<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Cam herkesi ilgilendiren bir ürün. Bu hafta sonu sayın okuyucularıma pencere camındaki bir teknolojik yeniliği haber vereceğim.
İstanbul'da 25 yıldır aynı evde oturuyoruz. Bundan 25 yıl önce "çift cam" diye bir şey çıkmıştı. Dostum rahmetli Nuh Kuşçulu, "Sizin evin pencerelerine çift cam takalım" dedi. 25 yıl o camlardan dışarıyı seyrettik. Geçenlerde oğlu Mahmut Kuşçulu, "Babamın taktığı camların modası geçti. Yeni teknolojiye dayalı anti reflektif (ışığı ve görüntüyü yansıtmayan) cam ile eskileri değiştirelim" dedi. Değiştirdik. Şimdi gündüz gece pencereden dışarıyı "sanki cam yokmuşçasına" seyrediyoruz.
Rahmetli Nuh Kuşçulu, uzun yıllar İstanbul Ticaret Odası başkanlık sorumluluğunu taşıyan çok renkli bir kişi idi. Onu tanıdığımda ben DPT'de çalışıyordum. Babası Süleyman Kuşçulu Kayseri'de camcılık yaparken dükkanını İstanbul'a taşımış. Nuh Kuşçulu İngiltere'de eğitimini tamamlayıp Türkiye'ye dönünce babasının camcı dükkanında çalışmaya başlamış. Şişecam'ın iç pazarda sattığı düz camın yüzde 40'ını satar hale gelmiş. Şişecam'dan daha fazla cam alamayınca, Şişecam'a rakip düz cam farikası kurmak için yola çıkmış. Bizler DPT çalışanları olarak onun
2003 yılı kişi başı milli gelir rakamı düşük kurdan dolara çevrildiğinde kişi başına 3.383 dolarlık gelir rakamı ortaya çıkıyor. Bu rakama bakanlar da "Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı" diyebiliyor.2002de dolar ile kişi başı milli gelir 2.598 dolar idi. 2003 yılında 3.383 dolar olarak hesaplandı. İki rakam arasındaki fark, kişi başı gelirde bir yılda 30.2 oranında artışı gösterir. Bunun tercümesi 2003te Türk halkının ortalama gelirinin yüzde 30.2 oranında artması ve de halkın bu oranda zenginleşmesidir.Milli gelir rakamlarının uluslararası değerlemeler için cari kurdan dolara dönüştürülmesi normaldir. Normal olmayan kur etkisinde çarpılan bu rakamlara dayalı olarak ekonomideki kötülükleri ve iyilikleri de abartmak, yanlış değerlemeler yapmaktır.Milli gelir bir ülkede bir yıl içinde üretilen mal ve hizmetlerin parasal - katma - değerini, büyüklüğünü gösterir. Sağlıklı karşılaştırmalar yapmak için cari Türk lirası fiyatla hesaplanan milli gelir rakamları (enflasyon etkisi ayıklanarak) sabit fiyata dönüştürülür.Milli geliri hesaplayan Devlet İstatistik Enstitüsü, 1987 yılı fiyatlarını sabit fiyat kabul ederek, milli gelir rakamlarını "Türk lirası sabit fiyat" ile de açıklar. 1987
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Türk lirası ile hesaplanan milli gelir, düşük kurdan dolara çevrilince, ortaya çıkan dolar rakamları insanları yanıltıyor.
2003 yılı kişi başı milli gelir rakamı düşük kurdan dolara çevrildiğinde kişi başına 3.383 dolarlık gelir rakamı ortaya çıkıyor. Bu rakama bakanlar da "Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı" diyebiliyor.
2002'de dolar ile kişi başı milli gelir 2.598 dolar idi. 2003 yılında 3.383 dolar olarak hesaplandı. İki rakam arasındaki fark, kişi başı gelirde bir yılda 30.2 oranında artışı gösterir. Bunun tercümesi 2003'te Türk halkının ortalama gelirinin yüzde 30.2 oranında artması ve de halkın bu oranda zenginleşmesidir.
Milli gelir rakamlarının uluslararası değerlemeler için cari kurdan dolara dönüştürülmesi normaldir. Normal olmayan kur etkisinde çarpılan bu rakamlara dayalı olarak ekonomideki kötülükleri ve iyilikleri de abartmak, yanlış değerlemeler yapmaktır.
Milli gelir bir ülkede bir yıl içinde üretilen mal ve hizmetlerin parasal - katma - değerini, büyüklüğünü gösterir. Sağlıklı karşılaştırmalar yapmak için cari Türk lirası fiyatla hesaplanan milli gelir rakamları (enflasyon etkisi ayıklanarak) sabit fiyata dönüştürülür.
Yılın son 3 aylık döneminde tarımda çok büyük çöküş görülürken, sanayi yüzde 9.2 oranında büyüdü. Halkımızın varlıklı kesimi dayanıklı tüketim malına hücum etti. Özel tüketim harcamaları son 3 ayda yüzde 10.3 oranında arttı. Özel sektör yatırım harcamalarını son 3 ayda yüzde 30.1 oranında artırdı. İthalat harcamaları yüzde 33.0 oranında arttı. Bütün bunların etkisinde ticarette, ulaştırmada gelir artışı görüldü. Piyasa hareketlendi. Ve de yılın son üç aylık döneminde ekonomide ortaya çıkan bu canlılık büyüme hızını yüzde 5.9a sıçrattı. Önemli olan bu 5.9luk büyümenin (1) Halkımıza, (2) Ülke ekonomisine ne getirdiğidir.Halkımızın öncelikli sorunu (1) İşsizlik, (2) Fakirliktir. Bu büyümede acaba işsizlik ve fakirlik azaldı mı?Devlet İstatistik Enstitüsünün yayımladığı rakamlara göre 2002 yılında nüfusumuz 70.1 milyon iken, çalışan sayısı 21.6 milyondu. 2003 yılında nüfus (1.1 milyon arttı) 71.2 oldu. Buna karşılık çalışan sayısı (847 bin azaldı) 20.8 milyona düştü.Demek ki çalışan sayısında artış yok azalma var. Acaba halkımız zenginleşti mi? Halkımızın zenginleşme ölçüsü, kişi başı ortalama milli gelir rakamıdır. Yıllar arasındaki değişim (1) Sabit TL fiyatlarla veya (2) Dolar ile
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
2003 yılında milli gelir (bir yıl içinde üretilen mal ve hizmetlerin - parasal katma - değeri) yüzde 5.9 oranında arttı. Büyüme oranını yüzde 5.9'a tırmandıran yılın son 3 aylık dönemindeki gelişmeler oldu.
Yılın son 3 aylık döneminde tarımda çok büyük çöküş görülürken, sanayi yüzde 9.2 oranında büyüdü. Halkımızın varlıklı kesimi dayanıklı tüketim malına hücum etti. Özel tüketim harcamaları son 3 ayda yüzde 10.3 oranında arttı. Özel sektör yatırım harcamalarını son 3 ayda yüzde 30.1 oranında artırdı. İthalat harcamaları yüzde 33.0 oranında arttı. Bütün bunların etkisinde ticarette, ulaştırmada gelir artışı görüldü. Piyasa hareketlendi. Ve de yılın son üç aylık döneminde ekonomide ortaya çıkan bu canlılık büyüme hızını yüzde 5.9'a sıçrattı. Önemli olan bu 5.9'luk büyümenin (1) Halkımıza, (2) Ülke ekonomisine ne getirdiğidir.
Halkımızın öncelikli sorunu (1) İşsizlik, (2) Fakirliktir. Bu büyümede acaba işsizlik ve fakirlik azaldı mı?
Devlet İstatistik Enstitüsü'nün yayımladığı rakamlara göre 2002 yılında nüfusumuz 70.1 milyon iken, çalışan sayısı 21.6 milyondu. 2003 yılında nüfus (1.1 milyon arttı) 71.2 oldu. Buna karşılık çalışan sayısı (847 bin
Yabancılar bizim bankalarımızı satın alınca bankalarımız kurtulur da... Acaba ekonomiye bir yararı olur mu?Bu soruyu tartışmadan önce bugünkü tabloyu hatırlamakta ve de bir başka soruya cevap aramakta yarar var? Türkiyede yabancı banka yok mu ki, (49 bankanın 15i yabancı sermayeli banka) yenileri gelince ekonomi kurtulacak? Özelleştirmeye çalıştığımız KİTleri yabancılara satamadık diye üzülmüştük. Şimdi özel bankalarımızı yabancılar satın alacak diyerek sevinçten uçuyoruz. Türkiyede 49 banka var. Bunların 14ü mevduat kabul etmeyen "yatırım bankaları". Mevduat kabul etmeyen 14 bankanın 3ü (Credit Agricole Indosuez, Deutsche ve Taib) yabancı sermayeli. 35 mevduat kabul eden bankanın 3ü (Ziraat, Halk ve Vakıflar) kamu bankası. 2si (Bayındır ve Pamukbank) TMSFnin yönetiminde. 18i özel sektör bankası.Mevduat kabul eden 18 özel sektör bankası yanında, mevduat kabul eden 12 yabancı banka var. Bunlar da kuruluş statülerine göre farklı konumlarda.Türkiyede kurulmuş 5 yabancı banka var: Arap - Türk Bankası, Bank Europa, BNP - Ak - Dresdner Bank ve Citibank.Türkiyede şube açan 7 yabancı banka var: Abn Amro, Banca di Roma, Bank Meliat, Habib Bank, JP Morgan - Chase, Societe Generale ve WestLB
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Özelleştirmeye çalıştığımız KİT'leri yabancılara satamadık diye üzülmüştük. Şimdi özel bankalarımızı yabancılar satın alacak diyerek sevinçten uçuyoruz.
Yabancılar bizim bankalarımızı satın alınca bankalarımız kurtulur da... Acaba ekonomiye bir yararı olur mu?
Bu soruyu tartışmadan önce bugünkü tabloyu hatırlamakta ve de bir başka soruya cevap aramakta yarar var? Türkiye'de yabancı banka yok mu ki, (49 bankanın 15'i yabancı sermayeli banka) yenileri gelince ekonomi kurtulacak?
İkinci İtalyan geliyor
Meydanın iki yanındaki kahvelerin önündeki iskemlelere oturanlar genç adamı dinliyordu. Genç adam şehrin sevilen doktorlarından biri imiş. Belediye başkanlığı için bağımsız aday olarak yarışıyormuş. Yanımdaki iskemlede oturan, "Zavallı adamın, 120 bin doları havaya, çöpe ve mideye gitti" dedi.Sonra devam etti: "Bu seçim dönemi bastırdığı afişlere ve broşürlere, satın aldığı minibüse ve ses düzenine, ona buna yedirdiği yemeklere 120 bin dolar harcadı. Bizim şehirde en az para harcayan bağımsız aday doktor bey. AKP, CHP, MHP, DYP, ANAP, SHP ve DSP adaylarının harcadığı paraları düşünün. Son üç ayda çok para harcandı."Seçimin yapıldığı gün de aynı kahvede oturdum. Meydanın çevresindeki duvarlardaki afişler, direkler arasına gerilen iplerden sarkan bayraklar yerlerde sürünen pankartlar çöpe gitmişti. Bir gün önce sokaklarda ve meydanlarda gümbür gümbür inleyen, çınlayan sesler havaya uçup gitmişti. Seçim döneminde benim mideme bile çok adayın parası girmişti. Bitliste belediye başkanı adayı bana büryan kebabı yedirmiş, Doğubeyazıtta fasulye - pilav ısmarlamış, Karsta çay içirmiş, Vanda kahvaltı ikram etmişti.Türkiye genelinde 3.215i belediye başkanı olmak üzere toplam 93 bin yerel