İbrahim Yükselir, ressam, heykeltıraş, öğretmen... 1968 Kuşağından. Eski solculardan... Düşünce suçundan hapishanelere düşenlerden. Bakkallık yaparak yaşam savaşı verenlerden. Mahallemizin entelektüel bakkalı.Uyarısını ciddiye aldım. Sayın okuyucularıma Hugo Chavez olayını anlatacağım. Bodrumdayken gazetelerimizi, Rasathanenin önündeki Mümtaz Ataman Caddesinin hemen başında bulunan İbrahim Yükselirin Tokar Bakkaliyesinden alırız. Dün sabah karım gazete almaya gittiğinde İbrahim Yükselir, "Venezüellada referandumu Hugo Chavez kazandı. ABD Ortadoğuda Irak yenilgisinden sonra bu defa Güney Amerikada da bir yenilgi aldı... Solcular Güney Amerikada ABDnin başına çok işler açacak... Bizim medyamız olan bitene ilgi göstermiyor..." demiş. Venezüella, Kolombiya ve Brezilyanın yukarısında, 912 bin kilometrekare toprağa, 25 milyon nüfusa sahip bir Güney Amerika ülkesi. İspanyol, İtalyan, Portekiz, Arap, Alman kökenli bir halkı var. 1811e kadar İspanyollar yönetmiş. 1959 yılında askeri yönetimden demokratik yönetime geçmiş. Milli geliri 120 milyar dolar dolayında. Satın alma gücü paritesi ile kişi başı geliri 5 bin dolara yakın. Açık anlatımıyla kişi başı gelir Türkiyeninkinden daha yüksek
Son tren kazasında rayların kazaya neden olup olmadığı tartışılırken, Kardemiri yaşatmak için Demiryollarının Kardemir rayını kullanmaya zorlandığı yazıldı, çizildi. Bu konudaki tartışmalara değindiğim bir yazım üzerine Kardemir Genel Müdürü Dr. Osman Kılavuz beni aradı. "Kardemirin toplam üretimi içinde ray üretimin payı yüzde 1 dolayındadır. Ancak hem Kardemir için hem ülke için ray üretimi önemli bir iştir... Son kaza yerinde kullanılan raylar Kardemir üretimi raylar değildir" dedi.Dr. Osman Kılavuzdan önce ray konusunda öğrendiklerimi, daha sonra da Kardemirin diğer faaliyetlerini sayın okuyucularıma aktaracağım.Kardemirin mevcut haddehanesinde 2002 yılından bu yana 18 metre boyunda ray üretiliyor. Bugüne kadar 20 bin adet (180 km uzunluğunda, toplam 18 bin ton) ray üretilmiş ve Demiryollarına teslim edilmiş.Rayın metresinde 50 kiloya yakın demir var. 1 kilometre uzunluğundaki çift hatlı ray 100 ton özel çelikten yapılıyor. Açık anlatımıyla sadece ray üreterek Kardemirin üretimini ürüne dönüştürmesi mümkün değil. Bugünkü durumda toplam üretimin yüzde 1i ray haline getiriliyor.Fakat ray konusu önemli bir üretim alanı. Kardemir 72 metre boyunda ray üretmek ve de Türkiyede
Geçen ay Karabüke gittim. Karabük şehrine giren yol, Kardemir tesislerinin önünden geçiyor. Otomobille gidiyorsunuz makine, gidiyorsunuz tesis, gidiyorsunuz baca, gidiyorsunuz cevher vagonları, gidiyorsunuz ürün taşıyan kamyonlar... Görmeyene Kardemirin büyüklüğü anlatılamaz. Büyüklüğünü bilmeyen, önemini, yaşamasının Türk ekonomisi için önemini anlayamaz.Kardemirin temelini 1937 yılında Atatürkün talimatıyla İnönü attı. İngiliz Brassert firması 1938 yılında tesislerin montajına başladı. Tesis 1939 yılında üretime geçti. (Günümüzde devlet temelini attıktan sonra 2 yılda hangi tesisi tamamlayabiliyor?)Kardemir ne yapar? Basitleştirerek anlatayım.- Kardemirin 3 fırını var. Bu 3 yüksek fırında demir cevheri eritilerek yılda 1 milyon ton ham demir elde edilebilir. (Şimdilerde yaklaşık 800 bin ton ham demir elde ediliyor.)Türkiyede demir cevherini eriterek ham demir yapan 3 tesis var. Bunlar: (1) Kardemir / Karabük, (2) Erdemir / Ereğli, (3) İsdemir / İskenderun Demir Çelik tesisleridir. Erdemir 3.0 milyon ton, İskenderun 2.2 milyon ton ham demir üretir. Üç tesis demir cevherini eriterek yılda yaklaşık 6 milyon ton ham demir elde ediyor.Türkiyede çok sayıda tesis ise elektrik
Ne var bunda ki diyerek sual eyleyeceksiniz. Ben de uzun uzun anlatacağım, "çok şey var!.." Her şeyden önce "yozlaşma var". Çizgimizi yukarıya itecek yerde, aşağıya çekiyoruz. Çizgimizi yukarı itecek olanlar bu ülkenin liderleridir. Lider demek, "toplumun önünde koşan, topluma örnek olan, toplumu ileriye götüren, toplumun çizgisini yukarıya iten kişi" demektir. Başbakan bu toplumun lideri olmak zorundadır. Başbakan, yaşamı ile, yaptıkları ve ettikleri ile topluma örnek olmak zorundadır.Başbakanlık binasının, mimarisi ile, döşemesi ile, içindekilerin yaşam tarzı ile bu toplumun önünde olması, dosta - düşmana, içeridekilere - dışarıdakilere "güzellik - medeniyet - zevk" mesajı vermesi beklenir.Mustafa Kemal, Ankarayı yoktan var ederken, devlet dairelerini yaptırmaya başlarken o dönemin en ünlü mimarı olan Avusturyalı Clemens Holzmeisteri (1886 - 1983) Ankaraya getirtti. Ankaradaki bakanlık binalarının ve resmi dairelerin çoğunu, Cumhurbaşkanlığı Köşkünü, Genelkurmay Başkanlığını, Orduevini, Harp Okulunu, TBMM binasını, 1927 - 1938 yılları arasında Holzmeister çizdi. Bu binalar onun çizimiyle yapıldı.Sedat Hakkı Eldem, Holzmeister ile çalışan ünlü bir Türk mimarıdır. Ankarada Gümrük
Akka Muhafızı Cezzar Ahmet Paşanın torunu... Sülüoğlunda çiftliği, çubuğu var. Fransada eğitim görmüş. Sanata meraklı. Hiç evlenmemiş.Başkan seçilince bugün Edirnenin tarihi yapılarından biri olarak ayakta duran belediye binasını kendi parasıyla yaptırmış. Şehri imar etmek için kaynak arayışında, Müslümanlara mevlit okutur, Hıristiyanlara balo düzenler bağış toplarmış. Resme merakı nedeniyle sanat okulu müdürü, zamanının iyi ressamlarından Hasan Rızayı desteklemiş. Belediye binasında bugün Hasan Rızanın çok sayıda yağlıboya tablosu asılı.Belediye binasının toplantı salonunda 1903 yılı Edirne Belediye Meclisi üyelerini resmeden çok büyük bir yağlıboya tablo var. Ortada Belediye Başkanı Dilaver Bey oturuyor. Yanında ve arkasında 6 Müslüman, 6 gayrimüslim belediye meclisi üyesi, İstefan, Çividi, Yorgi, Ropen, Benarona, Varilahi (Rum, Bulgar, Romen, İtalyan, Ermeni, Musevi üyeler) ve Hüseyin Akif, İhsan, Ahmet, Hüseyin, Albay Nazif, Dr. Cemil beyler.Dilaver Bey, belediye başkanı olunca, belediye meclisi üyeleriyle sanat mektebi müdürünü ve mühendislerini, Fransa ve Avusturyaya götürmüş. Onlara büyük şehirleri gezdirmiş. Sonra Edirnenin imar planını yaptırmış, imar faaliyetine
Maliye Bakanı yedi aylık bütçe uygulamasını açıkladı. Yedi ayda Maliye vergi toplamakta o kadar "başarılı" ki on iki aylık gelir hedefinin yüzde 73.6sı gerçekleşmiş. Yedi ayda Maliye halka hizmet götürenlere para vermekte o kadar "cimri" ki on iki aylık harcamanın yedi ayda sadece yüzde 40.5i yapılabilmiş. Bu sayede Maliye IMFnin on iki ayda ulaşılmasını istediği 20.2 katrilyon liralık "faiz dışı fazla" hedefine yedi ayda ulaşmış.Maliye hizmete para verememeyi göze alarak, bütçede öngörülen açığı küçültme arayışında, hizmet için borçlanmayı da kısmış.Bu tablo Maliye bakanı için "gerçekten" başarı tablosudur.Çünkü Maliye Bakanının normalde iki görevi vardır: (1) Vergi vermek istemeyeni köşeye sıkıştırarak para toplamak. (2) Para harcamak için Maliye Bakanlığı kapısında sıraya girenlere imkan ölçüsünde para vermek. IMF bağlantıları bu iki göreve bir üçüncüsünü ekledi. (3) Daha çok vergi toplayarak, halka daha az hizmet vererek "faiz dışı fazla" adı altında kaynak yaratarak bununla faiz ödemelerini aksatmadan yerine getirmek.Maliye Bakanının bu başarısının arkasında Başbakan var. Başbakan bu politikayı desteklemese Maliye Bakanının tek başına bunları yapabilmesi imkansızdır.Çünkü
Kişi başı milli gelir ortalaması 3 bin dolar olan bir halk, eline geçen para ile karnını doyurmakta zorlanan halk, ekmeği, zeytini ve soğanı marketlerden kredi kartı ile 3 taksit ile alan bir halk acaba nasıl oluyor da otomobilleri hem de lüks otomobilleri kapışıyor?Çünkü, gıdayı kısanlar başka, otomobil alanlar başka. Zaten gelir dağılımı çarpık idi, giderek daha "rezil" hale geldi. Bizim gibi ülkelerde insanların eline para geçince önce karınlarını doyurur. Gıda harcamaları artar. Gıda mallarının talebi büyür. Gıda mallarının talebi büyüyünce de ülkedeki gıda sanayiinin üretimi artar.Devlet İstatistik Enstitüsü, 2004 yılının ilk 6 ayına ait imalat sanayii üretim artış oranlarını açıkladı.İlk 6 ayda imalat sanayii üretimindeki ortalama artış yüzde 15.0 oranında. Demek ki ekonomide büyüme devam ediyor. Ama gıda sanayiinin üretiminde binde 3 gerileme var.Ekonomide büyüme demek, üretim artışına dayalı olarak insanların gelir seviyesinin artması demektir. Gelir seviyesi artan insanın harcaması da artar. Mal ve hizmet talebi canlanır. Böylece çark dönmeye başlar. Yeni iş imkanları ortaya çıkar. Halkın refahı yükselir.Ekonomi politikalarının da hedefi budur. Ekonomi politikaları halka
Anlaşılan halkımız araç satın alıyor ama araçları kullanamıyor. Evinin önünde park ediyor, geliyor, gidiyor "seviyor"!Anlaşılan otomobil satın alanlar gelirleri düşük olduğundan; kamyon, traktör satın alanlar piyasada iş olmadığından petrol ve mazot yakmıyor. Veya yakamıyor.Petrol Sanayi Derneği Genel Sekreteri Erol Metinin hesaplarına göre, 1996 - 2003 yılları arasında otomobil sayısı yüzde 40.5 artarken, otomobillerin yaktığı benzin + LPG tüketimi sadece yüzde 9.39 oranında arttı.1996 - 2003 yılları arasında mazot yakan ağır vasıta sayısı yüzde 53.71 artarken, motorin tüketimi sadece yüzde 6.40 oranında arttı.Her ülkede akaryakıt tüketimi, kentleşme, refah ölçüsüdür. Ülkedeki gelişmenin göstergesidir. İş alemindeki hareket, üretimdeki canlanma akaryakıt tüketiminden işlenir.Bizde de son yıllarda otomobil, kamyon, traktör, ticari araç satışlarında büyük artma görüldü.Araç sayısı artınca yakıt tüketiminin de artması beklenir. Bizde ise benzin, mazot tüketimi geriliyor. Bizde toplam petrol ürünü tüketimi de son yıllarda durakladı. Toplam petrol ürünleri tüketimi denilince bunun içinde her tür benzin yanında gazyağı, jet yakıtı, uçak benzini, fuel oil, asfalt ve madeni yağlar gibi