"Yok" derken şimdi de "çok" diye üzülüyoruz

22 Eylül 2002


<#comment>ABD - Enica ortaklığı ile yapımı tamamlanan Adapazarı ve Gebze doğalgaz santralları dün işletmeye açıldı. Adapazarı Santralı yılda 6.33, Gebze Santralı 12.66 milyar elektrik üretecek. Türkiye'nin bugünkü elektrik üretimi 130 milyar kilowat - saat (kWh) dolayında. Bu iki santral ve daha sonra aynı grup tarafından tamamlanmakta olan İzmir Doğalgaz Santralı ile birlikte elektrik üretiminde dörtte bir artış sağlayacak.
Türkiye'de kişi başı elektrik tüketimi 1.473 kWh. Yunanistan'da 4.409, İspanya'da 4.940 kWh. Dünya ortalaması 2.230 kWh. Açık anlatımıyla Türkiye'de tüketim çok düşük. Dünya ortalamasının bile altında. Elektrik tüketimi sanayileşmenin, medeniyetin, refahın göstergesi... Biz doğru dürüst kalkınma yoluna girebilsek elektrik tüketimimiz çok hızlı artacak. Ama geçen son 20 yılın yıllık ortalama tüketim artışı yüzde 8 dolayında. Enerji Bakanlığı'nın tahmini 2005 yılında yıllık brüt 190 milyar kWh üretim talebinin ortaya çıkacağı şeklinde.

İzmir ve Ankara yakında tamamlanıyor
ABD - Enica ortaklığı ile yapımı tamamlanan santrallar 1997 yılı başında uluslararası ihaleye çıkarılan 5 santralın üçüdür. 167 firmanın yeterlik belgesi aldığı, 37

Yazının Devamı

Alev Hanım 40 yıldır çanak yapıyor

21 Eylül 2002

Alev Ebüzziyanın çanakları şu günlerde İstanbulda Sultanahmetteki Türk ve İslam Eserleri Müzesinde ve Karaköyde, Bankalar Caddesinin başındaki eski Aksigorta, yeni Sabancı Üniversitesi binası olan tarihi Minerva Hanın bodrumundaki Kasa Galeride sergileniyor.İstanbulda olanlar, İstanbula yolu düşenler pazar hariç her gün Kasa Galerideki sergiyi, pazartesi hariç her gün Sultanahmette Türk ve İslam Eserleri Müzesindeki, Alev Ebüzziyanın sergisi ile müzenin daimi sergisini ve de giriş katında yeni açılan "Saklı Hazineler" sergisini gezebilirler.Türk ve İslam Eserleri Müzesinde yer kıtlığı nedeniyle sergilenemeyen 25 bini aşkın eserden seçmeler düzenli olarak gün ışığına çıkarılıyor. Nazan Ölçer Hanım bu zengin hazineden seçtiği 250 parça eser ile "Saklı Hazineler" adını taşıyan bir sergi düzenlemiş. Bu sergi de çok ilginç. Alev Ebüzziya, seramikleri ile Türkiyeden çok Avrupada ün yapmış bir hanım seramik sanatçımız. Kırk yıldır çanak yapıyor. Ama onun çanaklarının içine bir şey konulamıyor. Sadece seyrediliyor. Başarının formülü sevgi Bir insanın işini sevmesi, kendisine belli bir çizgi belirleyerek o çizgide daha iyinin arayışını sürdürmesi "dünyanın neresinde olur ise olsun"

Yazının Devamı

Alev Hanım 40 yıldır çanak yapıyor

21 Eylül 2002


<#comment>Alev Ebüzziya, seramikleri ile Türkiye’den çok Avrupa’da ün yapmış bir hanım seramik sanatçımız. Kırk yıldır çanak yapıyor. Ama onun çanaklarının içine bir şey konulamıyor. Sadece seyrediliyor.
Alev Ebüzziya’nın çanakları şu günlerde İstanbul’da Sultanahmet’teki Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde ve Karaköy’de, Bankalar Caddesi’nin başındaki eski Aksigorta, yeni Sabancı Üniversitesi binası olan tarihi Minerva Han’ın bodrumundaki Kasa Galeri’de sergileniyor.
İstanbul’da olanlar, İstanbul’a yolu düşenler pazar hariç her gün Kasa Galeri’deki sergiyi, pazartesi hariç her gün Sultanahmet’te Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ndeki, Alev Ebüzziya’nın sergisi ile müzenin daimi sergisini ve de giriş katında yeni açılan "Saklı Hazineler" sergisini gezebilirler.
Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde yer kıtlığı nedeniyle sergilenemeyen 25 bini aşkın eserden seçmeler düzenli olarak gün ışığına çıkarılıyor. Nazan Ölçer Hanım bu zengin hazineden seçtiği 250 parça eser ile "Saklı Hazineler" adını taşıyan bir sergi düzenlemiş. Bu sergi de çok ilginç.

Dönelim Alev Ebüzziya Hanım’a... Alev Ebüzziya, her bir ferdi farklı bir alanda öne çıkmış, başarı kazanmış, bir

Yazının Devamı

Borç neden artıyor? diye sormayın

20 Eylül 2002

Doğrudur... Batan bankalarda hortumlanan paralar nedeniyle, hayali teşvikler nedeniyle, kötü politikacıların ve bürokratların ceplerini doldurmaları nedeniyle borçlar büyüdü. Batan bankalar en az 20 milyar dolar götürdü. Ama... Borçlar sadece o nedenlerle büyümedi...Borcu büyüten başka nedenler de var... Şimdi borçları bir an unutarak, ihtiyaçlara bakalım.Memurlarımızın, emeklilerimizin aldıkları maaş çok düşüktür. Artış beklemelerinden doğal bir şey olamaz. Onlara verilecek 100 milyon lira aylık zamda gözü olanın gözü çıkar... Sayın okuyucularım bundan sonra sakın ha "Bu borçlar da neden artıyor? Bu borçları sırtımıza kim yüklüyor?" diye sormayınız." Fındık fiyatı Yılda 2 veya 3 ay çalıştıkları için adlarına "mevsimlik işçi" denilen işçileri daimi işçi kadrosuna alarak 12 ay ücret ödemek sosyal bir zorunluluktur. Bu parada gözü olanın gözü çıkar.Ziraat ve Halk bankalarına borcu olanlardan piyasa faizini istemek, geçmiş borçlarına gecikme faizi yüklemek onları üzer. Çiftçiye, köylüye piyasa faizinin altında ucuz faizli kredi vermek alkış toplar. Bu ucuz kredide gözü olanın gözü çıkar...Ama bu paraların bir yerden gelmesi gerekir. Para olmadan devlet memura, köylüye, işçiye, esnafa

Yazının Devamı

‘Borç neden artıyor?’ diye sormayın

20 Eylül 2002


<#comment>Sayın okuyucularım bundan sonra sakın ha "Bu borçlar da neden artıyor? Bu borçları sırtımıza kim yüklüyor?" diye sormayınız."
Doğrudur... Batan bankalarda hortumlanan paralar nedeniyle, hayali teşvikler nedeniyle, kötü politikacıların ve bürokratların ceplerini doldurmaları nedeniyle borçlar büyüdü. Batan bankalar en az 20 milyar dolar götürdü. Ama... Borçlar sadece o nedenlerle büyümedi...
Borcu büyüten başka nedenler de var... Şimdi borçları bir an unutarak, ihtiyaçlara bakalım.
Memurlarımızın, emeklilerimizin aldıkları maaş çok düşüktür. Artış beklemelerinden doğal bir şey olamaz. Onlara verilecek 100 milyon lira aylık zamda gözü olanın gözü çıkar...

Fındık üreticisi için 1 milyon 615 bin lira fiyatı düşük bir fiyattır. Onların bu fiyatın üzerinde bir fiyat beklemelerinden doğal bir şey olamaz. Bu yılki 150 bin ton tutarındaki talep fazlası fındığın sokakta kalmaması için ayrılan 140 trilyon lira yetmez. Bu parada gözü olanın gözü çıkar. Benzer bir ödeme üzümcülere de yapılmalıdır.

Yazının Devamı

Her şeyin Avrupasını yapan adam

19 Eylül 2002

Bir akşam yaşlı bir kadın, tezgahın arkasında duran Nejat Eczacıbaşına elindeki reçeteyi uzatırken "Evladım" demiş, "Aman bunun bana Avrupasını yap..."Sayın okuyucularım, bir ilacın, bir malın, bir hizmetin "Avrupası" Türk halkı için kalitenin sembolüdür. "Avrupası gibi olmuş!.." deyimi Türk halkının kalite özleminin, kalite tatmini arayışının ifadesidir.1942 yılında İstanbulda "Galatanın Mumhane Sokağı"nda "Vitamin A"nın, "Vitamin D"nin ve "Yüz Kremi"nin "Avrupası"nı yapmaya başlayan, daha sonra çok şeyin "Avrupası"nı üreten Nejat Eczacıbaşının kurduğu müessese şu günlerde 60ıncı kuruluş yılını kutluyor.Eczacıbaşı Topluluğu şimdilerde 9u (yüzde elli / yüzde elli) yabancı ortaklı olmak üzere 37 kuruluştan oluşuyor. Topluluğun 2001 yılı cirosu 1.2 milyar dolar. Toplulukta ilaç, yapı, kağıt ve tüketim gruplarının ciroları birbirine yakın ağırlık taşıyor.(1) Toplam cironun yaklaşık yüzde 35ini ilaç üretimi ve pazarlama faaliyeti oluşturuyor. Eczacıbaşı Topluluğu 300 dolayında ilaç üretiyor.(2) Cironun yüzde 30unu, sağlık seramiği, seramik kaplama malzemesi ve armatür üreten yapı grubu gerçekleştiriyor.(3) Temizlik kağıdı, krem, şampuan gibi kişisel bakım ürünleri üretimi

Yazının Devamı

Mevduat kredi yerine iç borca gidiyor

18 Eylül 2002

Bankaların ana kaynağı halktan topladıkları mevduat. Halkımızın geliri ve buna bağlı olarak tasarrufu az olduğundan mevduatımız da az. Mevduat yavaş büyüyor.Sistemde çarpıklık var. Bu çarpıklık da gün geçtikçe ciddiyet kazanıyor. Yetersiz mevduatın her gün daha büyük kısmı Hazinenin çıkardığı tahvile, bonoya (açık anlatımıyla iç borç faizine) gidince, bankaların yatırıma, üretime yönlendirebilecekleri kredi imkanı daralıyor.Sayın okuyucularım, Türkiyenin milli geliri (normal yıllarda) 200 milyar dolar dolayındadır. Demek ki, bir yılda 200 milyar dolar dolayında bir üretim gerçekleştiriyoruz. Katma değer yaratıyoruz. Bu üretim için acaba ekonomiye banka sistemi tarafından enjekte edilen kredi ne kadar? 2000 yılı sonunda 22.0 milyar dolardı. Ağustos ayında 18.3 milyar dolara düştü. Türk ekonomisi (çoğu da donmuş, likiditesini kaybetmiş durumdaki) 18.3 milyar dolar banka kredisi ile 200 milyar dolarlık üretimi gerçekleştirmek ve de bu arada üretim artışına dönük yatırım yapmak zorunda... Olamaz böyle bir şey.Yılbaşından bu yana yurtiçinde yerleşiklerin bankalardaki mevduatı yüzde 15.7 oranında arttı. 118.1 katrilyon liraya ulaştı. Fakat yılbaşından bu yana yüzde 18 oranında artan

Yazının Devamı

Mevduat kredi yerine iç borca gidiyor

18 Eylül 2002


<#comment>Ülkenin ve insanların gelirinin artması, üretim artışına bağlı. Yatırım ve üretim kendi kendine artmıyor. Emek ile sermayeye ihtiyaç var. Bizde emek bol ama sermaye yok. Bu bakımdan banka kredileri çok önemli.
Bankaların ana kaynağı halktan topladıkları mevduat. Halkımızın geliri ve buna bağlı olarak tasarrufu az olduğundan mevduatımız da az. Mevduat yavaş büyüyor.
Sistemde çarpıklık var. Bu çarpıklık da gün geçtikçe ciddiyet kazanıyor. Yetersiz mevduatın her gün daha büyük kısmı Hazine’nin çıkardığı tahvile, bonoya (açık anlatımıyla iç borç faizine) gidince, bankaların yatırıma, üretime yönlendirebilecekleri kredi imkanı daralıyor.
Sayın okuyucularım, Türkiye’nin milli geliri (normal yıllarda) 200 milyar dolar dolayındadır. Demek ki, bir yılda 200 milyar dolar dolayında bir üretim gerçekleştiriyoruz. Katma değer yaratıyoruz. Bu üretim için acaba ekonomiye banka sistemi tarafından enjekte edilen kredi ne kadar? 2000 yılı sonunda 22.0 milyar dolardı. Ağustos ayında 18.3 milyar dolara düştü. Türk ekonomisi (çoğu da donmuş, likiditesini kaybetmiş durumdaki) 18.3 milyar dolar banka kredisi ile 200 milyar dolarlık üretimi gerçekleştirmek ve de bu arada üretim

Yazının Devamı