<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Pazartesi günü Merkez Bankası (doğrulanmayan haberlere göre) piyasadan 1.3 milyar dolar satın alarak dolar fiyatının 1 milyon 300 bin liranın altına düşmesini önledi.
Bu "tanzim alımı" sayesinde dolar fiyatı 1 milyon 300 bin liranın üzerine oturdu.
Anlaşıldığı kadarı ile, Merkez Bankası dolar fiyatının 1 milyon 300 bin liranın altına düşmesini istemediğinden "tanzim alımları"nı devam ettirmek mecburiyetinde kalacak.
Doların fiyatının neden düştüğünü daha sonra tartışalım. Önce Merkez Bankası'nın "tanzim alanları"nın ne anlama geldiğini sorgulayalım.
Merkez Bankası dolar satın aldıkça bu dolar karşılığı piyasaya Türk lirası çıkarıyor. Piyasaya çıkan Türk lirası, piyasada kalır ise enflasyonist baskı yapar. Bu nedenle Merkez Bankası piyasaya çıkan Türk liralarını hemen toplama arayışına giriyor. Bu arayışın sonucu olarak gecelik banka emanetlerindeki faizi yüzde 24'ten aşağıya çekemiyor.
Bu 77 milyar dolarlık faturanın içinde İmar Bankasında mevduatı olanlara ödenecek 5.7 milyar dolar var. Uzan şirketleri nedeniyle devletin ödeyeceği para yok.Sayın okuyucularım bu paraları önce devlet ödüyor ama sonunda bu paralar saf ve bakir Türk halkının cebinden çıkıyor.Uzan şirketlerine el koyan devlet, bundan sonra bu şirketlerde çalışan 40 bin kişinin maaşını ve kıdem tazminatını ödeyecek. Telsim şirketinin Motorola ve Nokia firmalarına borcu olan 2 milyar doları ödeyecek. Belki buna ek olarak tazminat ödeyecek. Star TVnin, Star gazetesinin bağlı yayın organlarının zararını ödeyecek. Çimento fabrikalarının zararını ödeyecek. Fatura büyüyecek... Sonunda bütün bu paralar benim cebimden, sizin cebinizden, halkın cebinden çıkacak.Bankaların batırdığı 77 milyar doları ödeyebilmek için devletimizin rantiyecilere yüksek faiz ile bono sattı. Satıyor. 2003 yılı sonunda 140 milyar dolara ulaşan iç borcumuzun 42 milyar doları batık bankalara gitti. Bundan sonra her yıl (1) Ekonomi yüzde 5 büyür, (2) Reel faiz oranı yüzde 10un altına iner ve de (3) Milli gelirin yüzde 6.5u büyüklüğünde faiz dışı fazla yaratacak şekilde yemez, içmez, yatırım yapmaz ve böylece kemerleri sıkarsak, bu ek
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Batan bankaların faturasının 50 milyar dolar dolayında olduğunu sanıyorduk. Geçen hafta sonu faturanın 77 milyar dolara çıktığını gördük.
Bu 77 milyar dolarlık faturanın içinde İmar Bankası'nda mevduatı olanlara ödenecek 5.7 milyar dolar var. Uzan şirketleri nedeniyle devletin ödeyeceği para yok.
Sayın okuyucularım bu paraları önce devlet ödüyor ama sonunda bu paralar saf ve bakir Türk halkının cebinden çıkıyor.
Uzan şirketlerine el koyan devlet, bundan sonra bu şirketlerde çalışan 40 bin kişinin maaşını ve kıdem tazminatını ödeyecek. Telsim şirketinin Motorola ve Nokia firmalarına borcu olan 2 milyar doları ödeyecek. Belki buna ek olarak tazminat ödeyecek. Star TV'nin, Star gazetesinin bağlı yayın organlarının zararını ödeyecek. Çimento fabrikalarının zararını ödeyecek. Fatura büyüyecek... Sonunda bütün bu paralar benim cebimden, sizin cebinizden, halkın cebinden çıkacak.
Bankaların batırdığı 77 milyar doları ödeyebilmek için devletimizin rantiyecilere yüksek faiz ile bono sattı. Satıyor. 2003 yılı sonunda 140 milyar dolara ulaşan iç borcumuzun 42 milyar doları batık bankalara gitti. Bundan sonra her yıl (1) Ekonomi yüzde 5 büyür, (2) Reel faiz
Önce olayın temeline inelim... Uzanların İmar Bankası battı da, bu 219 şirketi ayakta mı? Ne yapar bu 219 şirket? Milliyet Ekonomide Meliha Okurun yazdığına göre, bunların 95i tabela şirketi. Kalan 124 şirketin en önemlileri 3 grupta toplanıyor: (1) 7 milyon aboneye sahip Türkiyenin ikinci büyük cep telefonu şirketi Telsime el konuldu. Telsim büyük ve önemli bir şirket ama Motorola ve Nokia isimli yabancı şirketlere 2 milyar doların üzerinde borcu var. New York mahkemesinin 4.2 milyar dolarlık tazminat kararı var. (2) Uzanların Özelleştirmeden satın aldığı ve yaklaşık 400 milyon dolar ödediği, 8 çimento fabrikasına el konuldu. Bu çimento fabrikaları iyi fabrikalar ama, Uzanlar bunları işletemedi. Bunların çoğu devre dışı. (3) Star TV ve radyo grubu ile Star gazete grubuna el konuldu. Star TV Türkiyenin ilk özel televizyonu ve Star gazetesi büyük gazete ama her iki yayın grubu da para yiyor. Zararlı kuruluşlar.Bunların dışındakiler ufak tefek şirketler... Ama ufağı ile büyüğü ile el konulan şirketlerde 40 bin dolayında insan çalışıyor.Bundan sonra el konulan şirketler "kamu kuruluşu" ve çalışanlar da "kamu çalışanı" oldu.Devlet 40 bin çalışanın ücretini ve kıdem tazminatını
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Bankalar Kanunu'nda yapılan değişiklik ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)'na, batan bankaların sahiplerinin sahip olduğu şirketlere el koyma yetkisi verildi. Fon da, bu yetkiyi kullanarak, Uzanlar'ın 219 şirketine el koydu. Fon'un arayışı, İmar Bankası'ndan kaynaklanan 7.5 katrilyon liralık yükün tahsilatının sağlanması.
Önce olayın temeline inelim... Uzanlar'ın İmar Bankası battı da, bu 219 şirketi ayakta mı? Ne yapar bu 219 şirket? Milliyet Ekonomi'de Meliha Okur'un yazdığına göre, bunların 95'i tabela şirketi. Kalan 124 şirketin en önemlileri 3 grupta toplanıyor: (1) 7 milyon aboneye sahip Türkiye'nin ikinci büyük cep telefonu şirketi Telsim'e el konuldu. Telsim büyük ve önemli bir şirket ama Motorola ve Nokia isimli yabancı şirketlere 2 milyar doların üzerinde borcu var. New York mahkemesinin 4.2 milyar dolarlık tazminat kararı var. (2) Uzanlar'ın Özelleştirme'den satın aldığı ve yaklaşık 400 milyon dolar ödediği, 8 çimento fabrikasına el konuldu. Bu çimento fabrikaları iyi fabrikalar ama, Uzanlar bunları işletemedi. Bunların çoğu devre dışı. (3) Star TV ve radyo grubu ile Star gazete grubuna el konuldu. Star TV Türkiye'nin ilk özel televizyonu
Milliyetin ekonomi sayfasında, bu sütunda, genel yayın yönetmenimizin ve ekonomi yönetmenimizin "hoşgörüleri" ile arada sırada ekonomi dışındaki konularda yazmamın nedeni de budur.Bu hafta sonu sayın okuyucularıma İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının Atatürk Kültür Merkezinde sahnelemeye başladıkları "Il Trovatore operasından söz edeceğim.Verdi (1813-1901) bir İtalyan müzik adamı. Il Trovatore, 40 yaşında bestelediği 17inci operası. Bu operanın librettosu (konusu ve sözleri) "El Trovador" isimli (Trovador - Müzik ve şiir ile uğraşan şövalyelere verilen isim) bir İspanyol yapıtına dayanıyor. Savaş, aşk ve intikam sahneleniyor. Aragon kıralı varis bırakmadan ölünce boşalan taht için yedi kişi halk iddia ediyor. Birbirleriyle savaşmaya başlıyor. Bu dönemde geçen olayın kahramanları, gözleri önünde ateşe atılarak diri diri yakılan annesinin intikamını almaya yemin eden çingene kadın Azucena (Jaklin Çarkçı), kardeş olduklarını bilmeden iktidara ve de Leonaraya (Perihan Nayır) sahip olmak için savaşan Kont Luna (Mete Uğur) ile Manrico (Erol Uras). Konu karamsar ve karanlık. Olaylar sahne gerisinde geçtiği ve izleyenlere oyuncuların ağzından aktarıldığı için sahnede hareket
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Üniversitede ekonomi dersine başlamadan, beş on dakika süre ile öğrencilerimle haftanın kültür sanat olaylarını konuşurum. Onlara tiyatro, opera, konser, sergi, kitap önerileri yaparım. Nerelere gittiklerini ve ne okuduklarını sorarım... Çünkü, "Ekonomi" denen şeyin hedefi insandır. Üretimin, gelir yaratmanın hedefi, insana daha iyi, daha mutlu bir hayat imkanı vermektir. Ekonomimiz sorunlu, gelir imkanımız düşük diyerek sanatı, edebiyatı gündemden çıkarırsak yaşamın ne anlamı kalır?
Milliyet'in ekonomi sayfasında, bu sütunda, genel yayın yönetmenimizin ve ekonomi yönetmenimizin "hoşgörüleri" ile arada sırada ekonomi dışındaki konularda yazmamın nedeni de budur.
Bu hafta sonu sayın okuyucularıma İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının Atatürk Kültür Merkezi'nde sahnelemeye başladıkları "Il Trovatore' operasından söz edeceğim.
Verdi (1813-1901) bir İtalyan müzik adamı. Il Trovatore, 40 yaşında bestelediği 17'inci operası. Bu operanın librettosu (konusu ve sözleri) "El Trovador" isimli (Trovador - Müzik ve şiir ile uğraşan şövalyelere verilen isim) bir İspanyol yapıtına dayanıyor. Savaş, aşk ve intikam sahneleniyor. Aragon kıralı varis
Bu değerlendirme yanlıştır.Merkez Bankası Başkanı krizi böyle değerlendirdiği sürece bu ekonomi yeni krizlerden kurtulamaz. Yakında yeni bir kriz daha çıkar.Ekonomi ikiye ayrılır. (1) Reel ekonomi. Yatırım, üretim, istihdam, tüketim bu bölümdedir. (2) Reel olamayan ekonomi. Finansal ekonomi. Para, faiz, döviz, banka sistemi ise bu bölümdedir.Reel ekonomi (yatırım, üretim, tüketim) "obje"dir. Finansal ekonomi (para-banka sistemi) "ayna"dır. Aynadaki görüntü, "obje"nin, yani reel ekonominin görüntüsüdür.Reel ekonomi bozulunca, o bozukluk aynaya (reel olmayan ekonomiye - finansal ekonomiye) yansır.Bankalar kendiliğinden patlamıyor. Ekonomideki patlama gidiyor, sonunda bankaları patlatıyor. Ekonomi patlamaya devam ettiği sürece bankaların patlamasını durduramazsınız.Bu neye benzer? "Efendim morgda çok ceset var. Morgda çok adam ölüyor. Hayır. Adamlar morgda ölmüyor. Adamlar dışarıda ölüyor. Dışarıda çok adam öldüğü için morgda çok sayıda ceset birikiyor.Ekonomi neden patlıyor? Ekonomi patladıkça bankalarda ceset neden birikiyor? Bankalar bu kadar ceseti taşıyamayınca neden çöküyor?Merkez Bankası Başkanının bunları anlatması lazım. Ama bunlara değinmiyor. Çünkü (1) Reel ekonominin