<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Ayşe Hanım Teyzem ile Ali Rıza Bey Amcamın üç kuruşları var, beş kuruşları var ama... Onlar için üç kuruş, beş kuruş çok önemli... Hem paraları emniyette olsun, hem de geçimlerine katkı sağlasın istiyorlar. Bu nedenle ikide bir "Paramızı nereye yatıralım?" diye sual eyliyorlar...
Bir süre önce bu tür sorulara karşılık "yatırım fonları"nı önermiştim. "Yatırım fonu" denilen şey bir "yatırım sepeti". Bazı sepetlerde hisse senedi ve bono var. Bazı sepetlerde sadece bono ile repo var. Bu sepetleri yönetenler, sepetteki değerlere karşılık "fona katılım belgesi" bastırıyor. Bunu sepetin o günkü fiyatından satıyor. Sepetin fiyatı değiştikçe "fona katılım belgesi"nin fiyatı da değişiyor. Bu belgeler genelde bir banka şubesinden alınıyor, banka şubesinde istenildiğinde paraya çevriliyor. Sepetteki hisse senetleri ve bonolar "Takasbank'ta saklandığı için" yatırım fonları güvenli yatırım aracı sayılıyor.
Milliyet Ekonomi Yatırım Fonları Uzmanı Songül Hatısaru'ya yılbaşında yatırım fonuna yatırım yapanların ne getiri elde ettiklerini sordum. Karşılaştırma yapmak için sadece yatırım fonlarının değil, diğer yatırım araçlarının da 6 aylık getirisini hesapladı. Sonra 6
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Çöllerde ve dağlarda yol almak için yapılmış, koskoca arazi araçlarına binerek berbere gidip gelmekten canları sıkılan hanımlarımıza sevindirici bir haberim var... Onları "Şöööööylllleeeece bu tarafa alacağız... Bolu'ya davet edeceğiz... Onlar da çöl arabalarının zevkini çıkaracaklar... O arabaların ne işe yaradığını görecekler..."
ABD gibi çöllerin, dağların bol olduğu, insanların çoğunun şehir dışında, çiftliklerde yaşadığı, insanların ormanlara, bataklıklara dalmaktan, tabiat şartlarıyla boğuşmaktan hoşlandığı ülkelerde "macera sevenler" için kocaman kocaman çöl arabaları üretilmeye başlandı. Bunlara yabancılar "SUV" Sport Utility Vehicle (Spor İçin Kullanılacak Araç) diyorlar. Biz bunlara kısaca arazi aracı adını veriyoruz. Hanımlarımız ise kısaca "cip" diyor...
Bu araçların her şeyden önce motorları güçlü. Yerden yüksek. Sudan, tozdan zarar görmüyorlar. Önlerinde, elektrikli tel sarma makineleri var. Suya, çamura, kapa saplananlar ipi ağaca bağlayıp, bağlandığı yerden kurtuluyor... Arkalarında çekme çengeli var. İçlerinde yolunu kaybedene yol gösterecek aletler var. Soğukta kalanların poposu donmasın diye koltuklar ısıtmalı. Çölde kalanlar yanmasın
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
İstanbul Sanayi Odası'nın 500 büyük firma sıralaması yayımlandığında her yıl Koç ile Sabancı'yı karşılaştırmak alışkanlık haline gelmiştir.
1970 - 1980'lerde bu iki grubun farklı özellikleri vardı. Sabancı sanayi ağırlıklı ve sanayide entegrasyona dönük yatırımlarıyla öne çıkmıştı. Sabancı milli sanayii savunuyor, yabancı sermaye desteği olmadan yatırımlarını büyütüyordu.
Koç ise daha çok yabancı yatırımcılarla işbirliği halinde ve de ticarete dönük bir büyüme stratejisini benimsemiş görünüyordu.
Bu yılın 500 büyük sanayi kuruluşu listesinde Koç'un 19 şirketi var. Bunların 3'ü yabancı ortaklık. Kalanı Koç'un yönetimine hakim olduğu şirketler.
Sabancı'nın 15 şirketi 500 büyükler listesinde. Bunların da 9'u yabancı sermayeli ve yabancı sermayenin yönetimine hakim olduğu şirketler.
Cari açık nedir ve neden döviz sorununu gündeme getirir?Anlatayım.Ülkenin olağan döviz gelir giderlerinin (faiz giriş çıkışı dahil, borç anaparası giriş çıkışı hariç) izlendiği hesaba "cari işlemler hesabı" denilir.Bu hesapta ihracat, turizm, işçi gelirleri, taşıma gelirleri gibi döviz gelirleri "gelir" kalemine yazılır. "Gider" kaleminde de ithalat, seyahat harcamaları, taşıma giderleri, kar transferleri gibi harcamalar yer alır.Harcamalar gelirden fazla ise, "cari işlemler hesabı" (olağan döviz gelir gider hesabı) açık verir. Buna kısaca "cari açık" denilir.Cari açığın (döviz açığının) bir yerlerden para bulunarak kapatılması zorunludur. Kapatılamaz ise, ülke döviz krizine girer ve de dünyaya rezil olur.Cari açık dışarıdan döviz bulunarak kapatılır. Dışarıdan döviz değişik şekillerde gelir (1) Kısa, orta veya uzun vadeli kredi olarak gelir. (2) Yabancı sermaye yatırımı olarak gelir. (3) Borsaya, bonoya, tahvile yatırım olarak, portföy yatırımı olarak gelir.Yabancı sermaye yatırımı ve portföy yatırımı gelmediğinden biz son yıllarda cari açığı (döviz açığımızı) kısa vadeli borçlanma ile kapatıyoruz. IMFnin yaktığı "yeşil ışık" sayesinde kredi buluyoruz.Yılın ilk 5 ayında cari açık
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Yılbaşında 3 milyar dolar olan 12 aylık cari açık tahmininin hükümet tarafından 7.4 milyar dolar olarak "revize" edilmesi "döviz sorunu"nu gündeme getiriyor...
Cari açık nedir ve neden döviz sorununu gündeme getirir?
Anlatayım.
Ülkenin olağan döviz gelir giderlerinin (faiz giriş çıkışı dahil, borç anaparası giriş çıkışı hariç) izlendiği hesaba "cari işlemler hesabı" denilir.
Bu hesapta ihracat, turizm, işçi gelirleri, taşıma gelirleri gibi döviz gelirleri "gelir" kalemine yazılır. "Gider" kaleminde de ithalat, seyahat harcamaları, taşıma giderleri, kar transferleri gibi harcamalar yer alır.
Bugünkü kur ile 450 trilyon liranın karşılığı 320 milyon dolar ediyor. Okul yaptırma işine 1998 yılında başlayan borsa yönetimi, o günden bugüne 445 milyon dolar bağış ile 130 okul yaptırmış. Önceki günkü çekin rakamını buna ekleyince borsanın toplam okul bağışı 765 milyon doları buluyor...Rakamın büyüklüğü karşısında meraklandım. Acaba borsa bu paraları nereden buluyor? Borsada işler "kesat" iken bu paralar nereden çıkıyor? Borsa Başkanı Osman Birseni arayarak sorgu sual eyledim.Öğrendim ki, borsanın 2002 yılı geliri 211 trilyon lira, gideri 68 trilyon lira, gelir fazlası 143 trilyon lira imiş.Borsanın 2002 yılı gelir gider hesaplarına baktım. 211 trilyon lira gelirin 21 trilyonu menkul kıymet tescil ücretlerinden, 24 trilyonu borsa paylarından, 5 trilyonu kotasyon ücretlerinden oluşuyor. Kalanı sair gelirler ve faiz geliri. Borsanın 2002 yılında 118 trilyon lira faiz geliri var.Borsanın 68 trilyon liralık giderleri arasında en büyük gider kalemi personel harcamaları. Borsada 83ü yönetici statüsünde toplam 462 kişi çalışıyor. Bunlara 2002 yılında 33 trilyon lira ödeme yapılmış.Borsa Başkanına "2002 yılındaki 143 trilyon liralık gider fazlasını ne yaptıklarını" sordum. Bana
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanı Osman Birsen, önceki gün, 140 okul yapımı için Başbakan Tayyip Erdoğan'a 450 trilyon liralık çek verdi.
Bugünkü kur ile 450 trilyon liranın karşılığı 320 milyon dolar ediyor. Okul yaptırma işine 1998 yılında başlayan borsa yönetimi, o günden bugüne 445 milyon dolar bağış ile 130 okul yaptırmış. Önceki günkü çekin rakamını buna ekleyince borsanın toplam okul bağışı 765 milyon doları buluyor...
Rakamın büyüklüğü karşısında meraklandım. Acaba borsa bu paraları nereden buluyor? Borsada işler "kesat" iken bu paralar nereden çıkıyor? Borsa Başkanı Osman Birsen'i arayarak sorgu sual eyledim.
Öğrendim ki, borsanın 2002 yılı geliri 211 trilyon lira, gideri 68 trilyon lira, gelir fazlası 143 trilyon lira imiş.
Borsanın 2002 yılı gelir gider hesaplarına baktım. 211 trilyon lira gelirin 21 trilyonu menkul kıymet tescil ücretlerinden, 24 trilyonu borsa paylarından, 5 trilyonu kotasyon ücretlerinden oluşuyor. Kalanı sair gelirler ve faiz geliri. Borsanın 2002 yılında 118 trilyon lira faiz geliri var.
Haziran ayında 779 işyerinden derlenen bilgilerden, imalat sanayiinin yurtiçi satışlarda da son altı yılda görülmeyen bir büyüme içine girdiği anlaşılıyor.Devlet İstatistik Enstitüsünün, imalat sanayii üretim anketlerinde yer alan bilgilere göre, yılın başından bu yana hem üretim hem satış rakamlarında görülen iyiye gidiş devam ediyor. İmalat sanayiinin haziran ayındaki kapasite kullanım oranı, son 6 yılın en yüksek üretim artış hızının yakalandığını gösteriyor. Kapasite kullanımı/üretim artıyor Haziran ayında gıda ve içecek sektöründe geçen yıl yüzde 67.8 olan kapasite kullanım oranı bu yıl yüzde 72.0 oldu.Ana metal sanayiinde, makine sanayiinde, radyo - TV üretiminde bu yıl önemli gelişmeler olduğu görülüyor. Haziran ayında imalat sanayiinde (üretim değeri ağırlıklı) aylık kapasite kullanım oranı bu yıl yüzde 80.4 olarak gerçekleşti. Bu oran geçen yılın haziran ayında 76.4, ondan önceki yıl 71.7, ondan önceki yıl 76.7 idi... Yurtiçi satışlar artıyor Rakamlar 2003 yılı Haziran ayında imalat sanayicilerinin son 6 yılın en büyük satış patlamasından nasiplerini aldıklarını gösteriyor. Son altı yılın haziran aylarında imalat sanayiinde (üretim değeri ağırlıklı) yurtiçi toplam