Sezer BDDK'ya başkan arıyor

29 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Vehbi Koç 'Dünyada adam seçmek kadar zor şey yoktur. Kavun değil ki poposunu koklayarak alasın' derdi.
Vehbi Koç önemli görevlere 'adam seçerken', 'adamı' karısı ile evine davet eder, sohbet vesilesiyle 'sorguya çekerdi'. Önemli göreve gelecek adamın karısı da önemli. Uyumsuz ve huzursuz ise adam başarılı olamaz. 'Kadın adamı rezil de eder, vezir de eder' derdi.
ABD'de 'önemli görevlere' atanacak kişiler 'Kongre'de sorguya çekiliyor. Kongre üyeleri her konuda adayı sorgulayarak görüş belirtiyor. Bizde önemli görevlere atanacak olanlar ile ilgili hükümet kararlarını Cumhurbaşkanı onaylıyor.
Şu günlerde BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu) Başkanlığı için hükümetçe belirlenen adayın atanma kararının Cumhurbaşkanı tarafından onayı bekleniyor. Cumhurbaşkanı acaba neye göre onay verecek? Veya vermeyecek?
Ben Cumhurbaşkanı olsam, sadece BDDK Başkanlığı için önerilen isim için değil, her önemli göreve önerilen aday için karar verirken şunları yapardım:

Yazının Devamı

Şeker yerine "mısır şurubu"

28 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Şeker Bayramı öncesi, Milliyet Business'ta Bülent Yardımcı yazdı... Şimdilerde baklavaları şeker ile tatlandırmıyorlar. Baklavanın üzerine mısır şurubu döküyorlar.
Mısır şurubu bizim için yeni bir madde. Sadece bizim için değil, dünya için de yeni bir madde.
Dünyada şeker kamış ve pancardan üretiliyordu. Biz de şeker denilince, pancar şekerini biliyorduk. Teknolojik gelişmelere dayalı olarak, 1990'lardan itibaren nişastadan şeker üretimi başladı. 1997'lerde yabancı sermayeli kuruluşlar Türkiye'ye gelerek mısır nişastasından şeker üretimine geçti.
Mısırdan üretilen şekere "fruktoz" veya "mısır şurubu" adı veriliyor. Bu ürün sanayide kullanılabilen sıvı bir ürün. Fiyatı şekere göre daha ucuz. Örneğin şekerin kilosunu 1 milyon 400 bin liraya alan sanayici (baklavacı), mısır şurubuna 980 bin lira ödüyor.
Gazozcular, kolacılar, kurabiyeciler, baklavacılar, şekerciler bunun için, pancar şekeri yerine mısır şurubu kullanır oldu.

Yazının Devamı

Şeker Bayramı'nda şekerciler dertli

27 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Türkiye'nin 64 ilinde pancar ekiliyor. 480 bin çiftçi ailesi pancardan para yiyor. Yılda 2.8 milyon ton şeker üretecek kapasiteye sahip 30 şeker fabrikasında yılda 2.1 milyon ton dolayında şeker üretiliyor. Ancak bizim iç talebimiz 1.6 veya 1.7 milyon ton dolayında. Biz pancar şekerinin tonunu 500 - 600 dolara mal ediyoruz. Dünyada tonu 200 - 220 dolardan şeker satılıyor.
Bu nedenle şekeri pahalı yiyoruz. İç talep fazlası şekeri maliyeti yüksek olduğu için ancak zararına ihraç edebiliyoruz.
En ucuz çözüm, "pancar üretimine son vermek, şeker üretmemek, şekeri ucuz ucuz dışarıdan getirmek..." İyi de, bunun için nereden döviz bulacağız? İyi de, pancar üreten 480 bin aile ne yapacak? İyi de, 30 şeker fabrikası ne olacak?
IMF baskısı ile hükümetlerin bulduğu çözüm, "(1) Pancar üretim alanlarını devlet zoru ile sınırlamak, (2) Şeker fabrikalarını özelleştirmek, satışa çıkarmak..."
(Madem ki, şekerde arz fazlası var, madem ki, Türkiye dünya fiyatının iki misli maliyet ile şeker üretiyor... Bu fabrikaları kim alır? Diyerek sual edilecek. Cevap: Nasıl ki, Et Balık Kurumu tesisleri özelleştirildiğinde tesislerin arsası için para ödendi. Tesislerin

Yazının Devamı

Milletvekiline "bayram hediyesi" bilgisayar

26 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Az veren candan çok veren maldan demişler... TBMM Başkanı "candan mı veriyor, maldan mı veriyor" bilinemez ama milletvekillerine ve TBMM çalışanlarına devamlı hediye veriyor.
Bu bayramın hediyesi, 550 milletvekili ile 100 TBMM çalışanına birer dizüstü bilgisayar...
Bu hediyeleri ben çok "kıskandım"... Çünkü gazete yazılarını yazdığım dizüstü bilgisayarım uzun süredir "çat - çut ediyor. Karım bana bilgisayar hediye edecek diye bir yıldır bekliyorum... Baktım onun hediye edeceği yok... Bu bayram kendi kendime hediye etmeye karar verdim. Pazar araştırması yaptım. Bir adet IBM, R - 40 tipi dizüstü bilgisayar için Tepum'dan Hakkı Sevand ile pazarlık ettim. Arife günü Hakkı Sevand bilgisayarları kutulattırmış. Bir zarfın içine de faturasını koymuş. Göndermiş. Tenzilatlı fatura KDV'si ile tam 2 milyar 367 milyon 92 bin lira... Allah kısmet ederse bayramdan sonraki ay başı gazeteden yazı ücretimi aldığımda, faturanın bir bölümünü ödeyeceğim.
Bu durumda TMM Başkanı'nın milletvekillerine ve de TBMM çalışanlarına dizüstü bilgisayar dağıtmasını ben kıskanmayayım da kim kıskansın!..
TBMM Başkanı hediye dağıtmayı çok seviyor... Basına yansıyan haberlerden

Yazının Devamı

Alttakiler ile üsttekilerin bayramı da, derdi de başka

25 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Bayramınız kutlu olsun... Türkiye her şeyi ile büyük memleket... Bu büyük ülkede 70 milyon insan, 16 milyon 400 bin aile yaşıyor. 16 milyon 400 bin ailenin en fakir yüzde 20'si (3 milyon 200 bin aile) ülkedeki toplam gelirin yüzde 9.3'ünü, en zengin yüzde 20'si (3 milyon 200 bin) aile ise toplam gelirin yüzde 38.2'sini paylaşıyor.
Bu durumda tabii ki, en alttakiler ile en üsttekilerin bayramı da farklı olacak, dertleri de farklı olacak...
Bayram denilince kamuoyunda genelde üsttekilerin bayramı yansır. Dertleri yansır...
İşte size üsttekiler ile ilgili bayram haberleri ve üsttekilerin dertleri...

Yazının Devamı

Kapalıçarşı'da "işler kesat"

24 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Kapalıçarşı'da yabancı turistlere halı - kilim satan küçük mağazanın önündeki hasır iskemlerden birine çöktüm. Karşı sıradaki çay ocağının önündeki hasır iskemlelerde ise, beş orta yaşlı yabancı turist kahve içiyor.
Halı mağazasının sahibi deneyimli bir çarşı esnafı. "Bombalar yabancı turistleri ürkütür mü?" diye sordum... "Hocam" dedi... "Güvercinler cami avlusunu doldurur. Cıvıl cıvıl etrafa neşe saçarken bir çocuk uyduruk bir mantar tabancasını patlatır. Pat sesi duyulur duyulmaz, güvercinler havalanır. Cami avlusu bom boş kalır..." Sonra ekledi, "...Bilmem anlatabiliyor muyum?" Karşı sırada çay ocağının önünde oturan yabancı turistleri işaret ederek "O kadar da değil... Bakınız karşıda oturanlar var" dedim... Deneyimli esnaf güldü... "Güvercinler havalanır dedi isek... Hepsi de değil... Yaşlısı var, sakatı var... Yabancı turistin de yaşlısı var, ucuzcusu var... Bunlar yaşlı ve ucuzcu... Şu anda İstanbul'da kalan yabancılar, yaşlılar, ucuzcular ve de casuslar..." Ne demek istediğini anlayamadım... Fazla da kurcalamadan "Allah'a ısmarladık" diyerek ayrıldım.
Kapalıçarşı'ya bir şey almak için değil, bombalardan sonra durumu görmek ve öğrenmek için

Yazının Devamı

Mahmutpaşa ve Yeni Camii önünde 'kuru kalabalık'

23 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>

Dün karım ile Kapalıçarşı'nın Mahmutpaşa kapısından çıkarak, aşağıya doğru, Yeni Camii'nin önüne kadar yürüdük. Sokaklarda "kuru kalabalık" vardı. Dükkânlar "bomboştu".
Görmeyen yazılanlara inanmaz, Mahmutpaşa'daki dükkânlar boş ama, iki dükkân, üç dükkân arasında yer alan çok sayıdaki döviz büfelerinde tezgâhlar önünde insanlar sıra sıra sıralanmıştı.
Kapalıçarşı'nın Mahmutpaşa kapısının hemen yanındaki "Karaköy Döviz ve Kıymetli Madenler Bürosu"nda altının gramı 18 milyon 550 bin liradan alınıyor, 18 milyon 630 bin liradan satılıyordu. Doların alış fiyatı 1 milyon 461 bin lira, satış fiyatı 1 milyon 464 bin liraydı. Karımla bu caddenin ünlü ucuz ayakkabı mağazası "Karakaş"ı aradık. Herhalde kapanmıştı. Bulamadık.

Yazının Devamı

Fitre ve zekatı unutmayınız

22 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Ramazan ayı Müslümanlar için ibadet ayıdır. Ama ibadetin yanında Müslümanların bu ayda yerine getirmeleri beklenen daha başka önemli vazifeleri vardır. Bu vazifelerin önemlileri fitre ve zekattır.
Müslümanlar Ramazan bitmeden ihtiyacı olanlara fitre dağıtır. Fitre, Ramazan içinde fakirlere dağıtılan ve de en az miktarı din adamlarınca belirlenen sadakaya verilen isimdir.
Fitre (fıtır sadakası) kitabımız olan Kuran'da yer almaz. Hicretin ikinci yılında, Ramazan orucunun farz kılındığı sene, zekattan önce verilmesi meşru kılınmıştır.
Fitrenin dinen vacip olması, bir Müslümanın fitre vermekle mükellef olması için, o kişinin (1) Akıl baliğ olması ve (2) Nisap miktarı mala sahip olması gerekir. Akıl baliğ olmak, reşit olmaktır. Nisap miktarı hadislerle belirlenen fakirlikten zenginliğe geçme sınırıdır.
O günün şartlarında fakirlikten zenginliğe geçme sınırı 561.3 gr. gümüş veya 80.2 gr. altın olarak belirlenmiştir. Bugünlerde 80.2 gr. altının değeri yaklaşık 1 milyar 500 milyon TL olduğuna göre bu miktarda varlık sahibi her reşit kişi fitre verecek demektir.

Yazının Devamı