Madalya ve nişanlarımız bollaştı

26 Ağustos 2004

Ben rahmetli babamın İstiklal Madalyasını taşıma onuruna sahibim. Bu madalya benim en kıymetli varlığım. Bu nedenle ülkede madalya ve nişan konusundaki gelişmeleri ilgiyle izliyorum.İstiklal Madalyası Kanunuyla pek uyuşmasa da (olur böyle vakalar) 299 sayılı bir kanunla, cumhurbaşkanlarına Devlet Şeref, Devlet Övünç, Devlet Üstün Hizmet ve Devlet Savaş Madalyası adı altında 4 farklı madalya dağıtma yetkisi tanındı. Bu konuda kötü uygulamalara rastlandı. Şarkıcılara, hayali ihracatçılara, hortumculara madalya dağıtıldı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin 926 sayılı Personel Kanununun 204üncü maddesine dayalı olarak çıkarılan yönetmelikle, TSK mensupları madalya ve nişanla onurlandırılıyor.23 Ağustos 2004 tarihinde Genelkurmay Başkanlığında yapılan törenle, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Halil İbrahim Fırtına "TSK Şeref Madalyası"yla, Korgeneral Işık Koşaner ve Korgeneral İsmail Koçman "TSK Üstün Hizmet Madalyası"yla onurlandırıldı.Genelkurmay Başkanı tarafından verilen madalya ve nişanların ne anlama geldiğini, neden verildiğini öğrenmek arayışında TSK internet sayfasına girdim. Bu sayfada Mustafa Kemalin "İstiklal Madalyası"yla ilgili

Yazının Devamı

Dövizde ufak bir düzeltme normaldir

25 Ağustos 2004

Şimdilik böyle bir tehlike görülmüyor. Şimdilik görünen o ki dolar fiyatı 1 milyon 500 bin lira ile 1 milyon 550 bin lira bandı arasında bir yere oturacak. Belki 1 milyon 600 bin liraya tırmanmaya çalışacak ama, bu "sinirli hava" hafta içinde sona erecek. Gelecek haftaya 1 milyon 500 bin lira dolayında bir dolar fiyatıyla girebileceğiz.(Bir uyarı yapayım. Döviz fiyatları ve çapraz kur konusundaki tahminler "spekülatif tahminlerdir". Ne olacağını "falcılar bile" bilemez. Bunu bilebilen zengin olur. Bu nedenle yukarıdaki rakamlar sadece kişisel tahmini yansıtmaktadır.) Döviz fiyatında ufak düzeltmeler normaldir. Beklenen bir harekettir. Önemli olan, bu "ufak düzeltmelerin" paniğe yol açmamasıdır. Ekonomide, döviz fiyatındaki "ufak düzeltmelerle" dövizin gerçek değer fiyatına oturması kriz yaratmaz. Eğer bu ufak düzeltmeler yanlış anlamaya yol açar ve içeride halk Türk Lirasından dövize dönmeye başlarsa, o zaman ekonomi sarsılır. Döviz fiyatı durup dururken artmadı. Döviz fiyatında bir hareket uzun süredir bekleniyordu. Hatta bu hareket gecikmiş bir harekettir. Keşke döviz fiyatları yavaş yavaş artsa da, insanlar ve ekonomi artışı "hazmedebilse"... İnsanlar ve ekonomi için kötü olan,

Yazının Devamı

Enflasyon düştü ama ekonomi batıyor

24 Ağustos 2004

Merkez Bankası tek bir hedefe kilitlendi: "Enflasyonu aşağıya çekmek". Bu çok iyi... Ama Merkez Bankası bu hedefe ulaşmak için uyguladığı politikalarla ekonominin genel dengelerinde yarattığı hasarı görmüyor, umursamıyor, yok sayıyor.Merkez Bankası, dövizin fiyatını düşük tutmak için gecelik faizi yüksek tutuyor.Gecelik faiz yüksek olunca, Hazine iç borç için yüksek reel faiz ödüyor. Bütçeden faize giden pay artınca, iktidar "icra - i hükümet" eylemek için ödenek bulamıyor. İç borç stoku azalmazken, öte yanda hükümet de iş yapamıyor. Reel faiz yüksek olunca, Türkiyeye kısa vadeli yabancı kaynaklı "sıcak para" girişi artıyor. Sıcak para istikrarsızlık yaratıyor. Reel faiz yüksek olunca, eline döviz geçen, dövizi Merkez Bankasına satarak Türk Lirasına dönüyor. Merkez Bankası döviz satın alınca piyasaya Türk Lirası çıkıyor. Merkez Bankası piyasaya kendi çıkardığı Türk liralarını yüksek faiz ödeyerek toplamaya çalışıyor.Yüksek reel faize bağlı olarak döviz ucuzlayınca ithalat artıyor. İthalat artınca, döviz açığı büyüyor. Döviz açığı büyüyünce, "maksi devalüasyon" tartışmaları başlıyor. Sinirler geriliyor. Bir kıvılcımda yangın çıkması tehlikesi beliriyor.Bütün bunlar oluyor ama...

Yazının Devamı

Yaz tahtaya (Halkımız öder)

23 Ağustos 2004

Başkan iyimser. (Her gün gazetelerde çeyrek sayfa resmi yayımlanan TMSF Başkanı Maşallah film artisti gibi yakışıklı. Manken gibi giyiniyor. Devamlı gülüyor. Böyle birinin iyimser olmamasına imkan var mı?) Diyor ki, "15 yıllık ödeme süresini 12 yıla çektik. Borç faizi yüzde yarımdı, yüzde 1e çıkardık. Banka batıranlarla protokol yapıyoruz. Ellerindeki malları alıyoruz. Onları borçtan düşüyoruz. Bugüne kadar nakit olarak bir şey ödemediler ama 12 yıl içinde inşallah borçlarını öderler." Zaman çok şeyi unutturuyor. Neredeyse banka batıranlardan özür dilenecek bir hava yaratılıyor. Batık 46 milyar doları tahsilden sorumlu TMSF Başkanı bile "Zavallı banka sahiplerinin (batırdığı değil) kullandığı krediler 17 milyar dolardır. Bunun üstü (yani 29 milyar dolar) onların günahı değil, bankaların operasyon zararları, faiz ve kur dalgalanmalarının getirdiği yüktür" diyor.Sizin anlayacağınız, zaman geçtikçe "Fatura küçültülecek, küçültülecek" sonunda bütünüyle silinecek. Çünkü, bu faturayı nasıl olsa "saf ve bakir Türk halkı tıkır tıkır ödemektedir..." Banka batıranlarla yapılan anlaşmalar, (Anadolu deyişiyle) yaz tahtaya, al haftaya uyutmasıdır.Elinde bankası varken, banka kaynaklarıyla

Yazının Devamı

Durum iyi ise "not" önemli değil

22 Ağustos 2004

Milliyet Ekonomi Servisinin manşete yansıyan yorumu ile, durum şöyle özetlenebilir: "S&Pun haberine sevinemeden, Moodys haberi morallerimizi bozdu. Kafalarımızı karıştırdı!" İki önemli "Uluslararası Derecelendirme Kuruluşu"ndan Standart and Poors (S&P), yabancı para cinsinden Türkiyenin kredi notunu "B+"dan, "BB"ye yükselti. Türkiyeye 2003 yılı ekim ayında "B1" notu veren diğer uluslararası dereceleme kuruluşu Moodsin de not yükseltmesi beklenirken, Moodsden bir açıklama geldi: "(1) Mevcut durumda Türkiye için belirlenen B1 kredi notu, Türkiyenin hak ettiğinden düşük bir not değildir. Yükseltilmeyecektir. (2) Türkiyede döviz fiyatı çok düşük. Ödemeler dengesi açığı çok büyük. Sonuçta bir maksi devalüasyon tehlikesi var. Türkiyenin borçlarının büyük bölümü döviz ve dövize endeksli. Devalüasyon borcun Türk Lirası rakamını büyütür. Bu durumda borcun milli gelire oranı bugünkü yüzde 72 seviyesinden yüzde 100 seviyesine sıçrar. Bu kötü bir şeydir. (3) Avrupa Birliği ile müzakerelerde beklenen olmayabilir. Karşı taraf en az 2 - 3 yıl kesin katılım tarihi vermeyebilir. Bu da kötü bir şeydir." Türkiye, ilk defa 1990 yılının ikinci yarısında S&Pden "BBB" notu almıştı. Bu not 1994 yılı

Yazının Devamı

Maydanozda KDV var, elmasta yok!

21 Ağustos 2004

Bugüne kadar elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, inci gibi değerli taşları satın ithal edenler, yüzde 18 oranında vergi ödüyordu.Ödüyordu ama artık ödemeyecek. Çünkü hükümetimiz ve de milletvekillerimiz böyle uygun görmüş. Bir yasa değişikliği yapmış. Bu yasa değişikliğiyle değerli taşlardaki yüzde 18 KDV kaldırılmış. Bu yasa değişikliği 31 Ağustos 2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış. 1 Ağustos 2004 tarihinde yürürlüğe girmiş... Vergi uzmanı Şükrü Hocamız bile bu acayip durumu on beş gün gecikmeyle fark edebildi. Bizi uyardı da, neyin ne olduğunu anlayabildik.Gerçi biz bu konularda şerbetliyiz... Eskiden de üç gün için kadınların kürk mantosunun ithali serbest bırakılır, gümrüğü indirilir, üç gün sonra ithalat yasaklanırdı. Bir gün için terliğin gümrüğü indirilir, üç gün için fasulyenin gümrüğüne bindirilirdi. Bu tür kararların "hikmetinden sual edilemezdi"... Görüldüğü gibi değişen bir şey yok...Durup dururken kimin aklına geldi de elmasta, pırlantada, incide yüzde 18 vergi yükü sıfırlandı? Bunu yasaya kim ekledi? Bu yasa nasıl çıktı? Bilen yok...Nasıl bileceksiniz ki? TBMMnin geçen yasama döneminde 10 ayda milletvekillerimiz 600 saat çalıştı. Genel Kurulda 600 saatte 261 tasarı

Yazının Devamı

Sarıyer 1.030 m Patras 3.000 m

20 Ağustos 2004

Malezyalıların 1.2 milyar dolara mal olacak köprüyü 49 yıllığına "yap - işlet - devret" modeliyle inşa etmek için teşebbüse geçtikleri, fakat hükümetten asgari gelir garantisi istedikleri belirtiliyor.Asgari gelir garantisi demek, 49 yıl boyunca her yıl köprüden şu kadar araç geçmez, her yıl bu kadar dolar gelir elde edilmezse, hükümet (doğalgaz santrallarında kullanılmayan elektriğin bedelini nasıl ödüyorsa) geçiş ücreti farkını da Malezyalılara ödeyecek demektir.Sayın okuyucularıma, olimpiyat öncesi açılışı yapılan, ama açılış haberi olimpiyat haberleri arasında güme giden Yunanlıların Patras Köprüsünü anlatayım da, Sarıyer Köprüsüyle ilgili teklifin "ne biçim" bir teklif olduğu anlaşılabilsin.Yunanistandaki Korint Körfezi üzerine köprü kurarak Rion ile Antirionu birbirine bağlamak fikrini yüz yıl önce ünlü Yunan devlet adamı Harilaos Trikoupis (bizim bildiğimiz Trikopis) ortaya atmış.Bir Yunan sermaye grubu (Gefyra SA) Trikoupisin hayalini gerçekleştirmek için 1997 yılının sonunda harekete geçmiş. Bir yabancı firmaya (Buckland & Taylor Ltd.) proje çizdirilmiş. Para bulunmuş. Köprü olimpiyattan önce trafiğe açılmış.Köprünün uzunluğu 3 km. Deniz üzerindeki bölümü 2.252 metre.

Yazının Devamı

Cari açık el kesesinden hovardalık demektir

19 Ağustos 2004

Ülkenin cari açığı (döviz açığı) büyüdükçe, bu açığı kapatmak için ülkeye borç verecek olanlar ülkenin "hesap bilmeden, el kesesinden hovardalığa başladığını görerek" korkmaya başlar. Borç vermekten çekinir. İşte o zaman da ülkenin başı derde girer. Cari işlemler (döviz) açığı, belli bir dönemdeki olağan döviz gelirleri ile olağan döviz giderleri arasındaki açıktır. Olağan döviz gelirleri ihracat, turist geliri, işçi geliri gibi gelirler; olağan döviz giderleri ithalat harcaması, faiz gideri gibi giderlerdir.Bizim ihracat ve turizm geliri gibi döviz gelirlerimiz artıyor ama, ithalatımız daha çok arttığından döviz giderimiz büyüyor. Cari işlemler (döviz) açığı tırmanışa geçiyor.İthalat artışında tüketim malı ithalatının payı önemli ama, bizde esas olan yatırım malı ve ara malı ithalatıdır. Bizde ekonominin dinamiği ve motoru ithalattır. Üretim arttıkça, ithalat artar. İthalat arttıkça, ekonomi canlanır. İthalat arttıkça, döviz açığı büyür. Cari işlemler açığının büyümesi, el kesesinden hovardalık yapmakta ölçüyü kaçırdığımızın göstergesidir. Bu yıl cari işlemler açığının 10 milyar doları aşacağı anlaşılıyor. Bunun anlamı, 2004te, başkalarının kesesinden 10 milyar doları "ham hum

Yazının Devamı