarında bir yardım paketi daha hazırladı.Fakat bütün bunları yapan ABD hükümeti ve yandaşı Batılı zengin ülkeler, gelişmekte olan ve azgelişmiş ülkelerin çiftçilerini boğacak yeni düzenlemeler peşinde... ABDnin hâkim olduğu ve de zengin "Batılı ülkelerin" ağırlıkta bulunduğu Dünya Ticaret Örgütü, "Dünyada tarım ticaretini serbestleştirme" adı altında, (1) Gelişmekte olan ve azgelişmiş ülkelerden sınırlarını ve pazarlarını tarım ürünü ithalatı için sonuna kadar açmalarını istiyor. (2) Çiftçiye hiçbir şekilde yardımda bulunulmamasını istiyor.Bütün bu çabalarda, gelişmekte olan ve azgelişmiş ülkelere uzatılan "elma şekeri" şu: "Tarım ürünleri için gümrükler kalkacak. Sınırlar açılacak. Çiftçi desteklenmeyecek. Bu durumda fakirler bol bol üretip zenginlere satacak..."Halbuki tam tersi olacak... ABD ve diğer zenginler yıllardır tarım sektörünü ve çiftçisini desteklediğinden tarım sektöründe "sermaye, bilgi, teknoloji" birikimi oluştu. Ekonomik

Yazının Devamı

Devlet "iş kapısı"

9 Ağustos 2004

Bizde ise tersine bir durum var. Halkta para yok. Özel sektör kurum ve kuruluşları cılız. Bunlarla büyük iş yapmak imkansız. Halbuki devlet öyle mi? Devlet büyük işler yaptırıyor. Büyük miktarlarda mal alıyor. Fatura pahalı imiş, değilmiş, genelde dikkat edilmiyor. Devletin parası bitse bile, halktan toplayarak ödüyor. Bu çerçevede devletle iş yapanların, devlete mal satanların hızlı büyümesi, büyüdükçe de daha fazla kazanç sağlaması mümkün olabiliyor. Bu anlatımı bakın devletle iş yapanların tamamını karalamak olarak kabul etmeyiniz. Bu tür durum tespiti ve tahlili yapanları eskiden gomunist herif diye susturdukları içindir ki, devletimiz ve dolayısıyla halkımız, devlet ihaleleri yoluyla epeyce (soyuldu demek istemiyorum) hırpalandı. Şimdilerde Kamu İhale Kurumu adı altında bir gözleme ve izleme birimi oluşturuldu. Kurum, 2004ün ilk 6 aylık döneminde kamunun ihale istatistiklerini yayınladı.Bu istatistikler çok ilginç. Genel kanı, kamunun daha çok inşaat için para harcadığı, inşaat müteahhitlerinin, ihalelerde aslan payı aldığı şeklindedir. Halbuki görüyoruz ki, 6 ayda yapım için açılan ihalelerin toplam ihaleler içindeki payı yüzde 5, bu ihalelere harcanacak para toplam

Yazının Devamı

Altın aldım "kazıklandım"

8 Ağustos 2004

Uzun süredir kafama taktım. "Cumhuriyet altını satın alacağım... Benim de üç beş tane altınım olsun..." "Kapalıçarşıya git. Oradan al" dediler.Kılıççılar Sokaktan, Kılıççılar Kapısından Kapalıçarşıya girerken baktım, "Ayaklı Borsa" faal durumda. Sokakta dolar - altın fiyatlarını bağırarak alıp satıyorlar. "En doğru fiyat" Ayaklı Borsanın hemen karşısındaki kuyumcunun fiyatıdır" diye düşünerek, Kılıççılar Kapısının hemen başında bulunan, "R" harfiyle başlayan ismi olan bir kuyumcu dükkanından içeri girdim. Cumhuriyet altınının tekini 126 milyon liraya sattılar.Altınlar cebimde, Kapalıçarşının içine doğru yürüdüm... Aa... O da nesi? Bir başka kuyumcu vitrinine fiyat listesi asmışlar. "Cumhuriyet altını 125 milyon lira..." Geri döndüm. "Nolur beni kazıklamayın?" diyerek ricada bulundum... "Kazık ne demek efendim... Bugün altın 127 milyon lira. Biz size 126 milyon liradan verdik. Kimse 125 milyon liraya altın satamaz" diyerek itiraz ettiler. Satıcılardan birini üç dükkan öteye götürdüm. Vitrindeki fiyata inanmadı. İçeri girdik, fiyat sorduk... Dükkana geri döndük. Özür dileyecekler sandım... "Beyim, biz sana fiyatı baştan söyledik. Fiyatı beğenmiyorsan almasaydın" dediler...Bir

Yazının Devamı

İthalatı kısmak için seçici önlem çok zor

7 Ağustos 2004

Bizde tüketim arttığında, tüketim malı ithalatı da artıyor ama, döviz sadece tüketim malı ithalatı için çıkmıyor. Dövizin büyük bölümü iç piyasa ve dış piyasa için mal üreten firmaların ithalatındaki artış nedeniyle "ara malı ithalatı" olarak dışarıya çıkıyor.Bizde üretilen her türlü malın içinde az veya çok ithal girdi var. Bu nedenle ihracatın artmasıyla içeride satılan otomotiv ürünlerinin, hatta gıda maddelerinin artmasıyla, bu tür malları üretenlerin ithal ettikleri mallar ve bunlara ödenen döviz de artıyor. Döviz fiyatının ucuz olduğu dönemde ithal girdi kullanımı hızlanıyor. Yerli üreticinin kullandığı ithal girdiler dış ticaret istatistiklerinde "ara malı ithalatı" olarak görülüyor.Bu yazının altında 2004 yılının ocak - haziran döneminde hangi tür ürünlere ne kadar döviz harcadığımızı göreceksiniz.2004 yılının ilk 6 aylık döneminde (doğrudan) tüketim malı ithalatı için 6.4 milyar dolar döviz harcandı. Geçen yılın aynı döneminde tüketim malları ithalatına harcanan döviz 3.0 milyar dolardı. Bu yılın ilk 6 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre ithalat 14.6 milyar dolar arttı. Bu artışın 3.0 milyar dolarlık bölümü tüketim malı ithalatından kaynaklandı. Bu rakamları şunun için

Yazının Devamı

Çukurovaya alacaklısını değiştirme şansı tanındı

6 Ağustos 2004

(1) Çukurova 15 yıl devlete borçlu kalmak yerine, alacaklısını değiştirmek arayışında. Devlet yerine yurtdışındaki bir kuruluşla hesaplaşmak istemekte.(2) Çukurovanın bugün elinde kalan hisse senetlerini, bugünkü değeriyle satarak borcunu kapatması da imkansızdır.Ama Çukurova, zaman kazanır, bu arada hisse senetlerinin değeri kıpırdar ve de bir bölümüne alıcı bulunabilir ise, hisse senetlerinin bir bölümünü nakde çevirerek borçlarını kapatabilir.(3) 15 yılda ödenecek bir borcu erken ödemesi halinde borç miktarından indirim yapılması doğaldır. Burada indirim miktarını Hazinenin bu borcu taşıması halinde ödemek zorunda kalacağı faiz oranı belirler. Çukurovaya, devlete olan borcunu, yurtdışındaki bir kuruluşa devretmek ve de elinde kalan hisse senetlerinin bir bölümünü (yüksek fiyatla) satarak, bu şekilde borçlarını kapatmak şansı tanındı. Çukurovayla yapılan anlaşma bir "alacaklıyı değiştirme" anlaşmasıdır. Çünkü Pamukbankın batmasıyla ortaya çıkan açığı kapatmak için Hazine bono bastırdı. Bono satarak borçlandı. Hazine bu bonolar için bir faiz ödemek zorunda. Eğer Çukurova borcunu erken öderse, Hazine faiz yükünden kurtulacak. İşte bu nedenle Çukurovaya erken ödeme indirimi

Yazının Devamı

İlaçta devlet büyük acılı

5 Ağustos 2004

Büyük bir ilaç üreticisi bana, Türkiyede üretilen ilacın (reçeteli ve reçetesiz satılan tüm ürünlerin) yüzde 75 dolayındaki kısmının devlete satıldığını söyledi.Bulabildiğim kaba rakama göre ilaç sektöründe yılda 7 katrilyon lira dolayında ilaç satılıyor. Devlet yılda 5.5 katrilyon lira dolayında ilaç parası ödüyor.Türkiyede devlet adına farklı kuruluşlar ilaç satın alıyor. Sağlık Bakanlığı hastaneler için ihale açıyor. Emekli Sandığı ve Bağ - Kur eczanelerle anlaşarak ilaç alıyor. SSK kendi alım yapıyor. MSB ve üniversite hastaneleri de büyük alıcı.Halkımız ilacın devlete kaç paradan satıldığına değil, bağlı olduğu sosyal güvenlik kurumundan, hekimin yazdığı ilacı kolaylıkla alıp alamadığına bakıyor.Üç önemli sosyal güvenlik kuruluşunun, üyelerine dönük ilaç hizmeti politikası arasında büyük farklılıklar var.Emekli Sandığının kişi başına yıllık sağlık harcama faturası 320 dolar iken, bu fatura Bağ - Kur üyeleri için 115 dolar, SSK üyeleri için 75 dolar dolayında. Bir ilacın, depoya 88 milyon liraya, üniversite hastanesine 173 milyon liraya, devlete ise 230 milyon liraya satılması, dikkatleri ilaç üreticilerinin devletle ilişkilerinin üzerine çekti. Bu farklı faturaların kaynağı

Yazının Devamı

Ziraate görev zararı ödenemiyor

4 Ağustos 2004

Ziraat Bankası, daha önce hükümetin emriyle ucuz verdiği kredilerin biriken zararı yüzünden krize girdi. Hazine boşalan kasasını doldurarak bankayı krizden çıkardı. Bankanın bir daha aynı duruma düşmemesi için 2003 yılında Bakanlar Kurulu ucuz tarım kredisinin usulünü belirledi. Buna göre bankadan ucuz kredi dağıtması istendiğinde, normal faiz ile ucuz faiz arasındaki fark devlet bütçesinden "görev zararı" olarak bankaya aktarılacak. Banka normal kredi ile ucuz kredi arasındaki fark bütçeden karşılandığı sürece ucuz kredi verecek.Bakanlar Kurulu, Ziraatin hangi tür kredilerinin ne kadar ucuzlatılacağını da belirledi.Örneğin damızlık süt hayvanı yetiştirenlerin faizi yüzde 40 ucuz olacaktı. Örneğin bankanın normal kredi faizi yüzde 31 ise, damızlık süt hayvanı yetiştiricileri yüzde 18.6 faizle kredi kullanabilecekti.Faiz indirim oranları sertifikalı tohumda yüzde 50, su ürünlerinde yüzde 30, organik tarımda yüzde 60, seracılıkta yüzde 30 olarak belirlenmişti. Hazine 2004 yılının ilk yarısında bütçeden değişik kuruluşlara 2.1 katrilyon lira "görev zararı" ödemesi yaparken, Ziraat Bankası "bir kuruş" alamadı. Bu nedenle Ziraat, çiftçiye ucuz kredi veremiyor. Çiftçi de pahalı krediyi

Yazının Devamı

Hem IMF, hem AB, hem halk mutlu olacak! (... çok zor)

3 Ağustos 2004

Hükümetin işi zor mu zor... Halka bir şeyler vermek istiyor. Halka bir şeyler verebilmesi için paraya ihtiyaç var. "Merkez Bankası musluğu" da "bütçe musluğu" da kapalı.Borcu döndürebilmek için her gün daha çok vergi toplamak zorunda. Topladığı verginin büyük kısmı, faize ve personele gidiyor. Kalanı da, IMF zoruyla, "faiz dışı fazla" adı altında, borç ödemesine aktarıyor.Fakat hükümet bir şeyler yapmak, yatırımları hızlandırmak, işsizlere iş bulmak, çiftçiye, esnafa bir şeyler vermek arayışında. Bunları yapmaya kalksa, ya daha çok vergi koyacak ya da IMFyi küstürmeyi göze alarak, bütçedeki "faiz dışı fazla"yı harcayacak.Ülkede biraz "ılık rüzgar" esmeye başlasa, IMF ve Türkiyedeki "IMF muhibleri", "piyasa canlandı - üretim artmaya - halk tüketmeye başladı - felaket geliyor" diyerek yaygaraya başlıyor. Arkadan IMF "zılgıt çekiyor".Yüksek faiz, borç yükünü artırıyor. Faiz aşağıya inince yatırımcı yerine tüketici para harcıyor. Tüketici borcu sorun olmaya başlıyor. Tüketici kredisi kesilse, zaten zor durumdaki halk isyan edecek... Hükümet 2005 - 2007 dönemini kapsayacak bir program hazırlığı içinde... Programın hazırlandığı biliniyor da, içinde ne olduğu bilinmiyor. Halk için

Yazının Devamı