Güvercin kırık kanatla uçamaz

26 Eylül 2002


<#comment>Kürsüye "kara yağız" bir genç adam çıktı. Kılığı, kıyafeti ve de konuşması ile "usul - adap" bildiği anlaşılıyordu. "Ben TÜSİAD’a Diyarbakır’dan üye olan Güneydoğu Anadolulu bir işadamıyım" diye başladığı konuşmasını şöyle bitirdi:
"- Diyarbakır’dan İstanbul’a gelmeden önceki akşam TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nde belki ben de bir konuşma yaparım diyerek evde bir şeyler karalıyordum. On dört yaşındaki ikiz kızlarımdan biri yanıma geldi, ‘Baba ne yapıyorsun’ diye sordu... ‘İstanbul’a gideceğim, oradaki işadamlarına buraları anlatacağım’ diye cevaplayınca, ‘Baba’ dedi, ‘Onlara de ki, Türkiye bir güvercin. Güneydoğu Anadolu ise güvercinin bir kanadı. Güvercinin bu kanadı kırıldı. Kırık kanat iyileşmeden güvercin uçabilir mi? Bunu sor!..’"
Konuşma bittiğinde benim gözlerimden yaşlar dökülüyordu... TÜSİAD üyeleri de konuşmadan etkilenmiş olmalı ki konuşmacıyı uzun süre alkışladı. Konuşmacıyı ilk defa görüyordum. İsmi Mustafa Akyıl imiş. Diyarbakır’da önceleri pamuk ekerlermiş. Sonra çırçır fabrikası kurarak pamuğun çekirdeğini ayıklamışlar. Derken iplik, iplikten bez yapmışlar. Şimdilerde tarladan pamuğu alarak konfeksiyon haline getiren entegre tesise

Yazının Devamı

Kıtırımız da yabancılara gitti

25 Eylül 2002

Sabunlarıyla, deterjanlarıyla o ülke halkını temizler. Sonra da sütleriyle, yoğurtlarıyla, yağlarıyla, kıtırlarıyla besler. Sularıyla da yanık bağırlarını serinletir.Abicim bizim yüz yıllık Hacı Şakir sabunumuz var... Bizim Alomuz var... Bizim Marsamız, Tikveşlimiz, Kanlıca yoğurdumuz var... Bizim Hayat Suyumuz var... Bizim kendi kıtırımız var... Demek para etmez pazara girmek isteyen dünya devleri Hacı Şakiri de alır, Komiliyi de alır. Kanlıca yoğurdunu da alır. Hayat Suyu da alır.Efendim yabancı sermaye düşmanlığı mı yapıyorsunuz? Türkiyeye yabancı sermaye gelmesine mani olmak mı istiyorsunuz? Estağfurullah!.. Yabancı sermaye mutlaka gelmeli. Yabancı sermaye (1) Kaynak, (2) Teknoloji, (3) Yönetim becerisi, (4) Küresel pazarlara ulaşma imkanı getirmeli. Türkiyenin kalkınması ancak böyle hızlanır...Ama bizim yaptığımız sabunu, bizim yaptığımız ayranı, bizim yaptığımız mısır kıtırını yapan fabrikaları satın alarak, kendi imkanlarımızla yapabildiğimiz, kendimiz üretip kendimiz tükettiğimiz malları yaparak ve de bunları sadece iç pazarda bize satarak, olmayan dövizimizi kazanç olarak çıkarırlar ise bu doğru olmaz. Biz, bizim imkanlarımıza ek olarak bize iş ve aş yaratacak yabancı

Yazının Devamı

Kıtırımız da yabancılara gitti

25 Eylül 2002


<#comment>Kişi başı milli geliri 3 bin doların üzerine çıkmayan bir ülkede insanlar önce gıdaya, sonra temizlik malzemesine para harcar. İşte o nedenle de o ülke pazarına yabancı sermaye olarak önce temizlik devleri, sonra gıda devleri gelir.
Sabunlarıyla, deterjanlarıyla o ülke halkını temizler. Sonra da sütleriyle, yoğurtlarıyla, yağlarıyla, kıtırlarıyla besler. Sularıyla da yanık bağırlarını serinletir.
Abicim bizim yüz yıllık Hacı Şakir sabunumuz var... Bizim Alo’muz var... Bizim Marsa’mız, Tikveşli’miz, Kanlıca yoğurdumuz var... Bizim Hayat Su’yumuz var... Bizim kendi kıtırımız var... Demek para etmez pazara girmek isteyen dünya devleri Hacı Şakir’i de alır, Komili’yi de alır. Kanlıca yoğurdunu da alır. Hayat Su’yu da alır.
Efendim yabancı sermaye düşmanlığı mı yapıyorsunuz? Türkiye’ye yabancı sermaye gelmesine mani olmak mı istiyorsunuz? Estağfurullah!.. Yabancı sermaye mutlaka gelmeli. Yabancı sermaye (1) Kaynak, (2) Teknoloji, (3) Yönetim becerisi, (4) Küresel pazarlara ulaşma imkanı getirmeli. Türkiye’nin kalkınması ancak böyle hızlanır...
Ama bizim yaptığımız sabunu, bizim yaptığımız ayranı, bizim yaptığımız mısır kıtırını yapan fabrikaları satın

Yazının Devamı

Barajlar bedava

24 Eylül 2002

Devletin barajlarını Devlet Su İşleri adındaki devlet kuruluşu yapar. Yapılan barajların paraları halkın vergileriyle ödenir. Hazine, DSİye baraj yapması için bütçeden para bulur. Bütçede para yok ise Hazine dışarıdan borçlanır. Bu borcu halk vergi olarak öder. DSİ de önce barajı yapar. Sonra barajın yanına elektrik üretecek santralı kurar. Sonra da işletmek üzere Elektrik Üretim (EÜAŞ) e devreder.EÜAŞ de elektriği üretip satar. Tabii, elektriği satarken bir maliyet hesabı yapar. Normalde maliyet hesabına ne girer? Barajın yapımı için bütçe gelirlerinden veya dış kredilerden harcanan paranın üretilen elektrik enerjisi üzerine düşen yük girer... Barajın, santralın amortismanı girer... Eskiyecek makinelerin, çamur dolacak barajın getireceği yük girer... Üzerine personel ve diğer işletme masrafları eklenir. Ve de normal bir maliyet ve satış fiyatı belirlenir. Değil mi? Hayır değil!.. Bizde eskiden elektriği sadece devlet üretirdi. Bu nedenle barajları, santralları yapan DSİ ile elektriği üretip satan TEKin kesesi aynı kese sayılırdı. Ama zamanla elektrik piyasasında özel sektörün payı artınca ve de elektrik fiyatlama sistemi değişince, DSİ ile elektriği alıp satan Elektrik Üretim

Yazının Devamı

Barajlar ‘bedava’

24 Eylül 2002


<#comment>Türkiye’de yılda 130 milyar kWh elektrik üretilir. Bunun 35 milyar kWh’lik bölümü devlet tarafından yaptırılan barajların suyu ile elektrik üreten santrallardan gelir.
Devletin barajlarını Devlet Su İşleri adındaki devlet kuruluşu yapar. Yapılan barajların paraları halkın vergileriyle ödenir. Hazine, DSİ’ye baraj yapması için bütçeden para bulur. Bütçede para yok ise Hazine dışarıdan borçlanır. Bu borcu halk vergi olarak öder. DSİ de önce barajı yapar. Sonra barajın yanına elektrik üretecek santralı kurar. Sonra da işletmek üzere Elektrik Üretim ’(EÜAŞ) e devreder.
EÜAŞ de elektriği üretip satar. Tabii, elektriği satarken bir maliyet hesabı yapar. Normalde maliyet hesabına ne girer? Barajın yapımı için bütçe gelirlerinden veya dış kredilerden harcanan paranın üretilen elektrik enerjisi üzerine düşen yük girer... Barajın, santralın amortismanı girer... Eskiyecek makinelerin, çamur dolacak barajın getireceği yük girer... Üzerine personel ve diğer işletme masrafları eklenir. Ve de normal bir maliyet ve satış fiyatı belirlenir. Değil mi? Hayır değil!.. Bizde eskiden elektriği sadece devlet üretirdi. Bu nedenle barajları, santralları yapan DSİ ile elektriği

Yazının Devamı

İhracat ucuza gidiyor o da bizi fakirleştiriyor

23 Eylül 2002

İktisatçı, araştırmacı Mustafa Sönmez, internetteki "Ekohaber Net" sitesinde "Ucuz İhracata Dayalı Büyüme" başlığı altında bir uyarı yaptı. "Yoksullaştırıcı Turizm" ve "Yoksullaştırıcı İhracat"tan söz etti. Nasrettin Hocanın hikayesini hatırlayınız. Tanesini 3 paraya aldığı limonu, tanesi 2 paradan satıyormuş. Acıyanlar sormuş: "Hoca, ticaret bunun neresinde?" Hoca bilmiş bilmiş başını sallamış... "Siz anlamazsınız" demiş. "Limonları satıyorum. Sandığı bana kalıyor. Akşam evde o sandık ile sobayı yakıyorum. Isınıyorum!.." İşte bizim turizm ve ihracat sektöründeki gelişmeler buna benzer hal aldı. Yoksullaştırıcı turizm Mustafa Sönmezin OECD kaynaklarına dayalı olarak verdiği bilgilere göre, "tüketici fiyatları esas alınarak" yapılan hesaplamalar Türkiyenin "yabancı turistler için cennet" olduğunu ortaya koyuyor.İspanyada yabancı turistin 100 euroya aldığı mal ve hizmetin bedeli Türkiyede 59 euro. Yunanistanda yabancı turistin 100 euroya aldığı mal ve hizmetin bedeli Türkiyede 62 euro.Türkiye, çoğu ithalata dayalı olduğu için dünya fiyatları ile ülkeye getirilen mal ve hizmetler ile ülkede üretilen mal ve hizmetleri dünya fiyatının altında yabancı turistlere satıyor. Toplam turizm

Yazının Devamı

İhracat ucuza gidiyor o da bizi fakirleştiriyor

23 Eylül 2002


<#comment>
Nasrettin Hoca’nın hikayesini hatırlayınız. Tanesini 3 paraya aldığı limonu, tanesi 2 paradan satıyormuş. Acıyanlar sormuş: "Hoca, ticaret bunun neresinde?" Hoca bilmiş bilmiş başını sallamış... "Siz anlamazsınız" demiş. "Limonları satıyorum. Sandığı bana kalıyor. Akşam evde o sandık ile sobayı yakıyorum. Isınıyorum!.." İşte bizim turizm ve ihracat sektöründeki gelişmeler buna benzer hal aldı.
İktisatçı, araştırmacı Mustafa Sönmez, internetteki "Ekohaber Net" sitesinde "Ucuz İhracata Dayalı Büyüme" başlığı altında bir uyarı yaptı. "Yoksullaştırıcı Turizm" ve "Yoksullaştırıcı İhracatötan söz etti.

Devletin teşviki ve desteği ile çok sayıda işadamı turizm alanında yatırım yaptı. Özellikle Antalya bölgesinde kıyılar gerçek anlamda beş yıldızlı otellerle doldu. Ama bu otellerde bugün yabancılar "her şey dahil", beş paraya kalıyor.
Mustafa Sönmez’in OECD kaynaklarına dayalı olarak verdiği bilgilere göre, "tüketici fiyatları esas alınarak" yapılan hesaplamalar Türkiye’nin "yabancı turistler için cennet" olduğunu ortaya koyuyor.

Yazının Devamı

"Yok" derken şimdi de "çok" diye üzülüyoruz

22 Eylül 2002

Türkiye'de kişi başı elektrik tüketimi 1.473 kWh. Yunanistan'da 4.409, İspanya'da 4.940 kWh. Dünya ortalaması 2.230 kWh. Açık anlatımıyla Türkiye'de tüketim çok düşük. Dünya ortalamasının bile altında. Elektrik tüketimi sanayileşmenin, medeniyetin, refahın göstergesi... Biz doğru dürüst kalkınma yoluna girebilsek elektrik tüketimimiz çok hızlı artacak. Ama geçen son 20 yılın yıllık ortalama tüketim artışı yüzde 8 dolayında. Enerji Bakanlığı'nın tahmini 2005 yılında yıllık brüt 190 milyar kWh üretim talebinin ortaya çıkacağı şeklinde. ABD - Enica ortaklığı ile yapımı tamamlanan Adapazarı ve Gebze doğalgaz santralları dün işletmeye açıldı. Adapazarı Santralı yılda 6.33, Gebze Santralı 12.66 milyar elektrik üretecek. Türkiye'nin bugünkü elektrik üretimi 130 milyar kilowat - saat (kWh) dolayında. Bu iki santral ve daha sonra aynı grup tarafından tamamlanmakta olan İzmir Doğalgaz Santralı ile birlikte elektrik üretiminde dörtte bir artış sağlayacak. İzmir ve Ankara yakında tamamlanıyor İhale ile ilgili itirazlarla tekrarlanan değerlendirmeler ve Danıştay kararlarından sonra beş santral şu gruplara verildi:(1) 1540 MW Gebze - Doğalgaz (ABD - ENKA)(2) 770 MW Adapazarı - Doğalgaz (ABD -

Yazının Devamı