Çalışan sayısı ve ücret azalıyor üretim ve verim artıyor

30 Eylül 2002


<#comment>2000 yılının ilk altı aylık dönemine ait göstergeler Türkiye’de imalat sanayiinde üretim artışını ortaya koyuyor. Yılın ilk altı ayında ihracat artışına dayalı büyümenin verimlilikten kaynaklandığı anlaşılıyor.
Bu çok çok önemli bir gelişmedir. Çünkü üretimde, ihracatta başarının sırrı "verimliliği artırmakötır. Verimliliği artırmak demek, aynı emeği, aynı sermayeyi kullanarak daha çok katma değer yaratmak, daha bol, daha kaliteli üretim yapmak demektir.
Verimlilik, işçinin daha çok üretim yapması ile veya üretimi sağlayan yatırımlardaki gelişme ve değişme ile sağlanır. Bir işçi günde 2 gömlek dikerken 6 gömlek diker. Böylece daha fazla katma değer yaratır. Bu katma değer artışı nedeniyle hem kendi geliri, hem de firmanın geliri, hem ülkenin geliri artar. Veya sanayici yeni teknolojiyi getirerek, yeni makineler satın alarak üretim yapısını değiştirir. Aynı yatırım (sermaye) ve aynı işçiler ile günde 100 gömlek yerine 600 gömlek üretilir.
Acaba 2000 yılının ilk yarısında ne oldu da Türkiye’de verimlilik arttı? Yıllardır özlediğimiz, beklediğimiz verimlilik artışı trenine nasıl bindik? Tren bundan sonra tam hız gidecek mi?
İlk altı ayın

Yazının Devamı

Piyasalar bizi esir aldı

29 Eylül 2002

Piyasalar bizi esir aldı?.. Nereden çıktı bu piyasalar?Ekomide piyasa, bir malın veya faktörün alıcı ve satıcılarının bir araya geldiği "ortam"a verilen isimdir.Ama günümüzde piyasa denilince (1) Döviz piyasasından, (2) Faiz piyasasından, (3) Hisse senedi piyasasından söz ediliyor. Sabah kalkıyoruz piyasalar... Akşam yatıyoruz piyasalar... Ecevit doktor randevusunu piyasalara göre ayarlıyor. Politikacılar "kötü" haberleri vermek için piyasaların kapanış saatini bekliyor. Televizyonlar, radyolar sabahtan akşama piyasalardaki indi - bindi haberini veriyor. Piyasa uzmanları: "Yağmur yağdı, rüzgar esti. Bu durumda piyasa şöyle olur. Böyle olur" diyerek ahkam kesiyor. Döviz piyasası Tasarrufunu ve cebindeki parayı dövize bağlayan halk, döviz fiyatı arttıkça "parasının arttığını sanarak" seviniyor. "Düştükçe" üzülüyor. Bu nedenle halk gözünü TV ekranına, kulağını radyolara dikmiş, sabahtan akşama dolar ve euro fiyatındaki değişimi izliyor.Döviz piyasasında fiyatın normal olarak döviz arz ve talebine göre oluşması beklenir. Fakat Türkiyede çok küçük miktardaki talep bile Tahtakalede fiyatı etkiliyor. Bu hareket tüm piyasanın fiyatını belirliyor. Son zamanlarda dalgalı kur sistemine

Yazının Devamı

Piyasalar bizi esir aldı

29 Eylül 2002


<#comment>Sabah kalkıyoruz piyasalar... Akşam yatıyoruz piyasalar... Ecevit doktor randevusunu piyasalara göre ayarlıyor. Politikacılar "kötü" haberleri vermek için piyasaların kapanış saatini bekliyor. Televizyonlar, radyolar sabahtan akşama piyasalardaki indi - bindi haberini veriyor. Piyasa uzmanları: "Yağmur yağdı, rüzgar esti. Bu durumda piyasa şöyle olur. Böyle olur" diyerek ahkam kesiyor.
Piyasalar bizi esir aldı?.. Nereden çıktı bu piyasalar?
Ekomide piyasa, bir malın veya faktörün alıcı ve satıcılarının bir araya geldiği "ortam"a verilen isimdir.
Ama günümüzde piyasa denilince (1) Döviz piyasasından, (2) Faiz piyasasından, (3) Hisse senedi piyasasından söz ediliyor.

Normal olarak döviz piyasasının sadece ithalatçıyı, ihracatçıyı, ithal girdi kullananları, döviz ile borçlananları ilgilendirmesi gerekir. Geliniz görünüz ki, bizde halkın bankalardaki tasarruflarının yarısı döviz. Halkın cebindeki paranın yarısı döviz.

Yazının Devamı

Sergi üzerine sergi

28 Eylül 2002

İstanbulda her yıl açılagelen sanat fuarı bu yıl Tepebaşından Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Salonuna "nakl - i mekan" eyledi. Geçen salı günü açılan "Art İstanbul" sergileri pazar akşamı kapanacak.Art İstanbul, yetmişin üzerindeki sanat galerisinin, değişik sanatçıların resim ve heykellerinin toplu olarak sergilenmesine imkan veren bir "sanat şöleni"...Nur Koçakın eflatun boyalı dev boyutlu ve de hülyalı bakışlı "Cahide Sonku" tablosundan etkilendim. Oda Galerisinde Nevin İşlekin "Önünden tren geçen ev... Ya da önünden evler geçen trenler" isimli "cam altı" resmini, kızı Mehlika Başın cam altı "kediler"ini beğendim. Galeri Barazda Mehveş Demirenin seramiklerine hayran oldum. Bakraç Sanat Galerisinde Bilge Koloğlunun "geleceğini parlak" gördüğü Metin Gönülün resimlerine baktım... Galeri Nevde Elvan Alpayın polyester döküm tablolarında gönlüm ve gözüm kaldı. Bu tür etkinliklerin en renkli kişisi Hobi Sanat Galerisi kurucusu ve sahibesi Feride İnce Belgiserpin şubatta öldüğünü duydum. Üzüldüm. Hobide İsmet Birselin Paris resimleri hoşuma gitti. Etkinliğin düzenleyicilerinden Doğan Peksoyun Teşvikiye Sanat Galerisinde sergilenen "Televole" temalı, değişik sanatçılara ait resimler

Yazının Devamı

Sergi üzerine sergi

28 Eylül 2002


<#comment>Ekonomide kriz var. Ülkede seçim var diyerek sanatçılar resim, heykel yapmayı, galerilerde sergi açmayı durduramayacakları için, sanat cephesinde de "hayat" devam ediyor. Şu günlerde İstanbul’da üç önemli sergi devam ediyor... Önümüzdeki hafta yenileri açılacak.
İstanbul’da her yıl açılagelen sanat fuarı bu yıl Tepebaşı’ndan Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Salonu’na "nakl - i mekan" eyledi. Geçen salı günü açılan "Art İstanbul" sergileri pazar akşamı kapanacak.
Art İstanbul, yetmişin üzerindeki sanat galerisinin, değişik sanatçıların resim ve heykellerinin toplu olarak sergilenmesine imkan veren bir "sanat şöleni"...
Nur Koçak’ın eflatun boyalı dev boyutlu ve de hülyalı bakışlı "Cahide Sonku" tablosundan etkilendim. Oda Galerisi’nde Nevin İşlek’in "Önünden tren geçen ev... Ya da önünden evler geçen trenler" isimli "cam altı" resmini, kızı Mehlika Baş’ın cam altı "kediler"ini beğendim. Galeri Baraz’da Mehveş Demiren’in seramiklerine hayran oldum. Bakraç Sanat Galerisi’nde Bilge Koloğlu’nun "geleceğini parlak" gördüğü Metin Gönül’ün resimlerine baktım... Galeri Nev’de Elvan Alpay’ın polyester döküm tablolarında gönlüm ve gözüm kaldı. Bu tür etkinliklerin en

Yazının Devamı

Özelde çalışan kötü durumda

27 Eylül 2002

Kriz nedeniyle şimdilerde "ekmek aslanın ağzında"...Çalışacak bir işyeri bulan kendini şanslı sayıyor. Çünkü işsizler iş bulamıyor. İşte çalışanlar devamlı olarak işini kaybetme endişesiyle yaşıyor.Bu nedenle çalışanlar eskiden olduğu kadar ücret yetersizliğini ve dengesizliğini dile getiremiyor. Özel sektörde üretimde çalışan işçinin enflasyondan arındırılmış (reel) saat ücreti, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3.3 geriledi. Özel sektör imalat sanayiinde çalışan işçinin kişi başı kazancı yüzde 3.8 azaldı. Buna karşılık aynı dönemde devlet için çalışan işçinin saat ücreti reel olarak 5.9 oranında arttı. Kişi başı kazancı yüzde 5.5 yükseldi. Kriz kamu içisini etkilemedi Halbuki özel sektörde çalışanlar özellikle krizden sonra işlerini kaybetmemek için bırakınız zam istemeyi, ücretlerinin kısılmasına bile razı olur durumda. Fakat bir gerçek var: Kriz genelde kamu sektörü çalışanlarını fazla etkilemedi. Olan özel sektör çalışanına oldu. Her şeyden önce kamu çalışanlarının iş güvencesi var. Özelleştirilen kuruluşlarda çalışanlar biraz rahatsız oldu ama genelde kamu çalışanı için işini kaybetme endişesi yok. Buna ek olarak kamu çalışanının ücreti enflasyona endeksli biçimde

Yazının Devamı

Özelde çalışan kötü durumda

27 Eylül 2002


<#comment>Özel sektörde üretimde çalışan işçinin enflasyondan arındırılmış (reel) saat ücreti, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3.3 geriledi. Özel sektör imalat sanayiinde çalışan işçinin kişi başı kazancı yüzde 3.8 azaldı. Buna karşılık aynı dönemde devlet için çalışan işçinin saat ücreti reel olarak 5.9 oranında arttı. Kişi başı kazancı yüzde 5.5 yükseldi.
Kriz nedeniyle şimdilerde "ekmek aslanın ağzında"...
Çalışacak bir işyeri bulan kendini şanslı sayıyor. Çünkü işsizler iş bulamıyor. İşte çalışanlar devamlı olarak işini kaybetme endişesiyle yaşıyor.
Bu nedenle çalışanlar eskiden olduğu kadar ücret yetersizliğini ve dengesizliğini dile getiremiyor.

Fakat bir gerçek var: Kriz genelde kamu sektörü çalışanlarını fazla etkilemedi. Olan özel sektör çalışanına oldu. Her şeyden önce kamu çalışanlarının iş güvencesi var. Özelleştirilen kuruluşlarda çalışanlar biraz rahatsız oldu ama genelde kamu çalışanı için işini kaybetme endişesi yok. Buna ek olarak kamu çalışanının ücreti enflasyona endeksli biçimde artıyor. Enflasyon düzeltmesinin üzerine "refah payı" adı ile bir ekleme daha yapılıyor. Sonuçta kamu işçisi büyük kayba uğramıyor.

Yazının Devamı

Güvercin kırık kanatla uçamaz

26 Eylül 2002

"- Diyarbakırdan İstanbula gelmeden önceki akşam TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyinde belki ben de bir konuşma yaparım diyerek evde bir şeyler karalıyordum. On dört yaşındaki ikiz kızlarımdan biri yanıma geldi, Baba ne yapıyorsun diye sordu... İstanbula gideceğim, oradaki işadamlarına buraları anlatacağım diye cevaplayınca, Baba dedi, Onlara de ki, Türkiye bir güvercin. Güneydoğu Anadolu ise güvercinin bir kanadı. Güvercinin bu kanadı kırıldı. Kırık kanat iyileşmeden güvercin uçabilir mi? Bunu sor!.."Konuşma bittiğinde benim gözlerimden yaşlar dökülüyordu... TÜSİAD üyeleri de konuşmadan etkilenmiş olmalı ki konuşmacıyı uzun süre alkışladı. Konuşmacıyı ilk defa görüyordum. İsmi Mustafa Akyıl imiş. Diyarbakırda önceleri pamuk ekerlermiş. Sonra çırçır fabrikası kurarak pamuğun çekirdeğini ayıklamışlar. Derken iplik, iplikten bez yapmışlar. Şimdilerde tarladan pamuğu alarak konfeksiyon haline getiren entegre tesise sahiplermiş. Çoğu kadın iki bin Diyarbakırlıya iş ve aş imkanı sağlıyorlarmış. Almanya ve ABDye giyim eşyası ihraç ediyorlarmış. Kürsüye "kara yağız" bir genç adam çıktı. Kılığı, kıyafeti ve de konuşması ile "usul - adap" bildiği anlaşılıyordu. "Ben TÜSİADa Diyarbakırdan üye

Yazının Devamı